Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/532 E. 2022/895 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/715 Esas
KARAR NO: 2023/60
DAVA: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 22/11/2020
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
—— sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilen Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili firmanın, dava dışı — ile yapmış olduğu sözleşme gereği davalı firma ile —- bulunan tesislerine —– cihazın teslimi ve kurulumu konusunda anlaştıklarını, bu anlaşma gereği davalı firmaca söz konusu cihazın—– getirilerek kurulumunun yapıldığını, ardından —- tarafından hem müvekkilinin hem de davalıya karşı cihazın arızalı olması sebebiyle bedel iadesi istemiyle dava açıldığını, açılan bu dava sonucunda —–gizli ayıplı mal olarak davacıya satıldığı, satılan malın ayıplı olduğu, bu nedenle sözleşmenin dava konusu kazanla ilgili bölümünün iptaline ve kazan ile ilgili olarak davalılardan —- yapılan ödemenin bu davalıdan alınarak davacıya verilmesi kanaatine varılmış, diğer davalı—– yönünden ise davacı ile diğer davalı arasında yapılan sözleşmede taraf olmadığı” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiğini, işbu kararın —- incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davanın kesinleşmesi akabinde mahkemece hükmedilen bedel ve tüm fer’ileri müvekkili tarafından—– taksit halinde ödendiğini, ardından müvekkilinin hiçbir kusuru bulunmaması sebebiyle ödenen bedelin iadesi istemiyle davalı firmaya başvuruda bulunulduğunu ancak bu konuda olumlu yanıt alınamadığını,—– dava dosyasında alınan bilirkişi raporunda—– havale tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; satışa konu kazanda meydana gelen hasarın kullanım kaynaklı olmadığı ve —-bu olayda kusursuz olduğu, kazanda meydana gelen hasarın imalata dayalı meydana geldiğinin tespit edildiği, dava konusu malın ayıplı olduğunun —-Esas sayılı kesinleşmiş kararı ile saptandığını, dava sırasında davalı —— kendisine yöneltilen husumet iddiasını reddettiğini ve söz konusu davanın, davacı lehine sonuçlandığını, husumet itirazının kabul edilmesiyle tüm bedelin ödenmesinin müvekkiline yüklendiğini, müvekkilinin, dava konusu ürünlerin ayıplı veya arızalı olmasından dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, müvekkilinin müteahhit olduğunu, dava konusu yapılan ve ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin imalat, montaj, bakım ve servis işlemleri ile hiçbir ilgisi olmadığını, söz konusu cihazda üretim hatası olduğu olgusu, —- dava dosyasının — incelemesinden geçerek (temyiz ve karar düzeltme) kesinleşmesi ile sabit olduğunu, üretim hatasının doğal sonucu olarak müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, bu nedenle —-bedelin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek olan ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, ; 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 6.maddesi gereği müvekkilinin anonim şirket şeklinde örgütlenmiş olduğu için yerleşim yeri, merkezinin bulunduğu ——-olduğunu, dava dilekçesinin de işbu adrese tebliğ edildiğini, HMK’nın 6. maddesi “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” hükmünün yer aldığını, müvekkili şirket adresinin —- ilçesinde olduğundan işbu dava bakımından yetkili olmadığını ve yetkili Mahkemenin—— Ticaret Mahkemesi olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesine dayalı ayıplı ifa nedeniyle genel hükümlere göre açılan rücuen tazminat davasıdır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.”
——– dosyası incelendiğinde; davacısının —- olduğu, davalılarının eldeki davanın tarafları olduğu, Mahkemece —- havale tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde; satışa konu kazanın durumu itibariyle gizli ayıplı olduğu, söz konusu ihalede kazanın fiyatının—- — olduğu,—- olduğu, kazanda meydana gelen hasarın kullanım kaynaklı olmadığı ve—— bu olayda kusursuz olduğu, kazanda meydana gelen hasarın imalata dayalı meydana geldiği ve davalıların tam kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Dava, —– kaynaklanan davadan ibaret olup, toplanan tüm deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tesislerinde kullanılmak üzere davalılardan satın alınan doğalgazlı su ısıtma kazanında kısa sürede arıza meydana geldiği, davacı tarafın satın alınan malın ayıplı çıkması nedeniyle sözleşmenin davaya konu mal yönünden iptali ile ödenen bedelin iadesine karar verilmesini istediği, kazan üzerinde yapılan incelemede kazanın sökülmüş olduğu ve kullanılmadığı, kazan borularının ön aynaya bağlandığı kısımda kireç tabakalarının oluşmuş olduğu ve yaklaşık 6 adet kazan borusunun ön aynaya bağlı olduğu, kaynak yerlerinden çatlamış olduğu, kazan boruları içinden geçen suyun bu çatlak yerlerden sızarak ön yanma odasına akmış olduğu, —- yetkili servisi tarafından düzenlenmiş—– tarihli devreye alma servis belgesi incelendiğinde kazan tesisatının kontrol edilip suyunun doldurularak herhangi bir problemin olmadığı, manuel çalışma şartlarında devreye alındığı ve kazan üzerindeki eksik aparatların—– tarihinde tamamlandığı, servis belgesi üzerinde de kazanın bu su ile çalıştırılması halinde kazanda ciddi arızaların meydana gelebileceği ile ilgili bir bilgilendirilmemin olmadığı, ayrıca davalı taraflar her ne kadar—– sayısının —— geri dönüş suyu sıcaklığının —– geçmemesi gerektiğini belirtmiş ise de buna ilişkin bir belgenin dosya içerisinde mevcut olmadığı, görülmüştür.—- kapsamında açık ihale usulü yöntemiyle temin edilen kazanın —- tarihinde devreye alındığı, —- tarihinde ise kazanın tam otomatik sistemde devreye alındığı, su kaçağı arıza ihbarının yapıldığı tarihe kadar tam otomatik sistemde çalıştığının sabit olduğu, arıza ihbarına —— yapılan müdahaleye kadar kazanın her ne kadar bir yıla yakın bir süre çalıştığı izlenimi edinilse de kazanın çalışma saatinin çalışma şartları nedeniyle —- yıldan daha düşük olduğu, arıza ihbarı sonrası arıza tespiti yapılmış olmasına karşın olay analizi ve müdahalenin — sonra yapılmış olmasının arızanın boyutunu büyüttüğü, dava konusu—- model kazanın durumu itibariyle gizli ayıplı mal olarak davacıya satıldığı, satılan malın ayıplı olduğu, bu nedenle sözleşmenin dava konusu kazanla ilgili bölümünün iptaline ve kazan ile ilgili olarak davalılardan —- yapılan ödemenin bu davalıdan alınarak davacıya verilmesi kanaatine varılmış, diğer davalı —– yönünden ise davacı ile diğer davalı arasında yapılan sözleşmede taraf olmadığı ve sözleşmenin tarafı diğer davalıya dava konusu kazanın tedarik etmekten ibaret olan durumu nedeniyle bu davada davalı —– husumet yöneltilemeyeceğinden bu davalı yönünden ise husumet nedeniyle davanın reddine” gerekçeleriyle “1-Davanın kabulü ile —- yevmiye no’lu—– tesisleri doğalgaz dönüşüm yapım işi anahtar teslimi götürü bedel sözleşmesinin eki olan yapım şartları ve özel teknik şartnamesinde 2. bölümde “yapım şartları ve özel teknik şartname hükümleri başlığı altındaki 1. maddenin a bendinde gösterilen yer tipi yoğuşmalı —- derece çalışma rejimini —- nitelikli kazanla sınırlı olarak iş bu sözleşmenin iptaline, KAZANIN ayıplı mal olduğunun tespitine ve bedeli olan — davalı —- ayıplı malın bedelini ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2—– hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine,” hükmedildiği, hükmün —– ilamıyla onandığı, —–sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddedildiği görülmüştür.
Davacının hükmün infazı kapsamında dava dışı — tarihinde —— ödediği görülmüştür.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın satım sözleşmesine dayalı ayıplı ifa nedeniyle genel hükümlere göre açılan rücuen tazminat davası olduğu, alacağın bu sebeple —- yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu, rücu hakkının doğduğu tarihin ——dosyasının hüküm tarihi olduğu, bu tarihten itibaren on yılın geçmemiş olması nedeniyle alacağın zamanaşımına uğramadığı, yukarıda da ortaya konulduğu üzere, öncelikle anılan ilamda eldeki davanın tarafları arasında satım sözleşmesi bulunduğunun tespit edildiği, bu tespitin —- geçerek kesinleştiği, yine satıma konu—–kazanın durumu itibariyle gizli ayıplı mal olarak davacıya (dava dışı —–satıldığı hususunda da kesinleşmiş mahkeme ilamı bulunduğu, bu sebeple malın eldeki davanın tarafları arasındaki satım sözleşmesinde de davalı tarafından niteliği itibariyle gizli ayıplı olarak davacıya satılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, gizli ayıbın kötü ifa kapsamında borcun gereği gibi yerine getirilmemesi kavramı altında değerlendirilmesi gerektiği, davacının gizli ayıp (kötü ifa, davalı tarafından borcun gereği gibi yerine getirilmemesi) nedeniyle uğradığı zararın—— davasında aleyhine hükmedilen bedeller (asıl alacak, ferileri ve yargılama giderleri) olduğu, bu kapsamda davacının dava dışı—– olmak üzere toplam—- ödediği, eldeki davada alacağın —- kısmının talep edildiği, davalının bu miktardan anılan gerekçelerle sorumlu olacağı, bu durumda davalının borcun gereği gibi yerine getirilmemesinde kusurlu olmadığını ispatlamakla mükellef olduğu ancak bu yönde bir savunma veya delil bulunmadığı, davacının —–dosyasında zamanaşımı def’inde bulunmamış olmasının, davalının borcun gereği gibi yerine getirilmemesindeki kusuruna etkisinin bulunmadığı, zamanaşımı def’inde bulunulmamış olmasının zararın oluşumuna da etkisinin bulunmadığı, zira zamanaşımına uğramış borcun sona ermediği sadece alacaklısının talep hakkını etkilediği ve eksik borç haline geleceği, her ne kadar davacı tarafça ödeme tarihlerinden itibaren faiz talep edilmiş ise de davalının davacıya karşı dava dışı kuruma ödeme tarihlerinde temerrüte düşmediği, alacağın kaynağının belirtildiği gibi ayıplı ifa nedeniyle genel hükümlere göre açılan rücuen tazminat olması nedeniyle dava dışı kuruma ödenen miktar yönünden davalının temerrüte düşmesi için davalıya ihtar çekilmesi gerektiği, dosyada dava tarihinden önce davalıya ihtar çekildiği yönünde herhangi bir delil bulunmadığı, bu sebeple davacının davanın açılmasıyla temerrüte düştüğü, tarafların tacir olması nedeniyle alacağa ticari faiz işleyeceği kanaatine varılmış, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, — maddi tazminatın dava tarihi olan —– tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (90.010,85 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 6.148,64 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 1.537,17 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.611,47 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 1.599,37 TL dava açma masrafı, 249,10 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.848,47 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (90.010,85 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 14.401,74 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——– —- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.26/01/2023