Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/475 E. 2021/628 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/475 Esas
KARAR NO: 2021/628
DAVA: İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/07/2021
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin cari alacağının tahsili amacı ile davalı-borçlu aleyhine—- dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, icra dosyasında çıkarılan ödeme emri davalı-borçluya — tarihinde e-tebliğ olarak tebliğ edildiğini, Davalı-borçlu, —- tarihinde itiraz dilekçesi sunulduğunu, takibe, vekalet ücretine, ferilerin tamamına itiraz edildiğini, Davalı/borçlunun itirazının haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin alacağını engellemek amacı ile yapıldığını, Davalı / borçlunun itirazı üzerine, —-başvurulduğunu ve taraflarca anlaşamama tutanağı imzalandığını, bu nedenlerle itirazın iptalini talep etme zorunluluğunun doğduğunu,—- takip dosyasına yapılmış olan haksız itirazın iptali gerektiğini, Davalı-borçlu,—– yapım işi projelerini üstlendiğini, Davalı-borçlunun —- yapmış olduğu sözleşme gereğince üstlendiği işler için davalı-borçlu ile müvekkil şirket arasında ——konulu sözleşmeler akdedildiğini, Bu sözleşmeler gereğince müvekkilin bahsi geçen okul projelerinde alt yüklenici olarak statik-betonarme proje yapımı işlerini üstlendiğini, — hizmet ücreti taraflarca her bir sözleşme için —- olarak belirlendiğini, —- davalı-borçlu tarafından müvekkile gönderildiğini, Müvekkilinin okul projesine ve yürürlükteki deprem yönetmeliğine uygun olarak ——- yerine getirdiğini, —–müvekkil adına davalı-borçlu tarafından yapıldığını, Bu sebeple dava dilekçesinin ekindeki delillerden müvekkilinin kendi projelerini imzalamaya davalı-şirket bünyesine davet edildiğini, —- davalı tarafça karşılandığını, müvekkilinin alacağı olan toplam—- bedelinden düşülmesi taraflar arasında kararlaştırıldığını, davalı / borçlu ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmeler gereğince; —- Projesinde müvekkili tarafından alt yüklenici olarak statik-betonarme proje yapımı hizmeti verildiğini, İş bitimi ve teslimi sonrasında da davalı-şirketin müvekkile gönderdiği — tarihli maili ile davalı şirket; müvekkilinden,—- kapsamında —- yazmasını talep ettiğini ve kendi fatura bilgilerini de bu kapsamda müvekkile bildirdiğini, Davalı-borçlu taraf bu maili ile esasen müvekkilinin üstlenmiş olduğu işleri eksiksiz olarak yapıp teslim ettiğini ve müvekkilinin alacağa hak kazandığını açık bir şekilde kabul ettiğini, Davalı/borçlunun bu maili açık bir mutabakat niteliğinde olduğunu, davalı/borçlunun açık talebi üzerine düzenlenmiş olan —- bedelli fatura ilişkin olarak davalı/borçlu tarafından toplam —- kısmi ödeme de yapıldığını, Tüm bu hususlar, davalı/borçlunun borcunu kabul etmekte olduğunun açık göstergesi olduğunu, Müvekkilinin, davalı-borçluya verdiği hizmete ilişkin taraflar arasındaki akdedilmiş olan sözleşme ve davalı-borçlunun talebine göre usulüne uygun fatura kesildiğini ve davalı-borçluya tebliğ edildiğini, Davalı – borçlu tarafından faturaya itiraz edilmediğini, fatura bedelinin bir kısmının ödendiğini, davalı-borçlu, müvekkilinin geri kalan alacağını ödemediğini bu nedenle ——- takibi başlatıldığını, Davalı-borçlunun, —- tarihli her iki sözleşmenin ——- göstererek müvekkiline ödeme yapmaktan kaçındığını, borçlunun ifasının gerçekleşmesi gereken zaman dilimi, önceden bilinen ve kesin olarak hesap edilen bir zaman niteliğinde olmadığından, belirli vade söz konusu olmadığını, sözleşmedeki bu madde hukuki anlamda bir vade olmadığını, davalı-borçlu bu maddeye sığınarak kalan borçlunu ödemekten kaçındığını, Sözleşmede gerçekleşmesi beklenen olgunun gerçekleşmesinden sonra borcun ifa edileceğinin kararlaştırıldığı hallerde, beklenen olgu gerçekleşmemiş ise, bu aşamada vadenin belirli olduğunu kabul etmek güç olacağını, müvekkilinin geri kalan alacağını ödememek adına asıl işveren olan idareden ödeme alamadığını belirtmesi ve bunu bahane etmesi açıkça kötü niyetli olduğunu, Müvekkilinin alacağı likit ve borçlu davalı tarafından bilinebilir nitelikte olduğunu, davalı borçlunun yapmış olduğu haksız, kötü niyetli ve takibi geciktirmeye yönelik itirazın iptali ile müvekkil şirket lehine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, müvekkil şirketin, davalı-borçlu’dan—alacağı olduğu sabit olduğunu, bu hususun ticari defterler incelendiğinde görüleceğini bu nedenlerle —- takip dosyasına yapılmış olan itirazın iptalini, takibin devamına karar verilmesini, fazlaya dair tüm dava, talep ve tazminat haklar saklı kalmak kaydıyla, takip sonrası ticari faiz ile alacağın tahsiline karar verilmesini, Davalı borçlunun itirazının haksız, kötü niyetli olduğunu ve alacağın borçlu tarafından bilinmekte ve likit olduğunu, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davada —— Mahkemeleri yetkili olduğunu, davada her iki tarafın da tacir olduğunu, taraflar arasında ——-Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu hususunda yetki anlaşması yapıldığını, bu sebeple yetki anlaşması gereğince icra takibi ve itirazın iptali davasının—– İcra Daireleri ve —–Mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesini, dava konusu bakiye alacağın muaccel olmadığını, sözleşme hükümleri uyarınca idare tarafından müvekkile ödeme yapıldıktan sonra alt yükleniciye ödeme yapılacağını, Vadeye ilişkin sözleşme hükmünün açık olduğunu, Davacı tarafın öğretide makul süre beklenmesi gerektiğini görüş olduğu belirttiğini ancak hukuki dayanağı sunulmadığını, müvekkilin —— olan alacağını tahsil edememesi sebebiyle makul sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceğini, Davacı tarafından kesilen fatura bedeline ilişkin idare —- tarafından yapılan kısmi ödeme davacıya ödendiğini, bakiyesi ise —–tarafından müvekkile ödenmemesi sebebiyle tahsil edilmediğini ve davacıya ödenmediğini, — nolu hakedişin tahsili üzerinde davacıya kısmi ödeme yapıldığını, — hakedişlerin tahsil edilememesi sebebiyle icra takibi ve itirazın iptali davası ile tahsil yoluna gidildiğini, bu hususta —- müzekkere yazılarak söz konusu iş kapsamında müvekkiline ne kadar ödeme yapıldığı ve hangi hakedişlerin ödenerek hangi hakedişlerin ödenmediğinin tespitinin olacağını,—tarafından müvekkile ödeme yapılmadığını, söz konusu alacağın tahsili için ——dosya ile itirazın iptali davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla vadenin belirsiz vade olduğunu düşünülmesi halinde davacı taraf müvekkile ihtarname göndererek temerrüde düşürmediğini, davaya konu alacak muaccel olmadığını faiz talebinin de buna bağlı olarak haksız olduğunu, müvekkilin temerrüde düşürülmediğini, Davacı tarafın asıl alacağa hukuka aykırı şekilde —- avans faizi işlettiğini, bu talebin reddi gerektiğini, İcra İnkar Tazminatı talebinin reddi gerektiğini, alacak muaccel ve likit olmadığını, müvekkil şirketin icra takibine haksız şekilde itiraz etmediğini, icra inkar tazminatının şartları somut olayda mevcut olmadığını, müvekkil şirketin kötü niyetli olarak hareket etmediğini, İcra inkar tazminatın şartlarından birinin de alacağın likit olması olduğunu ve bu şartın gerçekleşmediğini, Asıl alacak ve fer’ilerine ilişkin açılan davanın reddi gerektiğini, aksinin düşünülmesi halinde dahi dava konusu uyuşmazlık yargılamaya muhtaç olacağını, Delillerin toplanması ve bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, Somut olayda; dava konusu alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ve bilirkişi raporu alınarak yapılan hesaplamalar sonucu saptanmış olduğundan dava konusu alacak likit olmadığını, davacı taraf aleyhine alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde, Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davada —-Mahkemeleri yetkili olduğunu, davada her iki tarafın da tacir olduğunu, taraflar arasında —- Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu hususunda yetki anlaşması yapıldığını, bu sebeple yetki anlaşması gereğince icra takibi ve itirazın iptali davasının —İcra Daireleri ve —– Mahkemelerinde ikame edilmesi gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan incelemede taraflar arasında akdedilen — tarihli — taraflar arasında meydana gelecek ihtilaflarda — İcra Dairelerinin ve—– Mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşılmakla davalı vekilinin usulüne uygun olarak yapmış olduğu yetki itirazı dikkate alınarak Davanın YETKİ NEDENİYLE dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın YETKİ NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 18, 114/1-ç, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili —-NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu usulen anlatıldı. 23/09/2021