Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/494 E. 2021/627 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/494 Esas
KARAR NO: 2021/627
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ: 28/07/2021
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —plakalı vasıta ile —–nezdinde sigortalı olan — meydana gelen kazada —– plakalı aracın hasara uğradığını, Sigortalı aracın hasarı için, müvekkil şirket tarafından —–tazminatı ödendiğini, Yapılan incelemeler neticesinde Davalının, yaşanan hadisede tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ——— davalı tarafa rücu bilgilendirme yazısı gönderildiğini, Rücu bilgilendirme yazısında da belirtildiği üzere, hasar tazminatı olan —- tutar davalının poliçesinin bulunduğu sigorta şirketinden talep edildiğini, davalıdan istenen tutar —-olduğunu, Davalının sorumlu olduğu —- rücu bilgilendirme yazısı ile davalıdan talep edildiğini ancak dönüş alınmadığını, bu nedenle —– dosyasıyla icra takibi ikame edildiğini, Davalı tarafça takibe itiraz edildiğini, işbu itirazın iptali davasını ikame etme zorunluluğunun doğduğunu, —–plakalı araç sahibinin sigortacısı olarak, uğranılan zararın tazmin edildiğinin, —- haklarına halef olunduğunun, — sigortalının haklarına halef olmasını düzenleyen ——– tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. —-, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. …” olduğunu sigortacının sigorta tazminatını ödediğini ispat ederek sigortalının yerine geçeceği ve sigortalının talep haklarının sigortacıya geçtiği ifade edildiğini, —– tarafından da hasar tazminatı ödenerek sigortalının alacaklarına halef olunduğunu, —- ilamı ile “Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; —- sürücüsünün —– olması durumunun yetersiz sürücü belgesine sahip olduğunu gösterdiği, dosya içerisine alınan trafik bilirkişi tarafından düzenlenen raporda da biçerdöver sürücüsünün %100 oranında asli ve tek kusurlu olduğunun belirlendiği, bu itibarla zarar görene ödemede bulunan sigorta şirketinin ödediği sigorta bedeli kadar ve halefiyet prensibi gereği sigorta ettirene karşı rücu hakkının doğduğu, buna göre zararı tazmin eden sigorta şirketi açısından şartları oluştuğu kanaati ile motorlu aracın işletenine ve bağlı olduğu teşebbüs sahibine ödemiş olduğu tazminat bedeli için rücu edebileceği gerekçesi ile —- rücuen tazminatın ödeme tarihi olan —-tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak ——–uyarınca; sigortacı, sigortalısının uğradığı zararı ödeyerek sigortalısının haklarına halef olunduğunu ve kazaya karışan kusurlu araç sahibine rücu talebini yöneltildiğini, Yerel mahkeme tarafından bu talep yerinde görüldüğünü ve davanın kabulüne karar verildiğini, —-de kararın kesinleştiğini, Müvekkil Şirketin de hasara uğrayan sigortalısına ödeme yaparak haklarına halef olduğunu ve kusurlu davranışlarıyla hasara sebep olan Davalıya karşı haklarını ileri sürüldüğünü, —- takibe itiraz ettiğini, —– dosyasında takibin devamına ve itirazın iptaline karar verilmesi gerektiğini,—-İşleteni veya sahib—– olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, —- sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” olduğunu ve— görevinin kesin olarak belirtildiğini, somut uyuşmazlıkta hasar yeri —olduğundan —– yetkili olduğunu, işbu davayı açmadan önce uyuşmazlığın karşılıklı uzlaşı ile çözümü amacıyla müvekkil şirketçe arabuluculuk yoluna başvurulduğunu Ancak karşılıklı uzlaşma sağlanamadığını, davalı, kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Davalı taraf gönderilen rücu mektubu ile oluşan hasar ve hasarın miktarından haberdar edildiğini, Davalı tarafından —-herhangi bir geri bildirimde bulunulmadığını ve ödeme de yapılmadığını, Davalının haberdar olduğu bu durum karşısında, takibe karşı itiraz edilmesi açıkça kötü niyetli olduğunu, Davalının bilinçli olarak Müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğini ve geciktirdirdiğini, —–Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkûm edilir.” madde gereği itirazında haksız olan borçlu aleyhine alacağın yüzde % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, davanın kabulüne, —– sayılı dosyasına yapılan haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, takibin devamını, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına talep ve iddia etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline açılan davanın öncelikle zamanaşımı, husumet, görev ve yetki yönünden ilk itirazları ile reddedilmesini, —- itirazın kaldırılması istenen icra takibine ilişkin —- konu edildiğini, —- olduğunu, takipte —– İcra Müdürlükleri yetkili olduğunu, —- olmadığını, yapılan itirazın hukuka uygun olduğunu, Takip alacaklısının müracaatta bulunduğu yargı yolunun hukuka aykırı olduğunu, —- olduğunu, idarenin sebep olduğu iddia edilen zararlar için idari yargı yolunun görevli olduğunu ve —–İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamaz.” hükmünün getirildiğini, Müvekkilin aleyhine ilamsız takip yapılmaması hukuki kaide olduğunu, yapılan icra takibine itirazın hukuka uygun olduğunu, itirazın kaldırılması talebinin hukuka aykırı bir talep olduğunu bu nedenle söz konusu takip talebi ve ödeme emrine Yetki, Görev ve Esas yönlerinden itiraz yapıldığını, hukuka uygun bu itirazların görmezden gelinerek itirazın iptali talep edilmesi yine hukuka uygun olmadığını ve davanın reddi gerektiğini, Davaya Konu — adına kayıtlı ve — olsa dahi araç kendi —-bulunan müvekkil İştirak şirketlerinden —–tarafından kullanılmak üzere tahsis edilen bir araç olduğunu, bu şirketin kendi personeli tarafından Kamu hizmeti için kullanıldığını, Aracın siğorta ettirenin müvekkil olmasının İşletenin hukuki Sorumluluğunu hukuken kaldırmadığını ——- Maddeye göre, “İşleten, araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehini gibi hallerde kiracı, ariyet ve rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır”. Bu nedenlerle işleten sıfatının belirlendiğini, Eğer davanın esasına geçilecek ise davanın iş bu şirkete ve aracı kullanan— de yöneltilmesi veya ihbarı gerektiğini, Kaza tarihinin —-olduğunu, bu tarih itibariyle kaza tutanağı ile tarafların bilindiğini ve —– olduğunu, dava açma süresi olan —— tarihine kadar müvekkili aleyhine dava açılması mümkün olduğunu, Davacı tarafından icra takibi yolu tercih edildiğini, bu durum Davacının Arabulucuya başvurma zorunluluğu ve Dava açma külfeti gibi hukuki süreci ve şartları aşarak dürüstlük kuralına aykırı olarak haksız menfaat teminine yönelik olarak ilamsız icra takibi yoluna gidildiğini, bu durumun hukuken korunmaması gerektiğinden davanın reddini, kabul edilmemesi halinde kabul anlamına gelmemek kaydı ile İcra İnkar Tazminatına hükmedilmemesini, bu nedenlerle öncelikle ilk itirazların ve hukuken geçerli nedenlerle icra takibine yapılan usule ve esasa ilişkin itirazların dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen zararın sigorta poliçesi kapsamında ödenmesi ile halefiyet ilkesine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Yukarıda da belirtildiği üzere davacı davayı halefiyet ilkesi kapsamında açmıştır. Halefiyet ilkesi kapsamında açılan davada davacı halefi olduğu sigortalının dava açması halinde hangi mahkemede dava açması gerekiyorsa kendisinin de aynı mahkemede dava açması gerekir.
Davacının halefi olduğu sigortalısı gerçek kişi olup sigorta kapsamına alınan araç da ticari araç değildir. Davalı —– Bu kapsamda her iki taraf da tacir olmayıp davanın haksız fiilden kaynaklanan zarar tazminine ilişkin olduğu anlaşılmakla davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerekmesi nedeniyle Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili —- NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 23/09/2021