Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/56 E. 2023/918 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/56
KARAR NO : 2023/918

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 26/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketin, elektronik sektöründe, savunma sanayi sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, tanıtım faaliyetleri kapsamında müşterilerine ürünleri tanıtmak, müşteri kitlesini arttırmak amacıyla, hali hazırda var olan web sitesi, ürün kataloğu, video, sosyal medya hesaplarını güncellemek ve daha büyük bir kitle için ulaşılabilir hale getirmek amacıyla bu alanlarda faaliyet gösteren bir şirketten destek almaya karar verdiğini, bu konuda davalı … ile görüşüp anlaştıklarını, davalının öncelikle katalog yapımı ile başlayacağını sonrasında diğer işlemleri de tamamlayacağını belirtmiş ve ödemenin peşin yapılması gerektiğini sonrasında fatura düzenlenerek gönderileceğinin belirtildiğini, bunun üzerine, arada tanıdıkların da olması nedeniyle davacı şirketin davalıya güvendiğini, bu nedenle sözleşme düzenlemediğini, davalıya katalog karşılığı açıklamasıyla 50.000 TL parayı ödediğini, davacı şirketin davalı …yeni tasarlanacak kataloğun düzenlenecek fuara yetişemeyeceği sebebiyle sadece fuara kadar eski kataloğun bilgilerinin güncellenmiş halini oluşturan ek bir katalog yapmasını daha sonradan ise yıl içerisinde müşterilere sunulacak olan yeni katalog yapmasını talep ettiğini bu durum davalı tarafından da kabul edildiğini, ancak fuardan sonra —– yeni katalog olarak davacı şirketin onayına sunduğu, davacı şirketin tam bir hayal kırıklığına uğradığını, davalının davacının onayına sunduğu ürünlerin kataloğun basıldığı kağıdın ikinci kalite olduğunu, kataloğun sadece 4-5 sayfadan oluştuğunu, bu sayfaların davacı şirketin hali hazırda kullanmakta olduğu ürün kataloğunun ilk birkaç sayfalık kısmının kopyalanması şeklinde oluşturulduğunu, söz konusu hukuki uyuşmazlıkta davalının davacı şirkete yapmış olduğu anlaşma kapsamında yeni bir katalog hazırlamamış ve davacının uğradığı zararı gidermediğini, dolayısıyla davacının seçimlik hakkı olan sözleşmeden dönme hakkını kullanmasının zorunlu hale geldiğini, davacı şirket sözleşmeden dönme hakkını kullanarak ödediği paranın, davalı tarafından kendisine iadesi için, davalı ile tarafların tanışmasına aracılık eden —– ile yapmış olduğu görüşmeler sonucunda 50.000 TL’yi bir hafta içerisinde geri almak üzere anlaştıklarını, ancak şu ana kadar paranın davacı şirkete iade edilmediğini, Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yukarıda izah edilen sebeplerle davanın kabulü ile davalı borçlunun —- İcra dairesi —– Sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız mesnetsiz itirazının iptaline ve takibin devamına, davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına mahkum edilmesine, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı taraf tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, müvekkili —- hakkında başlatılan—- İcra Mü lürlüğünün —– icra takibine karşı yasal süreler içinde itiraz edildiğini ve takibin durduğunu, müvekkili ile davacı şirket arasında 08.02.2019 tarihinde imzalanan sözleşme ile; davacı firmanın mevcut marka ve ürünlerinin kurumsal kimlik çalışması yapılması, firmanın kurumsal imajına katkı sağlayacak proje üretilmesi, internet sitesi tasarım ve uygulaması, ürün ve marka kataloglarının tasarımı ve uygulaması, ilan ve—–tasarımlarının yapılması, dijital medya çalışmalarının yapılması, prodüksiyon hizmetleri olmak üzere 7 kalem işin yapılması bakımından yıllık 120.000 TL * KDV şeklinde anlaşma sağlandığını, müvekkilinin de peşin bedel olarak 50.000 TL’yi davacıdan tahsil ettiğini, davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği ve davacı şirketin istemiş olduğu ilk olarak fuar için düzenlenen kataloğun yapıldığını, davacının da kabul ettiği gibi bu katalog kısa sürede eski katalog revize edilerek oluşturulduğunu, daha sonrasında davalının davacı firmaya sosyal medya kullanılması için —- denilen paylaşım fotoğrafları oluşturulduğunu, davacı tarafında bunları kendi sosyal medyalarında kullanmaya başladığını, davalı ile davacı şirket yeni ürün kataloğu üzerinde toplantılar yaptığını, bu toplantılar neticesinde 40 sayfadan oluşan ürün kataloğu davalı tarafından oluşturularak davacıya teslim edildiğini, davalı sözleşme yükümlülüklerini devam ettirirken işbu sözleşmenin yapılmasını aracılık eden her iki tarafında ortak tanıdığı olan —–ile davacı taraf bir sıkıntı yaşamış bu sıkıntının neden kaynaklandığı tarafımızca bilinmediğini, davacı taraf sonrasında davalı taraf ile irtibatının kesildiğini, davacının iddia ettiği gibi davalının borcu bulunmamakta olup tersine, müvekkilinin alacaklı olduğunu, huzurdaki davaya konu 50.000 TL’lik miktar için davalı 01.03.2019 tarihinde 10.030 TL’lik ve 01.04.2019 tarihinde ise 15.045 TL’lik 2 adet fatura düzenleyerek davalı şirkete fatura kestiğini, ancak davalı şirketin haksız olarak davalıdan zor kullanarak ve ailesini korkutarak parayı iade almaya çalıştığını, bu sebeple de davalının daha sonrası için fatura kesemediğini, davacı tarafın usulüne uygun olarak sözleşmeden dönmediğini, davalı sözleşme gereğince üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiği, davacı tarafça istenen katalogları zamanında teslim ettiğini, ancak davacı tarafın keyfi olarak katalog hazır ve ellerinde olmasına rağmen zorbalıkla korkutarak davalıdan iade almaya çalıştığını, davalının davacı tarafa borcu olmadığı aksine alacaklı olduğunu, davalının almış olduğu avansa ilişkin olarak 2 adet faturayı keserek davacıya ilettiğini belirtmiş olup, bu sebeple davalının davacı taraf borcu bulunmadığı, izah edilen sebeplerle;—–İcra Müdürlüğü —– sayılı icra takibine yapılmış olan itirazın kabulüne takibin iptaline, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME:
—- Asliye Ceza Mahkemesi—– Asliye Ceza Mahkemesi,—–İcra Dairesi’ne müzekkere yazıldığı görüldü.Mahkememizce alınan 23/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“A- Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: davacı şirketin 2019 yılına ilişkin ticari defterlerinin GİB onaylı defter beratlarının süresinde alındığı, T.T.K ve VUK hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu,Davalının ticari defterlerinin incelenmesinde, 2019 yılı ticari defterlerinin; Şahıs işletmesinin iş hacmi ve mükellefiyet tesisi bakımından; İşletme defteri tutma zorunluluğu bulan mükellef olarak sayıldığı, bu nedenle TTK ve VUK hükümlerine göre noter açılış ve kapanış tasdiki zorunluluğu bulunmadığı,
B- Davacı Alacağı Yönünden: Taraflar arasında fuar hazırlıkları kapsamında katalog tasarlama işi için anlaşmaya vardıkları, işe başlama avansı olarak davacı tarafından davalı banka hesabına 13.02.2019 tarihinde 50.000 TL ödeme yapıldığı, davacı defterleri incelendiğinde 50.000 TL —- no.lu —–açık hesabında BORÇ bakiyesinin bulunduğu, diğer bir deyişle davalıdan 50.000 TL ALACAKLI gözüktüğü, davalının 2019 yılında İşletme defteri tutan mükellef sınıfında yer aldığı, GİB, Defter Beyan Sitemi, İşletme defteri incelendiğinde, işletme defterinin özelliği gereği açık hesap takibi yapılması mümkün bulunmadığından davacıya olan borç ve/veya alacak bakiyesinin tespit edilemediği, davacı tarafından yapılan ödemenin davalının kabulünde olduğu,
C- Hizmet İfasının İspatı Yönünden: Davalının avans olarak aldığı ve sözleşme fesih ile üzerinde kalan 50.000 TL karşılığında web site yazılım ve tasarımı, sosyal medyada —- paylaşımı, Dijital katalog tasarım ve uygulama için aldığını düşündüğümüz de hizmet bedeli olan 50.000 TL oldukça yüksek bir tutar olsa da Dijital Reklam Ajansları arasındaki oluşan rekabet neticesinde yukarıda saydığım vermiş olduğu hizmetleri başka bir reklam ajansından ajansın büyükli hacmine, marka değerine göre daha uygun bir rakama yaptırabilecektir. Ancak somut olayda, dijital olarak verilecek hizmete göre davalının ayıplı hizmet ifasında bulunduğunun somut olarak ispatlanamadığından 50.000 TL ödemesini talep edilemeyeceği,
D- Ayıbın Varlığı -Niteliği Ve Ayıp İhbarı Yönünden:
a) Dijital katalog olarak kabulü halinde herhangi bir ayıbın olmadığı,
b) Basılı katalog olarak bu işin davalı tarafından yapıldığının kabulü halinde açık ayıp olduğu fakat davalı tarafından süresinde yapılmış bir ayıp ihbarının olmadığı tespit edilmiştir.
E -FAİZ: Davacı/alacaklı takip öncesinde faiz talebinde bulunmadığı için taleple bağlılık kuralı gereği bu konuda değerlendirme yapılmayacaktır. Sayın Mahkeme’nin Sayın mahkemenin bilirkişi görüşünün aksine kısmen ya da tamamen Davacı lehine hüküm kurması halinde; dosya kapsamında davalının ikinci sınıf işletme defteri tuttuğu, bu nedenle tacir olup olmadığının tespitinin yapılamadığından, takip sonrasında hükmolunacak davacı alacağı için 3095 s.k m.1/1 kapsamında yasal faiz talebinde bulunabileceği
Yukarıda açıklanan sebeplerle, takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere Davacının; Davalı tarafından —–. İcra Dairesi—– Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın, hükmolunacak davacı alacağı üzerinden iptalini isteyebileceği
Ancak, Sayın Mahkemenin gerek savunmalarının tümü ve gerekse faize hasren tamamen davalı müdafaaları yönünde hüküm kurmak hususunda da hiç şüphesiz muhtar bulunduğu, İCRA İNKÂR TAZMİNATI VE sair hususların yüce yargı makamının münhasır takdiri içinde kaldığı, ” hususları tespit edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesinden davacının davalının ayıplı ifası nedeniyle sözleşmeden dönmesinden kaynaklı olarak ödemiş olduğu eser bedelinin iadesi alacağına dair başlattığı—– İcra Dairesi’nin —–Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davasıdır.—- İcra Dairesi’nin—— Esas sayılı takibi incelendiğinde davacının davalıdan 50.000,00 TL asıl alacak talep ettiği görülmüştür.Taraflarca dava ve cevap dilekçelerinde tanık deliline dayanılmış ise de ön inceleme duruşmasında tanık listesinin sunulması için usulüne uygun kesin süre verilmediği, verilen kesin sürenin belgelerin ibrazına ilişkin ve soyut olduğu anlaşıldığından, davacı vekiline ve davalı vekiline tanıklarının açık kimlik bilgilerini ve tebliğe yarar açık adreslerini ve dava ve cevap dilekçelerinde geçen hangi hususlarda tanıklık yapacaklarını açıkça bildirmesi için 2 haftalık kesin süre verilmiş, bu kapsamda bildirilen tanık beyanları alınmıştır.
Tanık …”ben davalı … yanında çalışırım, davacı şirket ile çalışmaya başladık, öncelikle bir tane katalog revize işi geldi, bu iş acil idi, bu kataloğu davacının talimatı doğrultusunda yaptık, bu katalog teslim edildi, bu katalogla ilgili herhangi bir şikayet iletilmedi, bu katalğgun davacı tarafından kullanılıp kullanılmadığını bilmiyorum, bu katalog da dijital olarak hazırlandı ve dijital olarak teslim edildi, daha sonra sıfırdan Türkçe ve İngilizce dijital katalog tasarlanması istendi, biz kataloglarımızı dijital olarak hazırlarız, baskı işine girmeyiz, yalnızca talep edilirse baskı yaparız, ancak bu olayda katalog dijital olarak istendi, —— tasarımlar vardı, davacı taraf bize brifler verdi, ürünlerin fotoğrafları verildi, ben buna göre davacı tarafın talimatları doğrultusunda dijital tasarımları Türkçe ve İngilizce hazırladım, katalog bittikten sonra herhangi bir revize talebi gelmediği ve geri dönüş olmadığı için daha sonra akibetinin ne olduğunu bilmiyorum, ben sadece gelen işi yapıyorum, sonraki uyuşmazlıkla ilgili bir bilgim yoktur, katalog internet üzerinden teslim edildi, dosya çok büyük olduğu için mail atmak olanaksız, o yüzden —– veya türevleri gibi uygulamalarla teslim ettik, onun linkini de mail olarak ayrıca atıyoruz, ben konuya ilişkin hazırladığın her iki kataloğu da bu yolla ayrıca —–bu yolla davacı tarafa gönderdim, teslim ettim,” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür. Tanık … “Ben davacı şirkette 2014 yılından beri çalışırım, daha önce aydınlatma bölümündeydim, şu an genel koordinatör olarak çalışıyorum, davalı … ile 2019 yılında katalog işi yaptık, buna ilişkin teklif detayını tam olarak hatırlamıyorum, hatırladığım kadarıyla davalının işi katalog tasarlamak idi, basım işinin davalıya ait olup olmadığını hatırlamıyorum, işin bedeli 50.000,00 TL idi, bu para davalıya gönderildi, davalı önce fuar kataloğu tasarladı, fuar kataloğu acil bir iş idi, bunun için davalıya bir örnek gösterdik, ancak bizim gösterdiğimiz örneğe çok benzer bir katalog tasarlandı, biz bu kataloğu beğenmedik, anlaşmamıza uygun değildi, mevcut kataloğumuza çok benzer bir katalogdu, bu durumu davalıya bildirdik, ve bu kataloğu fuarda kullanmadık, mevcut kataloğumuzu fuarda kullandık, bizim davalı tarafla anlaşmamız aslında fuar kataloğuna ilişkin değildi, işin özü sadece fuar kataloğuna ilişkin değildi, genel bir katalog tasarlanmasına ilişkindi, daha sonra davalı tarafça fuar bitiminde siparişimiz doğrultusunda herhangi bir katalog tasarlanıp teslim edilmedi, anlaşmazlıktan dolayı ilişkinin devamı gelmedi, belirttiğim gibi fuar kataloğu önceki kataloğumuzun neredeyse bire bir aynısıydı, biz süreç içerisinde karşı tarafla bu durumu konuştuk ve derhal ihbar ettik, davalı tarafla ayrıca sosyal medya paylaşımları konusunda bir anlaşmamız vardı, bu paylaşımlar şablonlara göre yapılacaktı, aynı görseller yazıları değiştirilerek sosyal medyada paylaşılacaktı, ancak buna dair davalının hiçbir hizmeti olmadı,” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tanık … “Ben davacı şirkette 2010 yılından beri çalışırım, 2015 yılından beri aydınlatma bölümündeyim, davalının davacı şirketle münasebeti 2019 yılında başlamıştır, tam tarihi hatırlamıyorum, şirketimizin ürünleri için katalog yapımı söz konusuydu, firma arayışı içerisindeydik, bu vesileyle davalı ile görüştük, davalıyla anlaşmamız paket işiydi, hem katalog yapılacaktı hem sosyal medya işleri vardı, ancak öncelik katalogdu, davalı tarafa ne istediğimizi, ne şekilde istediğimizi hard disk içinde teslim ettik, daha sonra taleplerimizi hem telefon hem mail hem de sözlü olarak bildirdik, bizde bulunan önceki örnekleri gösterdik, bunun karşılığında 3-4 sayfalık bir katalog hazırlandı, bu katalog mevcut kataloğumuz ile neredeyse bire bir aynıydı, fotokopisi gibiydi, sadece bir iki çizgi detayı değişikti, bu sebeple derhal düzeltilmesi gerektiğini bildirdik, süreç içerisinde telefonla sözlü ve mail olarak da iletişime geçtik, ancak herhangi bir geri dönüş alamadık, fuara da eski katalog ile katıldık, fuarda davalının sunduğu kataloğu kullanmadık zaten 3-4 sayfalık taslaktı, sosyal medyaya dair de bir hizmet sunulmadı, bir iki tasarım yapıldı ancak anlaşmamıza göre katalog öncelikliydi, sosyal medya aşamasına katalogdan sonra geçmeyi planladık, anlaşmanın tamamını kaç TL’ye yapıldığını hatırlamıyorum ancak 50.000,00 TL kaparo gönderdiğimizi hatırlıyorum, bildiklerim bunlardan ibarettir” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Bilirkişi—–15/12/2022 tarihli raporu incelendiğinde “Davalı … tarafından hazırlanan katalog, —– ve grafik tasarım ve tanıtımların davacı —– siparişlerine uygun değildir. Hazırlanan kataloglarda ürünlerin ayıbı söz konusudur.” tespitinin yapıldığı görülmüştür.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474. Maddesi uyarınca “(1)İşsahibi, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. (2) Taraflardan her biri, giderini karşılayarak, eserin bilirkişi tarafından gözden geçirilmesini ve sonucun bir raporla belirlenmesini isteyebilir.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 475. Maddesi uyarınca “(1)Eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde işsahibi, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:
1. Eser işsahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme.
2. Eseri alıkoyup ayıp oranında bedelden indirim isteme.
3. Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere, eserin ücretsiz onarılmasını isteme.
(2)İşsahibinin genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır. (3)Eser, işsahibinin taşınmazı üzerinde yapılmış olup, sökülüp kaldırılması aşırı zarar doğuracaksa işsahibi, sözleşmeden dönme hakkını kullanamaz.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/3. maddesi uyarınca “Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.”
Eser sözleşmelerinde bedel bir miktar para olarak kararlaştırıldığından, tarafların bu sözleşmeyi tek taraflı irade beyanları ile feshetmeleri (dönmeleri) mümkündür ve karşı tarafın kabulüne bağlı değildir. Dönme beyanının açık olmasına gerek yoktur. Fesih veya dönme sözcüğü kullanılmasa da iş parasının geri istenmesi gibi dönme iradesini gösteren beyanlarda bulunulmuş ise sözleşmeden dönme iradesinin bildirildiğinin kabulü gerekir (Yargıtay HGK—-Bu halde karşı tarafın dönme-feshin haksız olduğunun tespiti ile sözleşmenin aynen ifasını talep etmesi mümkün değildir (Yargıtay— H.D.—- Bölge Adliye Mahkemesi—-. Hukuk Dairesi —-Esas ve—-Karar).
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden davacının davalının ayıplı ifası nedeniyle sözleşmeden dönmesinden kaynaklı olarak ödemiş olduğu eser bedelinin iadesi alacağına dair başlattığı—–İcra Dairesi’nin —– Esas sayılı takibine vaki itirazın iptali davası olduğu, davacının eserin ayıplı olduğunu ve ayıp ihbarının süresinde yapılmış olduğunu ispatlamakla mükellef olduğu, tacirler arasında dahi olsa ayıp ihbarına ilişkin özel bir ispat vasıtasının bulunmadığı, her türlü delille ispatın mümkün olduğu, mahkememizce yapılan yargılama sonucunda taraflar arasındaki sözleşmenin öncelikle fuar katalogu ve akabinde genel katalog hazırlamak üzerine olduğu hususunun tespit edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın fuar katologuna ilişkin ifanın ayıplı olmasından kaynaklandığı, zira tarafların buna ilişkin uyuşmazlıktan sonra sözleşme ilişkisini de fiilen devam ettirmediği, davacı tanıklarının beyanları, dosyaya sunulan örnek kataloglar ve bilirkişi—–15/12/2022 tarihli raporu dikkate alındığında sözleşme konusu eserin (fuar katalogunun) ayıplı olarak imal edildiğinin kabulünün gerektiği, yine davacı tanıklarının beyanları ve taraflar arasındaki mail yazışmaları dikkate alındığında tarafların katalogun hazırlanması aşamasında sözlü ve yazılı olarak iletişim halinde bulunduğu ve bu sebeple eserdeki ayıbın süresi içerisinde davalıya ihbar edildiğinin kabulünün gerektiği, her ne kadar davacı tarafça açıkça sözleşmeden dönüldüğüne dair bir beyanda bulunulmamış olsa da yukarıda atıf yapılan açıklama ve yargı içtihatları dikkate alındığında davacı tarafın ödemiş olduğu sözleşme bedelini —-. İcra Dairesi’nin —–Esas sayılı takibi ile talep etmesiyle sözleşmeden dönme iradesini gösterdiği, bu sebeple taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiği ve tarafların “Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler” hükmünü öngören TBK 125/3 maddesi uyarınca edimlerini geri isteyebilecekleri, dolayısıyla davacının ödemiş olduğu 50.000,00 TL eser bedelinin iadesini isteyebileceği, yine alacağın likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkmış olması nedeniyle davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun —–. İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı takibine yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2-Takip konusu alacağın (50.000,00 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 10.000,00 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (50.000,00 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 3.415,50 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 853,88 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.561,62 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 916,08 TL dava açma masrafı, 20,00 TL vekalet harcı harcı, 3.118,50 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 4.054,58 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (50.000,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile—- Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.