Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/80 E. 2022/656 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/80 Esas
KARAR NO : 2022/656

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 03/03/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yürüttüğü —- faaliyetleri çerçevesinde davalı — talebi üzerine söz konusu şirket ile —akdedildiğini, bu sözleşmeyi davalı —- kefil sıfatıyla imzalayarak müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, ancak davalı şirket ve davalı kefillerin zaman içerisinde — Kredi Sözleşmesi’nden kaynaklanan ticari kredi ödemelerini kanuni süreler içerisinde ödemediğini, müvekkili banka tarafından —- sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek, davalı şirket ve davalı kefillere gönderildiğini, ilgili ihtarname ile müvekkili banka ile akdedilen —-Kredi Sözleşmesi uyarınca kullandırılan ticari kredili mevduat hesabına konu borçların—- tarihi itibariyle kat edildiğinin ihtar edildiğini, ihtarnamenin gönderilmesine rağmen borcunu ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalıların borcunu ödeme konusunda temerrüde düştüğünden, müvekkili banka tarafından, —- dosyası ile alacağın tahsili için yasal işlemlerin başlatıldığını, müvekkili banka tarafından başlatılan icra takibine, tamamen alacağın tahsil edilmesini sekteye uğratmak adına, davalılar tarafından müvekkili bankaya herhangi bir borcunun bulunmadığı gerekçesi ile borca, faize ve her türlü ferilerine davalılar tarafından itiraz edildiğinden takibin durduğunu, davalılar tarafından icra takibine yapılan itirazın tamamen haksız, kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki dava açılmadan önce yasa gereği —-başvurulduğunu, ancak davalıların toplantıya iştirak etmemiş olması nedeniyle anlaşmanın sağlanamadığını iddia ederek, davalıların, —- dosyası ile başlatılan icra takibine yaptığı itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalılar hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesi ekinde dosyaya sunduğu ——– Sözleşmesi’nde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, sözleşmede sadece diğer davalıların kaşe ve imzalarının bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmede taraf olmadığını, müvekkilinin her ne kadar sözleşmenin akdedildiği sırada şirket ortaklarından biri olsa da sözleşmeyi bizzat imzalamadığını, müvekkilinin imzası bulunmadığından davaya konu borç miktarından sorumlu tutulamayacağını, ilgili kanun hükümlerinde öngörüldüğü üzere kefalet sözleşmesinin şekil şartının bulunmakta olduğunu, bu şarta göre, kefil olanın sözleşmede imzasının bulunmadığı sürece kefil olan ile kredi veren arasında geçerli bir sözleşmenin kurulmamış sayılacağını, müvekkilinin davaya konu kredi sözleşmesinde imzasının bulunmaması sebebiyle, kredi veren banka ile aralarında bir kefalet ilişkisinin -bulunmamakta olduğunu, müvekkilinin kefil olmadığı bir borçtan sorumlu tutulamayacağını, huzurdaki davanın da müvekkiline yöneltilemeyeceğini,—- kredi sözleşmesi yapabilmek ——— onay almak zorunda olduklarını, ortakların verdikleri bu onay sebebiyle şirketin kullandığı kredi ödemelerinden sorumlu olmadıkları dolayısıyla müvekkilinin kredi sözleşmesinin imzalandığı sırada —- ortağı olmasının, kredi sözleşmesine taraf olduğuna ve sözleşmeden kaynaklanan borcu ödeme sorumluluğunun bulunduğuna karinde olmadığını, şirket ortağı sıfatıyla müvekkiline borç yüklenemeyeceğini, davacı banka tarafından, davaya konu kredi sözleşmesine ilişkin olarak, diğer davalılara ihtarname gönderdiğini ve sözleşmeden kaynaklanan —-muaccel hale geldiğinin ihbar edildiğini, söz konusu ihtarnamede müvekkilinin hiçbir şekilde taraf olarak gösterilmediğini ve müvekkiline böyle bir ihtarnamenin tebliğ edilmediğini, TBK 590. maddesi hükmüne göre, kredi borcunun kefil açısından muaccel hale gelmesi için alacaklının kefile de hesap kat ve ödeme ihtarında bulunmasının gerekmekte olduğunu, davaya konu kredi borcu için, alacaklı bankanın, hesap kat ve ödeme ihtarını diğer davalılara gönderdiğini, ancak müvekkilinin eline bu borç ile ilgili hiçbir ihtarnamenin geçmediğini, müvekkilinin kefil olduğunu kabul anlamına gelmemek birlikte, geçerli bir kefalet ilişkisi bulunsa dahi ——- ihtarnamenin müvekkiline tebliğ edilmemesiyle, müvekkilinin, borcunun muaccel hale gelmediğinden borç sorumluluğunun bulunmadığını, kanuna aykırı şekilde yapılan kefil takibi işleminin geçersiz olduğunu ve müvekkilinin kefil olması ihtimalinde bile huzurdaki davanın müvekkiline yönetilmemesinin gerektiğini, TTK 573/2. Maddesi hükmünde öngörüldüğü gibi, — —– borçlarından sorumlu olmadıklarını, müvekkilinin diğer davalı şirketin bir dönem ortağı olduğunu ancak sırf ortak olması sebebiyle davaya konu kredi borcundan sorumlu tutulamayacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkilinin şirket ortağı olması sebebiyle davaya konu sözleşmeye kefil olduğu ve borç sorumluluğunun doğduğu düşünülse dahi müvekkilinin —– davalı şirketteki hissesini, ticari kredi borçlarını ve kefaletlerini başkasına devrettiğini ve ilgili devir işleminin davacı —-itibaren müvekkilinin davalı şirket ile hiçbir ticari ve şahsi ilişkisinin kalmadığını, müvekkilinin 2016 yılında davalı şirket ile ilişiğini —- itibaren ortaklıktan kaynaklanan borç sorumluluğunun bir yıl devam ettiğini, —– yılından itibaren müvekkilinin davalı şirket adına hiçbir borç sorumluluğunun kalmadığını, davaya konu borcun—- yılında muaccel olduğu göz önüne alındığında, müvekkilinin sorumlu olduğu dönemin dışında olduğunun anlaşılmakta olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin şirketin —- sıfatıyla dahi dava konusu borçtan sorumluluğunun bulunmamakta olduğunu savunarak, yukarıda açıklanan sebeplerle davanın müvekkili yönünden reddine, müvekkili aleyhine haksız icra takibi başlatan davacının İİK 67/2. maddesi uyarınca dava değerinin %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava; Hukuki niteliği ticari kredi sözleşmeleri kapsamında banka alacağına istinaden asıl borçlu şirket ve müteselsil kefiller aleyhine başlatılan —- sayılı icra takibine davalıların yapmış olduğu itirazların İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
Mahkememizce icra dosyası celp edilmiş olup, incelenen icra dosyasında davacı banka tarafından, davalı borçlular aleyhine —- toplam alacağın takip tarihinden tahsiline kadar, asıl alacağın yıllık %30,24 faizi ile istemiyle ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı borçluların süresinde itirazları üzerine takibin durmasına karar verildiği görülmüştür.
—-Sözleşmesinde müteselsil kefil olarak imzası bulunan davalı —- tarafından sözleşme altındaki — edildiğinden bu davalıya —— tarihli —-örneklerinin alınacağı, duruşmaya gelmediği takdirde imzaya itirazından vazgeçmiş sayılacağı ihtaratlı isticvap davetiyesi çıkartılmış, davalı vekili müvekkili —- duruşmada hazır bulunamadığını beyan ederek imza örneklerinin celse arasında alınmasını talep etmiş ise de mahkememizce davalı —– belgelemek üzere verilen 2 hafta kesin süre içinde beyanda bulunulmadığından imza örneklerinin alınması————- edilmemiş, uyuşmazlığın çözümü amacıyla —- bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişi ——– arasında, diğer davalı —- tarihinde —- akdedildiği, bu sözleşme uyarınca, davalı —– hesabı açıldığı ve kullandırıldığı dönem borçlarının ya da asgari tutarlarının hesap özetinde belirtilen dönem sonlarında ödenmemesi sebebiyle, davacı banka tarafından, — tarihinde hesabın kat edilerek, asıl borçlu —– müteselsil kefili —- tarihli ihtarnamenin gönderildiği, asıl borçlu — temerrüde düştüğü, —— gönderilen ihtarnamenin tebligatı dosyaya sunulamadığından ve — hesap kat ihtarı gönderilmediğinden davalı müteselsil kefillerin—– icra takip tarihi itibariyle temerrüde düştükleri, Davacının takip tarihi itibariyle —asıl alacak, %30,24 temerrüt faiz oranından hesaplanan ——- temerrüt faizi, — temerrüt faizinin % 5 gider vergisi olmak üzere toplam —— müteselsil kefiller—- asıl alacak, %24,24 akdi faiz oranından hesaplanan—- akdi faizi, 14,47 TL —–olmak üzere toplam — alacağının bulunduğu, takibin —- üzerinden yıllık % 30,24 oranından ve kredi kartları ve kredili mevduat hesaplarına uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranlarının belirlenmesi görevi verilen —– aylık dönemler itibariyle ———- duyurduğu azami gecikme faiz oranlarını geçmemek üzere, davacı bankanın uyguladığı, dönemler itibariyle değişen oranlardaki gecikme faiz oranları üzerinden, takip tarihinden itibaren – asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle takibin bu rakamlar üzerinden devam edeceği’’ görüş ve kanaati ile ibraz etmiştir. Mahkememizce alınan bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, rapora davalı —–vekili tarafından itiraz edilmiş ise de itirazlar yerinde görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Davacı —— ile davalı —diğer davalı —-müteselsil kefaleti ile; 20.04.2011 tarihili — limitli, davalı — ve davalı —— müteselsil kefaleti ile de—Sözleşmeleri akdedilmiş olup, davaya konu alacak, bu sözleşmeler uyarınca davalı şirkete kullandırılan kredi hesabının kat edilmesi ile muaccel hale gelmiş, ihtarname ile de asıl borçlu davalı şirket temerrüde düşürülmüştür. Davalı müteselsil kefiller ihtarla temerrüde düşürülmemiş olup bu husus müteselsil kefiller hakkında icra takibine girişilebilmesi için şart olmayıp müteselsil kefil davalılar yönünden temerrüt icra takibi ile gerçekleşmiştir. Davalı —– davalı şirket ortaklığından ayrıldığı, —— giderek şirket hissesini ve kredi borcunu —devrederek kefaletini ortadan kaldırdığı yönündeki savunmasıyla davaya ve rapora itiraz etmiş ise de şirket ortağı olunan dönemde imzalanan ve kefil olunan kredi sözleşmesinden doğan sorumluluk, ortaklıktan ayrıldıktan sonrada devam etmektedir. Ortakların asıl borçlu şirketteki hissedarlıklarının devir suretiyle sona ermesinin, bankaya karşı genel kredi sözleşmesine kefaletlerinden doğan borçlarının da sona ermesini gerektirmediği —- kabul olunmaktadır. TBK 598/3 maddesinde de gerçek kişi tarafından verilen her türlü kefaletin on yılın geçmesiyle kendiliğinden düşeceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta — düzenlenen genel kredi sözleşmesine dayanılarak şirket tarafından alınan ve karşılanmayan krediden kaynaklı borç olduğundan şahsi kefilliği bulunan davalı borçlu—-10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 2018 yılında aleyhinde başlatılan dava konusu takipte sözleşme limitiyle sınırlı olmak üzere sorumluluğu devam etmektedir. Alınan bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş neticeten davanın kısmen kabulü ile davalıların— Esas sayılı icra takibine itirazlarının kısmen iptaline karar vermek gerekmiş, alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen asıl alacak tutarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, davalıların — dosyasına yapmış olduğu itirazların kısmen iptaline, takibin davalı—asıl alacak, — işlemiş faiz, — olmak üzere toplam 2.921,03 TL alacak, diğer davalılar — yönünden ise, — asıl alacak, —işlemiş faiz, — olmak üzere toplam — alacak üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden ödeme tarihine kadar takipte talep edilen faiz oranları işletilmek suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davanın kabul edilen tutarı olan 2.804,21-TL üzerinden hesaplanacak % 20 oranında icra inkar tazminatı olan 560,80-TL’nin (davalılar —- yönünden 2.596,18 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatı olan 519,20 TL’lik kısmından sorumlu olması kaydıyla) davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 199,54-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 145,14-TL harcın davalılardan (143,70-TL’sinden müştereken ve müteselsilen, 1,44-TL’sinden davalı —–sorumlu olmak üzere) tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harcı, olmak üzere toplam 108,80-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan 1.326,50-TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesaplanan (davalı —— Yönünden %99,96 Kabul %00,04 Ret – davalılar —-yönünden %99,24 Kabul %00,76 Ret ) —— (—-müştereken ve müteselsilen, — davalı —- Sorumlu olmak üzere )alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden — göre davacı vekili için takdir olunan 2.921,03-TL maktu vekalet ücretinin (davalılar —müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere) davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8- Reddedilen kısım yönünden davalı —— Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 22,29-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —— verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında — Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile — bütçesinden ödenen —- arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret oranına göre 1.319,47-TL’sinin (davalılar —müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere) davalılardan, —- davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı —– vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, HMK. m. 341/2 uyarınca miktar itibariyle KESİN olarak verilen karar açıkça okunup usûlen anlatıldı.