Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/330 Esas
KARAR NO: 2023/568
DAVA: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 13/05/2020
KARAR TARİHİ: 13/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ —— adresinde bulunan —- —- ikamet ettiğini, aynı zamanda ikamet etmiş olduğu sitede ise 15 yıldır site yöneticiliğini yaptığını, davalı ile tanışıklığı ise yöneticiliğini yapmakta olduğu sitenin ortak alanlarının imalatlarıyla ilgili kendisi site yöneticisi sıfatıyla ——– taşeron sıfatı ile bir sözleşme düzenlendiğini, müvekkili ile taşeronun yapmış olduğu sözleşmeye istinaden taşeron sözleşmedeki yükümlülüklerinin %90’ını yerine getirmesine mukabil site yöneticiliğini yapmakta olan müvekkili —- sözleşmede yazılı olan bedelin tamamını banka yoluyla ve elden makbuz karşılığı taşerona ödediğini, buraya kadar davalı ile davacı müvekkil ——- arasında bir sorun oluşmadığını, taşeron — bir gün müvekkiline gelerek “İleride bulunan bir sitenin işini yapmak üzere teklif verdim. Ancak sizin sitenizin işlerini yaptığımdan da bahsettim. Teklif vermiş olduğum site yöneticisi sizin sitenizin işini yaptığıma dair benden bir referans evrağı istiyorlar, bana yardımcı olur musun?” dediğini, müvekkilinin de hayatını sigortalı işlerde çalışarak geçirdiğinden taşeronun yeni bir iş almasına yardımcı olmak amacıyla taşeronun talebi doğrultusunda düzenlenmiş olan referans niteliğindeki belge iki nüsha şeklinde düzenlediğini bir nüshası taşerona elden teslim etiğini, bir nüshası da site yönetimi kasasında muhafaza edildiğini, ancak başından beri müvekkili ve müvekkilinin temsil ettiği siteyi dolandırmak kastıyla hareket ederek müvekkilin iyiniyetli olarak vermiş olduğu belgeyi tersine çevirmek suretiyle bilgisayar ortamında ya da dijital ortamda belgedeki boşluğu kulanarak kambiyo vasıflı senet haline dönüştürdüğünü, kambiyo vasfına dönüştürmüş olduğu fotokopisini sunmuş oldukları aslının ise ——-icra müdürlüğü kasasında olduğunu, davalının hakkı olmayan bir bedeli tahsil etmek amacıyla düzenlemiş olduğu sahte senetle hukuku da alet ederek müvekkilinin isminin dahi geçmediği senetle başlattığı icra takibinin iptaline karar verilerek davalıya ise kötüniyet tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini bu nedenlerden dolayı davanın kabulü ile birlikte müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, —— takibinin ve senedin iptalini, haksız ve kötü niyetli davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, avukatlık vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı cevap dilekçesinde özetle: davacı ile aralarında gerçekleşen ticari ilişki gereğince —– vade tarihli 110.000,00 TL değerinde bono düzenlendiğini, davacının iddia ettiği gibi düzenlenen bononun sahte olduğu yönündeki davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, sitenin zorunlu giderlerinden olan bazı önemli işlerin taraflarınca yapıldığı doğruluk payı taşımasına rağmen bu zorunlu işlerin henüz bitmeden sanki bu işler bitmiş gibi bir evrak düzenlenip verilmesinin söz konusu olmadığını, henüz işlemlerin taraflarınca bitirilmeden yönetici tarafından yönetim adına bu şekilde bir evrak düzenlenmesinin beklenemeyeceğini, yönetimin alacağı tüm kararlarda yönetimi temsilen en az iki kişinin imzasının olması gerektiğini, icra takibine konu olan bononun yönetici ——- tarafından düzenlendiğini, yönetim adına imza altına alındığını, bononun düzenlendiği sırada keşidecisinin nerede bulunduğunun bir öneminin bulunmadığını, davacı düzenleme tarihi olan —- tarihinde memleketinde olduğunu beyan ettiğini, davacının borçlunun bonoyu düzenlemesi için illaki site sınırları içerisinde veya kendi evinde olmasına gerek olmadığını, bononun davacının kendisi tarafından tanzim edildiği ve müvekkiline teslim edildiğini, bu nedenlerle davanın reddini, davacı taraf aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava icra takibinden kaynaklı borçlu olunmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davada taraf teşkili sağlanmış deliller toplanılmıştır.
Dosya —– karar sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi olmuştur. Davaya konu ——- esas sayılı icra dosyası celp edilmiştir. İncelenmesinde ; Davalı tarafından davacı ve site yönetimi aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip başlatılmıştır.Davacı ve site yönetimi tarafından —– sayılı dosyasında —- sayılı dosyasında takibe konu bono hakkında imzaya itirazda bulunulduğu, Mahkemenin imza incelemesi neticesinde Borçlusu —–alacaklısı — düzenlenme ve —–meblağlı senet aslının, üzerindeki —— içerikli kaşe izi ile üzerinde atılı bulunan imzanın bulunduğu evvelce mevcut bir başka belgenin veya yine söz konusu kaşe ve imzanın bulunduğu boş bir kağıdın imzalı bölümü kesilmesinden sonra, imzalı kağıttaki boş kalan bölüme bilgisayar yazıcısı marifetiyle makine yazılarının husule getirilerek mevcut haline senede) dönüştürüldüğü kanaatine varılmış mahkeme tarafından —- icra takibininin davacılar yönünden iptaline karar verilmiştir. Kararın istinafı neticesinde
Takip dayanağı bononun düzenlendiği tarih itibariyle yönetici, kat maliklerini temsil ederken 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 388. maddesi hükmü uygulanacağından, kat malikleri kurulu tarafından yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi (bono düzenleme yetkisi) verildiği ispat edilmedikçe, yöneticiliğin bu bonolardan dolayı sorumluluğu söz konusu değildir. ———Somut olayda, site yönetiminin dosyaya sunduğu yönetim karar defteri suretlerine göre, borçlunun tek başına site yönetimini temsil ve ilzama, bono tanzim etmeye, yönetimi borç altına sokmaya yetkisinin olmadığı, kendisi ile birlikte çift imza ile yetki verildiği görülmektedir. Kat malikleri kurulu tarafından, bononun düzenlendiği tarih itibariyle, yönetici borçluya tek başına kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmediğinden ve bonoda tek imza bulunduğundan senedi imzalayan borçlu, şahsen mesul olur. ——Borçlunun, teminat amacı ile boş olarak imzalayıp dava dışı şirkete verdiği senedin, alacaklı tarafından anlaşmaya aykırı olarak doldurulup takibe konulduğu iddiası, İİK’nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, anılan itirazın ise icra mahkemesince aynı Yasanın 169/a maddesi uyarınca incelenerek sonuçlandırılması gerekir.Somut olayda, borçlu, takibe dayanak senetteki imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmiştir. Borçlunun, takibe dayanak senedin, davalı alacaklıya işin devamı sürecinde imzalayıp verdiği adi yazılı belge olduğu aslından bilgisayarda senet metni oluşturulduğuna, bu şekilde açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığına ilişkin sahtelik iddiası yargılamayı gerektirdiğinden, dar yetkili icra mahkemesinde incelenmesi mümkün değildir.O halde Mahkemece, borçlu — yönünden itirazının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı gerekçeyle takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Borçlu kat malikleri kurulu tarafından, yöneticiye kambiyo taahhüdünde bulunma ve borçlu —–ek başına ortaklığı borçlandırma yetkisi verilmemiş olduğundan Mahkemece, borca itirazın kabulüne karar vedildiğine göre, “takibin durdurulması” yerine “takibin iptaline” hükmedilmesi isabetsizdir.Açıklanan nedenlerle Davacı—–borca itirazının kabulü ile HMK’nun 353/1-b.2. maddesi uyarınca ——karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Yeniden esas hakkında;Davacı —– davasının reddine,Davacı — borca itirazının kabulü ile ——– sayılı dosyasında davacı hakkında başlatılan takibin 169/a-5. maddesi uyarınca durdurulmasına, karar verilmiş,Kararın temyizi neticesinde;Borçluların temyiz isteminin incelenmesinde;Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan ilamsız takipte, borçluların; takip dayanağı bononun tahrif edildiği ve borçlu site yönetiminin çift imza ile temsil edilebileceğini belirterek borca itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince, borçlular yönünden takibin iptaline karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine;——Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, borçlu site yönünden takibin durdurulmasına, diğer borçlu yönünden ise davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 342/3. maddesinde; “İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355 inci madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır” düzenlemesine; aynı Kanun’un 355. maddesinde ise; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu re’sen gözetir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 352/1. maddesinde de başvuru şartlarının yerine getirilmemesi ya da başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği belirtilmiştir.Somut olayda; icra mahkemesince verilen kararın alacaklı vekiline 13.11.2018 tarihli duruşmada tefhim edildiği, alacaklının yasal sürede aynı gün istinaf süre tutum dilekçesini verdiği, ancak gerekçeli kararın 15.1.2019 tarihinde tebliğinden itibaren yasal 10 günlük süre geçtikten sonra 27.01.2019 tarihinde istinaf gerekçelerini içeren dilekçe sunduğu, görülmektedir.Bu durumda; bölge adliye mahkemesince alacaklının süre tutum dilekçesi içeriği gözetilerek yalnızca kamu düzeniyle ilgili hususların incelenmesi ile yetinilmesi gerekirken, süresinden sonra sunulan gerekçeli istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenler esas alınarak; borçlu site yönünden İİK 169/a kapsamanında takibin durdurulması gerektiği, yine diğer borçlu yönetici yönünden ise, tek başına site adına kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi verilmediği nedenle şahsen sorumlu olduğundan bahisle davanın reddi yönünde hüküm verilmesi doğru değildir. kamu düzeniyle sınırlı inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi nedeniyle karar bozulmuştur, Daha sonra yapılan yargılama neticesinde işbu —–tarihli hüküm, istinaf edilmiş olup—– Karar sayılı ilamının temyizi üzerine —–sayılı ilamı ile “Onama Üzerine Kesinleşme” ile hükmün,—tarihinde kesinleştiği tasdik olunmuştur.
——– davacı tarafından davalı hakkında —— şikayetçi olunmuş, yapılan soruşturma neticesinde ;—– sayılı dosyasına —– tarafından itiraz edildiği, —- sayılı dosyasından yapılan bilirkişi incelemesinde senette tahrifat yapıldığının tespit edildiği, mahkemece —— sayılı kararla icra takibinin iptaline karar verildiği, bono aslının adli emanete alındığı, 15/07/2021 tarihinde belge aslı üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde özetle; belge üzerindeki site yönetimine ait —— üzerine bilgisayar yazıcısı toner mürekkebi ile yazılan “İmza” yazısının sonradan atıldığının tespit edildiği, bu haliyle evvelce başka amaçla düzenlenmiş bir belgenin kaşe ve imzasından faydalanılarak bilgisayar ve ekipmanları vasıtasıyla ve fazla alanları kesilerek senet haline getirilmiş olduğunun tespit edilmiştir.Müştekinin iddialarının yapılan bilirkişi incelemesi sonucu doğrulandığı, şüphelinin başka işleri almak ve referans olması amacıyla müşteki site yönetiminden teslim aldığı belgenin fazla kenarlarını keserek üzerini site yönetimini borçlandıracak şekilde bilgisayar yazıcısı yardımıyla kambiyo senedine çevirdiği ve —— sayılı dosyasından tahsil amacıyla icra takibine koyarak kullandığından bahisle davalı hakkında iddianame düzenlenmiştir.Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; —— sayıla dosyasından yapılan yargılamada ve gerekse Savcılık tarafından yapılan soruşturmada alınan grafolog bilirkişi raporlarında, davalının başka işleri almak ve referans olması amacıyla site yönetiminden teslim aldığı belgenin fazla kenarlarını keserek üzerini site yönetimini borçlandıracak şekilde bilgisayar yazıcısı yardımıyla kambiyo senedine çevirdiği bu nedenle davacının davasında haklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne davacının ——-bedelli bonodan kaynaklı borçlu olmadığının tespitine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
Davanın KABULÜNE
1-Davacının —- düzenleme, ——- bedelli bonodan kaynaklı borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 7.514,10 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.112,87 TL harcın mahsubu ile arta kalan 5.401,23 TL harcın davalı taraftan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 2.112,87 TL harcın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 186,25 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
5-Davacı lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.500,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde ——-Adliye Mahkemesinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.13/ 06/2023