Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/186 E. 2023/491 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2021/186 Esas
KARAR NO:2023/491
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:18/03/2021
KARAR TARİHİ:25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki bulunduğunu, söz konusu ilişki gereği müvekkil şirket nezdinde cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalı borçluya çeşitli tarihlerde faturalar düzenlendiğini, faturaya konu ürünlerin davalıya eksiksiz teslim edilmiş olmasına ve teslim edilen faturalara karşı herhangi bir itiraz bulunmamasına karşı cari hesap borcunun ödenmemiş olduğu ve ödenmesi gerektiği hususu——– tarihli ihtarname ile davacı borçluya bildirildiğini, ihtarnamede bildirilen 107.153,36 TL’nin işlemiş temerrüt faizi ile birlikte ödenmesi ihtarına rağmen herhangi bir ödeme yapmaması nedeniyle—– sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini iddia ederek; davalının itirazının iptali ile takibin devamını, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, müvekkilinin davacı ile bir süre —–yaptığını ancak bu ticari ilişkinin —– yılında sona erdiğini, bu tarihten sonra müvekkili ile davacı arasında mal alışverişi olmadığını, davaya konu faturaların davacı tarafça tek taraflı olarak düzenlendiğini, faturaya konu malların müvekkiline hiç teslim edilmediğini, davaya konu faturaların müvekkiline —- vasıtasıyla gönderildiğini, müvekkili tarafından iade edilince bu sefer noter vasıtasıyla faturaların gönderildiğini, noter evrakının alınmadığını iade edildiğini, —– tarafından başlatılan icra takibinde davacı taraf hakkında sorgular yapıldığını, fiili hacizler yapıldığını ancak davacı şirketin mal varlığı bulunamadığını, davacı taraf, ——– bildirdiği faaliyet adresinde de bulunmadığını, hiçbir faaliyeti bulunmayan davacının müvekkil şirketten alacaklı olduğu iddiası manidar olduğunu, ticari defterler üzerinde yapılacak inceleme sonucunda müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tespit edileceğini savunarak; davanın reddini, %20’den az olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME ve GEREKÇE:—–Müdürlüğü’ne, —- Şubesi’ne, —- Mahkemesi’ne, —- Dairesi’ne, —-Dairesi’ne,—- Noterliği’ne, —— Dairesi’ne müzekkereler yazıldığı anlaşıldı.
Bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 22/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
——- faturadaki malın teslimi ile ilgili herhangi bir teslim tutanağının olmadığı taraflar arasında ticari alış-veriş ilişkisine ait herhangi bir sözleşmenin olmadığı, taraflar arasındaki cari hesap bakiyesinin ve defter kayıtlarının birbirleriyle örtüşmediği ve icra takibiyle uyuşmadığını belirten raporumu 6100 HMK’nun 282. Madde hükmü gereğince tüm hususların değerlendirilmesi, hukuki takdir ve nihai kararın Yüce Mahkemenin yetkisinde olduğu” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, açık hesap ilişkisinden ve faturadan kaynaklanan ve—— yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödenmesi ihtar edilen alacağın tahsili için başlatılan———-takibine vaki davalı itirazının iptaline ilişkindir.Davacı vekili taraflar arasında et alım satım ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin davalıya karkas et sattığını, bunun bedelinin ödenmediğini ileri sürmüştür.
——– takibi incelendiğinde takibin 107.153,36 TL asıl alacak ve 928,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 108.081,78 TL alacağa ilişkin olduğu, alacağın kaynağının cari hesap alacağı olduğu görülmüştür.6102 sayılı Türk -Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi açık hesap ilişkisinden ve faturadan kaynaklanan ve——- yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödenmesi ihtar edilen alacağın tahsili için başlatılan ———- takibine vaki davalı itirazının iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve bu ilişki kapsamında hizmetin sunulduğunu ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, alacağın miktarı itibariyle ispat faaliyetinin kesin delillerle gerçekleştirilmesi gerektiği, takdiri delillerle ispatın yasal olarak mümkün olmadığı, davacının hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda faturaya, ticari defterlere, ———— yazışmalarına ve tanık beyanlarına dayandığı, öncelikle ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın da ticari defterlerini ibraz ettiği, her iki tarafın ticari defterlerinin dava konusu alacak bakımından birbiri ile uyumlu olmadığı (davacının dava konusu ettiği faturaların davalının defterine hiç kaydedilmediği, yani davalının defterlerinin dava konusu alacak bakımından hiçbir kayıt içermediği) hususunun ——- tarihli bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bu sebeple davacının defterlerinin kendisi lehine kesin delil teşkil etmeyeceği, fatura düzenlenmesinin tek başına hukuki ilişkinin varlığını göstermeyeceği, davacının hukuki ilişkiyi ve bu ilişki kapsamında hizmetin sunulduğunu ve alacağın varlığını hala kesin delillerle ispatlamakla mükellef olduğu, bu bakımdan ——- yazışmaları yazılı delil başlangıcı sayılsa ve tanıkla ispat mümkün olsa da, davalının davacı tarafça sunulan ——– yazışmalarının kendisinden sadır olduğunu kabul etmediği, bu sebeple bunların ve tanık beyanlarının da dava konusu alacağın ispatında delil olarak ele alınamayacağı, tüm bu sebeplerle davacının davasını ispatlayamadığı, davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğunu gösterir hiçbir delil bulunmadığı, davanın ispatlanamamış olması nedeniyle reddedilmesinin davacının takip yapmakta kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği yine davacının iddia ettiği alacak için hukuki ilişkinin geçtiğini iddia ettiği tarihten iki yıl sonra fatura düzenlemesinin ve bunu takibe koymasının da başlı başına kötüniyetli olduğunu göstermeyeceği kanaatine varılmış, davanın ve davalının, davacı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının, davacı tarafın kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 1.305,36 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.125,46 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 8,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (108.081,78 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.212,27 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile ——- Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 25/05/2023