Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/584 E. 2023/1059 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/584
KARAR NO : 2023/1059

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 6/11/2020
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle:
Müvekkil firmanın müteahhit sıfatı ile —— parsel) adresinde tapuya kain arazi üzerinde inşaat yapımını sürdürdüğünü, inşaatın yapımında hazır beton tedariki için ——. ile sözleşme imzalandığını; inşaatın yapımı esnasında ilgili mevzuat gereğince alınan beton numunelerinin 7. gün testlerinin sonuçlarında—-evsafında olması gereken betonun daha düşük evsafta olduğunun anlaşıldığını, görevli yapı denetim firması olan—–tarafından beton numunelerinin 28. günün sonunda göstereceği mukavemetin incelenmesi gerektiğine karar verilerek 12.05.2020 tarihinde inşaat durdurulduğunu; Beton numunelerinin 28. gün testleri de gereken mukavemeti sağlayamadığı için yapı denetim firması tarafından 45. gün karot numunesinin sonuçları alınana dek inşaatın durdurulmasına tekrar karar verildiğini, 45. Gün karot testleri sonucunda kullanılan betonun gereken mukavemet sonuçlarını karşıladığı görülerek inşaatın devamına karar verildiğini, bu iki durdurma kararına dayanak olan beton ölçümlerinin —— tarafından yapıldığını, nihai olarak müvekkil firma; 45. gün testleri sonucunda betonda gerçekte var olmayan bir bilimsel sorun gerekçe gösterilerek 40 gün boyunca inşaatı durdurmak zorunda bırakılmış ve zarara uğradığını, gelişen durum üzerine süreç içerisinde davalı firmaya önce ihtarname keşide edilmiş sonra da davalı firma ile 27.07.2020 tarihinde ——Başvuru numarası ile arabuluculuk görüşmesi sağlandığı, bu görüşmede davalı firma yetkilileri sorunun kendilerinden kaynaklanmadığını, beton numunelerinin alınırken femni eksiklikler ve hatalar nedeni ile farklı sonuçlar çıkmış i ve konunun bu yönde araştırılması gerektiğini belirttiklerini, Bu sebeplerle müvekkil firmanın gerek iş sahibine karşı sorumluluğu gerekse beton vasfından dolayı sorumlu kişi ve kuruluşlara rücu etme durumu nedeniyle; betonun tedariki, 7. ve 28. gün numunelerinin alınması ve testlerinin yapılması ve buna dayanarak — inşaatın durdurulmasına ve gecikmeye sebebiyet verme konusunda —–firmalarından hangisinin asli kusurlu ve sorumlu olduğunun ve gecikmeye sebebiyet veren imalat, hatalı ölçüm veya numune alma işleminde gözardı edilen etkenlerin ve teknik sebeplerinin tespiti, kusur tespitinin tamamlanmasını mütcakiben müvekkil firmanın gecikme nedeniyle uğramış olduğu zararın ve yapmak zorunda kaldığı ek masrafların da tespiti gerektiğini; bunlar tahdidi olmamak ve tespitle ortaya çıkacak diğer zarar kalemleri de eklenmek üzere başlıca zarar kalemlerinin: tespiti edilmesi gerektiğini savunarak; davanın kabulünü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA:
Dava dilekçesi ve tensip zaptının davalı tarafa tebliğ olduğu,
davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.

İNCELEME:
Mahkememizce alınan 24/08/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle;
“-Kök raporda ev ek raporda irdelendiği üzere TBK m. 112 uyarınca, borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür. Bu hükme dayalı olarak tazminat talep edilmesi, davacının davalının borca aykırı davrandığını ve zarara uğradığını ispat etmesi gerekir. Ek raporun düzenlenmesi sonrası davacı taraf dosyaya bir takım evrakı sunmuş olup yukarıda teknik incelemede bu evraka göre davacı zararı hesaplanmıştır. Ancak davacının evrak sunmadığı diğer zarar talepleri bakımından teknik incelemeden anlaşıldığı üzere hesaplama yapılması mümkün olmamıştır. Dolayısıyla davacının bir kısım zarar iddiasını ispatladığı ancak bir kısım zarar iddiasını ispatlayamadığı değerlendirilmekte olup ticari itibarın zedelenmesi iddiasına dayalı tazminat talepleri münhasıran Sayın Mahkemenin takdirlerindedir.Davacı taraf zararın doğduğu tarihten itibaren ticari faiz talep etmişse de TBK m. 117 uyarınca davacının davalıya gönderdiği 13/05/2020 tarihli ihtarında davalıya 7 gün içinde zararlarının tazmin edilmesi istemiş olup, ihtar davalıya 14/5/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu durumda davacı ihtarın tebliği tarihi tarihine eklenecek 7. Gün olan 22/5/2020 tarihinden dava tarihi olan 11/6/2020 tarihine kadar asıl alacak 64.665 TL için 487,20 TL ticari faiz talep edebilecektir.

6. SONUÇ
Takdir Sayın Mahkeme’nin olmakla, tarafımıza tevdi edilen görev kapsam ve sınırları içerisinde, dosyada bulunan mevcut bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi neticesinde;
* Taraflar arasında, 10.03.2020 tarihinde, —-hazır beton üretim tesislerinde —- standardına uygun hazır betonun üretilmesi ve şantiyeye teslimi için hazır beton satış sözleşmesi akdedildiği,
– 7 günlük basınç dayanımının üretici firmanın — beton için belirlediği 7/28 dayanım oranı 0,60 oranını sağlamadığı,
28 günlük beton basınç dayanımının— beton sınıfının şartname koşullarını sağlamadığı,——-beton basınç dayanımının 45. Günde şartname koşullarını sağladığı, dökülen betonun —–dayanım sınıfında olduğu,
Satış sözleşmesinde belirtilen standartlara uygun betonun 28 günde basınç dayanımını sağlaması gerekirken sağlamadığı görülmekle davalının taraflar arasındaki hazır beton satış sözleşmesine uygun olarak edimini ifa etmediği,
Davacının TBK m. 112 uyarınca zararlarını talep edebileceği,
Davacı zararının toplam 64.665,00 TL olarak hesaplandığı, 487,20 TL işlemiş faiz talep Edebileceği” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki hazır beton satım sözleşmesine dayalı olarak, davalı satıcının edimini ayıplı (kötü) ifa etmesi nedeniyle genel hükümlere göre açılan tazminat davasıdır
.Davacının maddi tazminat taleplerinin aşağıdaki şekilde olduğu görülmüştür:İnşaatın kalıp işlerini yapan taşeron ekibe bekleme süresi için ödenmek zorunda kalınan zarar
Zaman kaybından doğan zarar
İnşaat süresi uzadığı için özellikle demir ve beton fiyatlarında ortaya çıkan maliyet farkıİnşaat süresi uzadığı için iş sahiplerine ödenen kira bedelleri
Müteahhit firmanın davalıya keşide ettiği ihtarname masrafları ve hukuki danışma ücretleriBeton fiyatlarındaki fark24/08/2023 tarihli bilirkişi heyet raporu ile aşağıdaki tespitlerin yapıldığı görülmüştür:
Taraflar arasında, 10.03.2020 tarihinde, —– hazır beton üretim tesislerinde —–standardına uygun hazır betonun üretilmesi ve şantiyeye teslimi için hazır beton satış sözleşmesi akdedildiği,
7 günlük basınç dayanımının üretici firmanın —– beton için belirlediği 7/28 dayanım oranı 0,60 oranını sağlamadığı,
28 günlük beton basınç dayanımının—– beton sınıfının şartname koşullarını sağlamadığı,
—-beton basınç dayanımının 45. Günde şartname koşullarını sağladığı, dökülen betonun —–dayanım sınıfında olduğu,
Satış sözleşmesinde belirtilen standartlara uygun betonun 28 günde basınç dayanımını sağlaması gerekirken sağlamadığı görülmekle davalının taraflar arasındaki hazır beton satış sözleşmesine uygun olarak edimini ifa etmediği,
Davacı zararının toplam 64.665,00 TL olarak hesaplandığı,6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesi uyarınca “(1)Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. (2) Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 223/1 ve 2. maddesi uyarınca “(1) Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. (2)Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.”6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227/1 ve 2. maddesi uyarınca “(1)Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir: 1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme. 2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme. 3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme. 4. İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme. (2)Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın, taraflar arasındaki hazır beton satım sözleşmesine dayalı olarak, davalı satıcının edimini ayıplı ifa etmesi nedeniyle genel hükümlere göre açılan tazminat davası olduğu, taraflar arasında sözleşmenin varlığı hususunda bir çekişme bulunmadığı, çekişmenin davalının edimini ayıplı (gereği gibi, kötü) ifa edip etmediği hususunda olduğu, ayıplı (veya kötü) ifanın varlığının kabul edilmesi durumunda -taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin dönme ile sona erdirilmemiş olması ve ifa ile tamamlanmış olması da dikkate alınarak- davalının davacıya yukarıda atıf yapılan TBK 112 maddesi uyarınca sorumlu olacağı, burada öngörülen tazminatın yasa hükmünün lafzından anlaşılacağı gibi borcun gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklanan zarar (olumlu zarar) olduğu, bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, kötü ifa (ayıplı ifa) bulunup bulunmadığı hususunda mahkememizce yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda yukarıda da ortaya konulan (7 günlük basınç dayanımının üretici firmanın —–beton için belirlediği 7/28 dayanım oranı 0,60 oranını sağlamadığı, 28 günlük beton basınç dayanımının —–beton sınıfının şartname koşullarını sağlamadığı, —– beton basınç dayanımının 45. Günde şartname koşullarını sağladığı, dökülen betonun —— dayanım sınıfında olduğu) tespiti dikkate alındığında, davalı tarafça sözleşmeye uygun olarak ——- sınıfı beton teslim edilmiş ise de, teslim edilen betonun 28 günlük basınç dayanımını sağlaması gerekirken sağlamaması nedeniyle kötü ifa söz konusu olduğu, kötü ifanın inşaatın yapı denetim mevzuatına göre durmasına sebep olduğu, davalının ifada kusursuz olduğunu gösterecek herhangi bir delil göstermediği, bu sebeple davalının kötü ifa nedeniyle davacının uğradığı olumlu zararları gidermekle yükümlü olduğu, davacının bu kapsamda yukarıda ortaya konulan kalemleri zarar olarak talep ettiği, inşaatın kalıp işlerini yapan taşeron ekibe bekleme süresi için ödenmek zorunda kalınan zarar miktarının bilirkişi raporu ile 51.600,00 TL olarak tespit edildiği ve yine beton fiyatlarındaki fark zararının 13.065,00 TL olarak tespit edildiği, dosyada zaman kaybından, demir fiyatlarındaki farktan ve inşaat süresi uzadığı için iş sahiplerine ödenen kira bedellerinden kaynaklanan zararlara ilişkin somut bilgi ve delil bulunmaması nedeniyle bu zararların tespitinin yapılamadığı, yine müteahhit firmanın davalıya keşide ettiği ihtarname masrafları ve hukuki danışma ücretlerine ilişkin zarar kaleminin ise olumsuz zarar niteliğinde olduğu, bu zarar kalemlerinin TBK 112 maddesi kapsamında talep edilemeyeceği, kaldı ki davacının ıslah dilekçesi ile bu zararları dava konusu olmaktan çıkarttığı, davacının davasını inşaatın kalıp işlerini yapan taşeron ekibe bekleme süresi için ödenmek zorunda kalınan 51.600,00 TL ve beton fiyatlarındaki farktan kaynaklanan 13.065,00 TL zarar kalemleri yönünden ıslah ettiği, belirtildiği gibi davalının kötü ifa nedeniyle TBK 112’ye dayalı olarak bu zararları gidermekle yükümlü olduğu, davalının dava tarihinden önce yukarıda tespit edilen alacak kalemleri ve miktarları yönünden usulüne uygun bir ihtarname ile temerrüte düşürüldüğüne dair bir delil bulunmaması nedeniyle temerrütün (davanın belirsiz alacak davası olduğu dikkate alındığında) alacağın tümü yönünden dava tarihinde gerçekleştiği, tarafların tacir ve işin her iki taraf yönünde ticari iş olması nedeniyle alacağa ticari faiz işleyeceği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, olumlu zarara ilişkin toplam 64.665,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (64.665,00 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 4.417,26 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 85,39 TL peşin harç ve 1.027,25 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 3.304,62 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan 147,59 TL dava açma masrafı, 1.027,25 TL ıslah harcı ve 4.844,00 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 6.018,84 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (64.665,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin, davalı vekilinin ve ihbar olunan —–vekilinin yüzüne karşı, diğer ihbar olunan —–vekilinin yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —–Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.