Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/70 E. 2021/64 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/70 Esas
KARAR NO: 2021/64
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların kızı ve diğer davacının ablası/kardeşi olan —- tarihinde meydana gelen kaza sonucunda vefat ettiğini, bu sebeple 6100 sayılı yasanın 107. Md. Uyarınca toplanacak delillere göre destekten yoksun kalma tazminat tutarları belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere—– maddi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden ——— yönünden temerrüt tarihinden itibaren işletilecek faizi yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak davalılara ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Davalı ——– vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurda görülen davanın öncelikle davaya konu tazminat bedelinin ödenmiş olması sebebiyle reddi gerektiğini, sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğu gözönüne alınarak öncelikle davacı tarafından davalı şirket sigortalısı araç sürücüsünün kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiğini, bilirkişi incelemesi yapılırken ödeme tarihindeki veriler dikkate alınma ını ve ödeme tutarı güncellenmesini, mahkemenizce müterafik kusur hususlarının araştırılarak, tazminat tutarından indirim yapılmasını, davacıların dava konusu kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerekli olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalı şirketin sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü dava tarihinde muaccel hale geldiğini, bu sebeple mahkemenizce faize hükmedilmesi halinde hükmedilecek faiz dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz olduğunu, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava; ölümlü trafik kazası sebebiyle destekten yoksun kalmaya dair maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava dosyasında mevcut—–mülkiyeti davalı — adına kayıtlı ve davalı — plakalı araç, —–olay tarihini kapsayan ——.’ nezdinde—– olay tarihi itibariyle vefat halinde teminat limit miktarının —- olarak belirlendiği tespit edilmiştir.
—- kararında :”Anne – babanın çocuğunun haksız fiil ve/veya akde aykırılık sonucunda ölmesi nedeniyle aştığı destekten yoksunluk davalarında, desteklik ilişkinin varlığı için —— tarafından gelir bağlanma şartının aranmayacağına—— Anne – babanın çocuğunun haksız fiil ve/veya akde aykırılık sonucunda ölmesi nedeniyle aştığı destekten yoksunluk davalarında, çocukların anne ve babasına destek olduklarının karine olarak kabulü gerektiğine…” Karar verilmiştir.
Destekten yoksunluk tazminatları ileriye yönelik faraziyelere ve varsayımlara dayanılarak tespit ve hesaplanmaktadır. Bu itibarla, bu husustaki hukuki durumun ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi davacı annesi ile babasına maddi yardım ve destekte bulunabileceğinin ve davacı annesi ve davacı babası bakımından destekten yoksunluk tazminatının hesaplanması gerektiği anlaşılmıştır.
Dava dosyasında mevcut ——- – tarihli Trafik bilirkişi raporu ile; kolluk tarafından tutulan trafik kazası tespit tutanağına göre davaya konu kazasının meydana gelmesinde:
mülkiyeti — adına kayıtlı, davalı—– plakalı araç sürücüsü—— tam kusurlu olduğu, Yaya – müteveffa —- kusursuz olduğu tespit edilmiş yine ———–dava dosyasının incelenmesi ile de davalı sürücünün tamamı ile kusurlu bulunduğunun kabulü gerektiğinden ayrıca kusur raporu alınmasının usul ekonomisine, dosya kapsamına aykırılık teşkil edeceği anlaşılmıştır.
——— sözleşmesinin konusu, karayolunda motorlu taşıt işletenin, motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin uğrayabileceği destekten yoksun kalma zararını, bedensel zararı ve/veya eşya zararını tazmin yükümlülüğünü teminat altına almaktır.
Başka bir ifadeyle sigorta şirketinin bu sözleşme ile yüklendiği borç, işletenin motorlu taşıtın işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilere zarar vermesi hâlinde doğacak tazminat borcunu sigorta teminat limiti dâhilinde ödeme borcudur. Sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası sözleşmesinden doğan sorumluluğunun kapsamı düzenlenmemiş olup bu kapsamın idarenin düzenleyici nitelikte işlemi olan genel şartlar ile belirlenmesi öngörülmüştür. Böylece sigorta şirketinin ——— sözleşmesinden doğacak borcu, idare tarafından her zaman değiştirilebilir nitelikteki kurallar olan genel şartlara göre belirlenecektir. Borcun kapsamının tespiti hususunda temel çerçeve ve ilkelerin kanunda belirlenmediği, idareye geniş bir takdir yetkisinin tanındığı anlaşılmaktadır.
Mali sorumluluk sigortası sözleşmesinin içeriğine ilişkin düzenleme öngören itiraz konusu kuralların, sözleşmenin tarafları olarak motorlu taşıt işleten ile sigorta şirketinin yanında motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle zarara uğrama riskine maruz kalan üçüncü kişilerin menfaatleri arasındaki dengenin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Motorlu taşıt işletilmesi sebebiyle üçüncü kişilerin zarara uğraması hâlinde işletenin tazminat borcunun kapsamı 6098 sayılı Kanun’un gerçek zararın tazminini öngören kurallarına göre belirlenmektedir. Bu tazminat borcunun ödenmesini teminat altına almak amacıyla ——– uyarınca sigorta şirketinin borcunun kapsamı ise itiraz konusu kurallarda atıf yapılan genel şartlara göre belirlenmektedir. Bu da zarar gören üçüncü kişi ve işleten aleyhine buna karşılık sigorta şirketi lehine menfaat dengesinin bozulmasına yol açabileceği gibi aksi durum da söz konusu olabilecektir. İşleten sorumluluk sigortası yaptırmış olmasına rağmen sigorta şirketi tarafından ödenen tazminat ile gerçek zarara karşılık gelen tazminat arasındaki farktan zarar görene karşı sorumlu olmaya devam edecektir. Zarar görenin sigorta şirketi tarafından tazmin edilmeyen zararı ise ancak işletenin ekonomik durumunun bu zararın karşılanması için yeterli olması hâlinde tazmin edilebilecektir.
——— kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği anlaşılmakta olup bu iptal kararının somut davada uygulanabilirliğinin tespiti gerekmektedir.
Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir.Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.
Diğer taraftan HMK 33 maddesinde ——— hukukunu resen uygulanır.”
Şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; ——– iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Zira —- iptal kararları usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler.
——-kararları—- yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak ——– bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin —— aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların ——aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, — prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir —-
Bu konudaki ———–göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, —— verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve — iptal kararından önce açılmış olan bir davayı —– kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. Bu sonuç —— yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. Maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur. …” gerekçesine yer verilmiştir.
Yine, ——— —– birleştirme kararının, —– bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya —- bulunan işlere tatbiki gereklidir. —–iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, ——- kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni —– iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun——–belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, —– kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza —————– kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce —- iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, — iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılmıştır.
Görüldüğü üzere, —- somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının —— ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
——– maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir denetim yolu tanınmamış ve —- Mahkemesi kararlarının kesin olduğu belirtilmiş, beşinci fıkrada “İptal kararları geriye yürümez” kuralına yer verilmiştir.
—— sisteminde, —– —– ayrıca ——- kargaşaya neden olmamak, kazanılmış hakları korumak için iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralı kabul edilmiştir. Böylece hukuksal ve nesnel alanda etkilerini göstermiş, sonuçlarını doğurmuş bulunan durumların, iptal kararlarının yürürlüğe gireceği güne kadarki dönem için geçerli sayılması sağlanmıştır. Bir kural işlemle kurulan statünün ——- kararıyla ya da bir başka kural işlemle kaldırılması durumunda, bu statüye bağlı öznel——— işlemlerin de geçersiz duruma düşmesi doğaldır. Dolayısıyla bu öznel işlemlerle, ortadan kalkan statüye dayanarak ileriye dönük haklar elde edilemez. — bağlayıcılığı, —- kararlarına tüm devlet organlarının uyma zorunluluğu ve —–aykırı bir kuralın aykırılığının saptanmasından sonra uygulama alanı bulmasını kesinlikle önler. ——- iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve “İptal kararlan geriye yürümez” kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. —— maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır.
Yukarıda yapılan tespit, açıklama ve değinilen uyulması zorunlu yargısal içtihatlara göre somut uyuşmazlık ele alındığında;
——— kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece——– olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir.
Bu kapsamda açılan davalarda TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümleri,KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümleri ile bu doğrultuda yeni genel şartlarla çeliştiği durumda ——– yürürlüğe girmesinden önceki yerleşmiş içtihatları doğrultusunda uygulama yapılması gerekecektir.
Keza düzenlenecek aktüerya raporlarına ilişkin olarak da genel şartlar ile getirilen——- faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin uygulanma ihtimali kalmadığı gözetilerek ; ————- esas alınarak davacının veya müteveffanın muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; davacının veya müteveffanın muhtemel gelirinin her yıl için —— iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması , davacının veya müteveffanın asgari ücret üstünde kazancı olduğunun iddia edilmesi durumunda kaza tarihindeki gelirine dair delillerini ibrazının sağlanması, varsa; ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından,vergi dairesinden ,işyerinden kaza tarihindeki sürekli ve net kazanç durumunun sorulması, geriye doğru maaş bordrosu ve ———— getirtilmesi, davacının veya müteveffanın kaza tarihinde fiili olarak çalışmadığının belirlenmesi halinde asgari ücretin gözönüne alınacağının düşünülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Bu esaslar dahilinde davacı vekili dava dilekçesinde müteveffa —— olduğunu; müteveffanın aynı zamanda ——- müşteri danışmanı olarak çalışarak kazanç sağladığı yönünde beyanda bulunduğu, yine dava dosyasında mevcut —– tarihli——–Programına — tarihinde kayıt yaptırdığı; —- öğrencisi olduğu, mevcut ——– kaydı Tespitine göre müteveffa ———- çalışması karşılığı bildirilen ücretleri yasal asgari ücret seviyesinde olduğu anlaşılmıştır.
Kaza ve vefat tarihinde ——- yaşında olan ve üniversite öğrencisi olmasına rağmen aktif olarak çalıştığı tespit edilen müteveffa bu olay sebebiyle ölmeyip sağ kalmış olsa idi, aktif olarak çalıştığı işyerinde çalışmaya devam edecek veya bir işverene ait işyerinde hizmet akdi ile ve işçi olarak, ya da diğer değişik işlerde çalışmaya ve kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek buna göre değerlendirmenin aktuer bilirkişi tarafından yapıldığından aktuer bilirkişinin raporuna itibar edilmiştir.
Davalı —–tarafından cevap yazılarında ve davalı sigorta kuruluşu vekilinin cevap yazıları ekinde sunulan bilgilere göre: —– tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden —– ölüm sebebiyle, davalı sigorta kuruluşu tarafından — tarihinde hak sahibi babası ——– destekten yoksun kalma sebebiyle maddi tazminat ödemesi yapıldığı bildirilmiştir.
——— kararında ve bu husustaki ———“Bu düzenlemeye göre açılan dava süresinde olup, mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde ibra nedeni ile davanın reddine karar verilmesi gerekir. Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak, hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.” şeklindedir.
———– ve bu husustaki yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarında, ilgili sigorta şirketi tarafından ödemenin yapıldığı tarihten itibaren, hesap raporunun düzenlendiği tarihe kadar geçen dönem içinde yasal faiziyle birlikte güncelleştirilerek, hesaplanan maddi tazminat miktarından tenzili gerektiği belirtilmektedir. Bu nedenle anılan içtihat doğrultusunda, davalı sigorta şirketi tarafından ödemenin yapıldığı tarihten itibaren, iş bu raporun tanzim edildiği tarihe kadar geçen ve yıllık % 9 esasına göre işlemiş yasal faiziyle birlikte güncelleştirilerek, davacı bakımından hesaplanan maddi tazminat miktarından tenzil edildiği anlaşılarak davalının Karayolları Trafik Kanunun 99. maddesinde; “…Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” hükümleri dahilinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı ——–bakımından temerrüt tarihi, gerekli evraklar ile birlikte, davaya konu kazanın anılan sigorta şirketine ihtar ya da ihbar edildiği tarihten itibaren (8) iş günü sonrasıdır.
Dava dosyasında mevcut, dava dilekçesi ekinde sunulan, davalı —– tarihli başvuru yazısı ile birlikte gerekli evrakların davalı yana hangi tarihte tebliği edildiğine ilişkin bilgi ve belgeye rastlanılmadığından bu itibarla, davalı —— bakımından en son temerrüt tarihi davacı yanan ödemenin yapıldığı —- tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Sigortacı, motorlu kara taşıtları —— tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, —– düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde ——- belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.
Türk Ticaret Kanunu’nda bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işler ticari İş olarak nitelendirilmiştir. Diğer taraftan haksız fiillerde zarar görenin kişiliği önemli değildir. Zarar veren veya zarardan sorumlu olan tacir ise zarara avans faizi yürütülür. Çünkü zarar verenin veya zarardan sorumlu olanın ticari işletmesiyle ilgili bir ticari işten doğmuş olup bu eylem kendisi yönünden ticari bir borçtur. TTK. Ticari işletmenin ika ettiği her türlü fiilden (eylemden) söz etmiştir. Aksine tacir olmayan kişinin bir ticari işletmesi bulunmadığından onun işletmesi ile ilgili bir haksız fiilinden söz edilemeyecektir.
————- Sayılı kararında “Davacıların desteğinin yolcusu olduğu, davalı sigorta şirketine ——– ile sigortalı araç ticari nitelikte değil hususi araç olup, asıl zarar verenden istenilemeyecek ticari temerrüt faizinin onun sorumluluğunu üstlenen davalı sigorta şirketinden de istenemeyeceği, dolayısıyla bu aracın haksız eyleminin de TTK, ‘mn 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımamasına, bu durumda da davalıya trafik sigortalı aracın işleteninden ancak yasal faiz istenebileceğine, kazaya karışan aracın işleteninin hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalı sigorta şirketinin de ancak aynı oranda temerrüt faizi istenebileceğine göre, davalı sigorta şirketi bakımından istem gibi avans faizine hükmedilmesi doğru görülmemiştir” Şeklindedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 118. maddesi : “Temerrüde düşün borçlu temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat etmedikçe borcun geç ifasından dolayı alacaklının uğradığı zararları gidermekle yükümlüdür.” şeklindedir. 6098 Sayılı 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Temerrüt Faizi başlıklı 120. maddesi “Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanunun 1. maddesi yasal faiz nev’ini düzenlemektedir. 2. maddesinin 1 .fıkrası ise “Bir miktar paranın ödenmesinde temerrüde düşen borçlu sözleşme ile aksi kararlaştınlmadıkça geçmiş günler için 1. madde belirlenen orana göre faiz ödemeye mecburdur.
Davalı— sorumluğunda —- aracın ———- niteliğinde araç olduğu, anılan aracın nitelik itibariyle ticari bir araç olduğuna ilişkin bilgi ve belge olmaması sebebiyle davalı sigorta kurulu bakımından faiz nevi ise, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek “yasal faiz” oranında faiz nevi olduğu sonuç ve kanaatine varılmış ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-2—- destekten yoksun kalma tazminatının davalılar — davalı ——- itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı —– ÖDENMESİNE,
2—— destekten yoksun kalma tazminatının davalılar —- davalı —— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı—- ÖDENMESİNE,
3-Manevi tazminat davasında taraflar Mahkeme dışı Sulh olduğundan Manevi tazminat talebi hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4-Maddi tazminat davasında karar tarihi itibari ile alınması gerekli —- harçtan peşin alınan —- tamamlama harcı olan—– olmak üzere toplam —harcın mahsubu ile bakiye —- davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA, Davacı tarafından yatırılan 1.036,71 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafça maddi tazminat davasında yargılama gideri olarak sarf edilen toplam 1.098,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 7.725,74 TL TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
8-Arabuluculuk gideri için sarf edilen 1.400,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteslesilen alınarak hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
9-Manevi tazminat davasında alınması gerekli bulunan 59,30 TL karar ve ilam harcının davalılar——–müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca —–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı . 28/01/2021