Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/587 E. 2021/777 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/587 Esas
KARAR NO: 2021/777
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 26.01.2012
KARAR TARİHİ: 24.11.2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Temlik veren-davacı — kapatılan——sözleşmesinin imzalandığını, sözleşmeleri davalıların müşterek borçlu, müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, borçluların imzaladıkları sözleşmelere aykırı davrandıklarını ve kullanılan kredileri geri ödemediklerini, —- yevmiye sayılı ihtarnameleri keşide edilerek ihtarnamelerdeki yazılı tutarların ödenmesinin ve depo edilmesinin talep edildiğini, ihtarnamelere rağmen borçların ödenmemesi üzerine —- dosyasından takibe geçildiğini, davalıların takibe itiraz ettiklerini belirterek, kısmi itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılar aleyhine %40 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
2-Savunma: Davalılar vekili,—-havale tarihli cevap dilekçesinde özetle, müvekkillerinin sahibi olduğu — davacı banka arasında —-sözleşmesinin imzalandığını, müvekkillerinin kefil olarak sözleşmeleri imzaladığını, sektörde —yılında yaşanan kriz nedeniyle bankaya olan kredi borçlarının ödemelerinde sıkıntı olduğunu, mahkemeden iflasın ertelenmesi talebinde bulunduklarını ve kabul edildiğini, —- uzatıldığını ve yargı sürecinin devam ettiğini, davacı banka tarafından ödemeler zamanında yapılmadığından müvekkillerine ihtarname gönderildiğini, ihtarname sonrasında yapılan protokol sonucunda yeniden yapılandırma yapıldığını, müvekkillerinden talep edilen %80 oranındaki temerrüt faizinin hiç bir hukuki dayanağı olmadığını, faiz alacağına, faiz oranına itiraz ettiklerini, ana borca itiraz edilmediğini, itirazın sadece %80 temerrüt faizi oranı ile faiz alacağına olduğunu, usulüne uygun bir hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edilmediğini, davacı bankanın müvekkillerinden %40 inkar tazminatı talep ettiğini,bu talebin yersiz olduğunu,çünkü müvekkilleri tarafından ana borca değil, %80 faiz oranı ile birlikte faiz miktarına itiraz edildiğini bildirerek itirazlarının kabulü ile davacı aleyhine % 40 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
3-Davanın Aşamaları:
İlk Karar: Yargılamaya kapatılan —- dosyasında başlanılmış, davaya yine kapatılan — sayılı dosyasında devam olunmuş ve bu kapatılan —– karar sayılı ilâmındaki “Uzman bilirkişinin benimsenen raporları ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, davacı banka ile borçlu—— kısa vadeli küçük işletme kredisi ile kredili ticari mevduat sözleşmelerine davalıların müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları, kullanılan bu kredilerden dolayı gönderilen ihtarnamelere rağmen borç ödenmeyince davalılar aleyhine yapılan icra takibinde, davalıların faize itiraz ettiği, itirazın iptali için süresinde açılan davada yapılan incelemeyle davalıların hükümde belirtilen miktarda işlemiş faiz borcu bulunduğunun tespit edildiği” gerekçesiyle “davacı tarafça açılan işlemiş faize yönelik itirazın iptaline ilişkin davanın kısmen kabulüne, takibin küçük işletmeler kredi borcu için; — işlemiş temerrüt faizi, —– üzerinden takibe itiraz edilmeyip kesinleşen asıl alacak tutarından takipten itibaren —– temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle devamına, davacının alacağı likit olduğundan bulunan bu toplam alacağın %40 inkar tazminatının davalıdan tahsiline, aşan istemin reddine” karar verilmiştir.
İlk Bozma İlamı: Dosyanın temyiz edilmesi üzerine gönderildiği —– ilâmındaki “Davalılar, dava dışı —– imzalanan genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalamışlardır. İtirazın iptali davasına konu edilen alacaklar ticari nitelikteki kredi sözleşmelerinden kaynaklanmakta olup, TTK’nın 8. maddesi uyarınca tacirler arasında faiz oranı serbestçe belirlenebileceğinden, mahkemece 6098 sayılı TBK hükümleri dikkate alınarak yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozularak yukarıdaki esasına kaydı yapılmıştır.
İkinci Karar: Mahkememizce bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin —- sayılı kararıyla; “Davalılar aleyhine —-dosyasına itiraz edilmekle davacı tarafça işlemiş faize yönelik açılan itirazın iptali davasının kısmen kabulüne, takibin küçük işletmeler kredi borcundan dolayı— işlemiş temerrüt faizi üzerinden, —— dolayıda —- işlemiş faiz üzerinden; takibin itiraz edilmeyip kesinleşen asıl alacak tutarından takip tarihinden itibaren %80 temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle devamına, davacının alacağı likit olduğundan bulunan bu alacağın %40 tutarı inkar tazminatının da davalılardan tahsiline, aşan istemin reddine” karar verilmiştir.
İkinci Bozma İlamı: Dosyanın ikinci temyiz edilmesi üzerine gönderildiği yüksek —— sayılı kararıyla; “HMK.’nun 150. maddesinin dördüncü fıkrası;—–Dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurusu üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, duruşma gün, saat ve yeri ile birlikte taraflara tebliğ edilir. Dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenileme talebinde bulunulursa, yeniden harç alınır, bu harç yenileyen tarafça ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, eski davanın devamı sayılır.” düzenlemesini içermektedir. Bu düzenleme gereğince 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri gözetilerek, yenileme dilekçesi sunan temlik alan davacı vekiline yenileme harçlarını yatırması konusunda kesin süre verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, bu yön gözetilmeden yargılamaya devam edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozularak —— esasına kaydı yapılmıştır.
Üçünçü Karar: Mahkememizce bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkememizin —- kararıyla; —– bilirkişi raporuna göre, davacı banka ile dava dışı asıl ——- imzalandığı, davalıların da söz konusu sözleşmelerde, müteselsil kefil olarak kefalet imzalarının bulunduğu,küçük işletme kredisi borcu bakımından davacının alacağının—- ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam — olduğunun tespit edildiği, işleyecek faiz yönünden asıl alacak olan —- takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek —- faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile %80 temerrüt faizi ve faizin — uygulanmak suretiyle devamına karar verilmesi gerektiği,—– bakımından ise, davacının alacağının — işlemiş temerrüt faizi ve — olmak üzere toplam — olduğunun tespit edildiği ve işleyecek faiz yönünden asıl alacak olan —takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek—- oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile %80 temerrüt faizi ve faizin —- uygulanmak suretiyle devamına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne” karar verilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Üçüncü Bozma İlamı: Dosyanın üçüncü kez temyiz edilmesi üzerine gönderildiği yüksek ——Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Dava icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlular vekili tarafından icra takibinde icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde asıl alacağa itiraz etmemiş, işlemiş faiz ve faiz oranına itiraz ederek kısmi itirazda bulunmuş olup, mahkemenin kabulü de bu yönde olmasına rağmen davacının dava miktarından fazla harç yatırmış olması dava konusu edilmeyen asıl alacak miktarını çekişme konusu haline getirmez. Bu nedenle mahkemece uyuşmazlık konusu işlemiş faiz, faiz oranına yönelik kabul ve ret oranları dikkate alınarak reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, mahkemece toplam takip miktarı — dikkate alınarak reddedilen —- üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir ederek yazılı şekilde fazla vekalet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile Mahkememiz kararı bozularak —— Esasına kaydı yapılmıştır.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE YARGITAY BOZMA İLÂMI ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
4-Davanın ve çekişmeli konuların tespiti: Dava, —– kaynaklanan kredi alacağının tahsili için kefiller aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dilekçeler teatisi ve ön inceleme duruşmasındaki sözlü beyanlara göre, taraflar arasında “davalı borçluların, dava dışı şirketle davacı alacaklı Banka arasında yapılan genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzaladıkları, icra takibinde istenen asıl borç miktarı ve asıl borcun davalılar veya asıl borçlu şirket tarafından ödenmediği hususlarında, yine icra takibinde istenen masraflarla ilgili” uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a)Davalılara usulüne uygun şekilde hesap kat ihtarnamesi tebliğ edilip edilmediği,
b)İcra takibinde istenen temerrüt faiz oranının doğru olup olmadığı, bu faiz oranının ve miktarının fahiş olup olmadığı, ne kadar olması gerektiği,
c)Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
ç)Davacının icra takibinde yüksek miktarda faiz isterken haksızlığı yanında kötü niyetli olup olmadığı, yani davanın reddi halinde davalıların kötü niyet tazminatına hak kazanıp kazanmadıkları noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
5-Davaya konu icra dosyası: Temlik eden —- vekili tarafından kapatılan—-tarihinde davalılar aleyhine Örnek No: — ve Örnek — No’lu ödeme emri ile;
—- NAKDİ KREDİ RİSKLERİ TOPLAMI TALEP EDİLEN ALACAK KALEMLERİ
—-
—-
—Toplam alacaklarına ilişkin olarak söz konusu borçların yukarıda belirtilen kefalet limitleri—- bu meblağa ihtarnamenin tebliği tar. itibaren işleyecek % 80 temerrüt faizi faizin —— birlikte tahsili talebiyle—- tahsili talebinde bulunmuştur.
Yürütülen icra takibine karşı davalı vekili tarafından verilen —- alındı tarihli itiraz dilekçesinde; —-Açılan takipte anapara alacağının —– katından fazla olan faiz alacağı talep edildiği, bu alacağın tespitinin yargılamayı gerektirmekte olduğu. Zira müvekkillerin yetkilisi olduğu ve asıl borçlu olan şirketler ile alacaklı arasında takip konusu alacağa işletilen faiz tarihinden sonra iki ayrı protokol yapıldığı ve bu protokollara istinaden yüklü ödemeler yapıldığı, Alacaklı bankanın keyfi uygulaması ile bitmeyen borç yaratılmasına dolayısı ile faiz alacağına itiraz ettikleri, Takipte uygulanan faiz oranının fahiş olduğu, kabul edilebilir olmadığı, faiz ettikleri, müvekkilin kefil sıfatı ile borçlu olduğu, Kat ihtarı müvekkiller edilmediği, kat ihtarının usulsüzlüğü nedeniyle de faize itiraz ettikleri alacak için alınan ihtiyati haciz kararının usule aykırı olduğu, Yapılan protokoller uyarınca ödemelerin alacaklı tarafından kabul edildiği, ihtiyati haciz vek. ücreti ve masraflarına itiraz ettikleri, yasal süresi içerisinde kısmi itirazları nedeniyle takibin kısmen durdurulması..” talebinde bulunulması üzerine takibin durduğu görülmüştür.
6-Sözleşmeler: Dava dosyasına sunulan sözleşmenin tetkikinden; Davacı Banka ile dava dışı asıl borçlu — aşağıdaki tabloda belirtilen —- Sözleşmelerinin imzalandığı, Davalıların da söz konusu sözleşmede, müteselsil kefil olarak toplam ——-limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzasının bulunduğu,
SÖZLEŞ M E L E R İ N
TARİHİ MİKTARI (TL) MÜTESELSİL KEFİL KEFALET LİMİTLERİ (TL)
—-
—-

—-



—-



—-
—TOPLAM : —
—-
GENEL TOPLAM—
Yukarıda gösterildiği şekilde —- olduğu tespit olunmuştur.
Taraflar arasında muhtelif tarihlerde imzalanan —-delil sözleşmesi niteliğinde olup incelememizde ———–taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir.” hükmü gereği, davacı tarafın kayıtları yanında davalının sunduğu dliller, duruşma tutanakları —— mevzuat doğrultusunda inceleme ve değerlendirmelerde dikkate alınmıştır.
7-Hesap kat ihtarnamesi: Temlik eden—, muhataplar dava dışı asıl borçlu —— ihtarnamelerini keşide ettiği, ihtarnamelerde özetle;
A- —- Bankaları ile akdetilen ———- hesap özetinde ayrıntısı belirtilen —– derhal ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı …” ihtarında bulunduğu görülmüştür.
B———–kullandırılan —- kat edilip borçların muaccel hale getirildiği, hesabın kat edildiği —— içinde ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı—- ihtarında bulunduğu görülmüştür.
8-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda birinci bentte belirtilen uyuşmazlık konuları ile ilgili olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bilirkişi kurulundan rapor ve ek raporlar alınarak uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiş, yapılan yargılama sonucunda verilen —– kez bozulmuş olup, her iki bozma ilâmına uyularak, bozma ilâmları doğrultusunda gerekli incelemeler yapılmış ve bozma öncesindeki ilk raporda davalı tarafından yapılan kısmi ödemenin yapılması sonrasında oluşan bakiye bir sonraki ödeme tarihine kadar faiz işletilip toplam alacak ve faiz miktarı tespit edildiği halde, bozma ilamından sonra alınan raporda davalı tarafından yapılan ödemelerin toplu halde faizden düşüldüğü, bu şekilde bozma sonrasında ikinci bilirkişi olan — alınan rapor arasında çelişki olduğu gibi bu haliyle raporların——– denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla, raporun denetime elverişli olmasının sağlanması bakımından bu kez bozma öncesindeki bilirkişi raporunda yapıldığı gibi ödemeler düşülmek ve tarafların itirazları doğrultusunda ilk bozma ilamına göre rapor düzenlenmek üzere dosyanın bankacı bilirkişiye— yeni rapor alınmak ve bilirkişi — tarafından düzenlenen — tarihli bilirkişi raporundaki —- miktarındaki basit hesap hatası düzeltilmek suretiyle yeniden hüküm oluşturulmuştur.
Buna göre, öncelikli olarak yukarıda gösterildiği şekilde, temlik eden —- muhataplar dava dışı asıl borçlu şirket ve davalılara —- ihtarnamelerini keşide ettiği, ihtarnamelerde — akdedilen —– uyarınca asıl borçlu— hesap özetinde ayrıntısı belirtilen —- derhal ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı —–ihtarında bulunduğu görülmüştür.
İhtarnamenin tebliğ şerhinden ihtarnamenin dava dışı asıl borçlu —- tarihinde, davalı borçlu kefiller —- tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış olup, ihtarnamede ödeme için mehil süresi verilmediğinden tebliği takip eden —- tarihinde temerrüde düştükleri kanaatine varılmıştır.
—– İhtarnamede ——— —- borçların muaccel hale getirildiği, hesabın kat edildiği — tarihi itibariyle bakiyesinin — içinde ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağı —– ihtarında bulunduğu görülmüştür.
İhtarnamenin tebliğ şerhinden muhataplara — tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış olup, ihtarnamede ödeme için verilen — günlük mehil süresinin hitamı olan —- tarihinde temerrüde düştükleri kanaatine varılmıştır.
Dava dosyasına sunulan sözleşmenin tetkikinden; Davacı —- arasında aşağıdaki tabloda belirtilen —- imzalandığı, Davalıların da söz konusu sözleşmede, müteselsil kefil olarak toplam —- kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzasının bulunduğu, —- davalı borçlular ——- üzerinden müteselsil kefil olarak imzaları bulunduğundan doğan borçlardan kefalet limiti kapsamında ve kendi temerrütlerinin sonuçlarından da kefalet limiti ile bağlı kalmayarak sorumlu tutulmaları gerektiği kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında muhtelif tarihlerde imzalanan—– diğer Maddelerinin delil sözleşmesi niteliğinde olduğu tespit olunmuştur.
Sözleşmedeki, —- Maddelerinde kendisine tanınmış olan kefaletten kurtulma imkanını veren haklardan feragat eder ve bu maddelere dayanarak Bankaya karşı hiçbir istekte bulunmamayı kabul eder. Kefil Banka ile müşteri arasındaki işbu sözleşmenin Maddelerinin tamamının kendisi hakkında da aynen uygulanmasını, Madde lerdeki, borçluyu borç altına sokan tüm hususları aynen garanti ve taahhüt ettiğini beyan ve kabul eder, Kefil borcun müşteri için her ne nedenle olursa olsun muaccel olması halinde, kendisine herhangi bir ihbarda bulunmaksızın kefalet borcunun da muaccel olacağını kabul eder.
Kefil bu borç için veya Müşterinin diğer borçları için başka kefillerin, ipoteklerin, her türlü ayni ve şahsi teminatların söz konusu olması halinde, Bankanın dilediği takdirde diğer kefillerden ve teminatlardan vazgeçmesini, diğer kefilleri veya mirasçılarını, yahut diğer borçluları ibra etmesini ve bu kefaletinin aynen devam edeceğini şimdiden kabul eder. Kefil, teminatlarla ilgili 59. ve 60.maddeleri ve Banka alacağının takip ve tahsili ile ilgili —— arasındaki hükümleri dahil, Banka ile ile Müşteri arasındaki işbu Sözleşmenin Maddelerinin tamamının kendisi hakkında da aynen uygulanmasını; Maddelerdeki, borçluyu borç altına sokan tüm hususları aynen garanti ve taahhüt ettiğini beyan ve kabul eder.” Hükmünü içerdiği,
“Müşterinin Borçlar Tamamen Ödeninceye kadar Yükümlülükleri” başlıklı 71. maddesinde—–ancak borcun hangi tür krediden doğduğuna ve bu kredinin vadesine bakılmaksızın, cari hesabın veya hesapların kesilmesi, Sözleşmenin feshi veya gayrinakdi krediden dolayı, Bankaca ödeme yapıldığı tarihte—- çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının — katı oranında gecikme faizini bu faizin gider vergisini ve fon payını ödemeyi, bunlara ek olarak Bankanın yapacağı bütün masrafları da ödemeyi aksi halde bu masraflar içinde aynı şekilde temerrüt faizi ödemeye zorunlu olmayı kabul ve taahhüt eder.” hükmünü içerdiği,
Sözleşmelerin 90. Maddesinde ise ———– tamamını okuduğunu, her sayfayı paraf etmeye gerek olmadığını, tüm sözleşme hükümlerinin haklarında geçerli olacağını kabul taahhüt ve beyan ederler.” hükmünün bulunduğu görülmektedir.
Tarafların karşılıklı olarak imza altına aldığı Sözleşmedeki ilgili maddeleri yukarıdaki şekilde bağıtlanmıştır. TBK.’nun 600 ve 601. maddeleri emredici nitelikli ve kamu düzenine ilişkin bulunmadığından kefilin anılan yasa hükümleri ile kendisine tanınan haklardan başlangıçta vazgeçmesi olanaklıdır. Dava dosyası içeriğinden; davacının Müteselsil Kefil olarak imzaladığı süresiz —– Faragat ettiğine dair bir beyanı bulunmadığı anlaşılmaktadır Süresiz kefalette kefilin ——haklardan başlangıçta feragati, onu kefalet limiti ve kendi temerrüdün hukuki sonuçlarıyla sınırlı olmak kaydıyla borçlu ile birlikte sözleşme ilişkisi devam ettiği sürece yükümlülük altına sokar.
Diğer yandan, davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu arasında bağıtlanan süresiz kredi sözleşmelerinden doğan ve borçlu cari hesabı ya da —- şeklinde işleyen kredi ilişkisinde bir tarihte hesabın borç bakiyesi vermemesi, başka bir anlatımla borcun sıfırlanmış olması sözleşme ilişkisini sona erdirmez. Borç sıfırlandıktan sonra borçluya tekrar kredi kullandırılması yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığından, sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur. —— karşılıklı taahhütleri içerdiğinden kefil tek yanlı irade beyanı ile kefaletten vazgeçemez. Bu şekildeki bir bildirim akdin diğer tarafınca açıkça kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğrumaz. —- karar sayılı ilâmı ile yüksek—– ilâmında “Yasada aksi öngörülmedikçe kefilin kendisini korumak amacıyla öngörülmüş olan haklarından önceden feragat etmesinin geçersiz olduğu” belirtilmiştir.
— Bilindiği üzere, — tarihinde yürürlüğe giren —— bankaların mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını vade ve türlerine göre serbestçe tespit etmeleri ve bu faiz oranlarını Bankamıza bildirmeleri esası getirilmiştir.” ifadelerine yer verilmiştir.
Taraflar arasında aktedilen —— —-cari hesabın veya hesapların kesilmesi, Sözleşmenin feshi veya gayrinakdi krediden dolayı, Bankaca ödeme yapıldığı tarihte, —- şeklinde çalıştırılan kredilere uygulanan en yüksek cari faiz oranının — oranında gecikme faizini bu faizin gider vergisini ve fon payını ödemeyi, bunlara ek olarak Bankanın yapacağı bütün masrafları da ödemeyi aksi halde bu masraflar içinde aynı şekilde temerrüt faizi ödemeye zorunlu olmayı kabul ve taahhüt eder.” hükmünü içermektedir. Davacı bankanın bir örneği ekte sunulan —- maddesi çerçevesinde düzenlenen faiz genelgesinde, en yüksek kredi faiz oranı — temerrüt faiz oranı da— olarak belirlenmiştir. Buna göre; davacı Bankanın—- genelgesine göre % 80 oranında gecikme faizi talep ettiği görülmüş olup tespit edilen bu faiz oranının tespitlerimizle uyumlu olduğu, öte yandan, gerek eski, gerekse yeni —– açısından bankaların taraf olduğu tüm sözleşmeler—— oluşturmakta, taraflardan biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğeri için de ticari iş sayılmaktadır—- — faiz oranı serbestçe belirlenir”.—— takip talebinde her iki kredi türü için yıllık % 80 oranında, Kredili temerrüt faizi talep ettiği görülmüş olup, talebin sözleşme ve yukarıda açıklandığı üzere mevzuata uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Dosyaya sunulmuş olan protokollerin incelenmesi neticesinde” A- İhtarname muhatapları davalı borçlular ile davacı Bankanın —-protokolde;
“Madde 1-İşbu protokolün imzalanmış —- eki ve ayrılmaz bir parçası olduğu,
Madde 2- Müşterek ve müteselsil borçlular— tarihi itibariyle —— tutarında meri gayrinakdi çek kredisi bulunduğunu beyan, taahhüt ve ikrar ederler.
Madde3— İşbu prtokolün imza tarihine kadar yapılan tüm borç/alacak kayıtları dikkate alınmak suretiyle —- olarak belirlenen 4.Maddede öngörülen şartlarda ödenmesi hususlarında mutabakata varmışlardır,
Madde 4- Müşterek ve müteselsil borçlular;
a—– tarihi itibariyle —- olarak belirlenen borçlarını aşağıdaki itfa planına uygun olarak —ayda ödeyeceklerdir.
Madde 5- İşbu protokolün 4. Maddesinde yer alan taksitlerin vadelerinde eksiksiz olarak ödenmesi esas olup, herhangi bir taksitin vadesinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumunda herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın protokol ihlal edilmiş olacağından işbu protokolle Bankaya tanınan haklar saklı kalmak kaydıyla işbu protokolün müşterek ve müteselsil borçluya sağladığı tüm ayrıcalık ve avantajlar protokolün yürürlüğe girdiği tarih öncesine geri dönülmek üzere ortadan kalkacaktır.” hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda özetlenen protokol hükümlerinde ve metnin içerisinde yer alan itfa planına göre—-ödemelerin yapıldığı belirlenmiş, protokole göre — tarihli taksitten sonraki taksitlerin ödenmediği görülmüştür.
Birinci protokolde belirlenen taksit ödemelerinde gecikme yaşanması üzerine davacı banka ile davalı borçlular arasında —-olarak belirlenen borçlarının — tarihinden işbu protokolün imza tarihine kadar müşterek borçlu ve müteslsil kefiller tarafından yapılan — ödeme düşüldükten sonra — belirlenerek — öngörülen şartlarla ödenmesi ve — tarihli protokolün işbu ek protokolle değiştirilen hususlar dışında kalan tüm maddelerinin devam edeceği hususunda mutabakata varıldığı görülmüştür.
Ek protokolün itfa planında belirtilen taksitlerden —–olarak ödendiği tespit edilmiştir.
Açıklandığı üzere ek protokol hükümlerine de uyulmadığı dikkate alındığında, davacı Bankanın yapılan ödemeleri mahsup etmek suretiyle davalılar hakkında —asıl alacak üzerinden icra takibine giriştiği görülmüştür.
Yukarıda da yer verildiği üzere, gerek kapatılan — gerekse Mahkememizce iki kez karar verilmiş olup, bu iki karar da yüksek—- Mahkememizce bozmalara uyularak yargılamaya devam olunmuştur. Dosyanın incelenmesinde, davalı-borçluların icra takibine konu asıl alacak ve giderlere itiraz etmedikleri, sadece icra takibindeki temerrüt faizine itiraz ettikleri, yüksek —- iki kez bozulan Mahkememiz kararlarında da asıl alacak ve ihtiyati haciz giderleri bakımından herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, buna göre Mahkememizin son bozmadan sonra yapacağı değerlendirmenin sadece faiz ve dolayısıyla faizin %5 oranındaki gelir vergisi yönünden olması gerektiği anlaşılmıştır.
Buna göre, bilirkişi — tarafından düzenlenen — tarihli raporda temlik eden bankanın davalılardan, ——-alacağı bulunduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi —- tarafından düzenlenen —- tarihli kök raporda— yönünden yapılan hesaplamada, yapılan ödemeler toplamının işletilen faizden düşülmemesi”, bilirkişi —- tarafından düzenlenen raporda “herhangi bir hesaplama yapılmaması”, bilirkişi —– tarafından düzenlenen raporda ise “davalılar tarafından farklı tarihlerde yapılan ödemelerin hatalı şekilde topluca tek kalemde faizden düşülmesi” nedenlerinden dolayı hükme esas alınamayacağı, bilirkişi —-tarafından düzenlenen raporda ise, Mahkememizce belirtildiği şekilde; “davalı tarafından yapılan kısmi ödemeye kadar asıl alacak üzerinden faiz işletilmesi, yapılan kısmi ödeme önce faiz ve ferilerinden düşüldükten sonra kalan asıl alacak üzerinden bir sonraki kısmi ödemeye kadar basit faiz üzerinden faiz işletilip, denetleme ve izlemeye imkan verecek şekilde hesaplama yapıldığından” bilirkişi —– tarafından düzenlenen rapora üstünlük tanınması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Temlik eden — davalılardan asıl alacak talebinin — Bu husus bilirkişi tarafından da rapor tanzim edilirken dikkate alınmıştır. Raporda —– olarak hesaplanmış ise de, rapordaki bu maddi hesap hatası Mahkememizce resen düzeltilmiştir.
Bu durumda; — bakımından davacının alacağının —-olduğu, işleyecek faiz yönünden asıl alacak olan— tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek —- oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 80 temerrüt faizi ve faizin —– uygulanmak suretiyle devamına karar verilmesi gerektiği,
—bakımından ise, davacının alacağının —– olduğu ve işleyecek faiz yönünden asıl alacak olan— takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek —– oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 80 temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si uygulanmak suretiyle devamına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
9-İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup likit olduğundan, ayrıca davalıların icra takibinde itiraz ettikleri faiz yönünden Mahkememizce kabulüne karar verilen miktarlar bakımından haksız oldukları, gerek kapatılan —–gerekse Mahkememizce verilen kararların her ikisinde de icra inkâr tazminatına hükmedildiği, her iki kararın —- incelenmesinde icra inkâr tazminatının yanlışlığı yönünde aleyhe bir karar bulunmadığı anlaşılmakla daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan işlemiş faiz ve —- üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
10-Kötü niyet tazminatı ile ilgili gerekçe: Her ne kadar davalı taraf kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş ise de, kötüniyet tazminatına hükmedilmesi için alacaklı-davacının, icra takibinde haksızlığı yanında, ayrıca kötüniyetli olduğunun da kanıtlanması gerekir. Yani davalının, davacının takip ve dava konusu alacağın hiç doğmadığını veya sona erdiğini bilmesine ya da bilebilecek durumda olmasına rağmen takip başlattığını veya dava açtığını ispatlaması gerekir.
Olayımızda, taraflar arasında hukuki ilişki olup, davacının, davalılardan olan alacağına davalılar tarafından itiraz edilmemiş, itiraz sadece işlemiş faizin miktarına edilmiş olup, işlemiş faiz yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Buna göre davacının icra takibinde kötüniyetli olduğuna yönelik dosya içerisinde herhangi bir delil bulunmadığından ve davalı tarafça “davacının icra takibinde istediği faiz yönünden kötü niyetli olduğu” ispatlanamadığından, davalı tarafın kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
11-Uyulan bozma ilâmı uyarınca davalı yararına hükmedilecek vekalet ücreti ile ilgili inceleme ve değerlendirme: Yukarıda belirtildiği üzere, Mahkememizin —— karar sayılı ilâmındaki ” Dava icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı borçlular vekili tarafından icra takibinde icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde asıl alacağa itiraz etmemiş, işlemiş faiz ve faiz oranına itiraz ederek kısmi itirazda bulunmuş olup, mahkemenin kabulü de bu yönde olmasına rağmen davacının dava miktarından fazla harç yatırmış olması dava konusu edilmeyen asıl alacak miktarını çekişme konusu haline getirmez. Bu nedenle mahkemece uyuşmazlık konusu işlemiş faiz, faiz oranına yönelik kabul ve ret oranları dikkate alınarak reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, mahkemece toplam takip miktarı — dikkate alınarak reddedilen —- üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir ederek yazılı şekilde fazla vekalet ücreti takdir edilmesi doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmuş olup, Mahkememizce uyulan bozma ilâmı uyarınca uyuşmazlık konusu işlemiş faiz, faiz oranına yönelik kabul ve ret oranları yönünden, davalı-borçlu vekili küçük işletme kredisi borcu bakımından —asıl alacağa itiraz etmemiş olup, toplam — işlemiş faiz tutarına itiraz etmiş, mahkememizce toplam— yönünden davanın kabulüne, — reddine karar verilmiş, davalı-borçlu vekili ticari kredili mevduat hesabı bakımından — asıl alacak miktarına itirazda bulunmamış olup, toplam — işlemiş faiz tutarına itiraz etmiş, mahkememizce toplam — yönünden davanın kabulüne,—-yönünden davanın reddine karar verilmiştir olup reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücreti takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçluların kapatılan —- dosyasına yaptıkları itirazların kısmen iptaline ve TAKİBİN;
a—– bakımından;
a-1)— alacak ile işleyecek faiz yönünden asıl alacak olan —- takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek —- azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 80 temerrüt faizi ve faizin —– uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
a-2)Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen işlemiş faiz ve — toplamı üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatı tutarı olan —-icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
b—– bakımından;
b-1)—- alacak ile işleyecek faiz yönünden asıl alacak olan —takip tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek —– azami faiz oranları genelgeleri doğrultusunda değişen oranlarda tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile % 80 temerrüt faizi ve faizin —uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
b-2)Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen işlemiş faiz ve BSMV toplamı üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatı tutarı olan 2.726,08 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2- Fazlaya ilişkin taleplerin REDDİNE,
3-Davalıların kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,
4-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 23.644,25 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 8.190,55 TL peşin harç ve icra müdürlüğüne yatırılan 4.157,50 TL peşin harç olmak üzere toplam 12.348,05 TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.356,61 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 8.190,55 TL harç ile icra müdürlüğüne yatırılan 4.157,50 TL harcın toplamı olan 12.348,05 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 4.359,90 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 2.705,75 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 1.654,15 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen dava yönünden karar tarihinde davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 32.679,18.-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddolunan dava yönünden karar tarihinde davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 23.259,59.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK geçici 3/2. maddesi uyarınca ——- Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı HUMK’nun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam edileceğinden HUMK 432/1. Maddesine göre kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal sürede Yargıtay temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/11/2021