Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/603 E. 2021/611 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/603 Esas
KARAR NO: 2021/611
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 16.09.2021
KARAR TARİHİ : 16.09.2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) dava dosyasında;
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekki——- sigortalı bulunan —- tarihinde emtia hırsızlık olayı meydana geldiğini, hasarın meydana gelişi ile ilgili olarak davalıların kusurlu olduklarının sanık olarak yargılandıkları—dosyası ile —– dosyaları ile sabit olduğunu, ilgili Mahkeme dosyalarının kesinleştiğini, söz konusu hadise sebebiyle yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucu — tazminatı tespit edildiğini, ilgili hasar miktarının sigortalıya ödendiğini, tazminatı ödeyen müvekkili şirketin —- göre, sigortalısının hukukuna halef olduğunu, alacağın tahsili için kanuni halefiyete dayanılarak —– dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz etmesi sonucunda icra takibini durdurduğunu iddia ederek, davalıların —- sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, haksız ve kötüniyetli olarak takibi durduran davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine yükletilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE GÖREVLİ MAHKEMENİN TESPİTİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Dava, —– kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi, sigortalısının iletişim ürünleri satışı yaptığı işyerinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle sigortalısına ödediği tazminatın, hırsızlık suçunu işleyen davalılardan tahsilini talep etmektedir.
———Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Diğer taraftan,—– uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalısının yerine geçer. Bu bir kanuni halefiyettir. Sigortalının, gerçekleşen zararın tazmininden sorumlu olanlara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur.—-kararında, burada ilişkinin —-ilişkisi olduğu ve sigortacının, açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu açıklanmıştır.
TTK’nin 4.maddesinde ise, ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…”sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, somut olayda, uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın hırsızlık olayının meydana gelmesinde kusurlu bulunan gerçek kişi davalılardan rücuen tahsili isteminden kaynaklanmaktadır. Davacı sigorta şirketi ile sigortalı tacir ise de, davalılar tacir olmayıp uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığın uyuşmazlığın genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemesince genel hükümler çerçevesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.—- ilâmı da bu yöndedir. —- karar sayılı ilâmı ve—— ilâmından da görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
İşbu davada ticaret mahkemesinin görevli olabilmesi için, davalıların da davacının sigortalısı gibi tacir olmaları gerekmektedir.
HMK 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır.
HMK.nun 115. maddesine göre Mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmak zorundadır.
Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden henüz taraflara tebliğ yapılmadan tensip aşamasında dahi mahkemenin görevsiz olması halinde usulden red kararı verilebilir. HMK 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmektedir. Bu hükümler her aşamada dava şartlarının incelenebileceğine dair —- düzenlemesine inceleme zamanı bakımından en erken zaman olarak sınır çizen bir düzenleme olmayıp incelemenin en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir.
HMK’nin 138. maddenin —- gerekçesinde bu hususa şöylece açıklık da getirilmiştir: “Usule ilişkin hususlar, şeklî nitelik taşıdıklarından yargılamanın başında, dosya üzerinden de incelenerek karara bağlanabilir. Ancak, mahkeme, kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunu da tahkikat aşamasında değil, ön inceleme oturumunda yapacaktır. Böylece dava şartları ve ilk itirazlarla ilgili sorunların, en geç tahkikat başlamadan, ön inceleme duruşması sonunda karara bağlanması amaçlanmıştır”.
Davanın gerekli tüm aşamalarının görevli mahkemece yerine getirilmesi davanın tarafları için daha teminatlıdır. Görevli mahkeme nedeniyle basit ya da yazılı yargılama usulünün uygulanması gereken hallerde uzatılmış cevap süresi (HMK 127 ve 317. md.), iddia ve savunmayı genişletme yasağının sınırları (HMK 141 ve 319. md.) gibi bazı konularda farklı kurallara yer verilmiş olduğundan dilekçeler safhası ve ön inceleme aşamasının görevsiz mahkemede yapılması açılan davanın niteliğine göre uyulması gereken usul kurallarının tam olarak uygulanmamasına da yol açacağından bu sakıncalar nedeniyle dahi belirlenebildiği en erken aşamada görev hususunun incelenmesi gerekir.
HMK hükümlerine göre her aşamada dava şartlarının incelenip karar verilmesinin mümkün olduğu, ilk derece mahkemesince dilekçeler safhası tamamlanmadan dosya üzerinde görevsizlik kararı verilmesine engel bir düzenleme bulunmamaktadır —– sayılı —-uyarınca 6100 sayılı HMK.nun 114/c maddesi gereğince, dava şartı olan “mahkemenin görevli olması” şartı hakkında taraf teşkili sağlanmadan karar verilebileceği ve böylece davanın tensip ile birlikte dava şartı noksanlığından usulden reddedilmesi HMK 30.maddesi de gözetildiğinde bir isabetsizlik olmadığı kabul edilmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkememizin görevsiz olması nedeniyle yukarıda ——maddeleri gereğince dava şartı noksanlığından davanın usulden reddiyle Mahkemizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nin 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli —- Asliye Hukuk Mahkemesi —- GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan ——- Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde——– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 16.09.2021