Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/521 E. 2022/741 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/521 Esas
KARAR NO : 2022/741

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 10/08/2021
KARAR TARİHİ : 13/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;—- tarihinde — plakalı araç ile —- araçların karıştığı trafik kazası sonucu hasar bedelinin — plakalı aracın sigortacısı olan davalı şirketçe ödendiği ve —- plakalı araç sürücüsü olan müteveffa—- kaza sırasında alkollü olduğu gerekçesi ile ödenen hasar bedelinin işlemiş faiziyle birlikte—mirasçıları olan müvekkillerinden rücuen tahsili talebiyle, ———– ilamsız icra takibi başlatıldığını, —-. tarafından başlatılan ilamsız icra takibi hukuka aykırı ve kötü niyetlidir. davalı —- vekilinin —- mirasçıları olan müvekkillerden rücuen alacak isteminde bulunabilmesinin olanaklı olmadığını, anılan kazanın meydana gelmesinde müteveffa —- hiçbir kusuru bulunmadığını, dolayısıyla yaşanan olayla — olay günü fiili arasında herhangi bir illiyet bağı bulunmadığını,—-tarihinde meydana gelen kazada —– olarak çalışan; müvekkilleri —- vefat ettiğini, trafik kazası tespit tutanağında müteveffa —- yolun sağ şeridinde seyir halinde iken yine yanı istikamette sağ şeritte seyir haline olan —– sevk ve idaresindeki —- plakalı kamyonun arka kısmına, otobüsün ön kısımları ile çarptığının belirtildiğini, dosya kapsamında incelenen kamera kayıtları ve yolcu beyanları incelendiğinde kaza esnasında müteveffanın uyumadığının da anlaşılacağını, işbu kazanın meydana gelmesinde otobüsün önüne aracını kıran kamyon şoförünün kusurlu olup müteveffa —–hiçbir kusurunun olmadığını, kaza tarihi olan —— tarihinde yapılan ölü muayene işlemi sırasında müteveffa — alınan kan örneklerinin incelenmesi neticesi düzenlenen rapora göre, —- kanında alkol bulunmadığı, yani müteveffa —–kaza esnasında alkollü olmadığı hususlarının tespit edildiğini belirterek, davalının müvekkillerden rücuen alacak talep etme hakkının bulunmadığının, dolayısı ile müvekkillerinin icra takibine konu borçtan dolayı davalı —- borçlu olmadıklarının tespitine, davalı —- tarafından —- mirasçıları olan müvekkiller aleyhine —- sayılı dosyası üzerinden başlatılan ilamsız icra takibinin iptaline, davalı —— aleyhine kötüniyetli olarak icra takibi başlatmış olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile —– arasında; marka, “—-sigortalanması——başlangıç tarihli—- sıralarında sürücü müteveffa —– plakalı araç ——–istikametine yolun sağ şeridinden seyri —– sırada aynı istikamette yolun sağ şeridinden seyreden sürücüsü — idaresindeki —— kısmına, otobüsün ön kısımları çarpmış, akabinde her iki araçta sürüklenerek yol dışındaki zeytin tarlasında durabildiğini, neticeten çift taraflı ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, ilgili kazadan sonra resmi makamlarca düzenlenen kaza tespit tutanağından anlaşıldığı üzere sigortalı araç sürücüsü ilgili kazaya 2918 Sayılı KTK 56/1-c maddesine aykırı hareket etmesi neticesinde asli kusuru ile neden olduğunu ve diğer araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun bulunmadığını, söz konusu trafik kazası neticesinde karşı araçta bulunan emtiaların hasarlanmış olduğunu ve söz konusu hasarın karşılanması amacıyla müvekkili şirkete başvurulduğunu, işbu başvurunun karşılanması amacıyla öncelikle ekspertiz raporu alınmış olup işbu rapor gereğince dava dışı üçüncü kişilere —- tazminat ödemesi yapıldığını, yapılan ödemenin akabinde sigortalı araç sürücüsü müteveffa —– asli kusurlu olarak ilgili kazaya karıştığı ve kaza sırasında alkollü olduğu anlaşıldığından müvekkili şirket tarafından dava dışı üçüncü kişilere yapılan ödemenin müvekkili şirkete ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağı ——- tarihli rücu yazısı ile davalıya ihtaren bildirildiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığından alacağın tahsili amacıyla ———ile icra takibine girişilmiş, işbu takibe de davacı taraflarca itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, sigortalı aracın sürücüsü ——- ilgili trafik kazasına 2918 Sayılı KTK 48/5. Ve 56/1-c. (Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.) maddesinde yer alan kuralı ihlal etmesi nedeniyle %100 oranında asli kusuru ile neden olduğunu ve işbu kusuru nedeniyle doğan zararı TBK 49. Maddesinde düzenlenen haksız fiil hükümleri gereğince karşılamakla yükümlü olduğunu, nitekim davacılar murisi araç sürücüsü ilgili kazaya 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84/d (Arkadan çarpma) maddesi gereğince asli ve ağır kusuru ile neden olduğunu, söz konusu kural ihlali ile kusur atfı——— tarihli kaza tesit tutanağı ile sabit olduğunu, resmi belge niteliğinde bulunan işbu tutanağa itibar edilmesi gerektiğini, zira kaza tespit tutanakları mahiyetleri gereğince kuvvetli ispat vasıtalarından olup mevzuat ve yerleşik içtihatlar geeğince aksi ispatlanana kadar geçerli resmi belgeler olarak kabul edildiğini, aynı zamanda araç sürücüsü kaza anında — olup bu hususun kazaya münhasıran etkili olduğu ve kazanın %100 müteveffa sürücü kusuru ile meydana geldiğinin izahtan vares olduğunu, sigortalı aracın sürücüsünün kullandığı aracın niteliği gereğince dikkatsizce manevra yaparak aynı şeritte seyreden araca çarpması nedeniyle meydana gelen kazada asli ve ağır kusurunun olduğunun açık olduğunu, sürücünün ihmalkar davrandığını, sürcünün azami dikkati dahi gösterse idi somut olay meydana gelmeyeceğini, bu durumda ağır kusur halinin bulunduğunu kabul edilmesi gerektiğini belirterek, davada hukuki yarar bulunmadığından davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine, haksız ve hukuka aykırı davanın esastan reddine, İK madde 72/4 uyarınca alacağının %20’sinden az olmamak üzere davacının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava —- tarihinde —- plaka sayılı araçlar arasında meydana gelen trafik kazasından kaynaklı davalı — tarafından ——- araç için ödenen hasar bedelinin kendi sigortalısına—- sürücüsünün mirasçılarından tahsiline ilişkin —icra dosyasına yapılan icra takibiden kaynaklı menfi tespit talebine ilişkindir.
Davalının müteveffanın kaza sırasında alkollü olduğu ve kazaya ağır kusuruyla sebebiyet verdiği, bu nedenle rücu koşullarının oluştuğu iddiası ile davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
—-dosyasında; davalı takip alacaklısı tarafından takip talebi ile davacı takip borçluları hakkında ilamsız takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davalı —–. tarafından tanzim edilen Poliçe ve hasar dosyası incelendiğinde; —-arasında geçerli olduğu, sigortalısının—-, sigortalanan ——- plakalı araç olduğu anlaşılmıştır.
—-dosyasında davalı —-Tarafından davacılar aleyhine aynı kazaya ilişkin farklı alacak kaleminden kaynaklı takip yapıldığı, yargılama neticesinde davanın kabulüne davacıların —-dosyasından dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilerek kararın kesinleştiği görülmüştür.
— Bilirkişi heyetinin — tarihli raporunda özetle; — tarihli trafik kazasında; davalının başlattığı takibe dayanak akde aykırılık iddiasına konu —- sigorta ettirenin —göre, davalı takip alacaklıs’nın ancak sigortalısına —-rücu edebileceğini, araç sürücüsüne husumet düşmediğini, bu nedenle tüm ihtimaller bakımından —-ve dolayısıyla mirasçılarına takipte husumet düşmediğini, menfi tespit istemine konu işbu davanın davacıların takipte borçlu sıfatı düşmediğine yönelik öncelikle husumet sorunun yönünden işaret edilen durum saklı kalmak kaydıyla yapılan incelemede; — sürücüsü —%100 oranında kusurlu olduğunu, —aracın sürücüsü— kusursuz olduğunu,— araç sürücüsü — raporuna göre alkolsüz olduğunu, kazanın alkole/münhasıran alkole bağlı olarak meydana gelmediğini, —alkollü olduğunu, alkol etkisiyle güvenli araç sürüş yeteneğini kaybetmiş olduğunun söylenemeyeceğini, kazanın —- münhasıran alkole bağlı olarak meydana geldiğinin söylenemeyeceğini, — nedeniyle meydana gelen zararın — olduğunu, —- 2.740,00 TL olduğunu, tüm delillerin takdiri hukuki değerlendirmenin tamamının Mahkemeye ait olduğunu beyan ve rapor etmiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın — etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. —- sayılı ilamları).
Eldeki uyuşmazlıkta yerleşik —– dosyasında makine mühendisi, nitelikli hesap uzmanı ve nöroloji uzmanı heyetten kazanın —– etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunda rapor alınmış ve bilirkişi heyeti kazanın — etkisiyle meydana gelmediği yönünde görüş mütalaa ettiği anlaşılmıştır.
Öte yandan sigortacı rücu istemini ancak sigorta sözleşmesine dayalı olarak sigortalısına yöneltebilecektir. Eldeki uyuşmazlıkta kazaya sebebiyet veren —-plakalı aracın sürücüsü davacıların murisi — ise de; aracın işleteni ve davalının sigortalısı dava dışı ——– murisi ile davalı arasında sigorta sözleşmesi bulunmamakta, bu nedenle davalı tarafından dava dışı 3.kişilere ödenen tazminatın davacıların murisi sürücüden rücuen tahsiline imkan bulunmamaktadır.
Tüm dosya kapsamından; yukarıda açıklanan gerekçeler doğrultusunda davacıların murisinin sigortalı olmaması ve kazaya —– sebebiyet vermediği gibi kazanın meydana gelmesinde mevzuatın aradığı ağır kusur şartının da gerçekleşmediği kanaatine varılarak davalının davacılara rücu imkanının bulunmadığı, bu nedenle davacıların davalıya — sayılı dosyasından dolayı borçlu olmadıkları, davacılar tarafından kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de kötü niyet tazminatı şartlarının oluşmadığı, davanın kabulüne karar verildiğinden davalının icra inkar tazminat talebinin de şartlarının oluşmadığı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜNE,
1-Davacıların —- sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının TESPİTİNE,
2-Kötün niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından REDDİNE,
3-Davalı tarafın icra inkar tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 3.666,17 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 916,55 TL harçtan mahsubu ile arta kalan —-harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 916,55 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 31,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
7-Davacı vekili lehine —– hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile ——-Tarifesi uyarınca ——— arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
9-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.