Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/60 E. 2021/745 K. 16.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/60 Esas
KARAR NO: 2021/745
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/02/2020
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili——- imzalandığını, davalı — bu sözleşmeyi müşterek borçlu, müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşme uyarınca borçlu şirkete — —kullandırıldığını, davalı borçluların imzalanmış olan sözleşmelere aykırı davranarak müvekkili bankadan kullandığı kredi borçlarını geri ödememesi nedeniyle davalı borçlulara — nolu ihtarnamesinin keşide edilerek borcun ödenmesinin bildirildiğini ancak ödeme yapılmadığını, bunun üzerine —–dosyasından haciz yoluyla ilamsız takibe geçildiğini, davalı borçlunun takibi sürüncemede bırakmak ve banka |alacağının tahsilinin gecikmesine sebebiyet vermek adına takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin borçlu kefiller açısından devamına, davalıların %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili —– bakımından davaya yetki ve görev itirazları bulunduğunu, davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu müvekkili bakımından görevsizlik kararı verilmesi talepleri olduğunu, işbu davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin; —Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, alacaklının yetkisiz icra müdürlüğünde icra takibi başlattığını, müvekkil — ikametgâh adresinin —- ilçesinde bulunmakta olup bu müvekkili bakımından takipte yetkili olan İcra Müdürlüğünün —– İcra Müdürlüğü olduğunu, icra takibine yetkisizlik sebebiyle itirazları olduğunu, takibe konu borcun zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı def” inin göz önünde tutularak davanın reddedilmesi gerektiğini, dava dosyasına sunulan —— ve eklerindeki imzaların, ne müvekkil şirket adına ne de kendi adına müvekkili —– tarafından atılmadığını, bu imzaların sahte olduğunu, davacının müvekkili şirkete genel kredi sözleşmesi ile kullandırdığını iddia ettiği kredinin borcundan müvekkil şirketi asıl borçlu; müvekkili — ise müşterek ve müteselsil borçlu olarak sorumlu tuttuğunu, davacının beyan ettiği şekilde müvekkillerinin davacıya karşı herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkillerinin ne asıl borçlu sıfatıyla ne de kefil sıfatıyla davacı ile “arasında kredi sözleşmesinden ya da bankacılık işlemlerinden kaynaklı bir alacak-borç ilişkisi bulunmadığını, davacı banka tarafından —- yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ile müvekkillere kredi borcunun kat edildiği bildirilmişse de vekâleten: —– numaralı ihtarnamesinin davacı bankaya keşide edilerek hesap kat ihtarnamesine dayalı kredi borcuna ayrıntılı olarak itiraz edildiğini, davacı banka tarafından başlatılan——-dosyasının takıp talebinde yazılı temerrüt faizine itirazları olduğunu, takip talebinde uygulanan faiz oranının —- davacının, icra takibinde ticari kredili mevduat ve ticari kredi kartından kaynaklı olduğunu iddia ettiği alacağına uyguladığı faiz oranının bu kadar fahiş olamayacağını, takibe konu borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte; faiz borcunun doğduğu tarihte temerrüt faizi belirlenirken yürürlükte olan mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini, faizin uygulandığı tarihte yürürlükte olan —- olduğunu, takibe konu edilen kredi kartı alacağı ve buna uygulanan faiz oranlarının, — uygun olması gerektiğini, davacı bankanı—- kapsayacak şekilde takip talebindeki alacağına yansıttığını, temerrüt gerçekleşmeden alacağına temerrüt faizi işletmesinin yasaya uygun olmadığını, hesap kat ihtarnamesi ile borçlu ve kefillere borcun ödenmesi için— günlük süre verildiğini, hesap kat ihtarının müvekkili şirkete — tarihinde tebliğ edildiğini, müvekkili —ise tebliğ edilemediğini, müvekkillerin bir an için borçtan sorumlu olduğu düşünüldüğünde bile müvekkil şirketin —- ise takibin başlatıldığı —- tarihinde temerrüde düşmüş kabul edilebileceğini, sözleşme ve eklerindeki imzaların müvekkiline ait olduğunu kabul etmemekle birlikte; sözleşmenin kefalet ile ilgili bölümlerinde müvekkil —-adına el yazısı ile kefalet tutarları ve kefalet tarihleri yazılmışsa da kefaletin şeklinin sadece —- yazılmakla yetinildiğini, TBK Md. 583’e göre kefilin, müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle “yükümlülük altına girdiğini” kefalet sözleşmesinde —– yazması gerektiğini, müvekkillerinin ekonomik sıkıntı içinde oldukları bir dönemde davacı bankanın kötü niyetli icra takibinin müvekkillerini daha da mağdur ettiğini savunarak davanın reddi ile birlikte davacı banka aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı vekili, davalı şirket ile genel kredi sözleşmesi imzalandığını , diğer davalının ise müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, davalıların takibe konu edilen alacaktan sorumlu olduğunu iddia etmekte, davalılar vekili ise davanın görevsiz ve yetkisiz mahkemede açıldığını , icra takibinin yetkisiz mahkemede yapıldığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanı reddi gerektiğini savunmaktadır.
Davalının ticari kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve davalının tacir olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevli olduğu anlaşılmıştır.
Yetki konusunda ise ; Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir (HMK m.6) .
Gerek davalı —- gerek ise davalı gerçek kişinin yerleşim yerinin mahkememiz yetki sınırları içerisinde bulunduğu anlaşılmakla davalılar vekilinin icra dairesi ve mahkememiz yetkisine yapmış olduğu itirazın reddine karar vermek gerekmiştir.
Zamanaşımı hususunda ise; alacağın genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve “10” yıllık genel zamanaşımına tabi olduğu davacının süresinde dava açtığı tespit edilmekle davalılar vekilinin zamanaşımı itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalıların Takibe Konu Edilen Kredi Alacağından Sorumlu Olup Olmadığının Tespiti;
Davacı bankadan temin edilen belge ve kayıtların bankacı bilirkişi tarafından incelemesi ile davacı banka ve davalı şirket arasında diğer davalı — çıkarıldığı,— dahilinde davalı şirkete, takip ve huzurdaki davaya konu —-açılarak kullandırıldığı anlaşılmıştır.
— başlığı altında, düzenlendiği, davalı kefil — bu sıfatla sözleşmelerin borçlu davalı şirketin müteselsil kefili olarak adı/soyadı yazılmak sureti ile imza altına aldığı, davalı şirket ile davacı banka arasında imza altına alınan — limitli ve devamındaki limit artışı sözleşmelerinin, davalı — tarafından el yazısı ile yazılmak sureti ile müteselsil kefil sıfatıyla imza altına alındığı tespit edilmiştir.
Bu durumda davalı — davalı şirket ile davacı banka arasında imza altına alınan — dahilindeki davalı şirketin borçlarından — limit dahilinde müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmıştır.
Davacı banka, — sayılı dosyasından davalılar ve dava dışı dışı —- aşağıda detayları bulunan İlamsız İcra takibini başlatmıştır.
—- dosyasının incelenmesinde; Davacı vekilinin
a) —-
b) —– alacağın, asıl alacak tutarlarına takip tarihinden alacağın tamamen tahsiline kadar hesap tablolarında belirtilen oranlardan temerrüt faizleri, faizlerin gider vergisi, avukatlık ücreti, icra, harç ve masraflarıyla birlikte fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla ödenmesi talep edilmiştir.
Davalı vekili, — tarihli icra müdürlüğü dosyasına sunduğu dilekçesi ile —- yönünden yetki itirazında bulunarak, borcun zamanaşımına uğradığını, hem şirket adına yetkilisi olarak hem de kendi adına attığı imzaların—- olmadığını, açıkça sözleşmeye imza inkârı bulunduğunu ifade ederek; borcun tamamına, faizine ve tüm ferilerine itirazda bulunmuştur.
Davacı banka ile davalı —-imza altına alındığı, davalı —- kaynaklı olarak davalı şirketin doğmuş ve doğacak borçlarına müteselsilen kefil olduğu, devamında sözleşme limitin yine davalı şirket imza kaşesi ile diğer davalı kefil —-çıkarıldığı,
Davacı bankanın —– alacağı hesaplanmıştır.
Davacının gayrinakdi alacaklarına ilişkin talepleri ise Özetle ihtarname ve takip talebinde — başlık altında depo edilmesi istenen —–gayrinakdi bir alacak bulunmadığı; bu alacağın 1. başlık altında istenen nakdi ticari kredili mevduat alacağı içerisinde olduğu, ayrıca gayrinakdi alacak yönünden belge dayanağı da bulunmadığından bir kez daha hesaplamaya dahil edilmesinin alacak yönünden mükerrerlik teşkil edeceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
Davalı borçlunun —- icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin,
Ticari Kredi Kartı yönünden; —-
Kredili mevduat borcu yönünden;—-üzerinden devamına,
2-Asıl alacağı takip tarihinden itibaren %31,80 oranında temerrüt faiz uygulanmasına,
3-Asıl alacağın likit olması nedeniyle —- asıl alacağın %20’si oranında davacı lehine İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesine,
4- Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 664,66 TL harcın, davacı tarafından yatırılan 133,14 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 531,52‬ TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yatırılan 133,14 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 930,50 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre 821,29 TL’sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, artan 109,21‬ TL yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına,
7-Kabul edilen dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,
8- Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 1.293,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —– bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davanın kabul ret oranına göre; 1.165,08 TL’sinin davalıdan, 154,92 TL’sinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
10-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davalı tarafın yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ——–Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 16/11/2021