Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/636 Esas
KARAR NO:2022/692
DAVA:Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ:04/12/2020
KARAR TARİHİ:04/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili şirket personellerinden — tarihinde — plaka sayılı araç ile seyir halindeyken — plaka sayılı — bağlı bulunduğu —– sürücüsü Davalı —- hatalı olarak — dönüşü yapması nedeniyle maddi hasarlı ve ağır yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini,kaza sonrası— hayati tehlikesinin bulunduğunu ve hastanede tedavi gördüğünü, dava konusu trafik kazası nedeniyle —Asliye Ceza Mahkemesi — esas sayılı dosyası kapsamında kazanın meydana gelişinde tam kusurlu olan— plaka sayılı çekicinin sürücüsü Davalı — yargılandığını, davalı— tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği işbu kazadan tam sorumlu olduğunu, kazaya karışan —-plaka— poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu,kazaya sebebiyet veren Davalı— sevk idaresinde ki — plakalı —- plakalı —-işleten durumunda olduğunu, kusursuz dahi olsa yasa gereği işletenin kusursuz sorumluluğu kapsamında oluşan giderlerden sorumlu olduğunu, — için yapılan tedavi giderlerinin tahsili için —- başvurulduğunu ancak —- tarafından talebin reddedildiğini, müvekkil firma çalışanları adına tedavi giderlerinin tahsili talebi ile davalı —- şirketine başvuruda bulunulduğunu, sigorta şirketi tarafından hasar dosyası oluşturulduğunu ancak başvuruya cevap verilmediğini, yasal sürede ödeme yapılmamış olması nedeniyle sigorta şirketinin temerrüt durumunun oluştuğunu, dava konusu kazaya sebebiyet veren —- plaka sayılı — bağlı bulunduğu— davalı —- olduğunu, davalının araç maliki ve işleteni sıfatıyla dava konusu kaza dolayısıyla maddi zarardan sorumlu olduğunu, çekici sürücüsü—- hatalı dönüş yapması nedeniyle ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu, müvekkili ile—- imzalandığını—poliçesi lehtarlarının müvekkil şirket personelleri olduğunu, söz konusu trafik kazası dolayısıyla ortaya çıkan—- için yapılan tüm tedavi masraflarının öncelikle —- tarafından—- kapsamında karşılandığını, müvekkilinin —tarafından poliçe kapsamında—-için ödenen tüm tedavi giderlerini ödediğini ve—- ilkesi gereğince—rücu hakkını temlik aldığını, —- yoluna başvuruluğunu ancak anlaşmanın sağlanamadığını iddia ederek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla —- —- taşınıra satışının engellenmesi amacıyla İhtiyati Tedbir konulmasını, —- tarihli trafik kazası sonucunda ağır şekilde yaralanan —- yapılan ödeme ile müvekkilinin toplam —- tutarındaki tedavi ve ilaç giderine ilişkin maddi tazminatın davalı sigorta şirketi için —- tarihinden, diğer davalılar için olay tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı — vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, hak sahibi ile davacı arasında geçerli bir temlik sözleşmesinin bulunmadığını, davacının aktif husumet ehliyeti olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının maddi zarar talebinin net ve açık olmadığını, davacı —-tedavilerine ilişkin açıklamaların yapıldığını, ancak hangi kazazede için ne kadar tedavi giderinin talep edildiğinin ayrıntılı olarak belirtilmediğini, davanın işveren —- kapsamında karşılanması gerektiğini, meydana gelen kazanın iş kazası olup olmadığının araştırılmasını— tespiti ile davanın ihbar edilmesini, müvekkilinin sorumluluğunun — poliçesi dahilinde sigortalısının kusuru oranında olduğunu, dosyada kusur tespitinin yapılmasını, tedavi giderlerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, müterafik kusur durumunun göz önüne alınmasını, meydana gelen kazanın iş kazası olup olmadığının araştırılmasını, davacıya —tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının ve aylık bağlanıp bağlanmadığının tespit edilmesini, davacıların ceza yargılaması sırasında şikayetlerinden vazgeçmeleri ya da uzlaşma bildirimlerinin şikayetçi tarafından dosyaya sunulması gerektiğini, faizin hatalı talep edildiğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini savunarak; davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddini, maddi tazminat talebinin net olmamasından dolayı talebin açıklattırılmasını, davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı — vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin— çalışanları araç içinde trafik kazası geçirdiklerinden trafik iş kazası meydana geldiğini, talep konusu davanın işveren işçi arasındaki ilişkinden kaynaklandığını, görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, temlik sözleşmesinin geçersiz olduğunu, —– için davacı ile sigorta şirketi arasında yapılan temlik sözleşmesinin bulunmadığını, —tedavi giderlerinin talep edilemeyeceğini, trafik kazasından kaynaklı tüm tedavi giderlerinin— tarafından karşılanacağını, —- tedavisi için yapılan giderlerin net olmadığını, davacının sigorta şirketine ödediği tedavi giderlerine ilişkin ödeme dekontlarını dosyaya sunmadığını, kazada yaralanan — kendi isteği ile —- sevk edildiğini, özel hastaneye sevkgi gerektiren bir sağlık durumunun olmadığını, zorunlu olmayan özel hastanede yapılan masrafların müvekkilinin ödemesinin zorunlu olmadığını, davacının tazminat talebi olarak dosyaya sunduğu fiş ve dekontların ürün açıklamasında ne olduğunun açık olmadığını, kaza tespit tutanağının hatalı ve yanlış olduğunu, kazada kusur durumunun — tarafından hesaplanmasını, müvekkilinin iş güvenliği önlemlerini aldığını, davanın —şirketine ihbarını, tedavi masraflarının gerçek bedel olmadığını savunarak; davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—Asliye Ceza Mahkemesi, — müzekkerelerin yazıldığı görüldü.
—- tarihli—Raporunda;
“A) Sürücü —-oranında kusurlu olduğu,
B) Sürücü—-kusursuz olduğu kanaatini bildirir müşterek rapordur.” hususlarının tespit edildiği görüldü.
— tarihli — heyeti raporunda;
“Sigortalı—tarihinde maruz kaldığı olay, — iş kazası olarak bildirim yapılması ve olayın sigortalı bakımından iş kazası olduğunun tespit edilmesi sebebiyle, iş kazasına bağlı olarak — için yapılan ve belgelendirilen tedavi giderlerinden —- sorumluluğunda olduğu,
Davaya konu—tarihli trafik kazasının, iş kazası sayılmadığının kabulü halinde ise bu taktirde:Davacı firma çalışanı — tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonrası davacı tarafça ödendiği belirtilen tedavi giderinden;Belgeli tedavi giderlerinden dava dışı —- sorumluluğunun bulunduğu,—- tarih ve 19235 sayılı — tutarındaki fatura toplamları olan —davalıların sorumluluğunda olduğu” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 127. Maddesi uyarınca “Alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişi, aşağıdaki hâllerde ifası ölçüsünde alacaklının haklarına halef olur: 1. Başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet veya başka bir ayni hakkı bulunduğu takdirde. 2. Alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişinin ona halef olacağı, borçlu tarafından ifadan önce alacaklıya bildirildiği takdirde. Diğer halefiyet hâllerine ilişkin kanun hükümleri saklıdır.”6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun sorumluluk sigortalarında halefiyeti düzenleyen 1481. Maddesi uyarınca “(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalı yerine geçer. Sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. (2) Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı gereğince, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 183. Maddesi uyarınca “Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 184. Maddesi uyarınca “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.”2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98/1 maddesi uyarınca “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın— sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde — tarafından karşılanır. Ancak, —bu kapsama girenler yönünden—-sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler,—için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacının — tarihli trafik kazasında — plakalı araç içerisinde seyrederken davalı—plakalı aracı sevk ve idaresi sırasında kusurlu hareketi ile zarar gören işçileri — uğramış olduğu tedavi ve ilaç giderlerini ödeyen dava dışı —-numaralı—sigorta ettireni olduğu, davacının poliçe lehtarları— tarafından ödeme yapıldıktan sonra ödenen tüm tedavi giderlerini dava dışı — geri ödeyerek ve aralarında alacağın temliki sözleşmesi akdettiğini ileri sürerek davalılara rücu hakkı bulunduğunu iddia ettiği, öncelikle dava dışı —-sigorta şirketi olması dolayısıyla poliçe kapsamında zarar görenlere yaptığı ödemeden sonra yukarıda atıf yapılan TTK 1481. Maddesi uyarınca kanunen sigortacının halefi olduğu ve dava konusu zarar görenler— ilişkin tedavi giderleri yönünden alacaklı sıfatını kazandığı, davacının ise dava dışı —- geri ödeme yapması ile kanunen alacaklıya halef olmayacağı, zira davacının sigorta şirketi sıfatı taşımaması nedeniyle TTK özel hükümlerine göre halef olamayacağı ve yaptığı geri ödemenin yukarıda atıf yapılan TBK 127. Maddesindeki şartları taşımaması nedeniyle genel hükümlere göre de halef olamayacağı, bu durumda davacı ile kanuni halef (alacaklı) dava dışı —- arasındaki alacağın temliki sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin konusunun yalnızca —-tedavi giderlerine ilişkin olduğu, kanuni halef (alacaklı) dava dışı — ile davacı arasında zarar gören—-tedavi giderleri açısından herhangi bir alacağın temliki sözleşmesi imzalanmadığı, bu sebeple yukarıda da açıklanan nedenlerle davacının —- tedavi giderleri için dava dışı sigorta şirketine yaptığı ödemenin onu kanunen halef yapmayacağı ve alacaklı sıfatı kazandırmayacağı, —- tedavi giderleri yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, yine —- tedavi giderleri yönünden ise belgeli tedavi giderlerinden dolayı sorumluğunun yukarıda atıf yapılan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98/1 maddesi uyarınca —– ait olduğu, bu zararlardan dolayı davalıların KTK kapsamında gerçekleşen zararlardan sorumluluğunun bulunmadığı, davalıların sorumluluğunun yalnızca belgelenemeyen ve —-tarafından karşılanmayan tedavi giderlerine ilişkin olacağı, bunların da —heyeti raporunda da tespit edildiği üzere —- yönünden temerrütün ödeme tarihlerinde gerçekleştiği, davalı sigorta şirketi yönünden ise sigorta şirketine başvuru yapıldığı tarihten — iş günü sonra temerrütün gerçekleştiği, alacağa davacı tarafından ticari faiz talep edilmemiş olması nedeniyle yasal faiz hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, tedavi ve ilaç giderlerine ilişkin —maddi tazminatın, davalılar— tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri —- üzerinden hesaplanan ve alınması gereken —karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan — peşin harçtan mahsubu ile bakiye —- harcın hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan — dava açma masrafı (davacıya iadesine karar verilen — düşülmüştür) ve —bilirkişi/posta masrafından ibaret — yargılama giderinin kabul/ret oranına —göre —- davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
5-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (—–) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan —-vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı —- yapılan yargılamada kendilerini vekille temsil ettirdiğinden ve ret sebebi tek olduğundan reddedilen dava değeri (—-) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 3/2 ve 13/1 uyarınca hesaplanan —- tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak her biri eşit hak sahibi olmak üzere Davalı —- verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen —- arabuluculuk ücretinin kabul/ret oranına (—–) göre — davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, bakiye—- davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı —- vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren— hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile— Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.