Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/187 E. 2023/207 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/187 Esas
KARAR NO: 2023/207
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/03/2021
KARAR TARİHİ: 08/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kurubuz imalatı, satışı, pazarlaması ve kurubuz imalatına ilişkin makine ve teknik ekipmanların üretimi, ithalatı ve ihracatı alanında faaliyet gösterdiğini, şirketin kuruluş aşamasında ortaklarından olan ve ilerleyen süreçte müvekkili şirkette müdürlük görevinde dahi bulunan, davalı şirketin de kurucusu olan diğer davalı —- müvekkili şirket müdürler kuruluyla çeşitli husumetler yaşadığını, müvekkili şirkette müdürlük görevi devam ettiği esnada, müvekkil şirket ile aynı işi yapan diğer davalı şirketi kurduğunu, davalı şirketin, müvekkili şirketin ticari sırlarını bilen —– tarafından müşteri çevresi ile haksız rekabet ettiğini, müvekkilinin müşteri çevresiyle olan ilişkilerini bozduğunu ve müvekkili şiretin müşterilerini kendi bünyesine katarak müvekkili şirketin zarar etmesine sebebiyet verdiğini, işbu sebeple de müvekkil şirkete ekonomik olarak zarar vermek müvekkil şirketin ticari hayatını baltalamak için her türlü haksız yola giriştiğini iddia ederek; davalılar tarafından ayrı ayrı hukuka aykırı fiillerin tespitine, haksız rekabet ve sadakat yükümlülüklerine aykırı fiillerden dolayı davalılar tarafından müvekkili şirkete verilen zararların ayrı ayrı tespitine, müvekkilinin uğradığı zararın davalılardan hukuka aykırı fiillerin her biri için gerçekleştiği andan itibaren başlamak üzere yasal faizi birlikte daha sonra arttırılmak üzere şimdilik 1.000,00 TL’nin belirsiz alacak olarak tazmin edilmesine, haksız rekabetin men’ine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı——— tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın mahiyeti itibarı ile arabuluculuk zorunlu dava şartı olduğunu, dava dilekçesi ekinde arabuluculuk anlaşamama son tutanağı bulunmadığından, davacının 1 haftalık kesin süre içinde anlaşamama son tutanağını sunmasına, sunmadığı takdirde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydı ile, bir an için müvekkilinin gerçekten de davacı şirkete karşı haksız rekabette bulunduğu varsayılsa bile, davacının haksız rekabetten kaynaklanan talep hakkının zaman aşımına uğradığını, diğer davalı şirketin müvekkili tarafından tek ortaklı olarak——– tarihinde kurulduğunu, şirketin kuruluş nedeninin, müvekkilinin diğer ortaklarla yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle ortaklıktan ayrılmak istemesi olduğunu, müvekkilinin diğer ortaklara ayrılma isteğini ilettiğini ve koşullarda mutabakat sağlandığını, diğer davalı şirketin kuruluş aşamasının gizli olmadığını, müvekkil tarafından diğer iki ortağa bilgi verilerek kurulduğunu, kuruluş aşamasında karşı çıkmayan ve müvekkili tarafından önerilen ayrılma koşullarını da kabul eden diğer iki ortağın daha sonra fikir değiştirdiğini ve müvekkilinden hisselerinin değeri hesaplanıp mahsup edilmek üzere ——– talep ettiklerini, müvekkilinin böyle bir meblağı ödemesinin mümkün olmadığını beyan etmesi üzerine diğer ortakların sanki şirket kuruluşundan haberleri olmamış gibi, ortak ve yönetici sıfatı ile ——- gönderdikleri ——– yevmiye sayılı ihtarname ile; “…TTK 396. Madde’de düzenlenmiş bulunulan rekabet yasağı ilgili tazminat, yeni kurulan şirkette yapılan sözleşmeleri de ki menfaatleri talep ve diğer maddi/manevi konularda talep haklarımızı saklı tuttuğumuzu, cezai sorumluluğunuz konusu da dahil olmak üzere yasal yollara başvuracağımızı —— ortakları ve yöneticileri olarak tarafınıza ihtaren bildiririz…” demek suretiyle ihtar ettiklerini, müvekkilinin de davacı şirketin aynı zamanda yöneticileri de olan diğer ortakların bu olumsuz tutumu üzerine şirketteki hisselerinin tamamını ——- yevmiye sayılı pay devri sözleşmesi ile —— kişiye devrettiğini, böylece kurduğu şirketteki ortak ve yetkili sıfatlarının sona erdiğini, şirketle hiç bir bağlantısı kalmadığını, daha sonra da ——-yevmiye sayılı ihbarname ile müvekkilinin davacı şirketin ortaklığından ayrılmış olduğunu, böylece şirketle hiç bir ilgisinin kalmadığı davacı şirket yetkilileri de olan diğer ortaklara bildirildiğini, müvekkilin diğer şirketi kurması nedeniyle kendisine —–tarihli ihtarnamenin gönderilmesinden işbu davanın açıldığı —– tarihine kadar 2 yıl 6 ay geçtiğini, geçen bu süre dikkate alındığında limited şirket ortak ve müdürlerinin rekabet yasağını ihlal etmelerinden dolayı TTK’nın 396/3 maddesinde öngörülen üç aylık ve bir yıllık zamanaşımı süresi ile haksız rekabet davalarından dolayı TTK’nın 60.maddesinde düzenlenen 1 yıllık zaman aşımı sürelerinin geçtiğinin görüldüğünü, bu nedenle davanın öncelikle zaman aşımı yönünden reddi gerektiğini, davacı şirket adına tazminat talebi ile dava açılabilmesi için öncelikle tüzel kişiliğin bu yöndeki iradesinin ortaya konulmuş olması, bunun için de genel kurul kararı alınmış olması gerektiğini, davacı tarafından tazminat talebi ile müvekkil aleyhine dava açılması için alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığını, davanın bu nedenle de reddi gerektiğini, davacı şirketin kurulduğu ——– yılından itibaren şirket ortakları arasında sorunsuz olarak devam eden ortaklık ilişkisinde zamanla müvekkilden kaynaklanmayan nedenlerle bir takım sorunlar baş gösterdiğini, davacı şirket yetkililerinin müvekkilinin ekonomik gücünden kaynaklanarak müvekkiline karşı devam eden süreç içerisinde bir kısım baskı ve yaptırımlar yapmaya çalıştıklarını, işbu davanın da bu nedenlerle kötü niyetli olarak açıldığını, müvekkilinin haksız rekabet hükümlerine aykırı hareket ettiği iddialarına gerekçe gösterilen ——- tarihinde tescil edilerek tüzel kişilik kazandığını, ilgili şirketin müvekkil tarafından tek ortaklı olarak kurulduğunu, davacının —— yevmiye sayılı ihtarname ile müvekkilinden bu şirketteki ortaklığını sonlandırmasını istemesi üzerine müvekkilinin de hisselerinin tamamını —–tarihinde devrettiğini, şirket müdürlüğünün sonlandığını, böylece şirketle hiç bir ilgisi ve yetkisi kalmadığını, müvekkilinin, davacı şirketteki müdürlük sıfatı ise —- tarihinde yapılan ortaklar kurulunda alınan kararla sona erdiğini, dolayısıyla müvekkilimizin davacı şirketteki müdürlük sıfatının, —– tarihlerini kapsadığını, ancak bu tarihler arasında ——— ticari faaliyetinin olmadığını, dolayısıyla müvekkilinin haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil edecek ticari faaliyetinden ve davacının da bu nedenle zarara uğradığından söz edilmeyeceğini, müvekkilinin hiç bir şekilde haksız rekabeti ve sır saklama yükümlülüğünü ihlal etmesi söz konusu olmadığını, dava dilekçesindeki iddiaları destekler nitelikte hiçbir somut açıklama olmadığını, dolayısıyla davacının tüm iddiaları ispata muhtaç olduğunu, müvekkilinin, davacı şirketin müşterileri ile çalıştığı yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını savunarak, hiç bir kanıta dayalı olmayan, niyet okumadan ibaret ve tümüyle soyut haksız rekabet iddialarına dayalı hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile ortağı diğer davalı arasında bir uyuşmazlık olduğunu, davanın konusunun da bundan kaynaklandığını, müvekkili şirketin bu davada taraf sıfatı bulunmadığını, işbu davanın, mahiyeti itibariyle dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğunu ve dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğunu, dava dilekçesi içeriğinde ve ekinde, arabulucuya başvurulduğuna dair bir beyan ve sunulmuş bir son tutanak bulunmadığını, bu nedenle davacıya, son tutanağın sunulması için bir haftalık kesin süre verilmesini, sunulmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, bu davanın hukuki dayanağının TTK madde 626’da düzenlenen rekabet yasağına aykırılık olduğunu, iddiaların muhatabının diğer davalı olduğunu, müvekkil şirkete başka bir hukuki sebebe dayanarak dava açılabilmesi için ayrıca arabulucuya başvurulmuş olması gerekir ki, böyle bir başvuru bulunmadığını, dolayısıyla HUAK madde 18/A’nın 2. fıkrasının son cümlesi gereğince müvekkil şirket hakkındaki davanın tefrik edilerek arabulucuya başvurulmamış olunması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğini, şirketlerin ortakları hakkında açacakları davalar ve ortaklarına yöneltecekleri tazminat talepleri için genel kurulda bu yönde karar alınmış olmasının dava şartı olduğunu, dava dilekçesi içeriğinden bu yönde bir genel kurul kararı bulunmaksızın dava açıldığı anlaşıldığından ———- da göz önüne alınarak dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, yine davacı tarafın taleplerinin zaman aşımına uğradığını, müvekkili şirket ile davacı şirketin aynı alanda, aynı isimle, aynı faaliyeti yaptığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını, her iki şirketin ticari unvanında yer alan ——- kelimesinin, ——— anlamına gelen bir sıfat olduğunu, özel bir ismi göstermediğini, bu tarz genel ve niteleyici isimler/sıfatların herkes tarafından kullanılabileceğini, bir kişinin inhisarına bırakılamayacağını, bu kelimenin haricinde ise iki şirketin ticari unvanları birbirinden tamamen farklı olduğunu, müvekkil şirketin, davacı şirketin faaliyet konusu olan kurubuz ile ilgili hiçbir faaliyetinin bulunmadığını, faaliyet alanının genel olarak tıbbi malzemelere ——yönelik teknik ekipman satış ve servis hizmetleri ile bakım onarımı olduğunu, dava dilekçesindeki iddiaların soyut birer iddiadan ibaret olduğunu, bu beyanlara ilişkin hiçbir delil sunulmadığını savunarak, açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

TALEBİN TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i ile maddi tazminat taleplerine ilişkindir.
Taraf delileri toplanmış ve bilirkişi raporu alınmıştır.
Davacı vekili —– tarihli dilekçesi ile davasından feragat ettiğine ilişkin beyanda bulunmuştur.
Davalı—— tarihli dilekçesi ile davacı tarafın davasından feragat etmesi halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadıklarına ilişkin beyanda bulunmuştur.
Davalı ——— tarihli dilekçesi ile davacı tarafın davasından feragat etmesi halinde masraf ve vekalet ücreti talebi bulunmadıklarına ilişkin beyanda bulunmuştur.
Davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunduğu görülmüştür.
Davadan feragat HMK’nin 307., 309. ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını oluşturan bir taraf işlemidir.
HMK’nin 310. Maddesine göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Feragat bildirimi de HMK’nin 154. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur.
Bu nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-HMK 333. Maddesi uyarınca bakiye gider avansı ve delil avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 120,6‬0 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Tarafların talepleri uyarınca yapılan yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—- bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, ——- Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/03/2023