Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/50 E. 2023/262 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/50 Esas
KARAR NO : 2023/262

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/03/2016
KARAR TARİHİ : 23/03/2023
—–Bölge Adliye Mahkemesi —–Hukuk Dairesi’nin 29/12/2020 tarih——- sayılı kararı ile mahkememize geri gönderilen Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davacıya ait —–plaka nolu kasko sigortalı aracın, 20.08.2015 tarihinde trafik kazası geçirdiğini, davacı aracını aynı tarihte onarım için davalı ——firmasına çekici yardımı ile getirildiğini, sigorta şirketi tarafından eksper görevlendirildiğini, eksper incelemesinin sonucunda aracın onarımına karar verildiğini, servis yetkililerinin de aracın kabininin değiştirilmesi gerektiğinin, ancak kabinin olmaması nedeniyle en kısa sürede uygun kabinin bulunacağını, temin edileceğini ve araca monte edileceğini, davalı servisin aracın onarımını 01.12.20X5 tarihine kadar geciktirdiğini, aracın onarımını 2 ay gibi uzun bir sürede hem de bu iş için yetkili bulunan servis tarafından yapılmamış ve yapılmasının geciktirildiğini, davalılara ihtarname gönderildiğini, ancak aracın tamir edilmediğini, sigorta şirketinin aracı pert etmek istediğini, ancak davacının buna razı olmadığını, zarar edeceğini belirttiğini, aracın geç tamir edilip davacıya teslim edilmesinde davacının hiçbir kusurunun olmadığını, aracın geç tamir edilmesinin davacının ekonomik kayba ve maddi zarara uğramasına neden olduğunu, bütün bu nedenlerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile, 50.000,00-TL den aşağı olmamak üzere maddi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalılar üzerine bırakılmasını talep ettiği,
SAVUNMA: Davalı —— vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davaya konu ——plaka nolu aracın 20.03.2015 tarihinde trafik kazası yaptığını, aracın kabin kısmında önemli hasar oluştuğunu, 29.08.2015 tarihinde—– numaralı davalı olarak gösterilen yetkili servis tarafından işletilen servise getirildiğini, aracın hasarının sigorta kapsamında sigorta şirketi tarafından ödeneceğinden sigorta eksperinin aracın perte çıkarılması yönünde görüşünü bildirdiğini, davacının bunu kabul etmediğini, bunun üzerine sigorta şirketi aracın onarım talimatını 14.09.2015 tarihinde verdiğini, sigorta şirketinin onarıma limit koyduğunu, kabinde hasarlanmayan parçaların yeni gelen kabinde kullanılmasını istediklerini, onarımdaki uzamanın hasarı ödeyecek olan sigorta şirketinin kararından kaynaklandığını, bu durum ihtarname ile davacı tarafa detaylı olarak açıklandığını, davacımn bu gerçekleri gizleyerek bu davayı açtığını, müvekkili ——-sadece ithalatçı olduğunu, aracın garanti süresi dışında trafik kazası sebebiyle bu hasarın oluştuğunu, bu nedenle müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, olaya konu ihtilafın gerçek muhatabının davacının sigorta şirketinin olduğunu, tamir süresinin hasarın niteliğine ve sigorta şirketinin talimatına göre uygun bir süre olduğunu, tamirin uzamasında tamir süresin uzamasının nedeninin tirimli kabin yerine tirimsiz kabin tercih eden sigorta şirketi olduğundan bu konuda ne müvekkili şirketin ne de yetkili servisin sorumlu olmadığını, tamir süresi için ilgili yönetmeliğin bu olay için geçerli olmadığını, yani satış sonrası hizmet yönetmeliğinin bu davaya uygulanamayacağını, davaya konu aracın garanti süresi dolduğundan müvekkili hakkında açılan davanın zaman aşımına uğradığının görüldüğünü, bütün bu nedenlerle davanın reddini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Mahkememizce alınan 22/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“1) Mali yönden:
a) Davacının işletme defter kayıtlarına göre 2015 yılında 175.774,25 TL gelir elde ettiği, 20.08.2015-19.11.2015 tarihleri arası 91 gün çalışamadığından fatura düzenlemediği dolayısı ile gelir elde edemediği,
b) 20.08.2015-19.11.2015 tarihleri arası 14 gün resmi tatil ve Pazar olduğu dolayısı 77 gün olarak kabul edilmesi gerektiği, alternatifli olarak yapılan hesaplamaya göre 77 günlük ticari kazanç kabının 13.772,67 TL, 51 günlük ticari kazanç kaybının 9.122,16 TL, 31 günlük ticari kazanç kaybının 5.544,84 TL, 13 günlük ticari kazanç kaybının 2.325,26 TL olacağı,
2) Teknik Yönden: kök rapordaki değerlendirmelerin aynen geçerli olduğu;
3) Kazanç kaybı hesabında, işbu ek rapordaki mali değerlendirmelerin veya kök rapordaki teknik değerlendirmelerin esas alınmasının mahkemenin takdirinde olduğu” hususları tespit edilmiştir.
Mahkememizce alınan tarihli 23/01/2023 ek raporda özetle;
“4.3. Araç Kiralama Bedeli Yönünden Değerlendirme
29/03/2022 tarihli ——- tarafından Bilirkişi Raporunda oranlama yöntemi kullanılarak araç kiralaması hakkında hesaplama yapıldığı ve kaza tarihindeki araç kira bedeline ulaşıldığı görülmüştür. Uygulanan yöntemin uygun ve sonuç olarak hesaplanan kira değerinin isabetli olduğu değerlendirilmiştir.
Kaza tarihindeki
Kira fiyatı – (Kaza tarihindeki kasko değeri/ Güncel kasko değeri) x Güncel kira fiyatı
Kaza tarihindeki Kira fiyatı — (90.603 / 243.618) x 400 TL — 148,80 TL
İkame araç kiralandığı sürece davacının kendi aracı yıpranmayacağı için sağlanan avantaj karşılığı 8,80 TL düşülmesi ileGünlük araç mahrumiyet bedeli — 148,80 — 8,80 — 140 TL/Gün olması kadri maruftur.
Bu durumda yukarıda sıralanan farklı süre seçenekleri için toplam araç mahrumiyet bedelleri şöyle olmaktadır.
A1) — 57×140 – 7.980 TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
A2) — 52x 140 7.280 TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
A3) — 37x 140 5.280 TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
A4) — 31x 140 4.340 TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
B1) 47×140- 6.580TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
B2) — 42x 140 5.880 TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
B3) — 27x 140 – 3.780 TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
B4) — 21x 140 – 2.940 TL araç mahrumiyet bedeli söz konusu olmaktadır.
4.4. Davacının Elde Edemediği Gelir Esasına Göre Değerlendirme
——- tarafından hazırlanan bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre davacı yan yakıt giderleri için herhangi bir belge sunmadığını ve hesaplamanın nasıl yapıldığının anlaşılamadığını ifade etmiştir. Bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapılması davacı tarafın buna ilişkin belge sunmasına bağlıdır. Ayrıca ——-bedelinin hesaplanması uzmanlık alanımız ıda olduğundan ——- bedelinin ve buna bağlı olarak günlük kazancın hesaplanması hususunda uzman bir bilirkişinin değerlendirme yapmasının daha sağlıklı bir hesaplama için gerekli olduğu kanaatine varılmıştır.
SONUÇ VE KANAAT:
Yapmış olduğumuz inceleme ve değerlendirme sonucunda; yukarıda ifade edildiği üzere birtakım mevcut eksikliklerin tamamlanması ile kimi hesaplamalar yönünden de konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınmasının yararlı olabileceği” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
——- Karar sayılı 10/07/2018 tarihli kararı ile “Dava konusu araçtaki hasar, aracın geçirdiği, bir trafik kazası neticesinde gerçekleştiği için, araçtaki hasar, aracın ithalatçısı ya da üreticisi durumunda olduğu anlaşılan davalı ——- şirketinin garantisi altında tamir edilmesi gereken bir hasar niteliğinde değildir. Aracın onarımı ile ilgili davacı ile davalı—–şirketi arasında bir sözleşme de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı —— şirketinin davada taraf sıfatının bulunmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. (—– Bilirkişi ——–tarafından aracın tamir süresinin 30 günü aşamayacağı yönündeki varsayımı teknik esaslara uygun olmadığından mahkememizce kabul görmediği, bilirkişi ——– iştirakiyle hazırlanan raporda ise aracın hasar durumu da dikkate alınarak yapılan teknik değerlendirmede aracın onarımının ekspertiz raporunda belirlendiği gibi 20 iş gününde tamamlanacağının tespit edildiği, davalı şirketin Pazar günleri kapalı olduğu, cumartesi günleri ise yarım gün faaliyette bulunduğu, bilirkişi raporunda bu hususun dikkate alınmadığı, aracın davalıya ait serviste bulunduğu süredeki cumartesi günlerine denk gelen yarım iş günleri, pazar günü tatili ve Eylül ayındaki arefe günü (yarım) ve Kurban bayramı tatilinin toplam 19 günlük süreye tekabül ettiği ve davalı servisin bu süre boyunca faal olmadığı, 20 günlük tamir süresi de dikkate alındığında, davacıya ait aracın davalı ait serviste 32 gün fazla kaldığı, her iki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacıya ait çalışmaması halinde günlük 500,00 TL kar mahrumiyeti oluşacağı, onarımın 32 gün gecikmesi nedeniyle davacının toplam 16000,00 TL zararının oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.” gerekçeleriyle “Davanın davalı——- Bakımından pasif husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE, 2-Davanın davalı ——Bakımından kısmen kabulü ile 16.000 TL maddi tazminatın davalı davalı —— alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE, 3-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,” karar verilmiş, anılan ilam——Hukuk Dairesi’nin ——–Karar sayılı 29/12/2020 tarihli ilamı ile “Davada tamir süresinin aşıldığı, davacının araç kullanamamaktan dolayı maddi zararının bulunduğu iddia edilmektedir. Yargılamada iki kez bilirkişi raporu alınmıştır. İtiraz üzerine alınan iki kişilik bilirkişi kurulu raporunda ,aracın tamirinin 17/11/2015 de bitirildiği, davacıya teslim tarihinin 24.11.2015 olduğu ,buna göre hesaplama yapıldığı ,eksper tarafından öngörülen 20 günlük tamir süresinin kabul edilebilir tamir süresi olduğu, buna göre 13.500,-TL kazanç kaybı oluşacağı ,temerrüt olgusuna göre değerlendirme yapıldığı takdirde ise ,olayda temerrüt olgusunun gerçekleşmediği kanaati bildirilmiştir. Davacı taraf kazanç kaybı istemiş olup, bilirkişiler araç kiralama yönünden görüş bildirimiştir. Mahkemece, kira hesabına göre hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiştir. Taraflarca ileri sürülen istinaf sebeplerine göre yapılan incelemede ; davacı tarafça, tamir süresi içindeki kazanç kaybı yönünden belge ibraz edildiği bildirilmiş ise de ,dosyada CD ve faturalar bulunmamaktadır.Davacı tarafça cevaba cevap dilekçesinde CD ve faturalar delil olarak yazılmış ise de ,ek olarak ibraz edildiği dilekçede belirtilmemiştir .İstinaf incelemesi sırasında da dosyada CD ve faturalara rastlanmamıştır.Mahkemece bu kayıt ve belgelerin sunulup sunulmadığı araştırılarak,delil olarak dayanıldığından usulünce ibrazı sağlanarak , dosyadaki teslime ilişkin “servis iş kartı” na göre aracın davacıya teslim tarihi 17/11/2015 olarak gösterilmiş olmakla ,farklı bir tarihte teslim edilip edilmediği tesbit edilerek ve davacı kazanç kaybı istediğinden bu yönde inceleme yapılıp,bilirkişi raporu alınmak suretiyle ve ayrıca “sigorta şirketinin talebi üzerine ,davaya konu araç için özel üretilecek tirimsiz kabin verilmesi ve bunun sigorta şirketince kendi anlaşmalı servise yaptırılmasına ilişkin süre ” yönünden de ileri sürülen hususların tesbiti ile bunun tamir süresine etkisi değerlendirilmek suretiyle yeniden yargılama yapılıp karar verilmesi için” gerekçeleriyle “kararın kaldırılmasıyla, dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiş, dosya yukarıda kayıtlı esası almıştır.Dava, davacı ile davalı —– arasındaki araç tamirine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklı olarak, kötü ifadan (tamir süresinin aşılmasından) dolayı borca aykırılık nedeniyle TBK md 112 temelli yoksun kalınan kârın tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.
Davalı ——–yönünden;Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi davacı ile davalı ——- arasındaki araç tamirine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklı olarak, kötü ifadan (tamir süresinin aşılmasından) dolayı borca aykırılık nedeniyle TBK md 112 temelli yoksun kalınan kârın tahsiline ilişkin tazminat davası olduğu, anılan sözleşmeye davalı —— taraf olmadığı, davalının üretici/ithalatçı olduğu, bu sebeple aracın geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle tamiri yönünden bir sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varılmış, bu sebeple davalı ——— yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davalı—— yönünden;
Belirtildiği gibi dava davacı ile davalı ——– arasındaki araç tamirine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklı olarak, kötü ifadan (tamir süresinin aşılmasından) dolayı borca aykırılık nedeniyle TBK md 112 temelli yoksun kalınan kârın tahsiline ilişkin tazminat davasıdır.6098 sayılı Türk Borç Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.”6098 sayılı Türk Borç Kanunu’nun 114. maddesi uyarınca “(1)Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir. (2) Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır.”
6098 sayılı Türk Borç Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca “(1)Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. (2)Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”6098 sayılı Türk Borç Kanunu’nun 52/1. maddesi uyarınca “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18/2 maddesi uyarınca “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın davacı ile davalı ——arasındaki araç tamirine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklı olarak, kötü ifadan (tamir süresinin aşılmasından) dolayı borca aykırılık nedeniyle TBK md 112 temelli yoksun kalınan kârın tahsiline ilişkin tazminat davası olduğu, davalının borcu gereği gibi ifa etmediğinin (kötü ifa ettiğinin) kabulü halinde davacının bundan doğan zararını gidermekle yükümlü olacağı, yine sorumluluk ve zararın kıyasen haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre tespit edileceği, buna göre davacının (zarar görenin) zararı ve zarar miktarını ispat etmekle mükellef olduğu, yine zararın miktarının tam olarak tespit edilememesi durumunda zararın hakkaniyete uygun olarak hakim tarafından belirlenmesi gerektiği, yine davacının (zarar görenin) zararın artmasında etkili olduğunun anlaşılması halinde tazminatın hakim tarafından indirilebileceği, davacının (zarar görenin) zararın artmasında etkili olduğunun tespiti açısından tacir olan davacının ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi yükümlülüğünün de dikkate alınması gerektiği, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, 29/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda da tespit edildiği gibi dava konusu kazanın 20/08/2015 Perşembe günü meydana geldiği, 24/08/2015 Pazartesi günü sigorta şirketine ihbar yapıldığı, sigorta şirketi tarafından eksper atandığı ve eksperin aynı gün serviste aracı incelediği İnceleme anında ekspere kaza tespit tutanağının aslı, kaza resimlerinin aslı, ehliyet ve ruhsat fotokopilerinin verildiği, 11/09/2015 Cuma günü sigorta şirketi tarafından yapılan sovtaj ihalesinin sonuçlandığı, sigorta şirketinin araç için pert araştırması yaptığı ve henüz onarıma onay vermediği, 11/09/2015 tarihine kadar eposta yazışmalarından——- tarafından trimsiz kabin fiyatının önceki tarihlerde sigorta şirketine iletildiği, 14/09/2015 Pazartesi günü sigorta şirketinin onarıma onay verdiği, 17/11/2015 Salı günü saat 14:38’de onarım faturasının kesildiği, 18/11/2015 tarihinde eksperin raporunu kapattığı, 24/11/2015 Salı günü aracın teslim alındığı, dolayısıyla aynı raporda tespit edildiği üzere aracın 14/09/2015 ilâ 17/11/2015 tarihleri arasında 51 iş günü içerisinde onarımın yapıldığı, onarıma geç başlanmasında davalıya kusur yüklenemeyeceği, zira onarımın yapılıp yapılmayacağı hususunda davacının sigortacısının onayının beklendiği, bu durumda bilirkişi raporunda da onarım süresinin 20 iş günü süreceği hususunun somut olayın özelliklerine göre tespit edilmesi nedeniyle dava konusu aracın davalı serviste 31 iş günü fazladan kaldığının kabulünün gerektiği, bunun kötü ifa olarak nitelendirilebileceği, bu sebeple davalının bundan dolayı davacının uğradığı zararı gidermekle yükümlü olduğu, davacı tarafından bu kapsamda yoksun kalınan kar talep edildiği, her ne kadar davacı tarafından zararın aracın serviste fazladan kaldığı süreye karşılık gelen gelirine göre hesaplanması talep edilmiş ise de, yukarıda da belirtildiği gibi basiretli tacir olması gereken zarar gören davacının zararın artmasında etkili olmaması gerektiği, bu kapsamda basiretli tacirden beklenen davranışın aracın serviste kaldığı süre içerisinde aracın onarılmasını beklemek değil, ticaretinin devamını sağlamak için derhal ikame araç temin etmek (kiralamak) olduğu, bu durumda basiretli tacir olan ve ticaretinin devamını sağlayan bir tacirin zararının ikame araç kira bedelinden ibaret olacağı ve herhangi bir kâr mahrumiyeti yaşamayacağı, bunu yapmayan (basiretli tacir gibi davranmayan) tacirin ikame araç kira bedelini aşan zararının zarar görenin zararın artmasında etkili olması nedeniyle tazminattan indirilmesi gerektiği, tüm bu gerekçelerle bilirkişi tarafından aracın davalı serviste fazladan kaldığı 31 güne karşılık araç kiralama bedeli üzerinden zarar hesabının ve davacının kendi aracını kullanmaması nedeniyle yıpranma bedelinin düşülmesinin hukuka ve hakkaniyete uygun olduğu ve tüm bu sebeplerle mahkememizce atıf yapılan 29/03/2022 tarihli bilirkişi heyet raporuna itibar edilerek davacının 4.340,00 TL zararının bulunduğu, davacının dava dilekçesinde faiz talebinin bulunmadığı, bu sebeple mahkememizce bu yönden herhangi bir hüküm kurulamayacağı vicdani kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davalı——- yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalı——yönünden davanın KISMEN KABULÜ ile, 4.340,00 TL maddi tazminatın davalı ——- alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (4.340,00 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 296,46 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 853,88 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 557,42 TL harcın hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan 325,66 TL dava açma masrafı (yukarıda iadesine hükmedilen harç düşülmüştür), 4,30 TL vekalet harcı, 6.056,50 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 6.386,46 TL yargılama giderinin kabul/dava değeri oranına (4.340,00/50.000,00) göre 554,34 TL’sinin davalı —– alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı —— tarafından yapılan 550,00 TL yargılama giderinin ret/dava değeri oranına (45.660,00/50.000,00) göre 502,26 TL’sinin davacıdan alınarak davalı —– verilmesine, bakiye kısmın bu davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı—–tarafından yapılan 500,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı ——verilmesine,
7-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
8-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (4.340,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 4.340,00 TL vekalet ücretinin davalı ——- alınarak davacıya verilmesine,
9-Davalı ——- yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden bu davalı yönünden reddedilen dava değeri (45.660,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——- verilmesine,
10-Davalı—— yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden bu davalı yönünden reddedilen dava değeri (50.000,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 uyarınca hesaplanan 8.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——- verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı——vekilinin yüzüne karşı, diğer davalı —— vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile——– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.