Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/94 E. 2020/279 K. 02.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/94 Esas
KARAR NO: 2020/279
DAVA: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/05/2016
KARAR TARİHİ: 02/07/2020
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ———– imtiyaz sözleşmesi kapsamında abonelerine ——– haberleşme hizmeti sunmakta olduğunu, isim ve logosu ile birçok ürünün—-nezdinde marka olarak tescilli olup, markası———— statüsünde olduğunu, davalının — tarihinde————- hesabından yapmış olduğu, ———— şeklindeki paylaşımlarıyla kişilik haklarına ağır saldırıda bulunduğundan, TMK 25 maddesi ve TBK 49 ve 58. Maddeleri gereğince, —————- müvekkilini, tecavüz skandalı nedeniyle gündemde yer alan —— ilişkilendirerek ticari itibarını zedelediğinden rakiplerini rekabette öne çıkarmak amacıyla hareket ederek haksız rekabet eyleminde bulunduğundan TTK’nın 55 ve 56 maddeleri uyarınca toplam ———— manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız rekabet hükümleri kapsamında açılan manevi tazminat talebine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının —— hesabından müvekkili hakkında ——–paylaşımda bulunarak haksız ve hukuka aykırı ithamlarda bulunduğunu ileri sürerek davalı aleyhine manevi tazminat davası açmıştır.
TTK.nun 55/1-a 1 maddesinde, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek eylemi haksız rekabet hali olarak düzenlenmiştir. Kanun koyucu, bu hükümle, bir kimsenin şahsının veya mallarının, iş ürünlerinin, fiyatlarının, faaliyetlerinin veya ticari işlerinin kötülenmek suretiyle müşterileri önünde küçük düşürülmesini veya itibarının zedelenmesini haksız rekabet hali olarak kabul edilmiştir.
Kötüleme, genel anlamda, bir kişi hakkında olumsuz bir kanaat oluşmasına sebebiyet veren veya bir şeyin olduğundan daha değersiz olduğu hususunda kanaat oluşturan davranış biçimidir. Bir kişi hakkında olumsuz kanaat oluşmasına sebebiyet veren davranış, yani zamanda kişilik haklarının ihlali niteliğini de taşımaktadır. Bu davranış biçiminden, kişinin ticari kişiliğinin ve yaşamının etkilenmesi durumunda ise haksız rekabetten söz edilir.
Düzenleme ile yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla piyasaya katılanlar hakkında olumsuz intiba oluşturulmasının, bu şekilde piyasadaki rekabet ortamının bozulmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Kötüleme fiilin hedefi arasındaki dar anlamda rekabetin bozulmasından ziyade, piyasada hakim olan dürüst rekabet ortamının bozulması hedeflendiğinden, fail ile kötülenen kişi arasında bir rekabet ilişkisine gerek bulunmamaktadır.
Kötüleme içeren bu açıklamanın haksız rekabet olarak değerlendirilebilmesi için rekabet ortamını bundan dolayı da ticaret hayatını etkileme ve alıcıları yönlendirme kabiliyetine sahip olması gerekir. ———–
Öte yandan, ———- başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşünceler için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, demokratik toplumun onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Dosyadaki delillere göre, davalı davacının müşterisi iken, kamuoyunda tartışma konu olan bir olay ile ilgili olarak davacının sponsorluğuna vurgu yaparak sosyal medya hesabında yukarıda bahsedilen paylaşımda bulunmuştur.
Paylaşımların içeriği incelendiğinde, davacı aleyhine karalama kampanyasına ———- dönüştüğüne, ilişkin bir delil bulunmadığı, AİHM’in de yakın tarihteki kararlarında büyük ve halka açık şirketlerin kabul edilebilir eleştiri sınırlarının daha geniş olduğu ————– tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, davalının, davacının milyonlarca abonesinin olduğu, davalının sarf etmiş olduğu ifadelerin içeriği ile davalının sıfatının birlikte değerlendirilmesinde rekabet ortamını, bundan dolayı da ticaret hayatını etkileme ve alıcıları yönlendirme niteliğine sahip olmadığı, davalının davacı hakkında sarf ettiği ifadelerin, yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesi ile Anayasanın 26. maddesi gereğince ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiğinden ifadelerin eleştiri sınırı içerisinde kaldığı, bu nedenle TTK 55/1-a(1) maddesinde düzenlenen özel nitelikteki haksız rekabet halinin oluşmadığı, ayrıca davacının davranışının aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı nitelikte bir davranış olmadığından TBK m.57’de düzenlenen genel nitelikte haksız rekabet halinin oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2- Alınması gerekli 54,40 TL harçtan 170,78 TL’si peşin olarak yatırılmış olduğundan bakiye 116,38 TL harcın davacıya istek halinde İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/07/2020