Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/656 E. 2023/733 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/656 Esas
KARAR NO:2023/733
DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:12/12/2020
KARAR TARİHİ:06/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.09.2014 tarihinde 18.00 sıralarında ———geçinde bahçe köşesi durağı olarak bilinen mevkiinde yaya olarak bulunan müvekkil ———– sevk ve idaresindeki —– plakalı aracın çarpması neticesinde yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu yaya olan müvekkil —– şekilde yaralandığını, kazanın ardından ———soruşturma sayılı dosya ile soruşturma yapılmış, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, işbu kazanın meydana gelmesinde ———– plakalı araç sürücüsü asli ve tamamen kusurlu olduğunu, zira aracını dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde kullanmasından dolayı karşıdan karşıya geçmekte olan yaya müvekkili fark edemediğini, kazanın ardından müvekkil hastaneye kaldırıldığından ifadesi alınmamış, sadece sürücünün beyanları esas alınarak soruşturma dosyasında kusur tespiti yapılsa da buna katılabilmemiz mümkün olmadığını, zira kazanın meydana geldiği mevkii —– yolcu alıp indirdiği işlek bir yer olmakla birlikte yakınlarda herhangi bir yaya geçiti de bulunmadığını, Hal böyle iken araç sürücülerinin ilgili mevkiye geldikleri esnada hızlarını yavaşlatarak geçmeleri gerektiğinin ortada olduğunu, kaza yol açan —— plaka sayılı araç —— tarafından———- sigortalandığını, bu nedenle müvekkilin uğramış olduğu bedensel zararlar neticesinde sürekli iş göremezlik zararlarına ilişkin maddi zararların sigorta şirketlerince müşterek müteselsil sorumluluk esasları çerçevesinde karşılanması yasa gereği olduğunu,————– bir motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dâhilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu olan sorumluluk sigortası olduğunu, müvekkilin bu nedenle uğradığı maddi zararın davalı ——kaza tarihinde geçerli olan poliçe teminat limitleri dâhilinde karşılanması gerektiğini, Sözleşme süresi içinde —— bağlı bulunduğu———teminat tutarları arttırıldığı takdirde, bu poliçede yazılı teminat tutarları, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın yeni teminat tutarları üzerinden geçerli olduğunu, bu nedenle meydana gelen maddi zararın sigorta şirketlerince kaza tarihinde geçerli olan poliçe teminat limitleri dâhilinde karşılanması gerekli olduğunu, kazanın meydana geldiği tarihteki kişi başına ölüm ve sakatlanma teminatı 290.000,00 TL’dir. Trafik kazalarından doğan sorumluluk kusursuz sorumluluk hali olup 2918 K.T.K. ve T.T.K. göre sigorta şirketleri maddi zararlar yönünden kusursuz sorumlu olduğunu, kazanın ardından ağır şekilde yaralanan müvekkilin vücudunun muhtelif yerlerinde çeşitli yaralanmalar ve kırıklar meydana geldiğini, ———— raporunda maluliyet oranı %83 olarak hesaplandığını, müvekkil artık bundan sonra günlük yaşamına ve iş yaşamına büyük güçlüklerle devam edeceğini, müvekkil bu durumu kabullenememekte travma yaşadığını, müvekkil kazanın meydana geldiği güne kadar vücut bütünlüğü ve buna bağlı olarak vücut fonksiyonları tam olan bir kişi olarak gerek günlük işlerin gerekse çalıştığı diğer işlerin yürütülmesini kolaylıkla gerçekleştirdiğini, müvekkilin günlük işleri ve iş yaşamı kaza öncesine nazaran değiştiğini, artık müvekkil kazanın etkilerini yaşadığı sürece hissedeceğini, müvekkilin hissetmesi sadece duygusal alanla sınırlı kalmayacak gelecekte elde edeceği geldiğini, bulacağı işler ve yerine getireceği gündelik işler bakımından bu fonksiyonel kayıp etkisini mütemadiyen müvekkilimin yaşamında gstereceğini, Müvekkilin yaşamı üzerinde kısa ve uzun vadeli etkileri görülen kaza müvekkilin geçimini ve iş yaşamını da sekteye uğrattığını,——- sayılı kararında;——— maddesinin 6 ncı fıkrasında, ——— hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak ——bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin ——–aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların—– aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir.” ——–ilamında; Bu konudaki —————- sayılı kararında; —– maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler,—– verilecek kararlara uymak zorundadırlar.” bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve —– iptal kararından önce açılmış olan bir davayı ——– kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uğratacağını, aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerli olduğunu, İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, Mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlü olduklarını, bu sonuç—— Mahkemesi kararları——— hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” yolundaki 153. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan kuralın sonucudur.…” gerekçesine yer verildiğini, yine, ———- da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. —— iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapıldığını,——– kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni —– iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun———- belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denildiğini, aynı yöndeki içtihat,——- kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza ———— sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce———– iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, ——– iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebileceğini, Görüldüğü üzere, ———- somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının —– yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve bu durumun da bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî müktesep hakkın istisnası olduğu ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edildiğini, İtiraz yoluyla yapılan başvuru üzerine iptal edilen hükmü, benzer işlerde uygulama durumunda bulunan başka mahkemeler/hakem heyetleri de anayasa mahkemesi iptal kararına uymak zorunda olup, iptal edilen yasa maddesine dayanarak karar veremeyeceklerini, itiraz yoluna başvuran mahkemenin verilecek olan iptal kararı ile bağlı olması, diğer mahkemeler bakımından da aynı etki Sadece başvuran mahkeme açısından iptal kararının geriye yürüyeceğinin kabulü, uygulanacak olan norm bakımından mahkemeler arasında eşitsizlik doğuracaktır. Tüm mahkemelerin itiraz yoluna başvurması da beklenemeyeceğinden, uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.” bahsi geçen kararlarda da vurgulandığı üzere görülmekte olan davaların —- aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi—- üstünlüğü prensibine ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceği ve 6100 Sayılı HMK m.33 “Hâkim Türk Hukuku’nu re’sen uygular.” hükmü de dikkate alındığında 09/09/2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan ———– iptal kararı huzurdaki uyuşmazlığa etki edeceğinden; bu konuda, —— görülen bir anlaşmazlığa ilişkin olarak —————kararında, tazminat hesaplarının ————–Genelgesine ve aktüerlerin uyguladıkları formüllere göre değil, yargıda geçerli yöntemlere göre yapılması öngörüldüğünü, müvekkilin zararları hesaplanırken uygulanması gereken ———- olduğunu, ancak progressif rant yöntemi uygulanırken———- tablosunun esas alınması müvekkilin zararlarının olması gerekenden daha az hesaplanmasına sebebiyet vereceğini, söz konusu yaşam tablosu yaklaşık 90 yıl önceki yaşam standartları esas alınarak düzenlenmiş olduğunu, günümüzde yaşanan olaylarda yaşanan zararların hesabında uygulanmaması gerekmediğini, İşbu tablo yerine ——-tarafından ——güncel yaşam standartları esas alınarak düzenlenmiş olarak hazırlanan —– yaşam tablosu kullanılması gerektiğini, açıklamalar ışığında, müvekkilin zararının —— kullanılarak ve ——– yaşam tablosuna göre tespit edilmesi gerektiğini, ancak sayın mahkeme aksi görüşte ise, müvekkilin zararının —- doğrultusunda——- kullanılarak ve——— yaşam tablosuna göre tespit edilmesi gerektiğini, arz ve izaha çalıştığımız üzere, 11.09.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle müvekkilin uğradığı maddi zararlar için, fazlaya dair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik ———– sürekli iş göremezliği dolayısıyla 100,00-TL ve geçici bakıcı gideri nedeniyle 100,00-TL olmak üzere toplamda 200,00 TL maddi tazminatın, davalının temerrüte düştüğü tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı tarafından müştereken ve müteselsilen tazmin edilmesi ve yargılama giderleri, vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özeltle; Dava dilekçesinde bahsi geçen 11.09.2014 tarihli kazaya karıştığı belirtilen,—–plakalı araç, müvekkil şirkete———– tarihleri arasında geçerli olmak üzere —– numarası ile, müvekkil şirkete —————— sigortalı olduğunu, Söz konusu poliçede teminat limiti kişi başına 250.000-TL olduğunu, Poliçe teminat limitlerini belirtmemiz davayı kabul anlamına geldiğini, müvekkil sigortacı şirket, üçüncü kişilerin uğramış olduğu bedeni zararlardan, sigorta poliçesinde belirtilen azami limitlerle ve işletenin veya işletenin eylemlerinden sorumlu Müvekkil şirketinin sorumluluğu, sigortalının kusurlu olması halinde söz konusudur. Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. ve 85. maddelerine göre trafik sigortaları, işletenlere düşen sorumlulukları karşılamak üzere yapılacağını, Sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa, işletene düşen bir sorumluluk da olmayacağını, Konu kazaya ilişkin Kaza Tespit Tutanağı’nda belirtildiği ve diğer evraklardan da anlaşıldığı üzere sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını,———araçların seyir ettiği yolda araçlara aldırış etmeden, tedbirsiz ve önlemsiz bir şekilde karşıdan karşıya geçmesiyle trafik kazası meydana geldiğini, Sigortalı araç sürücüsü kusursuz olduğundan müvekkil şirketin üzerine düşen bir sorumluluk bulunmadığını, Haksız davanın reddi gerektiğini, maluliyete ilişkin maddi tazminat talebi hakkında kanuna ve yargıtay uygulamalarına uygun değerlendirme yapılması gerektiğini, davacının kişisel müracaatı ile alınmış sağlık kurulu raporu hükme esas alınamayacağını, davacı tarafın trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini,———- dosyasında vermiş olduğu 17.01.2019 tarihli güncel kararında; başvuranın kendi müracaatı ile almış olduğu raporun hükme esas alınamayacağını açıkça belirttiğini, Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:“Hükme esas alınan maluliyet raporu davacı tarafça kişisel müracaat sonucunda tek taraflı sunulan delillerle hazırlandığından ve davalı tarafın delilleri nazara alınmadığından somut olayın şartlarına göre söz konusu sağlık kurul raporu hükme esas alınmaya yeterli değildir.” Davacının trafik kazası sebebi ile meydana gelmiş bir maluliyetinin olup olmadığının, ve varsa oranının belirlenmesi gerektiğini, bu amaçla davacının———–veya —–Hastanelerinin—–sevkine karar verilmesini, talep ettiklerini, hazırlanacak bilirkişi raporunda maluliyet tespit edilmesi halinde; maluliyetin geçici nitelikte olup olmadığı, kaza ile netice arasındaki illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve maluliyetin sürekli olup olmadığı, efor kaybına neden olup olmadığı konuları belirlenmesi gerektiğini, ayrıca, maluliyetin tazminat gerektirip gerektirmediği konusu da açıklığa kavuşturulması gerektiğini, bir tazminat ödemesinin söz konusu olabilmesi için; maluliyet oranının yanında, davacının çalışabilecek durumda olup olmadığı, mesleği, maluliyet sebebi ile mesleğini yerine getirip getiremediği konuları tespit edilmesi gerektiğini, davacı, maluliyetine rağmen maluliyet halinden etkilenmiyorsa, kazanç kaybına uğramadan hayatını sürdürebiliyorsa, maluliyet tazminatına hükmedilmemeli ya da somut durum tazminat hesabında dikkate alındığını, tazminat hesaplaması aktüer sıfatına sahip bilirkişiler tarafından zmms genel şartlarına çerçevesinde yapıldığını, bir an için dahi kabul anlamına gelmemekle birlikte eğer herhangi bir tazminat sorumluluğu doğacak ise, yapılacak olan bilirkişi incelemesi, ——— yayınlanmış olan Aktüerler Yönetmeliği uyarınca aktüer sıfatına sahip bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek yapıldığını, toplanan delillerle beraber davacının müterafik kusur durumunun mevcudiyeti durumunda belirlenen tazminattan indirim yapılması gerektiğini, Araç içerisinde yolcu olarak bulunan ——— emniyet kemeri takı takmadığı tespit edilmesi gerektiğini, Müterafik kusur savunması karşısında olumlu-olumsuz bir değerlendirme yapılmamasının doğru olmadığına ilişkin ————- kararı aynen aşağıdaki gibi olduğunu, “Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 44/1. maddesi hükmüne göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını hafifletilebileceğini, Davalıların, davacının ehliyetinin olmaması ve kask takmamasının müterafik kusur oluşturduğu savunması karşısında olumlu-olumsuz bir değerlendirme yapılmaması da doğru olmadığını, açıklanan sebeplerle davacı vekili ve davalılar ——-vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, —-numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacıyla davalılar —–numaralı bentlerde açıklanan sebeplerle de davalılar —–vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, peşin alınan harcın istenmesi halinde temyiz eden davacı ve davalılar ————- iadesine 04.06.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildiği, davacının kullandığı motosiklet ile davalı —–kullandığı aracın çarpışması sonucu davacı yaralanmıştır. ——- kullanımı sırasında yasal olarak takılması gereken kask ve dizlik gibi koruyucu nitelikteki araçların kullanılmamasının meydana gelen kazadan sonra yaralanan davacının zararını artırıcı bir etken olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden de görüş alındıktan sonra BKnun 44. maddesi gereğince müterafik kusur nedeni ile makul nispette indirim yapılmaması da isabetli olmadığını,——— geçici iş göremezlik ve tedavi gideri tazminatının poliçe teminatı kapsamında olmadığı açıkça belirtildiğini, 25.02.2011 tarih ve 27857 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik yapılması Hakkında Kanun” gereğince “trafik kazası sonucunda oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin”——— talep edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Şöyle ki; Bahse konu Kanun’un Geçici 1’inci maddesi; Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri ————tarafından karşılandığını, Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59 uncu maddesine göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve güvence hesabının yükümlülükleri sona erdiğini, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar —–hükmü amir olduğunu, bu konu ile ilgili uyuşmazlık———–“yerel mahkemenin, tedavi masraflarını ödemesi gerektiğine” ilişkin hükmünün bozulduğunu, İlgili kararda;———–Bu kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri —– tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu kanunun 59.maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve ——-yükümlülükleri sona erer…düzenlemeleri, bozma sonrası yürütülecek yargılama sırasında birlikte nazara alınarak yapılacak değerlendirme ve araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” şeklinde hüküm kurulduğunun görüldüğünü, arz ve izah olunan ve yargılama sırasında ortaya çıkacak sair nedenlerle davanın usulden reddini, Sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde atfı kabil kusuru bulunmadığından haksız davanın reddini, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise kabul anlamına gelmemekle birlikte, kusur tespiti için dosyanın——gönderilmesini, maluliyet oranı tespiti için davacıların ———– sevkini, Kusurun ve maluliyet oranının tespiti halinde, alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, Davacının geçici bakıcı gideri tazminat talebinin reddini, Müvekkil şirket temerrüde düşmediğinden, dava tarihinden itibaren taraflar açısından yasal faiz uygulanmasını, Kaza tespit tutanağı ve alkol raporunun tarafımıza tebliğini, aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.——- maluliyet raporu alınmış sonrasında kusur ve aktüerya bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Davacı vekilinin 29/08/2023 tarihli feragat dilekçesinde özetle; Davalı ile yapılan sulh müzakereleri neticesinde tarafımızca talep edilen tazminatların davalı tarafından taraflarına ödendiğini, yapılan sulh neticesinde iki tarafın da birbirlerine karşı yargılama gideri ve vekalet ücreti alacaklarından vazgeçildiğini, İşbu sebeple açılmış olunan davadan feragat ettiklerini, gereğinin yapılmasını ve feragat beyanları doğrultusunda karar verilmesini ve feragat etmiş oldukları davalarında dosya kesinleştiği takdirde dosya muhtevasında kullanılmayan gider avansının belirtilen avukat banka hesabına gönderilmesini talep etmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili 29/08/2023 tarihli dilekçesi ile davasından feragat ettiğine ilişkin beyanda bulunmuştur.
Davacılar vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunduğu görülmüştür.
Davadan feragat HMK’nin 307., 309. ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını oluşturan bir taraf işlemidir.
HMK’nin 310. Maddesine göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Bu nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 269,85-TL harcın davacı tarafça dava açılırken yatırılan 3.299,71 peşin harçtan mahsubu ile fazladan yatırılan 3.029,86‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca———– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf yokluğunda karar verildi. 07/09/2023