Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/710 E. 2023/535 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/775
KARAR NO : 2023/670

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 25/11/2021
KARAR TARİHİ : 13/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkil şirket yetkilisi —- şirketlerine bir motosiklet almayı düşündüğünü ve bu konuda internet üzerinden motosiklet modellerine ve fiyatlarına baktığını, yaptığı araştırmalar neticesinde —-isimli firmada aradığı kriterlere uygun bir motosiklet bulduğunu ve bu firmayla — uygulaması ile iletişime geçtiğini, müvekkil şirket yetkilisi ile kendisini —firmasının yetkilisi olduğunu söyleyen şahıs ile yapılan görüşmeler neticesinde—model motosikletin 21.000 TL’ye müvekkil şirkete satılması hususunda anlaşma sağlandığını, satıcının karşı taraf müvekkiline önce kararlaştırılan bedeli kendilerine banka aracılığıyla gönderilmesini, teslimatın daha sonra gerçekleşeceğini söyleyerek, müvekkili şirket yetkilisine banka bilgilerini gönderdiğini, bunun üzerine, müvekkili şirket yetkilisinin, 23.05.2021 tarihinde Pazar günü saat: 18:12’de, müvekkil şirket adına, davalı—- Şubesine kayıtlı banka hesabı üzerinden, —nezdindeki —- IBAN numarasına, pazar günü olduğu için ileri tarihli olarak 14.000 TL ve yine aynı gün ve saatlerde 7.000 şeklinde iki farklı EFT işlemini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin söz konusu anlaşma bedelini göndermesine rağmen karşı tarafın teslimat noktasındaki verdiği sözünden döndüğünü ve ileri bir tarihte mevcutta olduğu taktirde motosikletin teslim edileceğini müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin, —firmasında gezinirken aynı ilanı —-isimli başka bir hesap tarafından ilana koyulduğunu görünce durumdan şüphelendiğini, müvekkilinin, daha sonra karşı taraf ile iletişim kuramayınca dolandırıldığından emin olduğunu, dolandırıldığının farkına varan müvekkil şirket yetkisinin aynı gün yaptığı EFT işleminin Pazar günü olması nedeniyle işlemin Pazartesi gerçekleşeceğini düşündüğünü ve ileri tarihli EFT işleminin iptali ve durdurulması için telefon üzerinden davalı Banka’nın Müşteri Hizmetleri ile iletişime geçtiğini, davalı bankanın —- iletişim numarası üzerinden, 23.05.2021 tarihinde, saat: 20:04, 20:01 ve 20:13’te olmak üzere 3 farklı görüşme sağlandığını, görüşme neticesinde davalı banka Müşteri hizmetlerinin müvekkiline “biz EFT işlemini iptal edemiyoruz, yarın saat erkenden banka şubesine gitmeniz durumunda işlemin banka görevlilerince iptal edilebileceği” şeklinde bilgi verilmesi üzerine müvekkilinin 24.05.2021 tarihinde Pazartesi sabahı banka şubesine gittiğinde; biri 14.000 TL ve diğeri de 7.000 TL değerinde toplamda 21.000 TL’lik EFT işleminin yapılarak, müvekkilini dolandıran kişilerin hesaplarına aktarıldığını, oysaki davalı bankanın internet sitesinde dahi müşteri hizmetlerinin aranması halinde EFT işleminin iptal edilebileceği duyuru şeklinde müşterilerine bildirilmekte olduğunu, müvekkilinin, bu durumu 24.05.2021 tarihinde fark ettiğini ve alıcı taraf ile görüşmeye çalışmış ise de herhangi bir sonuç alamadığını, söz konusu motosikletin de müvekkilimize teslim edilmediğini, kısacası müvekkili şirketin alıcı tarafça dolandırıldığını, yaşanan olay sonrasında, şüpheli şahısların tespiti ile cezalandırılması amacıyla şüpheli şahıslar ve ilgili banka görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın halihazırda —- Cumhuriyet Başsavcılığı’nın —-numaralı dosyası üzerinden yürütülmekte olduğunu, müvekkilinin, davalı bankanın EFT işlemini iptal etmediği için işlemin gerçekleştiğini davalı banka yetkililerine aktardığını, ancak bankanın hiçbir surette sorumluluğu üstlenmediğini, müvekkili şirket ile davalı banka arasında 27.09.2021 tarihinde ticari uyuşmazlıklarında dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerinde davalı bankanın herhangi bir surette anlaşmaya yanaşmadığını ve bu nedenle anlaşmanın sağlanamadığını, bu itibarla, davalı bankanın sorumluluğundan kaynaklanan zararın tazmini için huzurdaki davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, dosya kapsamına sunmuş oldukları mesaj kayıtları ile EFT işlemine ilişkin ekran görüntüleri ve müvekkilinin davalı taraf müşteri hizmetleri ile yapmış olduğu görüşmesine ilişkin ekran fotoğrafi ile dekontlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde, müvekkilinin 23.05.2021 tarihinde Pazar günü, toplamda 21.000 TL EFT emrini verdiği, ancak daha sonra dolandırıldığını anlayınca akşam vakti davalı tarafın müşteri hizmetleri bölümü ile iletişime geçerek EFT işleminin iptali için talepte bulunduğu, davalı tarafın müvekkilinin taleplerinin karşılandığı ve hesaptan herhangi bir para çıkışının olmayacağını belirttiği, ancak Pazartesi günü müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında EFT işleminin gerçekleştiği, oluşan durumdan da bir güven kurumu olan bankanın ağır kusurunun bulunduğunun açık olduğunu, uygulamada, banka şubelerine gelen ve nakden ödenecek olan havalelerin, alıcıya bu konuda bir ihbarname gönderilmesinden önce, alıcının hesabına alacak yazılmak suretiyle mahsuben ödenecek havalelerin ise hesaba alacak yazılmadan önce, havaleyi gönderen şube aracılığı ile ve havale gönderenin isteği üzerine iptal edilebilmekte olduğunu, havalenin hesaba alacak kaydından veya ihbarnamenin tebliğinden sonra ise artık cayma hakkının kullanılamayacağını, zira bu işlemlerin sonucunda bankanın, alıcıya havaleyi kabul ettiğini bildirmiş olmakta ve alıcının bankadan bir alacak hakkının yani havale tutarının kendisine ödenmesini talep hakkının doğmakta olduğunu, herhangi bir şekilde alıcıya bildirilen ya da hesaba alacak kaydedilen havalelere ilişkin iptal istemlerinin, ancak havale alıcısının yazılı muvafakati ile gerçekleştirilebilmekte olduğunu, havalenin, alıcının bir alacağının ödenmesi amacıyla gönderilmiş ise, havaleden dönülemeyeceğini, Yargıtay—-Hukuk Dairesi’nin —– sayılı kararında, havale işleminin alıcıya ihbar edilmeden önce iptal edilmesinin geçerli olduğunu hükme bağladığını, doktrinde ve Yargıtay —–. Hukuk Dairesi’nin 15.10.1990 tarihli kararında da, havale/EFT işleminin karşı tarafın hesabına geçmeden iptal edilmesinin mümkün olduğunun kabul edildiğini, uygulamada da EFT işlemlerinin rahatlıkla iptal edildiğinin de bilinmekte olduğunu, ancak davalı bankanın hangi gerekçe ve hukuki dayanaklarla müvekkil şirket yetkilisinin açık talebine rağmen havale / EFT işlemini iptal etmediğinin anlaşılamadığını, davalı bankanın internet sitesi üzerinden alınan —EFT İpıal Etme Formunda, mü: işleminin çeşitli kanallar aracılığıyla iptal etme imkanı bulunduğu, bunların müşteri hizmetleri, şubeden, internet bankacılığı, mobil uygulamalar kanalı üzerinde yapılabileceğinin açıkça belirtildiğini, bu itibarla, müvekkilinin Pazar günü yapmış olduğu EFT’nin müşteri hizmetleri ile olan görüşmesinden sonra iptali gerekirken, davalı tarafın kusuru ile iptal edilmemesi neticesinde doğan zararın davalı bankanın ağır kusuru ile gerçekleştiğinin kabulünün gerekmekte olduğunu iddia ederek, açıklanan nedenlerle ve yargılama aşamasında ortaya çıkacak nedenlerle, bir güven kurumu olan davalı bankanın, müvekkilinin açık talebine rağmen EFT işlemini iptal etmemesi nedeniyle, müvekkilinin aleyhine oluşan toplamda 21.000 TL’nin işlemin yapıldığı 24.05.2021 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak avans faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ edildiği, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.

İNCELEME ve GEREKÇE :
—-Ortaklığı Genel Müdürlüğü, —-Cumhuriyet Başsavcılığı’na müzekkere yazıldığı görüldü.
Mahkememiz tarafından alınan 09/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Raporumun “İnceleme, Tespit ve Değerlendirme” bölümünde açıklaması yapılan nedenlerle, takdiri ve hukuki değerlendirmesi Sayın Mahkemenize ait olmak üzere,
– Yapılan para transferi nedeniyle davacının doğan zararında davalı bankanın kusurunun, eksikliğinin ve ihmalinin bulunduğu ve davalı bankanın doğan zarardan sorumlu olduğu, davacının ise bu zararın doğmasında bir kusurunun bulunmadığı, davacının oluşan toplam 21.000 TL’nin zararını, 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesi uyarında EFT işlemin yapıldığı 24.05.2021 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte ödenmesini talep edebileceği,” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava haksız fiilden kaynaklanan tazminat davasıdır.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi uyarınca “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. (…)”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. Maddesi uyarınca “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın bankanın dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali nedeniyle haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası olduğu, davalının sorumlu olabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı fiil sonucunda davacının zarara uğramış olması ve fiil ve zarar arasında nedensellik bağının bulunması gerektiği, bu hususta davalının kusurunu, hukuka aykırı fiilini, zararını ve fiil ve zarar arasında nedensellik bağı bulunduğu hususunu davacının ispatlamakla mükellef olduğu, somut olayda davacı tarafından EFT talimatı verilerek dava dışı şahsa para gönderilmesi sağlanmış ise de, bilirkişi raporunda dökümü yapılan banka ile davacı arasında geçen görüşme de dikkate alındığında, davacının EFT talimatını iptal etmek için bankayı bilgilendirdiği ve işlem yapmak istediği, bankanın EFT talimatı iptal etmek için yeterli zamanının bulunduğu, ancak bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere bankanın bu hususta davacıyı yanlış yönlendirdiği ve dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davacının zararının salt bankanın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından kaynaklandığı, zira her ne kadar zararı başlatan fiilin davacının dava dışı şüpheli üçüncü şahıs ile araç satım ilişkisine dayalı EFT ile para gönderme talimatı olsa da, bankanın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışının davacının kendi kusurlu davranışı ile zarar arasındaki nedensellik bağını kestiği, zira belirtildiği gibi EFT talimatının iptali için yeterli zamanın bulunduğu ve bankanın bu hususta davacıyı yanlış yönlendirerek davacının EFT talimatı iptal talebini yerine getirmediği, bu sebeple davacının davalının fiilini, kusurunu, kendi zararını ve zarar ile kusurlu fiil arasındaki nedensellik bağını ispatladığı, zarara bankanın haksız fiil tarihi olan 24/05/2021 tarihinden itibaren ticari faiz işleyeceği (tarafların tacir ve iş ve işlemlerinin ticari iş olması nedeniyle) kanaatine varılmış, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, 21.000,00 TL maddi tazminatın 24/05/2021 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Yasa’nın 2/2 maddesinde öngörülen ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (21.000,00 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 1.434,51 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 358,63 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.075,88 TL harcın davalının harçtan muaf olması nedeniyle kamu üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafça yapılan 426,43 TL dava açma masrafı, 1.547,50 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.973,93 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
5-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (21.000,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.