Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/109 E. 2023/764 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/109 Esas
KARAR NO: 2023/764
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/02/2021
KARAR TARİHİ: 13/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA: Davacı vekili 16/02/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 05.11.2020 tarih ve——-dosyası ile davalı aleyhine alacağını alabilmek için, ilamsız icra takibi yaptığını ancak davalının haksız yere 26.11.2020 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiğini ve bunun üzerine takibin durduğunu, davalının itirazında; müvekkiline herhangi bir borcu olmadığını ve bu nedenle takibin durdurulmasını talep ettiğini, ancak, icra takibine dayanak olan ve alacağın sebebini oluşturan ekte de sunulan banka dekontları incelendiğinde bazı yükümlülüklerini de yerine getirebilmesi maksadıyla 2019 yılından bakiye 100.000,00 TL alacak ile birlikte 2020 yılı içinde 469.500,00 TL alacakları ile birlikte toplam 569.500,00-TL davalı şirkete borç verdiğinin açıkça görüldüğünü, bahse konu icra takibinin de işbu banka dekontlarına dayanılarak yapılmış olup, ayrıca 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun m.5/A uyarınca 2020/126238 başvuru numarası ile zorunlu arabuluculuğa taraflarınca başvurulmuş olup, yapılan görüşmeler neticesinde 07.01.2021 tarihinde taraflar anlaşamadıklarından —— tarafından aynı tarihte son tutanak ve anlaşmazlık tutanağı düzenlenerek taraflarca imza altına alındığını, bu itibarla, sunmuş oldukları dayanak belgelere rağmen davalının, haksız ve kötüniyetle icra takibini durdurduğu aşikar olup, mahkemece tarafların ticari defterleri incelendiğinde de bu hususun sabit hale geleceğini, dava şartları anlamında bir eksiklik bulunmadığından müvekkilinin alacağına yapılan haksız itirazın iptali maksadıyla mahkemeye başvurma zarureti hasıl olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi —– aynı zamanda davalı şirketin ortaklarından biri olmakla birlikte —- tarihine kadar taraflar arasında yargılamaya sebep olacak türden bir anlaşmazlık bulunmadığını, bu tarihe kadar, —-ve davalı şirket ortaklarından —–ortak ve müdür sıfatıyla yetkili bulundukları ——tarihine kadar davalı şirket ortaklık yapısında müvekkilinin—– isabet eden payları bulunduğunu, —– yevmiye numaralı limited şirket pay devri sözleşmesi ile—–, tüm şirket paylarına isabet eden 110.000,00 TL değerindeki şirket paylarını ——— devrettiğini, bu tarih itibariyle davalı şirketin ortaklık yapısı, müvekkilinin 333.000,00 TL’ye, —— ise 167.000,00 TL’ye isabet eden paylar şeklinde vukuu bulduğunu, bahse konu pay devri sözleşmesinin ekte sunulduğunu, 30.11.2018 tarihinden bugüne kadar—— tarafından defaatle bildirilmesine rağmen davalı şirket karar defterine işbu devrin gerçekleştiğinin yazılması karar defterini yedinde bulunduran diğer ortak—— tarafından engellemeler yapılmak suretiyle işbu devrin üçüncü kişilere tescil ve ilan olunamadığı gibi devre onay verilmesi maksadıyla genel kurul toplanmasının da önüne geçildiğini, bununla birlikte; şirketin alacak ve borçları ile ilgili müvekkilinin temasa geçtiği üçüncü kişilerden gelen talepler neticesinde oluşan borç ve alacak durumu da sırf müvekkilinin işin halli ile uğraşması sebebiyle ve salt şirketin ortaklık yapısından———– haksız ve mesnetsiz bir şekilde dışlamak amacıyla şirketin ticari defterleri davacı yedinde bulunduğundan işlenemediğini, hal böyle olunca; şirketin daha fazla zarara uğramaması maksadıyla %100 sahibi olduğu müvekkil şirket varlığından, davalı şirket borçlarını birçok kez ödemek durumunda kaldığını, bahse konu ödemelerin banka dekontları ile sabit olmasına rağmen müteaddit defa işbu borç kayıtlarının şirket ticari defterlerine işlenmesi zarureti diğer ortaklara bildirilmesine rağmen her defasında mesnedi olmayan sebeplerle haklı taleplerin reddedildiğini ve ticari defterlerin hiçbir surette müvekkil ile paylaşılmadığını, müvekkili şirketin vermiş olduğu borcun, davalı şirketin finans ihtiyacı olması sebebiyle ve kanuni sınırlar dahilinde sağlanan bir nakit olduğunun her türlü izahtan vareste olduğunu, işbu sebeple; tarafların ticari defter ve kayıtları ile her türlü muhasebesel verilerinin bu manada ayrıca celp edilmesi takibe dayanak banka dekontlarının yanı sıra alacağın varlığını ve likit oluşunu hiçbir şüpheye mahal vermeyecek bir mahiyette ortaya koyacağını, tüm bunlarla birlikte; davalı şirketin finans ihtiyacı olması sebebiyle verilen ——— dosyasına dayanak borca istinaden ikame edilen icra takibine davalı şirketin haksız itirazının iptalini, takibin devamına, davalı şirketin itirazında haksız olması sebebiyle %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmek zarureti hasıl olduğundan bahisle maruz nedenlerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla ve yargılama esnasında lehlerine re’sen tespit olunacak nedenlerle birlikte; takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalarının kabulüne, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız olan davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı tarafa tahmiline karar ittihazını talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili 26/03/2021 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davalı müvekkili ——-olduğunu, ortakların aynı zamanda kardeş olan —–davalı —— tek pay sahibi olan ——- olduğunu, davalı ——- genel kurulu tarafından 22.07.2020 tarihlinde müdürlük görevinden azledilinceye kadar davacı —— aynı zamanda tek pay sahibi de olan —–, davalı ——- münferit imzasıyla temsil ettiğini, müdürlük görevinden haklı sebeple azline kadar özellikle “müşterilerden,—— alacaklarının tahsili” işi ile aynı zamanda davacı —— de tek pay sahibi olan—— ilgilendiğini, bu hususun davacı tarafından dava dilekçesinde açıkça kabul ve ikrar edildiğini, ne var ki davacı—— tek pay sahibi olan ——-, münferit imza yetkisini kötüye kullanarak ——-adına müşterilerden topladığı paraları, 5 adet müşteri çekini doğrudan zimmetine geçirdiğini ve—— sahip olduğu tüm taşınmazları da şirket genel kurulundan hiçbir izin almadan muvazaalı bir şekilde satış gösterip kendisinin tek pay sahibi olduğu davacı ——- devrettiğini, davacı —— tek pay sahibi olan ——davalı ——– ait taşınmazları olan münferit imza yetkisini kötüye kullanıp, davacı——–devrettiğinden 2019 yılı bilançosu incelenirken tesadüfen haberdar olunduğunu, akabinde tapuda yapılan sorgulamalarda gerçek durumun tüm açıklığıyla ortaya çıktığını, bu usulsüz devirlere karşı ——-davası açıldığını, açılan davanın yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporuna göre davacı ——– toplam değeri 16.811.362,00 TL olan taşınmazları tek bir kuruş para dahi ödemeden davacı —— devrettiğinin ortaya çıktığını, davacı —— tek pay sahibi —- usulsüz işlemleri bununla da sınırlı kalmadığını, davalı —— ait tahsilat makbuzu ile teslim aldığı çekleri kendi adına takas hesabına koyduğu bilgisine tesadüfen ulaşıldığını, sonuçta davalı—— lehtarı olduğu toplam 5 (beş) adet 1.700.000 TL değerindeki çeki yine kendi adına ciro etmek suretiyle zimmetine geçirdiğini, bu usulsüz işleme karşı da —– ile dava açıldığını, davacı —– tek pay sahibi —– bu dava açıldıktan sonra bu beş çekten ikisini iade ettiğini, toplamda 1.000.000,00 TL değerinde olan 3 çek için açılan davanın devam ettiğini, ——, bu ve benzeri hukuksuz eylemlerinden birisinin de ——— müşterilerinden elden tahsil ettiği alacakları” da zimmetine geçirmiş olması olduğunu, bu zimmetine geçirdiği paraları tıpkı bu davada yaptığı gibi daha sonra davalı —– “borç” kaydı ile havale ettiğini, tüm bu ve benzer hukuksuzlukları yüzünden davacı —– tek pay sahibi davalı şirket —— haklı nedenlerle müdürlük görevinden azledildiğini, bu haklı azil kararının iptaline ilişkin davacı ——tek pay sahibi —- dava açmışsa da bu talebi reddedildiğini, huzurdaki davada da davacı —— ve/veya tek pay sahibi —- davalı—— sözde borç olarak gönderdiğini ileri sürdüğü para havalelerinin ayrıntılarının incelendiğinde aslında tamamının davalı—- adına müşterilerden haricen tahsil ettiği ödemelerden ibaret olduğu ve bu tahsilatları muhasebeleştirmek yerine ya kendi hesaplarından ya da davacı —– üzerinden davalıya borçmuş gibi gönderdiği ortaya çıkacağını, gerçekte davalı —– ile ——arasında böyle bir borç ilişkisini gerektirecek hiç bir ticari faaliyet olmadığını, bu işlemlerin tamamen fiktif olduğunu, özellikle davalı —– bu havalelerin yapıldığı dönemdeki —– banka hesapları incelendiğinde bu paraların gerçekte kimden ve nasıl geldiği ortaya çıkacağını, öte yandan ——- icra dosyasında alacağın dayanağı olarak gösterilen ödemelerden bir kısmının “dava dışı—– yapıldığını, yaptıkları araştırmada bu paraların bir kısmının daha sonra davacı —- dava dışı ——– tarafından iade edildiğin öğrenildiğini, hiç bir biçimde kabul anlamına gelmemek üzere zaten bu ve diğer gönderilen tutarların tamamı davalı —- ticari alacaklarından elde edildiğini, gerçekten de bu paraların tamamı davacı —– tek pay sahibi olan —– aslında ——- müşterilerinden elden tahsil ettiği paralar olduğunu, yargılama sırasında bu durumun kesin olarak ortaya çıkacağını, yine kabul anlamına gelmemek üzere davalı —– adına dava dışı şirkete bir para ödenmiş ise dava dışı şirketten istemesi gerekirken bunu —— istemesi hukuken mümkün olmadığını, açıklanan bu nedenlerle dava dışı ——- ödendiği iddia edilen toplamda 119.500,00 TL kısım için husumet itirazları olduğunu, bir an için bu para geri istenebilecek olsa bile davacının da kabulünde olduğu gibi bu parayı aslında ——gönderdiği dava dilekçesinde de ikrar edildiğini, bu nedenle söz konusu tutarları alacak olarak isteyebilecek olanın davacı olmadığını, alacağın tümü açısından da davacının aktif husumeti olmadığından reddini talep ettiklerini, davacı —- tek pay sahibi —– olsun veya davacı —— olsun bu paralar kendisine değil aslında davalı ———ait olduğundan zaten ona ait olan bir parayı da geri isteyemeyeceğini, sonuç olarak davalı —– hiç bir isim altında davacı ———borcu bulunmadığını, tam tersine açıklanan nedenlerle alacaklı olduğunu, bu yüzden haksız açılan itirazın iptali davasının reddini istediklerinden bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, öncelikle aktif ve pasif husumet ehliyeti itirazları hakkında karar verilmesine; davacının davasının reddine; takibinin kaynağı tutarların aslen davalı —-müşterilerinden tahsilata dayandığı ve 60.000-TL’sinin de dava dışı ———-. tarafından iade edildiğini bilen davacının haksız ve kötü niyetli olduğunun kabulüyle davacı aleyhine tüm takip toplamı üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine; yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraf delilleri toplanmıştır.—— Dosyası incelendiğinde, alacaklısının——- borçlusunun ——– olduğu, 2019 yılından bakiye 100.000,00 TL alacak ile birlikte 2020 yılı içinde 469.500,00 TL alacakların toplam 569.500,00 TL asıl alacak için ilamsız takiplerde ödeme emri düzenlendiği, takibin borçluya 25.11.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun aynı tarihli itiraz dilekçesine istinaden takibin durduğu görülmüştür.Uyuşmazlık noktaları kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Bilirkişiler—— tarafından sunulan 05/09/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden, Davacı şirketin 2017-2021 arası yılları ilişkin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirketin 2020 yılına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, 2021 yılına ilişkin ticari defterlerinin GIB onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, Davacı Alacağı Yönünden, a) Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereğince,dava dışı ——– gönderilen 119.500,00 – TL.lik havale işlemi yönünden davalıya husumet yöneltilemeyeceği değerlendirmesinin mahkemeniz taktirinde bulunduğu, b) Davacı, havalenin borç olarak gönderdiğini iddia etmiş, davalı ise bu bedelin borç olarak değil, davalı şirketin müşterilerinden tahsil edilen, aslında davalı şirkete ait olan ödemelerin gönderilmesi şeklinde olduğuna dair beyanda bulunmuştur. Davalının bu yönlü beyanın vasıflı ikrar niteliğinde olduğu, rapor içeriğinde açıklandığı üzere vasıflı ikrarın bölünemeyen ikrar niteliğinde olması nedeniyle ispat külfetinin havaleyi gönderen taraf üzerinde bulunduğu, davalı firmaya gönderilen üç adet havale işleminde, bu bedellerin borç olarak gönderildiğine dair bir açıklama bulunmadığından, davacı alacağının ispata muhtaç olduğu kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine davalı şirketin dava konusuna ilişkin inceleme yapılamamış 2011-2019 yılları ticari defterlerin ve kayıtların incelenmesi için bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiştir.Bilirkişiler ——- tarafından sunulan 02/08/2023 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda özetle; Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: davalı şirkete ait ticari defterler yerinde incelenmiş olup, 2011-2020 yıllarına ilişkin ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, 2021 yılına ilişkin ticari defterlerinin GIB onaylı beratlarının süresinde alındığı, TTK ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu, davalı şirkete ait ticari defterlerin incelenmesinde, takip konusu ödemelerin davalı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı, Davacı İtirazları Yönünden: davacı itirazlarının rapor içeriğinde cevaplandığı ancak bu itirazların, kök rapordaki görüş ve tespitlerimizden ayrılmamızı gerektirmediği kanaati bildirilmiştir.

DAVANIN TESPİTİ, DAVA ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ :
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı şirket banka kanalıyla yaptığı bir kısım ödemeleri davalı şirketten tahsilini talep etmektedir.
Dava konusu edilen havalelerden 38.500,00 TL ve 81.000,00 TL olan ödemeler dava dışı ——yapıldığından davalı şirketten talep edilemez.
Dava konusu edilen havalelerden 250.000,00 TL miktarlı havalenin davacı şirket tarafından davalı şirkete yapıldığı, açıklama kısmına ——–yazıldığı görülmüştür.
Dava konusu edilen havalelerden 23.12.2019 tarihli ve 100.000,00 TL miktarlı havalenin davacı şirket tarafından davalı şirkete yapıldığı, açıklama kısmına——– yazıldığı görülmüştür.
Dava konusu edilen havalelerden 25.03.2020 tarihli ve 100.000,00 TL miktarlı havalenin davacı şirket tarafından davalı şirkete yapıldığı, açıklama kısmına bir şey yazılmadığı görülmüştür.
Davacı şirket tarafından dava dışı ——— yapılan havalelerin davacı şirket kayıtlarında gözüktüğü ancak davalı şirkete yapılan diğer havalelerin gözükmediği, yine dava konusu edilen havalelerin hiçbirinin davalı şirket kayıtlarında gözükmediği gibi taraflar arasında ticari bir ilişkinin de taraf ticari defterlerinde gözükmediği anlaşılmakla davacı tarafça dava konusu edilen havalelerin davalı tarafa borç olarak verildiği gerek dekontta yazan açıklamalar gerekse ticari defter kayıtlarıyla ispatlanamadığından davanın reddine, davacı tarafın banka havalelerine dayanarak takip yapması göz önünde bulundurulduğunda aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 6.878,14 TL harçtan mahsubuyla fazla alınan 6.608,29 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen masrafların üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 80.645,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-HMK’nin 333. maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——— Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/09/2023