Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/55 E. 2022/944 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/55 Esas
KARAR NO : 2022/944

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı ile davacı şirket arasında ticari ilişki nedeni ile 09.06.2014 tarihinde —– Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme imzalandığı tarihte davalının gerçek kişi olarak ——unvanı altında vergi mükellefi olarak kayıtlı olduğunu, Söz konuş sözleşmenin Gizlilik ve Rekabet Etmeme Yükümlülüğü başlıklı 11. Maddesindeki düzenlemeye göre sözleşmenin yürürlükte olduğu süre içerisinde ——Ek-1 de belirtilen ürün gurupları ve sistem/ürün /yazılımların rakipleri için araçlık yapmayacağını, temsilcilik, yetkili dağıtıcılık ve benzer faaliyetlerde bulunamayacağı, sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile daha devam edeceğini, ——- bu maddeye aykırı hareket etmesi halinde ——-100.000,00 ABD Doları ceai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder hükmüne yer verildiğini, 09.06.2014 tarihli sözleşmenin açık hükmüne aykırı surette 14.05.2015 tarihinde —— kurarak faaliyete geçirdiğini ve davalı ——bu şirketin kurucusu ve yönetim kurullu başkanı olduğunun tespit edildiğini, ——yönetim kurullu başkanı olduğu ——-ticaret sicil memurluğundaki sicil kaydında yer alan iştigal konusu ve faaliyet alanının davacı şirket ile tıpatıp aynı olduğunu, dolayısı ile davacı şirket ile rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı olarak davalının bizatihi doğrudan rekabet içerisinde olduğunu, Davalı ——-sözleşmenin 11. Maddesinde belirtilen 100.00,00 USD’nin tebliğden itibaren 15 gün içerisinde ödenmesi için —— 01.08.2019 gün —— yev. nolu ihtarnamenin keşide edildiğini, ihtamamenin 02.08.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, bu ihtarnameye karşın ödeme yapılmadığını, dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını iddia ederek; davanın kabulü ile sözleşmenin 11. Maddesi gereği, 100.000,00 USD cezai şartın davalıya tebliği tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, davacının iddiasının aksine sözleşmenin 11.Maddesinde davalının davacı şirket ile aynı iştigal konusunda ticari faaliyette bulunmayacağına dair bir hükmün bulunmadığını, sözleşmenin 11. Maddesinin ikinci paragrafında “Ek-1′ de belirtilen ürün grupları ve sistem/ürün/yazılımların rakipleri için aracılık yapamayacağı, temsilcilik yetkili satıcılık ve benzer faaliyetlerde bulunmayacağına” ilişkin hüküm bulunduğunu, anılan hükme aykırı davranılması halinde cezai şart ödeneceğinin öngörüldüğünü, davalının benzer faaliyette bir şirket kuramayacağı ve/veya davacı şirket ile benzer faaliyetlerde bulunmayacağı şeklinde bir hükmün mevcut olmadığını, Ek-1′ de belirtilen ürün grupları ve sistem/ürün/yazılımları ile sınırlı tutulduğunu, maddenin devamından da anlaşılacağı üzere Ek-1’de belirtilen ürünler için aracılık, temsilcilik, yetkili satıcılık ve benzer faaliyette bulunulmayacağının kabul edildiğini, bunun dışında davalının benzer faaliyette bir şirket kuramayacağı ve/veya davacı şirket ile benzer faaliyetlerde bulunmayacağı şeklinde bir hükmün mevcut olmadığını, davalının davacı şirket ile aynı alanda iştigal ettiği iddiası, davalının kurmuş olduğu şirketin yalnızca Ticaret Sicil de belirtilen faaliyet kapsamına bakılarak belirlenemeyeceğini, özellikle ticaret siciline kayıt sırasında şirketlerin faaliyet alanlarının geniş tutulduğunu, ülkemizde tüm bu alanlarda rekabet etmeme şeklinde bir sınırlandırma yapılmasının da mümkün olmadığını, sözleşmenin çok bariz ve yorumla genişletilemeyecek nitelikte lafzına aykırı bir yorum ile açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı —— taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 11. Maddesinde belirtilen rekabet Etmeme yükümlülüğüne de aykırı davranmadığını, Rekabet yasağı sözleşmesinin ihlal edildiğinin davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, davalının 2006-2013 yılları arasında davacı şirket bünyesinde yedi yıl hizmet akdi ile çalıştığını, davacı tarafça iş akdi feshedildikten sonra 30.05.2014 tarihinde —— unvanlı şahıs firmasını kurduğunu, bu firmada üç boyutlu tarama, kalite kontrol, tersine —— imalatı gibi konularda mühendislik hizmeti vermeye başladığı, davacı şirketin ile iş deneyimi nedeni ile davaya konu “Satış Ve Teknik destek Sözleşmesi” ni yapmak istediğini, davalının üç yıl süresince aracılık, temsilcilik, yetkili satıcılık ve benzer faaliyette bulunmamış ise de bunun dışında davalının firmasının kuruluş amacı olan ve anılan sözleşme imzalanmadan evvel de yapmakta olduğu faaliyetleri ile ilgi rekabet etme yasağı konulmasının da sözleşmenin amacını aşacağını bu huşularda düzenlenecek rekabet yasağı hükmünün de geçerli olamayacağını “ objektif imkansızlık”, nitekim davalının bu faaliyetlerine ——- firmasını kurduktan sonra da aynı şekilde devam ettiği ve bu durumun sözleşmeye aykırı olmadığını, sözleşmedeki rekabet yasağına aykırı olmadığını, davalı tarafından şirket kurularak rekabet yasağını ihlal ettiğini iddia eden davacının kurulduğu tarihten bu yana kurulan şirket ile ticari ilişki içinde olduğu dikkate alındığında açılan bu davanın hakkın kötüye kullanılması niteliğinde değerlendirilmesinin gerektiğini, davacının davalının kurduğu şirket ile kurulduğundan bu yana çalışarak (ticari ilişki içinde bulunarak) niş bu davayı açamayacağının inancını kazandırılmasına rağmen dava açmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—— Asliye Ticaret Mahkemesi’ne, ——-yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
Mahkememizce aldırılan 29/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Davacı ile davalı arasında 09.06.2014 tarihinde —— tarafından —–yürütülen ——satış, kurulum, nakliye ve teslimat eğitim, teknik destek ve ödemelerin düzenlenmesi” konulu bir yıl süreli “Satış Ve Destek Sözleşmesi” imzalandığı,Dava dosyası münderecatında mübrez delillerin taraf ticari defter kayıtlarının incelenmesi sonucunda, Taraflar arasında 09.06.2014 tarihinde imzalanan Satış ve teknik Destek Sözleşmesinin, sözleşme bitim tarihi olan 9.06.2015 tarihinde sonlandırıldığı,
Dava dosyası münderecatında mübrez delillerin taraf ticari defter kayıtlarının ve Ticaret sicil kayıtlarının incelenmesi sonucunda, davalı ——-unvanlı şahıs şirketi ile davacı arasındaki ticari ilişkinin davacı tarafından düzenlenene 21.05.2015 tarihli fatura ile son bulduğu, davalının 31.12.2015 tarihinde işini terkin ettiği ve 05.11.2018 tarih —– sayılı —— terkin edilerek tescil ve ilan edildiği,Dava dışı —— 14.05.2015 tarihinde kurulduğu, kurulduğu tarihten 2019 yılına kadar davacı ile dava dışı ——-Arasında ticari ilişkinin kurulduğu ve kesintisiz devam ettiği, davalı ile 09.06.2014 tarihinde imzalanan sözleşmenin 9.06.2015 tarihinde sonlanmasından sonra davacının dava dışı —– ile ticarete devam ettiği,Davalının eylemlerinin taraflar arasındaki sözleşme m. 11 hükmü kapsamına girmediği, rekabet yasağına aykırılık teşkil etmediği” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava sözleşmeden kaynaklanan borca aykırılık nedeniyle açılan cezai şart alacağının tahsiline ilişkin alacak davasıdır.Dava sebebi taraflar arasındaki 09/06/2014 tarihli Satış ve Teknik Destek Sözleşmesi’nin 11. maddesine dayalı olduğundan mahkememizce sözleşme hukuku ve sözleşmeden doğan borçlara ilişkin davanın değerlendirilmesi yapılmıştır.Taraflar arasındaki 09/06/2014 tarihli Satış ve Teknik Destek Sözleşmesi’nin 11. Maddesi “(1) Taraflar bu sözleşmenin teklif ve siparişlerin içerdiği ticari ve teknik bilgileri ve bu sözleşme, teklif ve siparişler yoluyla edindikleri diğer bilgileri, sözleşme işlerliğinin sağlamak için gerekli olan durumlar dışında üçüncü şahıslardan kesinlikle gizli tutacaklardır. Bu yükümlülük aralarındaki ilişki devam ettiği sürece ve bu ilişkinin herhangi bir nedenle sona ermesinden sonra da devam edecektir. Taraflardan her biri bu yükümlülüklerin ihlali sebebi ile diğer tarafın uğrayacağı her türlü zararın tamamen tazmin etmeyi kabul ve taahhüt etmektedir. (2) Sözleşmenin yürürlükte olduğu süre içerisinde—— bahsi geçen Ek-1′ de belirtilen ürün gurupları ve sistem/ürün/yazılımların rakipler için aracılık yapamaz, temsilcilik yetkili satıcılık ve benzer faaliyetlerde bulunamaz, —— söz konusu rekabet etmeme yükümlülüğü işbu sözleşmenin sona ermesinden sonra 3 yıl süre ile daha devam edecektir.—– bu maddeye aykırı hareket etmesi halinde ——-100.000,00 (yüzbin) ABD doları cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt eder” şeklindedir.
Sözleşme taraf arasında kanun hükmündedir. Bu sebeple kanunların yorumlanmasına ilişkin temel hukuk kuralları, sözleşmelerin yorumlanmasında da geçerlidir. Bu kapsamda istisna öngören hükümlerin yorumlanması özel bir önem taşır. Sınırlama, yasaklama getiren veya normal düzenden ayrılarak istisna öngören kanun hükümlerinin uygulama alanının yorum yoluyla genişletilemeyeceği bir temel hukuk kuralıdır: ——-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179. maddesi uyarınca “(1)Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir. (2)Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir. (3)Borçlunun, kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkı saklıdır.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi sözleşmeden kaynaklanan borca aykırılık nedeniyle açılan cezai şart alacağının tahsiline ilişkin alacak davası olduğu, davacının dayanağının taraflar arasındaki 09/06/2014 tarihli Satış ve Teknik Destek Sözleşmesi’nin 11. maddesi olduğu, bu maddenin davalı yönünden yasaklayıcı bir hüküm getirmesi nedeniyle yukarıda belirtildiği gibi kapsamının yorum yoluyla genişletilemeyeceği hususunun temel hukuk kuralı olduğu, bu sebeple sözleşmenin lafzi yorumu dikkate alınarak sözleşme hükmünde yasaklanan fiillerin sınırlı sayıda dikkate alınması gerektiği, sözleşmede ise cezai şarta bağlanan yasaklayıcı fiillerin *teklif ve siparişlerin içerdiği ticari ve teknik bilgileri ve bu sözleşme, teklif ve siparişler yoluyla edindikleri diğer bilgileri, sözleşme işlerliğinin sağlamak için gerekli olan durumlar dışında üçüncü şahıslardan kesinlikle gizli tutulması
*Ek-1′ de belirtilen ürün gurupları ve sistem/ürün/yazılımların rakipler için aracılık yapamamaması, temsilcilik, yetkili satıcılık ve benzer faaliyetlerde bulunamamasıolarak düzenlendiği, bunlar haricinde herhangi bir fiilin sözleşmeye (borca) aykırılık teşkil etmeyeceği, davalının ticaret sicil kayıtlarında aynı faaliyet alanı ile ilgilenen bir şirketin ortağı ya da yöneticisi olmasının sözleşmenin 11. maddesinde yasaklanan fiillerden kabul edilemeyeceği, bu sebeple davalının taraflar arasındaki sözleşmeye ve borca aykırı davranışının bulunduğunun kabul edilemeyeceği, kaldı ki dosyadaki mevcut bilirkişi raporu da dikkate alındığında davacının sözleşme ile yasaklanan herhangi bir faaliyetinin tespit edilemediği, davacı tarafından yukarıda belirtilen fiil dışında herhangi bir vakıa da ileri sürülmediği, tüm bu sebeplerle davacının sözleşmenin 11. Maddesine dayalı cezai şart alacağının doğmadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının dava açılırken peşin olarak alınan 102,47 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,77 TL’nin hükmün kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 7,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri ——- vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilmesi gereken 1.360,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile —– Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.