Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/504 E. 2021/787 K. 30.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/504 Esas
KARAR NO : 2021/787

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/08/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava konusu talep ve alacaklar için arabulucuya başvuru yapıldığını, son oturumda davalı taraflarla ile anlaşma sağlanamadığını,—-sağlanamadığı şeklinde —- düzenlendiğini ve taraflarca —- ilişkisinden ortaya çıktığını, rekabet yasağının ihlalinin iş sözleşmesinin (işçi-işveren ilişkisinin) sona ermesinden sonra gerçekleştiğini, uyuşmazlığın ticari dava niteliği taşıması nedeniyle asliye ticaret mahkemeleri görevli olduğunu, Davalı, Müvekkili işveren nezdinde — tarihinde çalışmaya başladığını, Davalı yan Müvekkili şirkette —- görevlerinde yer aldığını, Taraflarca imzalanan 10 maddelik iş sözleşmesinin 9. Maddesinde rekabet yasağına ilişkin hükümlerin yer aldığını, Sözleşmenin 9. Maddesine göre Davalının gerek sözleşme süresince gerekse sözleşmenin hangi sebeple olursa olsun sona ermesini takip eden iki yıl boyunca, işveren ile doğrudan rekabet teşkil edecek ——— duracağını, İşveren ile aynı faaliyetlerde bulunan rakip firmalarda—– alanlarında görev almayacağını, Davalı, — tanımlanan ” —-‘ olarak adlandırılan gizli bilgileri korumayı ve açıklamamayı kabul ve taahhüt ettiğini, Davalının bu yükümlülüğünün sözleşme sona erdikten sonra da devam edeceğini, Yine aynı maddenin son fıkrasına göre de Davalı, bu madde hükümlerine uymayan işçinin, Türk Borçlar Kanunu m. 446 uyarınca son aylık net ücretinin bir yıllık tutarını maktu tazminat olarak ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, Yasağa aykırılık maktu tazminat miktarını aşan bir zarar doğurursa yine TBK m. 446 uyarınca işçi, aşkın zararı tazminle de yükümlü olduğunu, Davalı yan, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra bahsedilen 9. Maddeye aykırı davranarak rekabet yasağını ihlal ettiğini, Davalının Müvekkili ————– çalıştığını, Müvekkil şirketin ürünlerini kötülediğini, Müvekkil şirketin vermiş olduğu tekliflerden daha düşük teklifler sunarak satış yapmaya çalıştığını, Müvekkili şirketin müşterilerini tarafından bildirildiğini, Davalının iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra tarafına yapılan bildirimlerle Müvekkil şirket ile rakip olan firmalarda aynı alanda çalıştığının öğrenildiğini, Bunun üzerine, Müvekkili şirketin yaptığı araştırmada bu durumun doğru olduğunun tespit edildiğini, Davalı yanın, Müvekkil şirketin ticari sırlarını kullanarak Müvekkili şirket aleyhine faaliyette bulunduğunu, Müvekkili şirketin yıllarca oluşturduğu müşteri çevresine yönelik daha düşük teklifler yaptığını, aynı zamanda Müvekkilin ürünlerini kötüleyerek Müvekkil şirketin itibarını zedelediğini, Davalının, Müvekkili şirketin çevresine daha düşük teklifler yaparak Müvekkilinin itibarını zedeleyerek zarar verdiğini, Davalının, ticari sırları ve müşteri çevresinin Müvekkili şirket aleyhine kullandığını, Müvekkilinin hem maddi hem de manevi anlamda zarara uğramasına sebep olduğunu, Davalının rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek eylemleri ve Müvekkil ile aynı alanda çalışan rakip olan — üretim, — alanlarında görev alması Müvekkili şirketi zarara uğrattığını, Davalının rakip firmada aynı alanda çalıştığını ve Müvekkil şirketin vermiş olduğu tekliflere —– Davalının—– kayıtlarından —-çalıştığının tespitini, Firmanın tespiti ile Davalının rekabet yasağını ihlal edici nitelikteki eylemi ispat edileceğini, davalıya,—- göre akdin sona ermesinden sonra iki yıl boyunca işveren ile doğrudan rekabet teşkil edecek faaliyetlerden uzak duracağını ve işveren ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip firmada görev almayacağını, Müvekkil şirkete —-korumayacağı ve açıklamayacağı hususlarında taahhütlerinin bulunduğunu hatırlatarak Müvekkil şirketin rekabet yasağına aykırı davranışlardan doğan maddi zararının, sözleşme gereğince cezai olarak belirlenen son aylık net ücretinin bir yıllık tutarını maddi tazminat olarak (aşkın zarar ve diğer haklar saklı tutularak) ödenmesi ihtar edildiğini, Davalının rekabet yasağını ihlal eden davranışları olduğunu, müşteri çevresi veya —- Müvekkilinin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağladığını ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanıldığını, Müvekkili işverenin önemli bir zararına sebep olduğunu, bu nedenlerle, Davalının iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek eylemleri nedeniyle taraflarca imzalanan ve Davalı tarafından kabul ve taahhüt edilen sözleşmedeki 9. Maddeye aykırılık nedeniyle Müvekkil şirkete sözleşmede cezai olarak belirlenen son aylık net ücretinin bir yıllık tutarını maddi tazminat olarak ( aşkın zarar ve diğer haklar saklı tutularak) Davalıdan tahsil edilmesi gerektiğini işbu davanın açılması zarureti doğduğunu, Davalı yanın rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek eyleminin yargılama sırasında toplanan delillerle tespiti de dikkate alınarak ve Müvekkilin yasadan ve sözleşmeden doğan tazminat hakkı saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulünü, Müvekkilinin fazlaya dair maddi tazminat (cezai şart) alacağı saklı tutularak şimdilik 1.000,00 TL kısmının Davalıdan tahsilini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının huzurda görülen davayı Ticaret Mahkemesinde ikame etmiş olduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın rekabet sözleşmesine ilişkin olduğunu, işçi ile işverenlik ilişkisi bulunmasa idi mevcut durum davaya konu olamayacağını, huzurda görülen davada görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu ve işçi işveren arasındaki rekabet yasağına ilişkin uyuşmazlığın iş mahkemeleri tarafından çözümleneceğini, iş mahkemelerinin, ticaret mahkemelerinin aksine basit yargılama usulüne tabi olduğunu, HMK m.30’a göre usul ekonomisi ilkesi gereğince yargılamanın en kısa sürede sonuçlandırılmasının esas olduğunu, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın bir an için ticari uyuşmazlık olduğu kabul edilse dahi TTK m.5’e göre “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” her ticari uyuşmazlığın mutlak suretle ticaret mahkemelerinde görüleceği hükmü doğru bir sonuç oluşturacağını, İşçinin rekabet etmeme borcu kaynağını sadakat borcundan alacağını ve bu borcu ihlalden kaynaklanan uyuşmazlıkların iş sözleşmesi, dolayısıyla da iş ilişkisiyle doğrudan ilişkili olduğunu, Bu borcun ihlal edilmesinin iş sözleşmesi sırasında ya da sonrasında olmasının görevli mahkemenin tespiti bakımından herhangi bir öneminin olmayacağını, Sadakat borcunun iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra da niteliğine uygun düştüğü ölçüde devam edeceğini, Rekabet etmeme borcu iş sözleşmesinin sona ermesiyle devreye girse de iş ilişkisi ile her daim doğrudan bir bağlantı içinde olduğunu, sözleşme sonrası rekabet yasağının, iş sözleşmesinden bağımsız bir nitelikte yapılsa ve sonuçlarını iş ilişkisinin sona ermesinden sonra doğursa da iş sözleşmesinden tamamen ayrı bir hukuki ilişki yaratmadığını, rekabet yasağının iş ilişkisinden bağımsız düşünülmesi mümkün olamayacağını, iş sözleşmesi sona erse de rekabet yasağına aykırı davranan —- sözleşmesine aykırı davranmış olacağını, Bunun — herhangi bir sebeple geçersiz sayılması durumunda rekabet yasağı sözleşmesinin de geçersiz hale geleceğini, Bu nedenle rekabet etmeme borcuna aykırılık sözleşmeden sonra meydana gelse de iş sözleşmesinden doğan borcun ihlali niteliğinde olduğunu Ayrıca kanun koyucu tarafından Türk Borçlar Kanunu’nun 444-447. Maddelerinde işçiyi koruyucu düzenlemelere yer verilerek iş hukukunun özgün yapısının sürdürüldüğünü, rekabet yasağı sözleşmesi ve iş sözleşmesinin feshi arasında mutlak bir bağlantı bulunduğu ortaya konulduğunu, Bu bağlantı içerisinde iş ilişkisinin göz ardı edildiğini, rekabet yasağından doğan uyuşmazlıkları — görmenin hukuka aykırı olacağını, bu nedenle görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olarak gösterilmesinin kabulünün mümkün olmadığını, Önceki kanun sonraki kanun ilişkisi gereği — Mahkemeleri Kanunu hükümleri uygulanması gerektiğini, Davacı tarafça mahkeme dosyasına sunulan ve rekabet yasağı, ticari sırların korunması ve gizlilik hükümlerine aykırılığa ilişkin sözleşmenin 10.maddesi k fıkrası ” İş Bu Sözleşmesinin uygulanmasından dolayı ortaya çıkabilecek diğer uyuşmazlıklarda —- içerdiğini,—- görülmekte olan davada yetkili mahkemenin —olduğunu, davanın yetkisiz olarak ticaret mahkemesi nezdinde açıldığını, bu nedenle yetki itirazı etme zorunluluğumuz hasıl olduğunu, Belirsiz alacak ve tespit davasını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde – (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğini, Alacak belirlenemiyorsa , belirsiz alacak davasını açmak isteyen alacaklı tüm miktarı belirtmese dahi dava dilekçesinde hukuki ilişkiyi ve tespit edebildiği ölçüde de —- göstermek durumunda olduğunu, Tahsil amaçlı belirsiz alacak davasını açmak isteyen alacaklı tüm miktarı belirtmese dahi dava dilekçesinde hukuki ilişkiyi ve tespit edebildiği ölçüde de— göstermek durumunda olduğunu,—anlaşılacak miktarda olduğunu, — daha düşük bir miktarın üzerinden dava açılması dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını , Rekabet yasağının geçerli olabilmesi için yer bakımından sınırlandırılması gerektiğini, Söz konusu—gerektiğinin Ancak mevcut sözleşmedeki şarta bakıldığında herhangi bir yer sınırlaması bulunmadığının, Davacı işverenin tüm —-düşünülürse, —–hakkı kısıtlanmış olacağını, Davacı ile davalı arasında imzalanan iş sözleşmesinde yer alan rekabet yasağına ilişkin düzenleme geçerli olmamakla birlikte, bir an için geçerli olduğu düşünüldüğünde dahi işçinin çalışması esnasında elde ettiği bazı bilgileri iş akdinin sona ermesinden sonra kullandığı iddiası davacı tarafından ispat edilemediğini, Aynı zamanda rekabet yasağının ihlali sebebiyle kararlaştırılan cezai şart miktarı fahiş olduğunu, kabulü halinde işçinin ekonomik olarak mahvına sebep olacak nitelikte olduğunu, Davalı müvekkilin davacı ————– yönetiminin baskısıyla istifa ettiğini, Davalı müvekkilinin davalı şirketten istifa ettiği tarih itibariyle emekliliğine 9 ay kaldığını, emekliliğine kısa bir süre kalmışken istifa etmesi hayatın olağan akışına aykırı olacağını, Davalı müvekkilin davacı şirketten istifa ettikten sonra sektör için ileri bir yaşta olması nedeniyle iş bulamamış olduğunu ve işsiz kaldığını, Davalı müvekkilin davacı şirketi ticari zarara uğratacak nitelikte mühendis niteliğinde—- Davacı şirketin —- —- faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkilinin uzmanlık konusunun—- olduğunu, Dava dilekçesinde iddia edildiği gibi davalı müvekkilinin davacı şirketi zarara uğratması söz konusu olamayacağını, davacı şirketin davalı müvekkilin çalıştığı süre de ve işten ayrıldıktan sonraki cirolarının incelenmesi halinde iş bu husus açıklığa kavuşacağını,
Davacı şirkette teknik ekip çalışanlarının müşterileri verilen fiyatları bilmesinin mümkün olamayacağını, Davalı müvekkilin davacı şirkette çalıştığı dönemde asli görevi müşterilere teknik konularında yardımcı olduğunu ve bu nedenle müşteri ziyaretleri yapmış bulunduğunu, Davacı şirket tarafından sunulan —– davalı müvekkilin müşterilere —- yapacağı konusunun düzenlendiğini, Davalı müvekkilinin fiyatlandırma konusunda hiç bir bilgisi olmadığını, teklif süreçleri davacı —- tarafından muhasebe ile birlikte yürütüldüğünü, Davacının dava dilekçesinde iddia ettiği davalı —- aldığına ilişkin iddiaların hepsinin gerçeğe aykırı olduğunu, Davalı müvekkilin tahsilinin —- olduğunu, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi —-rakip olan firmalarda çalışması söz konusu olmadığını, Davacının iddia ettiği gibi davalı müvekkilinin ——-olması halinde —- kadar işsiz kalması mümkün olamacağını, Davalı müvekkilin hali hazırda emekli maaşı ile hayatını idame ettirdiğini, müvekkilinin işveren açısından iş sırlarını öğrenebileceği veya kullanabileceği bir görevi bulunmadığını, Davanın görevsiz mahkemede ikame edilmesi sebebiyle görev yönünden reddini, Davanın yetki yönünden reddini ve yetkili—- gönderilmesini , Savunmaları dikkate alınarak davanın esastan reddini, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, işçinin rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına dayalı cezai şart alacağı istemine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK’nın 444-447.maddeleri arasında yer almaktadır.
25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre: ” 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemelerinde bakılır.
7036 sayılı yasa, 6102 sayılı TTK’ dan sonra yürürlüğe girmiş ve TTK’nın 4/1-c maddesindeki düzenlemeyi değiştirmiştir. Özel nitelikte olan ve daha sonra yürürlüğe giren 7036 sayılı yasada, iş sözleşmesinin devamı veya sona ermesinden sonra açılan davalar ayırımı yapılmamış, aksine iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan her türlü uyuşmazlığın iş mahkemelerinde görüleceği belirtilmiştir.
Bu durumda, eldeki davanın 7036 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra —- tarihinde açılmış olmasına ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5/1-a maddesine göre davaya bakma görevi İş Mahkemelerine ait bulunmasına göre, davanın görev nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili —– NÖBETÇİ İŞ
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı.