Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/136 E. 2022/66 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/136 Esas
KARAR NO: 2022/66
DAVA: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ: 26/02/2021
KARAR TARİHİ: 01/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının bankacılık faaliyetleri sürdürmekte olduğunu, davalı —- imzalandığı ve —- davalı müşterinin hizmetine sunduğunu, işbu sözleşmeleri davalı —– kefil sıfatıyla imzalayarak müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, davalı şirketin ve davalı kefilin —-kaynaklanan ödemelerini kanuni süreler içerisinde ödemediğini, davacı tarafından —- ihtarnamesinin keşide edilerek davalı şirket ve davalı kefile gönderildiğini, ilgili ihtarname ile davacı banka ile akdedilen sözleşmelere konu borçlarının — tarihi itibariyle kat edildiğinin ihtar edildiğini, davalıların ihtarname tebliğ edilmesine rağmen borcunu ödemediğini, —- sayılı dosyası ile alacağın tazmini için yasal işlemlerin başlatıldığını, davalılar tarafından işbu icra takibine borcun bulunmadığından bahisle itiraz edildiğini, neticesinde, dosya kapsamında delil olarak sunmuş olunan sözleşme, ihtarname vs. Şeklindeki belgelerle davalının davacı bankaya borçlu olduğunu, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak anlaşmanın sağlanamadığını , borcun likit ve muayyen olduğu iddia edildiği, kötü niyetli itirazın iptalini, davalıların kötü niyetli davranışının %20 den aşağı olmamak kaydıyla icra-inkar ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı ——– vekilinin cevap dilekçesi ile; müvekkilinin şirket yetkilisi bulunduğu —— davacı tarafından tahsis edilen kredi kartı hesabının kat edilmesi sonucu takibe konu edilen alacağın tahsili amacıyla ikame edildiğini, davacının davalıyı alelade bir sözleşme imzalatılarak davalının takibe ve borca taraf haline getirildiğini, davalının kefaletinin geçersiz olduğunu, davalının evli olduğu dönemde—— akdedilen business kart üyelik sözleşmesine ek kefalet sözleşmesinde eşin rızası ve/veya kefalet tarihinin bulunmadığını, eşin rızası, sözleşmenin kurulmasından önce veya en geç kurulma anında verilmemiş ise sözleşmenin hükümsüz olduğunu, öncelikle davalının taraf sıfatı bulunmadığı ve esasa dahi girilmeksizin davalıil hakkında ikame edilen işbu itirazın iptali davasının reddedilmesini talep ettiklerini ayrıca kefaletin sözleşmesinin geçerlilik şartlarından bir diğerinin de kefalet sözleşmesinde kefilin hangi süreyle kefaletinin sınırlı olacağının açık olarak bildirilmesi gerektiğini savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı – —- cevap Dilekçesinde; itirazın iptali davasının, davalı şirket yetkilisi bulunduğu ——davacı —–arafından tahsis edilen ——kat edilmesi sonucu takibe konu edilen alacağın tahsili amacıyla ikame edildiğini, davacı bankanın davalı İşyerinin temerrüde düştüğüne dair ihtarname gönderdiğini ve hesabı kat ettiğini, temerrüdün gerçekleşmediğini ve davalıya karşı işletilen faiz oranının ve türünün kanuna uygun olmadığını, davalı şirketin temerrüde düşmediğini, davalı——davacı banka arasında maktu ve tarihsiz —- Yevmiye No’lu ihtarnamesi keşide edilerek davalı şirket ve davalı kefile gönderdiğini beyan ettiğini, davalı tarafından böyle bir ihtarnamenin tebliğ alınmadığını, davacı banka ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşmenin yalnızca son sayfasında davalının imzasının bulunmakta olduğunu, sözleşmede tek taraflı değişilik yapılmasının da muhtemel olduğunu, bununla birlikte dava dilekçesine ek sunulan sözleşmede hesabın hangi şartlar altında kat edileceğinin ve toplam alacağın muaccel hale geleceğine dairde hiçbir düzenleme olmadığını, faiz yönünden davalının temerrüde düştüğü iddia edilen — tarihinden evvel davalının — daha banka nezdinde ödeme gerçekleştirmiş olduğunu ve davalı aleyhine —— asıl alacak için —dosyasından takibe başlanıldığını, bu takipten evvel hesap kat edilene dek bankanın kendi nezdindeki toplam alacağa faiz işlettiği, bununla birlikte bu faiz üzerinden de hesabın kat edildiği tarih ile takip başlangıcına dek işleyen süre için temerrüt faizi adı altında bileşik faiz işletildiğini, takip açıldıktan sonra hesabın kat edildiği tarihe dek işletilen faiz, bu faizin faizi olarak alınan takibe dek işleye temerrüt faizi ve son olarak bu iki toplam faiz üzerine icra takibi açıldıktan sonra işletilen ticari temerrüt faizi eklendiğini, asıl borcun öncelikle faiz yönünden incelenmesini talep ettiklerini, davalı aleyhine başlatılan işbu sözleşmesel eksiklik yönünden ve temerrüt yönünden usulen, asıl alacak ve faiz yönünden ise esasen incelenerek davalı aleyhine tatbik edilen işbu haksız davanın reddini talep ettiklerini savunarak; davacının tüm taleplerinin reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, —- kapsamında doğan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.Davalı vekili —- tarihli dilekçesi ile davacı ile protokol imzalayarak sulh olduklarını ve davacı vekilinin vekalet ücreti talep etmesi halinde kendilerinin de vekalet ücreti talep ettiğini beyan etmiştir.
Davacı vekili ise —- tarihli beyan dilekçesi ile davalı ile sulh olduklarını ancak vekalet ücreti ve icra inkar taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir.
Taraflar arasında yapılan — tarihli protokol üzerinde yapılan incelemede takibe konu edilen borcun davalı tarafından kabul edilerek ———- taksit şeklinde ödenmesi taahhüt edildiği, yargılama giderlerinin davalıya ait olduğu ancak tarafların karşılıklı olarak vekalet ücreti talep edebilecekleri konusunda tarafların anlaştığı anlaşılmaktadır.
Bu kapsamda davacının takibe konu edilen borcu kabul ettiği, davanın konusuz kaldığı ancak davalı tarafın itirazının haksız olduğu, davacı vekilinin davayı açmakta haklı olduğu, takibe konu edilen asıl alacağın likit olduğu anlaşılmakla konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-KONUSUZ KALAN DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Asıl alacağın likit olması nedeniyle 118.342,64 TL asıl alacağın %20’si oranında davacı lehine İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesine,
3-Alınması gerekli 80,70-TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.695,67-TL harçtan mahsubu ile 1.614,97-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 935,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Tarafların dosyada artan gider avansı bulunması ve talep etmesi halinde gider avansının yatıran tarafa iadesine,
6-6325 sayılı Kanun’un 18-A/13. bendi uyarınca —- tarafından karşılanan 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir olarak kaydedilmesine,
Dair, davalı tarafların yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde —-Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022