Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/531 E. 2022/140 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO: 2020/531
KARAR NO: 2022/140
DAVA: İtirazın İptali
DAVA TARİHİ: 26.10.2020
KARAR TARİHİ: 23.02.2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı banka ile dava dışı —- tarihli sözleşme uyarınca kullandırılan —- tutarındaki krediye müteselsil kefil olduğunu, krediden doğan borcun vadesi geldiği halde ödenmediğini, borçlu dava dışı şirketle birlikte davalıya ihtarname keşide edildiğini, ödeme yapılmaması nedeniyle asıl kredi borçlusu firmanın konkordato davası sebebiyle tedbir kararı bulunduğundan davalı kefil hakkında — sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibine başlandığını, davalı borçlunun icra takibine, borca ve ferilerine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, bu nedenlerle itirazın iptaline, takibin devamına icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, cevaba cevap dilekçesinde özetle, davaya konu kredinin— tarihinde kullandırılan —referanslı —- numaralı —kapsamında kat edildiğini, davalı vekilinin itiraz ettiği icra takip dosyasının içerisinde ve davalıya gönderilen —tarihli ihtarnamede ilgili belgelerin bulunduğunu, davalının cevap dilekçesindeki iddialarının doğru olmadığını, davalının —tarihli taahhütnameyi imzalayarak el yazısı ile taahhütnameyi okuduğunu şerh düştüğünü, davalının dava dışı borçlu —– firmasının tek yetkilisi ve sahibi olduğunu beyan etmiştir.
2-Savunma: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dava dilekçesi ekindeki belgelerin kendilerine tebliğ edilmediğini,—– birden fazla kredi sözleşmesi ve taahhütname bulunduğunu, işbu davanın hangi sözleşmeden ve krediden kaynaklandığını anlayamadıklarını, davalının sözleşmelere kefil olmadığını, taahhütlerden ise sadece birinde davalının şahsi imzasının bulunduğunu, bunda da tarih bilgisinin bulunmadığını, bu şekilde davalının iradesinin sakatlandığını, tüm bu nedenlerle davacı tarafından sunulan sözleşme eklerinin davalı vekiline tebliğine, borcun kaynağının açıkça gösterilmesi için davacıya kesin süre verilmesine, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin 2. Cevap dilekçesinde, davacının sunduğu delillerle, davalının davacıya borcu olmadığının sabit hale geldiğini, cevap dilekçesindeki iddialarının geçerli olduğunu, davanın reddi ve kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK NOKTALARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
3-Davanın tespiti: Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacakların tahsili amacıyla kefil hakkında yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
4-Taraflar arasında çekişmesiz olan hususlar: Ön inceleme duruşmasında taraflar arasında;
“a-Davacı banka ile davalının tek başına sahibi olduğu dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı,
b-Dava dışı şirketin kredi kullandığı” hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı tespit edilmiştir.
5-Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan hususlar: Ön inceleme duruşmasında, davacı ile davalı arasında;
“a-Davalının, icra takibine konu sözleşme ve taahhütnamede imzasının bulunup bulunmadığı,
b-Kefaletin hangi sözleşmeleri kapsayıp kapsamadığı,
c-Davalının kefaletinin hukuka aykırı olup olmadığı, kefalet sözleşmesinin genel işlem şartlarına aykırı olup olmadığı,
ç-Davaya konu alacağın usulüne uygun şekilde kat edilip edilmediği,
d-İcra takibinde istenen faiz oranının fahiş olup olmadığı,
e-Davacı bankanın asıl borçlu şirket ve davalıdan icra takip tarihi itibariyle ne kadar alacaklı olduğu,
f-İcra takibindeki asıl borç dışında hesaplanan faiz miktarı, faiz oranları, gelir vergisi, işlemiş faiz ve buna ilişkin oranların ve miktarların doğru olup olup olmadığı,
g-Davacı bankanın, davalılardan isteyebileceği toplam alacak miktarının ne kadar olduğu,
ğ-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
h-Davanın kısmen veya tamamen reddi halinde, davalının kötüniyet tazminatı isteyip isteyemeyeceği, bu bakımdan alacaklı-davacının icra takibinde haksız ve aynı zamanda kötü niyetli olarak alacaklı olmadığını bildiği halde fahiş istemde bulunup bulunmadığı” noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
6-Genel Kredi Sözleşmesi: Davacı—— akdedilmiştir. Bu sözleşmede davalı …’ın müteselsil
kefil sıfatıyla imzası bulunmamaktadır.-“Müşterinin Borçlar Tamamen Ödeninceye Kadarki Yükümlülükleri” başlıklı 17. maddesinde; “Müşteri, işbu sözleşmeden doğan borçlarını vadesinde ve 16. maddeye göre kendisine bildirilen muaccel borçlarını derhal ödemediği takdirde, temerrüt tarihinden ödeme tarihine kadar geçecek günler için, kullandığı kredinin özel hükümleri ile taahhütnamedeki hükümlerine göre hesaplanacak temerrüt faizlerinin, cezai faizlerinin, masraf, faiz, komisyon ve gider vergisi ve fonlarının işlemeye devam edeceğini kabul eder.” hükmü yer almaktadır.
7—– tarafından, —- tarihinde,
İhracata Yönelik İşletme Sermayesi Kredisi Firma Taahhütnamesi imzalanmıştır.
İhracata Yönelik İşletme Sermayesi Kredisi Firma Taahhütnamesinin;
3. Paragrafında, “Bu Taahhütnamenin Bankanız ile Firmamız arasında akdedilen——–
8. Paragrafında “Kredinin anapara, faiz ve Bankanızca uygulanacak müeyyide
hükmündeki faiz ve benzeri tutarların tarafımızca ödenmemesi halinde; ayrıca bir ihbar ve ihtara gerek olmaksızın; söz konusu tutarların geri ödenmesi gereken tarihinden fiilen ödendiği tarihe kadar geçen süre için, krediye uygulanan akdi faiz oranının—- üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi, vergi ve fonları ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğimizi, gayrikabili rücu olarak kabul ve taahhüt ederiz.” hükümleri yer almaktadır.
8-Kredinin Kullandırılması: Davacı —–uyarınca, dava dışı şirkete—–kredisi kullandırılmıştır.
9-Genel Kredi Sözleşmesi: Davacı—- müteselsil kefaleti ile, —- akdedilmiştir.
——Bu sözleşmenin sonunda imzası bulunan kefiller—– sözleşmeden doğan borçları için sözleşmede belirtilen kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere, müteselsil kefaletin; anapara ve akdi faiz tutarını, bilcümle işlemiş, işleyecek temerrüt faiz
tutarını,———- ortaya çıkacak ilave miktarı, kanuni takip giderlerini, avukatlık ücretlerini ve krediye ilişkin diğer her türlü masrafı kapsadığını kabul, beyan ve taahhüt eder.
Kefiller, bu sözleşmenin, kefaletin niteliğine aykırı olmayan maddelerinin tamamının kendi hakkında da aynen uygulanmasını, bu maddelerde yer alan hususları aynen taahhüt ettiklerini kabul, beyan ve taahhüt ederler.”, “Banka ile müteselsil kefiller, müteselsil kefaletin, sözleşme nedeniyle doğmuş borçları kapsadığı gibi ileride doğması muhtemel borçları da kapsayacağı, borçlunun borcunu vadesinde ödememesi gibi açıkça ödeme güçlüğü içinde olduğunun ortaya çıkması halinde, borçlu takip edilmeden veya taşınmaz rehini paraya çevrilmeden, Banka’nın kefillere başvurabileceğini, Banka tarafından Müşteri’ye açılan kredilerden dolayı, kredinin açılma şekli ve nev’ine göre, sözleşmede yer alan tüm hususlardan da kefillerin Banka’ya karşı sorumlu ve yükümlü oldukları hususlarında mutabık kalmışlardır.” hükümleri yer almaktadır.
10-Taahhütname: Dava dışı—–Taahhütname imzalanmıştır. Taahhütnamenin, — imzalamakla, aşağıda belirtilen hususları da kabul ve taahhüt ettiğimizi gayrikabili rücu olacak şekilde beyan ederiz.”, —-imza tarihinden önce imzaladığımız bütün genel kredi sözleşmeleri ve ekleri, yeni ——-Bankanın firmamıza sağladığı limit, yeni —-çerçevesinde belirlenecektir.”,
3. maddesinde,—– hükümleri yer almaktadır.
Taahhütnamenin alt satırında, müteselsil kefil —– imza tarihinden itibaren geçmiş
kullandırımlar bakımından uygulama alanı bulacağını ve diğer hükümleri anladım.” denerek,
yazının altı —- şahsen imzalanmıştır.
11-İhtarname: Dava dışı—-ödenmemesi üzerine, —- hükümlerine
istinaden, davacı banka tarafından, ——kaynaklanan fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, —-üzere; toplam —- tutarındaki kredi borcunun, ihtarname tarihinden, tamamen ödenerek tasfiye edileceği tarihe kadar, alacaklı—- tutarı ile birlikte, ihtarnamenin tebliğinden itibaren en geç —- ihtarnamede belirtilen hesabına nakden ve defaten ödenmesi, aksi halde söz konusu alacağın, temerrüt tarihinden fiili ödeme tarihine kadar geçecek süre için işleyecek temerrüt faizi,—birlikte yasal yollardan tahsili cihetine gidileceği, bu durumda; yapılan tüm icra ve dava masrafları ile avukatlık ve sair masrafların da borçlulara ait olacağı” ihtar edilmiştir.
12-Borçlulara yapılan tebligatlar ve temerrüt tarihlerinin tespiti: Dava dışı asıl borçlu—- yevmiye sayılı ihtarnameleri, muhatapların —yazılı adresine gönderilmiş olup, —-ihtarnamenin; —- imzasına tebliğ edildiği, davalı —- ihtarnamenin; tevziat saatinde adresin kapalı olması sebebiyle —- tarihinde muhatabın kapısına yapıştırılarak en yakın komşusuna haber verildiği, —- tebligat mazbatalarından anlaşılmıştır. ——- tarihinde tebliğ alan —-, borcunu ödemesi için –saat süre verilmiştir. Verilen bir günlük ödeme süresi gözetildiğinde; dava dışı asıl borçlu —- tarihinde temerrüde düştüğü kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 586. Maddesine göre kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi taahhüt etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehinini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak bunun için borçlunun ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde bulunması gerekir.—–ihtarnamesi, asıl borçluya tebliğ edilmeden önce,— tarihinde kendisine tebliğ edilen müteselsil kefil ——–gönderilen ihtarname usulüne uygun tebliğ
edilmediğinden; davalı müteselsil kefilin, —–takip tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmıştır.
13-İcra Takibi: Davacı alacaklı — aleyhine, — tarihinde, “fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak, tahsilde tekerrür olmamak ve —- yapılacak
kısmi ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmek kaydıyla, —
alacağa, takip tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar, yıllık— oranında işleyecek temerrüt faizi, temerrüt faizinin —gider vergisi, icra giderleri ve avukatlık ücreti ile birlikte — fiili ödeme günündeki ——karşılığının tahsili talebiyle” toplam — icra takibi başlatıldığı, davalı-borçlu —— tarafından sunulan—-tarihli itiraz dilekçesi ile “icra takibine, ödeme emrine, borç tutarına, faiz oranına, işlemiş faiz ve bilcümle ferilerine” itiraz edildiği ve bu nedenle icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
14-Akdi ve Gecikme Faiz Oranlarının Tespiti: —-
ayrılmaz parçası olan İhracata Yönelik İşletme Sermayesi Kredisi Firma Taahhütnamesinin —– ——tarafımızca ödenmemesi halinde; söz konusu tutarların geri ödenmesi gereken tarihinden fiilen ödendiği tarihe kadar geçen süre için, krediye uygulanan akdi faiz oranının —- üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi, vergi ve fonları ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğimizi, gayrikabili rücu olarak kabul ve taahhüt ederiz.” hükmü yer almaktadır.
Davacı —- numaralı —kredisine fiilen uyguladığı akdi faiz oranı yıllık —- olup, işbu krediye uygulanan akdi faiz oranının— katı alındığında; temerrüt faiz oranının yıllık — olduğu tespit edilmiştir.
15-Davacının “ihtarname tarihi itibariyle” alacağı: Bankacı bilirkişi—- tarihli bilirkişi raporunda; davacının —- olan ihtarname tarihi itibariyle, dava dışı—numaralı — ihtarname tarihi öncesi işlemiş faiz ve —ihtarname tarihi öncesi işlemiş faizin —–alacağının olduğu tespit edilmiştir.
Bilirkişi tarafından yapılan bu tespit dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
16-Davacının takip tarihi itibariyle alacağı: Bankacı bilirkişi — tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen —- anapara tutarı üzerinden, —–süre için, davacı bankanın işbu dava konusu krediye uyguladığı yıllık —akdi faiz oranından hesaplanmış, — ihtarname tarihi sonrasına ait akdi faiz, — ihtarname tarihi sonrasına ait akdi faizin—-ihtarname tarihi öncesi işlemiş faiz ve——asıl alacak olmak üzere; davacı —–takip tarihi itibariyle, dava dışı—- kredisinden Kaynaklanmış toplam —- alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
Bilirkişi tarafından yapılan bu tespit dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
17-Delillerin değerlendirilmesi ve sonuç: Sonuç olarak davacı —- İhracata
— Taahhütnamesinin akdedildiği, bu sözleşmede davalı
–müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı, davacı —-
limitli —-akdedilerek, bu sözleşmenin imza tarihinden
önce, davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan bütün ———müteselsil kefaletin sözleşme nedeniyle doğmuş önceki borçları
da kapsayacağı” hususunun hüküm altına alındığı, davalının da bunu kabul ederek ve kendi el yazısı ile Taahhütnamenin altına bu hususu derç etmek suretiyle imzaladığı, bu sebeple de sözleşmeye göre, davacı alacaklı——- tutarındaki borçtan sorumlu olduğu, sözleşmelerin genel işlem koşullarına aykırı olmadığı, sözleşme hükümlerinin, borçluların sözleşmeyi ihlal etmesi ve borçlarını
ödememesi halinde alacağın tahsiline, borcun tasfiyesine ilişkin olduğu, davacının ödeme emrinde yazılı talebinin —- olduğu, bilirkişi tarafından hesaplanan ve mahkememizce kabul edilen alacakla davacı bankanın istemine konu alacak arasında kalan—- farkın, davalı müteselsil kefil —-takip tarihi itibariyle temerrüde düşmesine rağmen, davacının,— ihtarname tarihinden itibaren —oranından temerrüt faizi hesaplayarak talep etmesinden kaynaklandığı, mahkememizce davalı müteselsil kefile hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemiş olduğunun kabul edildiği, bu nedenle asıl borçlunun temerrüdü dolayısıyla oluşan temerrüt faizinden davalı kefilin sorumlu tutulamayacağı, kefilinancak kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve ferilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varıldığından, davanın kısmen kabulü ile; dava dışı asıl borçlu şirketle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçlu—– alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermek gerekmiştir. İşleyecek faiz yönünden de, TBK’nin 100. maddesi uyarınca; takip tarihinden sonra yapılabilecek kısmi tahsilatların öncelikle faiz ve masraflara mahsubu sağlanmak kaydıyla,—- asıl alacağa, davacı bankanın işbu dava konusu krediye uyguladığı yıllık —faiz oranı üzerinden, takip tarihinden itibaren asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar temerrüt faizi, temerrüt faizi üzerinden—–suretiyle, alacağın bu rakamlar üzerinden devamına karar vermek gerekmiştir.
18-İcra inkar tazminatı talebi yönünden inceleme ve değerlendirme: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup kabulüne karar verilen kısmı likit olduğundan ve davalı kefil ve asıl borçlu tarafından ödeme yapılmadığı gibi icra takibine yaptığı itiraz haksız bulunduğundan daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmamakla, likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacak, işlemiş faiz ve —– üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmektedir.
Buna göre, İİK’nin 67. Maddesi uyarınca hükmedilecek icra inkar tazminatına, yabancı paranın icra takip tarihi itibariyle geçerli olan —— karşılığı tespit edilip bu miktar üzerinden karar verilmesi gerektiğinden, İİK’nin 67/2. Maddesi uyarınca likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve —- icra takip tarihindeki —— icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; dava dışı asıl borçlu şirketle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçlu —- dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile, takibin;
a) —- asıl alacağa takip tarihinden itibaren asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar yıllık ——- gider vergisi uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
b)Fazlaya ilişkin işlemiş faiz ve ——isteminin reddine,
2-İİK’nin 67. Maddesi uyarınca hükmedilecek icra inkar tazminatına, yabancı paranın icra takip tarihi itibariyle geçerli olan —— karşılığı tespit edilip bu miktar üzerinden karar verilmesi gerektiğinden, İİK’nin 67/2. Maddesi uyarınca likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve —-toplamı üzerinden icra takip tarihindeki —— icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar kanununa göre alınması gerekli 495.325,33 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 94.120,51 TL harç ve icra dosyasına yatırılan 31.645,70 TL harç olmak üzere toplam 125.766,21 TL harçtan mahsubu ile bakiye 369.559,12 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 94.120,51 TL harç ve icra dosyasına yatırılan 31.645,70 TL harç olmak üzere toplam 125.766,21 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.654,60 TL yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.629,14 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 25,46 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kabul edilen dava yönünden, Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen dava yönünden davacı lehine takdir olunan 161.136,39 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddolunan dava yönünden, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 14.713,42 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca—— bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.299,69 TL’sinin davalıdan, kalan 20,31 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
9-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23.02.2022