Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/16 E. 2022/643 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/16 Esas
KARAR NO : 2022/643

DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
DAVA TARİHİ : 11/01/2021
KARAR TARİHİ : 15/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilinin esas borçlu —— kefil olduğunu ancak bu kefil olduğu dosyanın borcunun ödenerek kredinin kaldırıldığını, kapatıldığını ve hacizlerin dahi kaldırıldığını beyan ettiğini, —- bankada evrak imza etmediğini, önceden beri sadece bir taşınmazını —- verdiğini iddia ettiğini, anlaşma için —— başvurulduğunu ancak anlaşmanın sağlanamadığını, —– sayılı dosyasında borçlu olarak gözüken müvekkilinin borçlu olmadığına, ödemelerin yapıldığını, müvekkilinin bankada yeni bir borca kefil olmadığını, kefil olduğu kredinin ödendiğini, başka kredi sözleşmesine imza atmadığını, sadece bir taşınmazını borçluya ipotek olarak gösterdiğini, kredi sözleşmesindeki imzaya itiraz ettiklerini iddia ederek; ——— dosyasına borçlu olmadığının tespitini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı——–cevap dilekçesinde, özetle, yetkili mahkemenin ——olduğunu, diğer davalı —– ile dava dışı borçlu —– arasında —- imzalandığını, iş bu kredi sözleşmesini davacının müşterek borçlu/müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine —- dosya ile takip başlatıldığını,—- borçludan olan alacağını—– ettiğini, icra takibinin itiraz edilmeden kesinleştiğini, takibin kesinleşmesi ile dosya borçlularına karşı haciz işlemlerinin başlatıldığını, davacının imzanın kendisine ait olmadığına dair beyanının yerinde olmadığını, davacının kefil olduğu sözleşmeye ilişkin ödemelerin yapıldığını ve böylece kefilliğinin sona erdiğini beyan etmiş ise de dosyaya ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir belge sunulmadığını, imza itirazının kötü niyetli olduğunu, iş bu davanın kötü niyetli olarak açıldığından dolayı kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini savunarak; davanın yetkili mahkemede açılmadığından dolayı usulden reddini, davanın esastan reddini, takip alacağının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı —– dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği, davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşıldı.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.
Davacı vekili —— beyan dilekçesinde özetle, dava konusu iddia ve taleplerinden koşulsuz ve şartsız olarak feragat ettiklerini beyan etmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesi uyarınca “(1) Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 309/1-2 ve 4. maddeleri uyarınca “(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. (2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. (…) (4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 312. maddesi uyarınca “(1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir.”
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca “(1) Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacı vekilinin talep sonucundan vazgeçerek davadan feragat ettiği, vekilin vekaletnamesinde davadan feragat etme yetkisinin de bulunduğu, feragatin şekil itibariyle ve kayıtsız şartsız olması nedeniyle usulüne uygun yapıldığı, karşı tarafın muvafakatine bağlı olmaksızın sonuç doğurduğu, bu sebeplerle davaya son veren taraf işlemi olan feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, feragat halinde feragat beyanında bulunan taraf aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilmesi gerektiği, ancak feragatin muhakemenin ilk celsesinden sonra vuku bulması nedeniyle karar ve ilam harcının üçte birinin alınması gerektiği, davalının arabuluculuk ücretinin kendi üzerine yüklenmesini talep etmesi nedeniyle arabuluculuk ücretinin davalı üzerine yüklenmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 53,80 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubu ile 5,50 TL harcın hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333. Maddesi uyarınca bakiye gider avansı ve delil avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
5- Davalı—-kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden—– inceleme duruşmasından sonra karar verilmesi nedeniyle —- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile —- bütçesinden ödenen——- ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Dair, tarafların yokluğunda HMK’nin 345. Maddesi uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı.