Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/604 E. 2023/767 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/604
KARAR NO : 2023/767

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili 05/08/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin, müşterisi —–firması için imal ettiği ürünlerin ihracatı sırasında 30.01.2020 tarih ve —–sayılı Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Genel Poliçesi ile ihracat bedelini sigorta altına alındığını, bu süreç sonunda —- firmasının iflas ettiğini, müvekkilince ilgili —–Otoritelerine başvurulduğunu, alacaklı listesine kayıt yapıldığını, dolayısıyla sigorta edilen riskin gerçekleştiğini, ihracat kredi sigortasının; ihracatçının mal veya hizmet ihraç ettiği hallerde ithalâtçıların ödeme – güçlerini kaybetmeleri, kaybetmeseler de ödeme iradelerinin yokluğu durumunda veya ödeme iradelerinin varlığına İhracat Kredi Sigortası Sözleşmesi’nin Hukuki Açıdan Tahlili rağmen politik riskler, doğal afetler de dâhil olmak üzere, nedenleri ile ödemede bulunamamaları sonucunda oluşabilecek zararları teminat altına alan sigorta türü” şeklinde tanımlandığını, iflas eden —- firmasına 44.037,00 Euro ve 24.854,00 Euro bedelli malların ihracatının davalı—–sigorta ettirilerek yapıldığını ve konişmento ile gönderildiğini, firması hakkında 15.05.2020 tarihinde iflas kararı verildiğini, firma müvekkili firmaya bildirim yaptıktan sonra müvekkilinin de —iflas otoritelerine gerekli bildirimleri yaptığını, tüm bu bilgi ve belgeleri de —- ilettiğini, ancak müvekkili firmanın çeşitli bahanelerle sürekli oyalandığını, telefon aramalarına net cevaplar alamadığını, buna istinaden müvekkili tarafından ödeme yapılmama nedeni sorgulandığında şifahen ve sonrasında e posta yoluyla davacı şirket hakkında 2019 tarihli soruşturma olduğu bu sebeple ödeme yapamayacaklarının iletildiğini, buna istinaden 03.09.2020 tarihinde kendileri tarafından “aynı konuda daha önce davacı hakkında soruşturma yapıldığını, ancak bu soruşturma sonucu Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı verildiğinin”, bu sebeple yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunun —- iletildiğini, —–tarafından ödeme yapılmaması üzerine 2021 yılı Mart ayında resmi yazıyla tekrar istemde bulunulduğunu, fakat cevabi yazıda sigortalının kapsanan sevkiyatlar ile ilgili vade tarihinde kısmen veya tamamen ödenmemiş olan meblağları vade tarihini takip eden 60 gün içinde vadesi geçmiş alacaklar bildirim formu ile —– bildirilmesi gerektiği ve poliçenin 9/b ve 18. Maddeleri çerçevesinde – sevkiyata – ilişkin herhangi bir işlemin yapılamayacağının” bildirildiğini, davalının müvekkilini oyalayarak poliçede yer alan sürenin geçmesini sağladığını ve sonuç olarak bu sürenin geçmesinden faydalanarak müvekkiline sigorta bedelini ödemeyerek müvekkilini zarara uğrattığını, müvekkilinin bedelini ödeyerek satın aldığı sigortasının resmi elden hukuka aykırı olarak işlemez hale getirildiğini, bu sebeplerle davalı bankaya —- İdare Mahkemesi —–Esas Sayılı dosyası ile dava açıldığını ve—–sayılı kararla dava, özü itibariyle sigorta sözleşmesi niteliğinde olduğu, dolayısıyla sigorta hukukundan kaynaklanan iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün ise Adli Yargı’nın görevine girdiği anlaşılmaktadır denilerek görevsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin yapmış olduğu ihracata ilişkin sevkiyatını sigortaladığını, bu sigorta için de yüklü bir ödeme yaptığını, bu durumda sigorta riskinin gerçekleşmesini müteakip başvuru anında ödeme yapılması gerekirken davalı tarafından müvekkiline ödeme yapmama sebebi olarak hakkında soruşturma olduğu hususu tamamen hukuka ve ticari hayatın güvenilirliğine aykırı olduğunu, 6102 Sayılı T.T.K. 6. kitap 1427/2 maddesinde “Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırk beş gün sonra muaccel olur dendiğini, tesis edilen işlemin tamamen hukuka aykırı olduğunu ‘ve müvekkilinin zarara uğradığını iddia ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, toplam 68.891 Euro alacağın Devlet bankalarının Euro için açılmış yıl vadeli mevduat hesabına uygulanan en yüksek faiz oranı ile ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA : Davalı vekili 20/12/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Davacı sigortalı —-şirketi hakkında, —- Valiliği Emniyet Müdürlüğü’nün—– sayılı yazısında şirketin kullanmış olduğu kredilerin kullanılması için şirket adına imza yetkilisi olan, imzası bulunan şahısların ve kullanılmış olan kredilerin hangi amaçla kullanıldığını gösteren belgelerin Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edilmesi nedeniyle, —-şirketi hakkında sakıncalı kaydı oluşturulduğunu, T.C. Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun —–Sor. Sayılı dosyası dahilinde davacı şirketin, müvekkili banka kayıtlarındaki sakıncalı kaydı devam ettiğini, dava taraihi itibariyle davacı hakkında aktif sakıncalı kaydı bulunmaktadır. bu sebeple davacıya tazminat ödenmemesi haklı ve yerinde olduğunu, tüm incelemeler sonucunda sakıncalı kaydı bulunmasının yanı sıra bir an için davacı şirket adına sakıncalı kaydının bulunmadığı düşünülse dahi, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı poliçenin 9/b maddesi hükmüne aykırı şekilde vadesi geçmiş alacak bildiriminin geç yapıldığını, 06.02.2020 tarih —-sayılı Gümrük Beyannamesi çerçevesinde gerçekleştirilen 44.037,00 EUR tutarlı sevkiyata konu vadesi geçmiş alacak bildiriminin, Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Genel Poliçe’nin 9/b ve 18.Maddeleri çerçevesinde sigorta kapsamı dışında kaldığı hususu 20.04.2021 tarih ve —– sayılı yazı müvekkil banka tarafından sigortalı şirkete bildirildiğini, bu sevkiyata konu vadesi geçmiş alacak bildiriminin (—), sigorta poliçesinin 9/b maddesinde düzenlenen süreye uyulmadan, vade tarihinden itibaren 66 gün geçtikten sonra yapıldığı, dolayısıyla —- gecikmeli olduğu tespit edildiğini, yukarıda detaylıca izah edildiği üzere, toplam 68.891,00 EUR tutarlı sevkiyata konu vadesi geçmiş alacak bildiriminin, 02/04/2019 tarih ve —–sayılı Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Genel Poliçe’nin 9/b ve 18.Maddeleri çerçevesinde sigorta kapsamı dışında kaldığı ve davacı şirket hakkında aktif olarak sakıncalı kaydı yer alması sebebiyle davacı şirkete, tazminat başvurusuna istinaden ödeme yapılmamasının haklı ve yerinde olduğu izahtan varestedir. Bu sebeple davacı tarafından ikame edilmiş olan huzurdaki davanın reddini talep etme zorunluluğu doğduğundan bahisle haksız ve hukuka aykırı olarak kötüniyetle ikame edilen davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; Davacı hakkındaki soruşturmanın KYOK kararı ile sonuçlandığını, geç – bildirim yapılmadığını, bildirimin 60 günlük sürenin bitim tarihi olan 14.6.2020 tarihinden önce yapıldığını, sevkiyat süresinin tamamının pandemi içerisinde geçtiğini, davacının, —-firmasının iflas kararını 01.6.2020 tarihinde öğrenir öğrenmez — yetkili tasfiye kurumuna e posta gönderdiğini, sonrasında davalı kurum yetkilisi — telefonla —- firmasının iflas ettiğini bildirdiğini, —- kendisini tazminat birimi yetkilisi —-yönlendirdiğini—- ile telefonla gi ünü, —- 19.6.2020 tarihinde davacıya e-posta ile “geri dönüşün beklendiği”ni belirttiğini, —- firması tasfiye kurumundan ancak 11.06.2020 tarihinde yine 60 günlük süreç içinde resmi ve dini olmak üzere 6 günlük resmi tatil bulunduğunu, pandeminin mücbir sebep olduğunu, gecikme olsa bile kabul edilebilir bir süre olduğunu, ayrıca—– firmasının iflası ile malları üzerindeki tasarruf hakkının ortadan kalkması nedeniyle riskin iflasla başladığının kabul edilmesi gerektiğini, sonuç olarak davacının kusursuz olduğunu, tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, davalının, davacıyı sakıncalı kaydı ve soruşturması olmasını bahane ederek oyaladığını, davalının 20.04.2021 tarihli cevabi yazısında geç bildirimden hiç bahsetmediğini, davalının kötü niyetli savunma yaptığını beyan etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkil banka yetkililerine ulaşmanın uzun zaman aldığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, vadesi geçmiş alacak bildiriminin gecikmeli olarak yapıldığını, mevzuata göre müvekkil bankanın kredi sigortası genel şartların tabi olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacının fazla talepte bulunduğunu, —- ve—– davalı kurum çalışanları olduğunu, bu kişilerin davacı şirket temsilcisi ile görüştüklerini, ancak davalının temsilcisi olmadıklarını, hukuken davacı tarafa tavsiye verme durumunda olmadıklarını, davacının iddialarını kabul etmediklerini beyan etmiştir.

Taraf delilleri toplanmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler Mütteki—- ve Doç. Dr. —– 12/12/2022 tarihinde sundukları bilirkişi raporunda özetle; Dosyada mevcut delillerin yukarıda detaylı olarak ele alınıp incelenerek değerlendirilmesi neticesinde, her türlü hukuki mütalaa ve takdir hakkı tamamı ile delillerle doğrudan temas eden mahkememize ait olmak üzere heyetçe; 24.854 Euro tutarlı sevkiyat bakımından, 6 parçanın eksik teslim edildiği; değerinin (6*8,6 Euro/adet-) 51,60 Euro olduğu; 24.854 Buro tutarlı sevkiyata ilişkin olarak vade tarihinden itibaren 60 günlük süre içinde bildirimde bulunulduğu; 44.037 Euro tutarlı sevkiyata ilişkin olarak, ftilen 10.06.2020 tarihinde yapılan bildirim bakımından, pandemi dolayısıyla sürelerin durması nedeniyle vade tarihinden itibaren 60 günlük süre içinde bildirimde bulunma koşulunun yerine getirildiğinin kabulü gerektiği; gerek 24.854 Euro tutarlı sevkiyat, gerekse 44.037 Euro tutarlı sevkiyat bakımından alıcının iflası vaktasının rizikoyu teşkil ettiği; rizikonun gerçekleştiğinin TTK m. 1446/1 uyarınca gecikmeksizin sigortacıya bildirilmesi gerektiği; bunun, vadesi geçmiş alacak bildiriminden, dolayısıyla poliçenin 9.b. maddesinde düzenlenen husustan tamamen farklı olup; TTK m. 1446/1’de düzenlenen rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirim olduğu; davacının TTK m. 1446/1’de öngörüldüğü şekilde, rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya gecikmeksizin bildirdiğini ispatlayamadığı; ancak bildirim yükümlülüğüne aykırılık halinde uygulanacak yaptırım bakımından ihlalin sigortacının ödeyeceği tutarda bir artış meydana getirip getirmediğinin dikkate alınacağı; dava konusu olayda tazminat tutarında bir artış meydana geldiği ortaya konulamadığından TTK Madde 1446/2 uyarınca tazminat tutarında indirim yapılması gerektiği yahut tazminat ödeme yükümlülüğünün tamamen ortadan kalktığı hususunun davalı sigortacı tarafından ispatlanamadığı, poliçenin “Sigorta Kapsamı Dışında Kalan Haller” başlıklı 2. maddesinde teminatın kapsamından istisna edilen hâller arasında, sigortalının hakkında soruşturma yürütülmesi veya buna benzer bir hâlin yer almadığı; böyle bir durumda ödeme yapılmayacağına ilişkin olarak başka bir düzenleme de bulunmadığı; bu nedenle davalının, davacı hakkında aktif sakıncalı kaydı bulunduğunu ve savcılık soruşturması yürütüldüğünü ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçınamayacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, keyfiyetin nihai takdiri ve her cenahtan bilcümle hukuki tavsifi mahkememiz takdirlerine sunulmuştur.Uyuşmazlık tespitinde g bendi ile belirtilen madde ve poliçenin 16.maddesi gereğince davacı tarafın haketmesi halinde talep edebileceği tazminat miktarının ABD doları olarak tespitinin için bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişiler Mütteki — ve Doç. Dr. —-25/05/2023 tarihinde sundukları bilirkişi ek raporunda özetle; Dosya içeriği ve dosyada mevcut delillerin detaylı olarak yeniden ele alınıp incelenerek değerlendirilmesi neticesinde, her türlü hukuki mütalaa ve takdir hakkı tamamı ile delillerle doğrudan temas eden Sayın Mahkemeye ait olmak üzere Heyetlerince; 24.854 Euro tutarlı sevkiyat bakımından, 6 parçanın eksik teslim edildi; (6*8,6 Euro/adet) 51,60 Euro olduğu, bu tutarın düşülmesi ile bu fatura zararın 24.802,40 Euro olacağı, 24.854 EBuro tutarlı sevkiyata ilişkin olarak vade tarihinden itibaren 60 günlük süre içinde bildirimde bulunulduğu; 44.037 Euro tutarlı sevkiyata ilişkin olarak, ftilen 10.06.2020 tarihinde yapılan bildirim bakımından, pandemi dolayısıyla sürelerin durması nedeniyle vade tarihinden itibaren 60 günlük süre içinde bildirimde bulunma koşulunun yerine getirildiğinin kabulü gerektiği; Gerek 24.854 Euro tutarlı sevkiyat gerekse 44.037 Euro tutarlı sevkiyat bakımından alıcının iflası vaktasının, rizikoyu teşkil ettiği; rizikonun gerçekleştiğinin TTK m. 1446/1 uyarınca gecikmeksizin sigortacıya bildirilmesi gerektiği; bunun, vadesi geçmiş alacak bildiriminden, dolayısıyla poliçenin 9.b. maddesinde düzenlenen husustan tamamen farklı olup; TTK m. 1446/1’de düzenlenen rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirim olduğu; davacının TTK m. 1446/1’de öngörüldüğü şekilde, rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya gecikmeksizin bildirdiğini ispatlayamadığı; ancak bildirim yükümlülüğüne aykırılık halinde uygulanacak yaptırım bakımından ihlalin sigortacının ödeyeceği tutarda bir artış meydana getirip getirmediğinin dikkate alınacağı; dava konusu olayda tazminat tutarında bir artış meydana geldiği ortaya konulamadığından TTK m. 1446/2 uyarınca tazminat tutarında indirim yapılması gerektiği yahut tazminat ödeme yükümlülüğünün tamamen ortadan kalktığı hususunun davalı sigortacı tarafından ispatlanamadığı, Poliçenin “Sigorta Kapsamı Dışında Kalan Haller” başlıklı 2. maddesinde teminatın kapsamından istisna edilen hâller arasında, sigortalının hakkında soruşturma yürütülmesi veya buna benzer bir hâlin yer almadığı; böyle bir durumda ödeme yapılmayacağına ilişkin olarak başka bir düzenleme de bulunmadığı; bu nedenle davalının, davacı hakkında aktif sakıncalı kaydı bulunduğunu ve savcılık soruşturması yürütüldüğünü ileri sürerek ödeme yapmaktan kaçınamayacağı sonuç ve görüşlerine ulaşıldığı, 6. Davalının davacı adına keşide ettiği poliçede ver alan şartlar vönünden; davacının brüt zarar tutarının, (24.802.40*44.037,00) 68.839,40 Euro olarak hesap edileceği, Poliçenin 13.maddesi gereği davalı —– hesaplanan brüt zararın %90’ını ödemeyi taahhüt etmesi nedeniyle, davalının tazmin etmesi gereken tutarın 61.955,46 EURO olarak hesap edileceği, Poliçenin 16.maddesi gereği davacının tazmin etmesi gereken 61.955,46 Euro tutarının, poliçe dolarına karşı 61.955,46 EURO zarar şartları gereği referans gösterilen çapraz kurdan, 68.250,13 ABD hesap edilmiş olup, kevfiyetin nihai takdiri mahkememiz takdirlerine arz olunmuştur.

DAVANIN TESPİTİ, DAVA ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ :
Dava, riziko gerçekleştiğinden bahisle sigorta tazminatının ödenmesi istemine ilişkindir.Davacı tarafın iddiası, davalı taraf ile Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Genel Poliçesi düzenlediklerini, ihracat yapılan —ülkesinde mukim —-firmasının iflas ettiğini, poliçe kapsamında sigorta tazminatının davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.Davalı tarafın savunması, davacı taraf hakkında sakıncalı kaydı bulunduğunu ayrıca süresinde başvuru yapmadığından sigorta tazminatının ödenmediğini beyan etmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun e) Tazminat ödeme borcu aa) Genel olarak başlıklı 1427 nci maddesi “(1) Aynen tazmine ilişkin sözleşme yoksa sigorta tazminatı nakden ödenir. (2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. — sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. (3) Araştırmalar, 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan veya bedelden mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının veya bedelin en az yüzde ellisini avans olarak öder. (4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer. (5) Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.” ve dd) Riziko gerçekleştiğinde başlıklı 1446 ncı maddesi “(1) Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. (2) Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir. (3) Sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, ikinci fıkra hükmünden yararlanamaz.” hükmünü düzenlemiştir.
—- ülkesinde mukim ihracat yapılan—– firması iflas ettiğinden rizikonun gerçekleştiği konusunda taraflar arasında ihtilaf yoktur. Taraflar arasındaki ihtilaf davacı şirket hakkında sakıncalı kaydının bulunduğu savunması olup poliçede “Sigorta Kapsamı Dışında Kalan Haller” sınırlı olarak sayılmış, sakıncalı kaydı bu hallerden bulunmadığından davalı tarafın bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir. Taraflar arasındaki diğer ihtilaf ise davacı şirketin süresinde rizikonun gerçekleştiğini bildirmediği savunması olup yaptırılan bilirkişi incelemesinde her iki sevkiyat içinde süresi içinde bildirimde bulunulduğu tespit edildiğinden davalı tarafın bu yöndeki savunmasına da itibar edilmemiştir. Taraflar arasında düzenlenen 02.04.2019 tarihli Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Genel Poliçesi kapsamında rizikonun gerçekleştiği ve süresinde sigortacıya bildirildiği, bilirkişilerin ek raporlarında davacı tarafın talep edebileceği tazminatı 68.250,13 ABD Doları olarak hesapladıkları anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
68.250,13 ABD Doları’nın dava tarihi olan 16/09/2021 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 39.479,69 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 11.706,04 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 27.773,65 TL harcın davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 11.706,04 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı vekili lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 81.574,38 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 8.050,00 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —- Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.