Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/567 E. 2021/526 K. 02.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/567 Esas
KARAR NO: 2021/526
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 11/11/2020
KARAR TARİHİ:02/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali(Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı —- sunulan ürün ve hizmetlerden faydalanmak amacı ile davalı — müvekkili —- başvurulduğunu ve diğer davalılar;—– imzalandığını, müvekkili banka ile davalı arasında karşılıklı varılan mutabakat sonucunda —- imzalanmak suretiyle, anılan sözleşme içeriğinde yer alan koşullar çerçevesinde, davalının müvekkili bankadan —- tutarında kredi kullandığını, davalı ile müvekkili arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde, müvekkilinin üzerine düşen edimlerini yerine getirdiğini, ancak davalı tarafından, kullanmış olduğu krediye istinaden gerçekleştirilmesi gereken ödemelerin yapılmadığını, kredi sözleşmesi çerçevesinde kullandırılan kredilerin ödeme planına uygun vaziyette geri ödenmemesi üzerine, —-yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesi ile, hesabın — tarihinde kat edildiği, sözleşme hükümleri gereğince, borç ödenmediği takdirde yasal takibe geçileceğinin ihtar ve ihbar olunduğunu, keşide edilen ihtarnameye rağmen borçların ödenmemesi üzerine, alacakların tahsili için müvekkili banka tarafından yasal işlemlere başlanıldığını, bu çerçevede borçlular aleyhine— esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davalı borçluların, alacağın tahsilini sürüncemede bırakma düşüncesi ile, haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili banka tarafından başlatılan, —- esas sayılı icra takibine itirazda bulunduklarını, —– itiraz neticesinde takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından dava ikame edilmeden evvel arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, ancak anlaşma sağlanamadığını beyan etmiş, davalı borçlular tarafından —- dosyasına vaki, borcun tamamına, faize ve yetkiye yapılan itirazların iptaline, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin alacaklıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, alacaklı banka tarafından gönderilen hesap kat ihtarnamesinin yasaya aykırı alacak kalemleri ihtiva ettiğini ve faiz hesaplamasının da yanlış olduğunu beyan etmiş ve borcun aslına, faize, icra dairesinin yetkisine itiraz ederek, takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava;taraflar arasında akdedilen —– sözleşmesinden doğan borcun tahsili amacı ile girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı —-tarafından, davalı – asıl borçlu — davalı müteselsil kefilleri; — maddesi uyarınca kısmi tahsilatların öncelikle borcun işlemiş faiz, masraf ve ferilerine mahsup edilmek ve tahsilde tekerrür etmemek kaydıyla, —- alacağa, takip tarihinden itibaren— oranından ve değişen oranlarda işleyecek temerrüt faizi, temerrüt faizinin — —– vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebiyle—- — icra takibi başlatılmıştır.
Davacı —arasında, davalı — davalı— akdedilmiş yine davalılar —- müteselsil kefil sıfatı ile imzalanmıştır.
Alacaklının müteselsil kefile başvurma koşullarının düzenlendiğ— kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.
Buna göre, borçlunun ifada gecikmesi tek başına yeterli olmayıp ifada gecikmiş olan borçluya ihtar gönderilmesi ve bunun da sonuçsuz kalması gerekmektedir.
—-göre “Kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir.” Kanunda yer alan bu tanıma göre kefalet sözleşmesi, alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir.
Kefalet sözleşmesinin şekli şartları zaman itibarı ile uygulanması gereken —- maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre sözleşmenin yazılı olarak yapılması, kefilin sorumlu olacağı azami miktarın, kefalet tarihinin, müteselsil kefalet anlamında bu anlama gelen ifadenin kefilin kendi el yazısı ile yer alması kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarıdır.
—– maddesi uyarınca, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir. Bu rızanın ise sözleşmenin kurulmasından önce yada en geç kurulması anında verilmiş olması geçerlilik şartıdır. Şekle ilişkin hüküm emredici kural olarak düzenlenmiştir. Somut olayda kredi sözleşmesinin — yürürlük tarihinden sonra yapıldığı, itiraz eden gerçek kişilerin kefil sıfatıyla sözleşmenin tarafı olduğu, sözleşmede davalı kefilin sorumlu olduğu kefalet miktarının el yazısı ile yazılmak suretiyle belirlendiği ve kefaletin geçerli şekilde kurulduğu anlaşılmıştır
Somut olayda da davalı—– kullandırılan — krediye ait taksitlerin, ödeme planında yazılı son ödeme tarihlerine kadar ödenmemesi sebebiyle, davalı — numaralı—- maddesine istinaden davacı banka tarafından— tarihinde kat edilerek, — ihtarnamesi ile asıl borçlu —- kefilleri;
——- kredi borcunun, ilgili sözleşme hükümleri gereğince tamamen ödenerek tasfiye edileceği tarihe kadar —- temerrüt faizi oranı üzerinden işleyecek faiz,— masraf ve sair her türlü ferileriyle birlikte en geç —- ödenmesi, aksi takdirde alacağın tahsili için yasal yollara başvurulacağı, bu takdirde doğacak icra, dava harç ve giderleri ile vekalet ücretinin de borçlulara ait olacağı” ihtar edilmiştir.
Asıl borçlu— çekilen, —- yevmiye sayılı ihtarnameleri, muhatapların— yazılı adreslerine gönderilmiş olup, davalı —- ihtarnamenin; muhatap belirtilen adreste tanınmadığından — tarihinde iade edildiği, davalı —– gönderilen ihtarnamelerin — tarihinde daimi çalışanı—– tebliğ edildiği; — şerhlerinden anlaşılmıştır.
—— tarihinde tebliğ alan davalılara borcunu ödemesi için — süre verilmiştir. Verilen —- gözetildiğinde; asıl borçlu—- müteselsil kefilleri; — tarihinde temerrüde düştükleri anlaşılmıştır.
Davacının,—– — krediden kaynaklanmış, —— olmak üzere toplam —- alacağının olduğu bilirkişi raporunun denetimi ile anlaşılmıştır.
—- maddesinde, “Müşterinin temerrüde düşmesi halinde, temerrüt faizi uygulanır. Temerrüt faizi, akdi faiz oranına azami — oranında ilave yapılmak suretiyle tespit edilir. Ancak cari faiz oranı akdi faiz oranından daha yüksek ise temerrüt faizi cari faiz oranına azami % 100’ü oranında ilave yapılmak suretiyle tespit edilir.” hükmü yer almaktadır. Davacı——– uygun koşullarda işletme —- sağlanması amacıyla— vadede kullandırılacak — uygulanacak akdi faiz oranı aylık—– kullandırılan dava konusu krediye de aynen uygulanan akdi faiz oranı; aylık —- oranında ilave yapılmak suretiyle; temerrüt faiz oranı — olarak belirlenmiştir. Ancak davacının, —- hesap kat ihtarnamesi ve—- dosyasından, borçlulara gönderilen — ödeme emrinde yazılı temerrüt faizi talebi yıllık— olduğundan; davacı talebi ile bağlı olacak ve temerrüt tarihinden – asıl alacağın ödendiği tarihe kadar olan süre için, bu orandan temerrüt faizi işletilmesi gerekmiştir.
Davacının,—– temerrüt tarihine kadar olan— süre için, davacı —– sonrasına ait akdi faiz,—- temerrüt tarihine kadar olan — süre için hesaplanmıştır.
Davacı —işbu — oranından hesaplanmış — tarihi sonrasına ait gecikme faizi, –kat tarihi sonrasına ait gecikme faizinin — tarihi öncesine ait işlemiş faiz, — tarihi öncesine ait işlemiş faizin —- olmak üzere; davacı Banka’nın, temerrüt tarihi itibariyle,— müteselsil kefiller; — — kaynaklanmış, toplam — alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
Davacının —alacağı: Davacının temerrüt tarihi itibariyle, —- numaralı taksitli —- kaynaklanmış toplam—– alacağının bulunduğu yukarıda hesaplanmıştı. Temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan faiz ve ferileri dahil —- toplam alacak tutarı asıl alacak rakamını oluşturmaktadır.— asıl alacak tutarı üzerinden, — temerrüt tarihinden – — takip tarihine kadar olan — günlük süre için, davacı — faiz oranından hesaplanmış — temerrüt faizi,— temerrüt faizinin — asıl alacak olmak üzere; davacı —–, takip tarihi itibariyle, —— alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
Davacının, bilirkişi tarafından hesaplanan asıl alacak ve faiz alacağı ile icra ödeme emrinde yazılı asıl alacak ve faiz talebi arasındaki — farkın; davalıların — tarihinde temerrüde düşmelerine rağmen, davacının — tarihinden itibaren, davacının —- sayılı hesap kat ihtarnamesi ile borçlulardan, temerrüt tarihinden itibaren yıllık—oranından işleyecek temerrüt faizi talep etmesine rağmen;— temerrüt faizi hesaplamasından ve talep etmesinden kaynaklandığı anlaşılmış ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1a—– sayılı takip dosyasına davalıların vaki itirazının KISMEN İPTALİ ile takibin — işlemiş temerrüt faizi,— olmak üzere toplam —- nakti alacak için DEVAMINA,
1b- Asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar — temerrüt faizi ve faizin — İŞLETİLMESİNE,
1c-Fazlaya ilişkin istemlerin REDDİNE,
1d-Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan —-inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2a-Alınması gerekli 11.074,96 TL harçtan peşin alınan 2.008,98 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.065,98 TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2b-Davacı tarafından yatırılan 2.008,98 TL harcın davalılardan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
3-Davacı tarafça sarf edilmiş, toplam 1.128,00 TL’den kabul edilen kısma isabet eden 1.099,44 TLnin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 19.352,15 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
5-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——-ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalılardan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca —– Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı 02/07/2021