Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/26 E. 2022/708 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/26 Esas
KARAR NO : 2022/708

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/01/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin davalı şirket ile yaptığı ticari iş karşılığında davalı şirketten —– bedelli senet teslim aldığını, senedin vadesinde ödenmemesi üzerine——– dosya ile icra takibi başlatıldığını ve dosyanın kesinleştiğini, icra dosyasından birtakım haciz işlemlerinin yapıldığını ancak davalı vekili tarafından davalı şirkete kayyum atandığını, şirketin —–bildirerek dosyadaki hacizlerin kaldırılmasını sağladığını, davalı şirket ile görüşüldüğünü, icra dosyasından feragat edildiği ve senetlerin şirkete teslimi halinde protokol yapılarak ödeme sırasına konulduğunu beyan ettiklerini, müvekkilinin davalı şirket —- üzerine alacağı—– kalmak üzere takipten feragat ettiğini, davalı şirket ile ödeme protokolü yapma kararı aldıklarını, icra takibinden feragat edildiğini ancak senedin icra dosyasında bulunamadığını, bu durumun icra müdürü tarafından tensip tutanağına yazıldığını, davalı tarafından ödeme protokolü düzenlenmesi adına geri dönüş olmadığını, davalı tarafından müvekkiline yapılan ticaret sebebi ile borcuna karşılık senet verildiğini, müvekkili tarafından yapılan tüm işlemlerin resmi olarak yapıldığını, davalının müvekkiline ödeme protokolü düzenlememesi üzerine davalıya karşı fatura alacağından kaynaklı olarak—- esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibinin taraflar arasındaki ticaretten kaynaklanan alacağa dayandığını, tüm alacağın şirket defterlerinde usulüne uygun olarak tutulduğunu iddia ederek; davanın kabulü ile —- dosyasına yapılan itirazın iptalini, takibin devamını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davalı —-devredilmediğini,—– atandığını, davanın —- ihbar edilmesi gerektiğini, davacının ——-dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, yasal süresi içinde itiraz ettiklerini, —- oluru ile—- oluşturulmasının uygun bulunduğunu ve davalı —– oluşturulmasına ilişkin karar verildiğini, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134.maddesi düzenlemesi uyarınca —- devredilen ve —- oluşturulması kararı verilen şirketlerin tüm mal ve hakları üzerinde haciz, koruma altına alma ve satış işlemlerinin yapılamayacağı kararı verildiğini, bu nedenle davalı şirket mal varlığı üzerinde hiçbir suretle haciz, muhafaza altına alma ve satış işlemlerinin yapılmayacağının ön görüldüğünü, —–sayılı dosyası kapsamında — işlemlerinin yapıldığını, takip tarihi itibariyle müvekkil şirket hakkında ——–verilmesi nedeniyle —- her türlü hak ve alacaklar ile üçüncü kişiler nezdindeki varlıkları hakkında haciz, muhafaza ve satış işlemlerinin talep edilemeyeceğinden dolayı hacizlerin kaldırıldığını, davacının icra dosyasından feragat ettiğini, icra dosyasına konu senet hakkında ödeme protokolü düzenlenebilmesi için senet aslının müvekkili şirkete iade edilmesi gerektiğini, senedin teslim edilmemesinden dolayı protokolün düzenlenemediğini, protokolün düzenlenmesinin ön şartının senet aslının teslim edilmiş olması gerektiğini savunarak; davanın reddini, %20 ‘den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
——— müzekkere yazıldığı görüldü.
Mahkememizce aldırılan ——— tarihli bilirkişi raporunda;
“Davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıdan cari hesap bakiyesi olarak —– alacaklı olduğu,
Davalının ticari defter kayıtlarına göre davacıya teslim ettiği senedin davacının cari hesabından düşülmesi sonucunda davacıya borcu olmadığı, tarafların ticari defter kayıtlarındaki mutabakatsızlığın dava konusu davalı tarafından ödenmeyen —— tutarlı senet kadar olduğu,
Davacının—– sayılı dosyasından feragat ettiği, ———- tutarlı senedin İcra Dairesinde kaybolması nedeni ile davalıya protokol imzalamak amacı ile teslim edemediği,
Davaya konu —- tutarlı senedin varlığı ve davalı tarafça ödenmediği konusunda çekişmenin olmadığı, davacının senedin ödenmemesi nedeni ile senet tutarını davalının cari hesabına borç kaydederek cari hesap bakiyesi—- hale geldiği, davacının yaptığı muhasebe kaydının —- görmüş muhasebe ilkelerine uygun bir kayıt olduğu,” hususlarının tespit edildiği görüldü.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki nedeniyle düzenlenen —-düzenleme ve———- bedelli senetten kaynaklanan alacak davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, —– veya—– bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 133. Maddesi uyarınca “(1)Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi ile olur. (2)Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 654. maddesi uyarınca “(1) Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de —–senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 655. maddesi uyarınca “(1) Borçlu, ancak senedin hamili bulunan ve senette adı yazılı olan veya onun hukuki halefi olduğunu ispat eden kişilere ödemek zorundadır. (2) Bu husus ispat edilmediği hâlde ödemede bulunan borçlu, senedin gerçek sahibi olduğunu ispat eden bir üçüncü kişiye karşı borcundan kurtulmuş olmaz.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın —- arasındaki sözleşmesel ilişki nedeniyle düzenlenen—- tarihli 127.708,80 TL bedelli senetten kaynaklanan alacak davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda —- bedelli senede ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde tarafların ticari defterlerini ibraz ettiği, tarafların usule ve kanuna uygun tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulamış defter kayıtlarının kendisi lehine delil teşkil ettiği, yine tarafların defterleri arasında çelişki bulunmaması durumunda, bunların defterler lehine olan taraf yönünden kesin delil teşkil edeceği, bu kapsamda dosyadaki — tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında tarafların defterleri arasındaki farkın davalının davacıya teslim ettiği — bedelli senedin davacının cari hesabından düşülmesi nedeniyle kaynaklandığı, bu durumda taraflar arasındaki — bedelli senetten kaynaklanan hukuki ilişkinin davacı tarafça ispat edildiği, davalının senedin bedelini ödediğini ispatlamakla mükellef olduğu, davalının bu yöndeki savunmasının senet aslının teslim edilmemiş olması nedeniyle mutabakat imzalanmadığı şeklinde olduğu, öncelikle davaya ve takibe konu senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığı, yukarıda atıf yapılan TTK 654. maddesi uyarınca nama yazılı senet niteliğinde olduğu, yukarıda atıf yapılan TTK 655 maddesi uyarınca borçlunun nama yazılı senede dayalı borcu senedin hamili bulunan ve senette adı yazılı olan kişiye ödemek zorunda olduğu, bu sebeple davalının senedin üçüncü kişiler tarafından tahsilinin gerçekleşebileceği yönündeki savunmasının da yersiz olduğu, davacının da senedin zayi olması nedeniyle iptalini isteyip istememesinin eldeki davanın sonucunu etkilemeyeceği, zira bir borç için kambiyo senedinin veya nama yazılı kıymetli evrakın verilmesinin borcun ödendiği anlamına gelmeyeceği gibi borcun yenilendiği anlamına da gelmeyeceği, tahsilde tekerrür olmamak üzere her iki yolla da alacaklının alacağını talep edebileceği ——- yine davacının —– sayılı takibinden feragat etmiş olmasının asıl alacağın esasından feragat ettiği anlamına da gelmeyeceği ——–, tüm bu sebeplerle taraflar arasında kesin delil teşkil ettiği ifade edilen ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan taraflar arasındaki hukuki ilişki nedeniyle—- yazılı senede bağlanmış) ——– alacaklı olduğu, davalının borcu —–bir şekilde de ikrar ettiği ve borcu ödediğine ilişkin herhangi bir savunma ileri sürmediği gibi bu yönde dosyada herhangi bir delil de bulunmadığı, bu sebeple davalının——— Esas sayılı takibine yaptığı itirazın iptalinin gerektiği, alacağın likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve borçlunun itirazında haksız çıkması nedeniyle davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun—– takibine yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2- Takip konusu alacağın ——— karşılık gelen 25.566,524 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri — üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 8.732,24 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 1.543,91 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye —— harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan —– dava açma masrafı ve —– bilirkişi/posta masrafından—- yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri —– üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan—- uyarınca hesaplanan 20.174,89 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen — ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.