Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/397 E. 2021/420 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/397 Esas
KARAR NO: 2021/420
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/04/2011
KARAR TARİHİ: 21/06/2021
Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının basit yargılama usulüne tabi bulunduğu anlaşılmakla dava dosyasının Mahkememize tevzi edilmesi sonrasında usul ekonomisi gözetilerek dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin inşaat sektöründe faaliyet gösteren——–olduğunu, sitede mevcut dairelerin satışının sağlanabilmesi için davalının işe alındığını ve —-tarihinden itibaren yetki belgesiyle satış ofisinde satış faaliyetine başladığını, müvekkil şirket yetkilileri ———- geldiklerine davalının kaçmış olduğunu ve kendisine ulaşamadıklarını, araştırmaları sonunda, müvekkil şirket adına yüklü miktarda paralar tahsil ettiği, ancak müvekkile iletmediği, şirketin vermiş olduğu yetki kapsamı dışında işlemler yaptığı ve şirkete verilecekmiş gibi çevreden para toplayıp el koyduğunu öğrendiklerini,davalının derhal vekaletten azledildiğini, davalının hile ve desise içeren eylemleri neticesinde müvekkil şirketin şimdilik tespit edilen tutarıyla ——– edilemeyen tutar ve henüz tespit edilemeyen satış ve olaylar kadar zarar verdiğini ve çevredeki itibarının zedelendiğini, hakkında —— nolu dosya kapsamında suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı el konulan ve sebepsiz zenginleşilen şimdilik —–davalıdan işlemiş ve işleyecek faiziyle tahsiline ve taraflarına ödenmesine, davalının sahibi bulunduğu menkul, gayrimenkul ve çeşitli bankalardaki adına kayıtlı her türlü para,hak ve alacaklarına tedbir konulmasını talep ve dava etmiştir.
C E V A P : Davalı vekili cevap dilekçesinde;öncelikle işbu davanın mahiyeti itibarı ile Ticaret Mahkemelerinin yetkisi altında bulunduğunu,tarafların dairelerin pazarlanması ve satışı konularında satış yapılması halinde taşınmazın bedeli üzerinden %3 komisyon ödenmesi ve dairelerin satışında —— ulaşıldığında sitede bulunan—– bölümün tapudan müvekkiline devredilmesi konularında anlaşmaya vardıklarını, buna ilişkin ——- yevmiye nolu vekaletnamenin düzenlendiğini, davacı şirket bünyesinde sigortalı olarak çalışmaya başlayan müvekkilinin—- gerçekleştirdiğini, buna ilişkin şirket muhasebesine —– ödeme yapıldığını, ayrıca tapuda gösterilen satış bedellerinin de alıcılar tarafından davacı şirketin hesabına yatırtıldığını böylece müvekkilinin anlaşmadaki komisyon bedelinin ödenmesini ve sözkonusu bağımsız bölümün tapudan devrinin gerçekleşmesini talep ettiğini, üzerine düşen edimi yerine getirmeyen davacı şirketin asıl iddialarla müvekkili hakkında savcılığa şikayette bulunduğunu ileri sürerek haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDAKİ DELİLLER ;
1—–
2—-
3—–
4—–
5—–
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, taraflar arasında akdedilen pazarlamacılık sözleşmesi gereğince tazminat davasıdır.
Bilindiği üzere, dava şartlarının neler olduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 114. maddesinde belirtilmiş olup, anılan düzenlemenin 1. bendinin (c) alt bendinde mahkemenin görevli olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, bir dava ancak görevli mahkemece incelenebilir. Mahkeme her şeyden önce görevli olmalıdır. Görevsiz mahkemede açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekir ————
Dava şartlarının amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır ——-
6098 sayılı TBK’nın altıncı bölümünün ikinci ayrımında 448 ile 460. maddeleri arasında hizmet sözleşmelerinin özel bir türü olarak düzenlenen pazarlamacılık sözleşmesi , pazarlamacının sürekli olarak bir ticari işletme sahibi işveren hesabına ve işletmesinin dışında, her türlü işlemin yapılmasına aracılık etmeyi veya yazılı anlaşma varsa, bu anlaşmada belirtilen işlemleri yapmayı, işletme sahibi işverenin de buna karşılık ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
Pazarlamacının iş edimi, işverenin işletmesi dışında, onun hesabına her türlü işlemin yapılmasına aracılık etmektir. Aracılığın konusu işletmede üretilen veya verilen hizmetin merkez dışındaki uzak yerlerdeki müşteriler nezdinde tanıtımı ve satılmasıdır. Bunlar genelde firmaya bir iş sözleşmesi ile bağlı olarak fakat merkez dışında ürünlerin müşterilere tanıtımı ve satışı ile uğraşan kişilerdir.
Prensipte satış şartları, ürün fiyatları konusunda kendilerine verilen talimatlara uymak zorundadırlar. Bunlar dışına çıkılmak gerektiği durumlarda firmadan onay almalıdırlar. Bu bağımlılık unsurunu gösterir. Bu kişiler genelde ücret veya prim esasına göre çalışırlar. Kendilerine verilen satış hedeflerine ulaştıkları ölçüde primleri artar. Pazarlamacı, işletme dışında, uzakta müşterilerin ayağına giderek çalışır ve bir işletmeye bir hizmet akdiyle bağlıdır. Oysa, ticari mümessil ve ticari vekil işletmenin bulunduğu yerde çalışırlar ve işverene bağlılıkları bir iş sözleşmesi ile olabileceği gibi bir vekalet ya da şirket sözleşmesi ile de olabilir.
TBK. ‘un 448 vd. maddelerinde pazarlamacılık sözleşmesini hizmet akdinin özel bir türü olarak düzenlemekle kalmamış, 469 maddesinde açıkça ‘‘pazarlamacılık sözleşmesine ve evde hizmet sözleşmesine ilişkin hüküm bulunmayan hallerde, hizmet sözleşmesinin genel hükümlerinin uygulanacağı’’ hükmünü getirmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasına göre, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir. Fesihten sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393. maddesinde hizmet sözleşmesi “işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak tanımlanmış ve İş Kanunu’ndan farklı olarak iş görme ve ücret unsurunun alt unsurları vurgulanarak açıklanmıştır.
İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. Bağımlılık iş sözleşmesini karakterize eden unsur olup, genel anlamıyla bağımlılık, hukuki bağımlılık olarak anlaşılmakta olup, işçinin belirli veya belirsiz bir süre için işverenin talimatına göre ve onun denetimine bağlı olarak çalışmasını ifade eder.
İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini; işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır.
Pazarlamacılık sözleşmesi ise 6098 sayılı TBK. ‘nun hizmet sözleşmesi bölümünde 448-460. Maddeler arasında düzenlenmiştir. Kanununa göre “pazarlamacının sürekli olarak, bir ticarî işletme sahibi işveren hesabına ve işletmesinin dışında, her türlü işlemin yapılmasına aracılık etmeyi veya yazılı anlaşma varsa, bu anlaşmada belirtilen işlemleri yapmayı, işletme sahibi işverenin de buna karşılık ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir’’(6098 sayılı TBK. Mad. 448).
Sözleşmenin unsurları, 1. Ticari işletmenin varlığı, 2. Süreklilik, 3. İşletme dışında faaliyet yürütme, 4. Ticari işletme sahibi işveren hesabına çalışma, 5. Aracılık ve sözleşme yapma, 6. Ücret —-
TBK. eskiden olduğu gibi yine iş kanunları —— karşısında genel kanundur. Ancak bireysel iş kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde BK. hükümlerinin uygulanması gerekir.
6098 sayılı TBK. öncekine nazaran çok daha ayrıntılı ve işçiyi daha fazla koruyan yeni hükümler getirmiş bulunmaktadır.
Kanun koyucunun bugüne kadar İş Kanunu kapsamında çalışan bu kişilerin —— faaliyet biçiminin özelliğinden ötürü ayrıntılı hükümlere yer vermeyi istediği ve bunu da Borçlar Kanunu içinde yaptığı anlaşılmaktadır.
Bir anlamda bu sözleşme türleri ile ilgili özel hükümler getirmiştir. Ancak bu İş Kanunu hükümleri kapsamında kalmadığı anlamına gelmez.
Pazarlamacılık sözleşmesi İş Kanunu’nun 4. maddesindeki istisnalar arasında sayılmadığı için İş Kanunu kapsamında bir sözleşmedir. Ancak İş Kanunu’nda bu sözleşmeye ilişkin özel hükümler bulunmadığı ölçüde 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun özel hükümleri öncelikle uygulanacak, bulunmadığı takdirde önce İş Kanunu’nu sonra ise Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine başvurulacaktır.
Somut uyuşmazlıkta İş Mahkemesi tarafından davalıya verilen geniş kapsamlı vekaletname gereğince davalının ticari vekil olarak kabul edildiği ve davanın Mutlak ticari dava olduğu benimsenerek Mahkememize görevsizlik kararı verilmiş ise de dosya içeriğine göre davalının davacı işverenin taşınmaz niteliğindeki ürünlerini 3. kişilere pazarladığı, dosya arasına alınan —– kayıtları ile davalının davacı şirkette hizmet akdi ile çalıştığı,davacı Şirketin —— satış sorumlusu olarak görev aldığı,yabancı ve yerli müşterilere pazarlama bölümünde tanıtma ve pazarlama hususunda görev yaptığı, bulduğu müşterilen daire bedellerinin bir kısmını da bağımlılık yükümlülüğü kapsamında davacı işverene ödediği,bu şekilde davacı şirket nezdindeki görevinin—– davacı şirkete ait taşınmazların reklam,satış ve tanıtma işi olduğu ayrıca bulduğu müşteriler için makbuz keserek para tahsil ettiği ve paranın iade edilmemesine davanın dayandığı bu şekilde taraflar arasında tipik pazarlamacılık sözleşmesinin unsurlarının bulunduğu, davacının sürekli olarak, davalı işveren hesabına ve işletmesinin dışında, her türlü işlemin yapılmasına aracılık ettiği bu şekilde davacı ile davalı arasında bulunan ilişkinin hizmet ilişkisi akdin pazarlamacılık sözleşmesi olduğu toparlanan deliller ile anlaşıldığından Mahkememizce görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.—-
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmak görevinin ——- Mahkemesine ait olması nedeniyle;
Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan ile HMK.’nın 114/1-c ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememiz kararı istinaf edilmeyip kesinleştiği taktirde ve talep halinde HMK.’nin 21/1-c ve 22/2. maddeleri uyarınca yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın —— GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK’nin 331(2) maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkeme tarafından DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesi halinde davacıya İADESİNE,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde———- Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.21/06/2021