Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/611 E. 2021/837 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/611
KARAR NO: 2021/837
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 …Hariç))
DAVA TARİHİ : 20/09/2021
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 …Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle;—- maddesi gereğince yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak üzere müvekkil şirkete kayyım atandığını, daha sonra —–uyarınca müvekkili şirketin harçtan muaf olduğunu, esasa ilişkin olarak; davalının, müvekkili şirketin ortaklarından olduğunu, şirketin —- çıkarılmasına, arttırılan sermayenin —–davalı tarafından arttırılmasına karar verildiğini, taahhüt edilen sermayenin —– nakden ödendiğini, geriye kalan sermayenin — taahhüt edildiğini, alınan kararların —- —– kararı ile sermaye arttırımı doğrultusunda şirket ana sözleşmesinin tadil edilmesine oybirliği ile karar verildiğini, davalı tarafından ödenmesi taahhüt edilen—-maddesi kapsamında davalının, sermaye borcunu ödemeye davet edildiğini, işbu çağrının —- edildiğini, çağrıya rağmen davalının taahhüt ettiği sermayeyi ödemediğini, bunun üzerine —— dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, taahhüt edilen sermayenin temerrüt faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiğini, ancak davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca, faize faiz oranına, faiz başlangıç oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiğini iddia ederek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz sebebiyle davalı hakkında %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Savunma: Davalı vekili, cevap dilekçesinde, özetle; davalının yurt dışında olduğunu, dava dilekçesinin, davalının aile fertleri tarafından kendisine ulaştırıldığını, davalının kendi savunmasının nasıl olduğunu bilemediklerini, dava dilekçesinin davalıya tebliği gerektiğini, davanın TBK 126/4. Maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmadığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davalıya dava dilekçesinin tebliğinin yapılmasını, bu aşamaya kadar ön inceleme duruşmasının ertelenmesini, davanın zamanaşımı yönünden reddine, aksi halde esastan reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
3-Davanın ve tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti: Dava, sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davacı şirketin ortağı hakkında sermaye borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davanın dayanağı TTK’nin 482. Maddesidir.
Davacı şirket, davacı şirketin ortağı olan davalının TTK’nin 482. Maddesi uyarınca sermaye borcunu ödememesi nedeniyle borcun ve işlemiş faizinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmektedir.
Ön inceleme duruşmasında; taraflar arasında; “Davalının, davacı şirketin ortağı olduğu” hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Dava zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı,
b-Davalının, davacı şirkete icra takibine konu şekilde sermaye koyma borcu olup olmadığı,
c-Davalının sermaye koyma borcu varsa miktarının ne kadar olduğu,
ç-Davalının sermaye borcunu ödeyip ödemediği,
d-İşlemiş faiz yönünden davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği, düşürülmüşse temerrüt tarihinin hangi tarih olduğu,
e-Davalı temerrüde düşürülmüşse icra takibindeki işlemiş faiz miktarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, işlemiş faizin ne kadar olması gerektiği,
f-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likit olup olmadığı, davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
g-Davanın tamamen veya kısmen reddi halinde davacının icra takibini başlatmakta haksız olmasının yanında kötü niyetli olup olmadığı, buna bağlı olarak davalının kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
4-Davaların birleştirilmesi gerekip gerekmediği hususunun incelenmesi, değerlendirmesi ve sonuç: Mahkememizde görülen dava, davacı şirketin sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davacı şirketin ortağı hakkında sermaye borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın dayanağı TTK’nin 482. Maddesidir. Davacı şirket, davacı şirketin ortağı olan davalının TTK’nin 482. Maddesi uyarınca sermaye borcunu ödememesi nedeniyle borcun ve işlemiş faizinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmektedir.
—- sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı —tarafından davalı —- tarihli dava dilekçesinde, özetle; “davacı şirkete —— sayılı kararı ile CMK’nin 133/1 maddesi gereğince yönetim organının tüm yetkilerini kullanmak üzere müvekkil şirkete kayyım atandığını, daha sonra 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. madde hükmü gereğince kayyımlık yetkisinin ——– devredildiğini, 690 sayılı KHK’nin 76/3 maddesi uyarınca müvekkili şirketin harçtan muaf olduğunu, esasa ilişkin olarak; davalının, müvekkili şirketin ortaklarından olduğunu, şirketin — tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında —olan şirket sermayesinin — çıkarılmasına, arttırılan sermayenin — kısmının şirket ortaklarının şirket alacağından — kısmının ise nakit olarak arttırılmasına karar verildiğini, nakit olarak arttırılmasına karar verilen —- davalı tarafından arttırılmasına karar verildiğini, taahhüt edilen sermayenin— nakden ödendiğini, geriye kalan sermayenin— ödeneceğinin taahhüt edildiğini, alınan kararların ———- sermaye arttırımı doğrultusunda şirket ana sözleşmesinin tadil edilmesine oybirliği ile karar verildiğini, davalı tarafından ödenmesi taahhüt edilen —- kapsamında davalının, sermaye borcunu ödemeye davet edildiğini, işbu çağrının —- edildiğini, çağrıya rağmen davalının taahhüt ettiği sermayeyi ödemediğini, bunun üzerine ———— dosyası ile ilamsız icra takibi yapıldığını, taahhüt edilen sermayenin temerrüt faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiğini, ancak davalının haksız ve kötü niyetli olarak borca, faize faiz oranına, faiz başlangıç oranına ve borcun tüm ferilerine itiraz ettiğini iddia ederek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli itiraz sebebiyle davalı hakkında %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini” talep ve dava ettiği, davanın derdest olduğu tespit edilmiştir. ——sayılı dosyasındaki dava da, davacı şirketin sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen davacı şirketin ortağı hakkında sermaye borcunun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın dayanağı TTK’nin 482. Maddesidir. Davacı şirket, davacı şirketin ortağı olan davalının TTK’nin 482. Maddesi uyarınca sermaye borcunu ödememesi nedeniyle borcun ve işlemiş faizinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmektedir.
Yani her iki davanın davacısı, dava konusu, davanın dayanağı, davacı şirketin sermaye artırımına ilişkin —- —- kararı, davacı şirketin ödenmeyen sermayenin ödenmesi için ——- ilân aynıdır. Sadece davanın davalıları farklı olup her iki davalı da davacı şirketin sermaye koyma borcunu yerine getirmeyen ortaklarıdır.
Tüm bu nedenlerle, her iki davadan biri hakkında verilecek hükmün diğerini de etkileyecek nitelikte bulunması nedeniyle davalar arasında fili ve hukuki bağlantı bulunduğu, davaların birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi gerekse delillerin birlikte değerlendirilmesi ve birbiri ile çelişmeyen hükümlere ulaşılması yanında yargılamanın hızı ve bütünlüğü açısından yarar ve zorunluluk bulunduğu,—- kararlarında da bu tür davaların birlikte görülmesinin zorunlu olduğunun vurgulandığı, yani sonuç olarak ——– dosyasının Mahkememiz dosyasıyla birleştirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
HMK’nin 166. Maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer Mahkemeyi bağlar.
Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde davalar arasında bağlantı bulunduğu varsayılır——- kararı gereğince; bir yargı çevresinde kurulmuş aynı düzeyde birden fazla mahkeme, davaların birleştirilmesi açısından “aynı mahkeme” sayılır.
Dosyaların dava tarihlerinin incelenmesinde,—- sayılı dosyasındaki dava olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, HMK’nin 166/1. Maddesindeki amir hüküm gereğince sonraki davanın ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilmesi ve davaların ilk açılan mahkemede görülmesi gerektiğinden dosyamızın daha önce açılan—– gönderilmesine ve yargılamanın bu mahkeme tarafından yürütülmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İşbu Mahkememizin —-sayılı dosyasının—— dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE, esasın bu şekilde kapatılmasına,
2-Her iki dosyanın yargılamasının önce açılan——- dosyası üzerinden sürdürülmesine,
3-Harç, masraf ücreti, vekalet tayin ve takdirinin birleşen davada nihai kararla değerlendirilmesine,
Dair, HMK’nın 168. maddesi gereğince uyuşmazlığın esası hakkında verilecek hükümle birlikte birleştirme kararının yerinde olup olmadığının denetlenmesi bakımından istinaf kanun yolu açık olmak üzere, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulünce anlatıldı.29/12/2021