Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/528 E. 2021/835 K. 29.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/528 Esas
KARAR NO: 2021/835
DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 05/03/2019
KARAR TARİHİ: 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının—- sigortalısı—-plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunurken bu araçla — plakalı aracın çarpışması sonucu ağır yaralandığını, davalı — plakalı araç sürücüsünün %75— şirketinin sigortacısı olduğu —- araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu olduğunu, tüm tedavi masraflarının davacı şirket tarafından karşılandığını, masrafların — tuttuğunu, davacının — tedavi olmaya zorlanamayacağını, masrafların ödenmesi için davalılara başvurulduğunu, ancak ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik — maddi tazminatın fiili ödeme tarihindeki ——-değeri üzerinden — karşılığının davalı — temerrüt tarihi olan — poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan —tarihinden, davalı — poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla temerrüt tarihi olan —tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
2-Davalı — cevap dilekçesi: Davalı—-eklenen ilk fıkra ile dava açılmadan önce Kuruma müracaat zorunluluğu getirildiğini, tedavilerle ilgili oluşan alacakların halefiyet yoluyla 3. Kişilere geçmesinin mümkün olmadığını, zira ———, bu nedenlerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, işbu davada iş mahkemelerinin görevli olması nedeniyle davanın görev yönünden reddini, iki yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddini, esasa ilişkin olarak da sağlık uygulama tebliği kapsamında trafik kazası nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin —– tarafından karşılandığını, iş göremezlik, maddi-manevi tazminat ve bakıcı giderlerinin sigorta şirketlerinin sorumluluğunda olduğunu, yurtdışın verilen sağlık hizmet bedellerinin davalı —- tarafından karşılanmayacağını, zararın yabancı para olarak istenemeyeceğini, bu nedenle davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
3-Davalı—- cevap dilekçesi: Davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle, —– yıllık dava zamanaşımı süresinin dolduğunu,——- davadan önce davalı sigorta şirketine başvurma zorunluluğu bulunduğunu, davacının başvuruda bulunduğunu, ancak gerekli evrakları iletmediğini, iletilen evraklardan hangi kısımdan— sorumlu olduğunun anlaşılamadığını, davalı şirket aleyhine — dosyasında davacıya—- ana para ödemesi yapıldığını, poliçe dahilinde davalının tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, davanın reddi gerektiğini, davalının faizden sorumluluğunun sınırlı olduğunu talep etmiştir.
Bu arada belirtmek gerekir ki, davalı — tarihli duruşmada mazeret bildiren —-Cevap dilekçesinin sonuna sıfatını doğru yazdığı halde cevap dilekçesinin başlığında sıfatını —olarak yanlış yazdığından — tarihli ön inceleme duruşmasının sigortaya başvuru dava şartının incelenmesine ilişkin — iki yerde — olarak yazan sigorta şirketi davalı—–yanlışlık cevap dilekçesindeki başlık hatasından kaynaklanmıştır.
4-Davalı —-tebliğ edilmiş, ancak davalı— davaya cevap vermemiştir.
Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı sunduğu—- tarihli itiraz dilekçesi ile davanın kendileri açısından reddini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI:
5-Mahkememizin ilk kararı: Mahkememizin —- ilâmıyla görev dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekili karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
6——- sayılı ilâmındaki “Somut olayda davacı, trafik kazası sonucu yaralanan özel sağlık sigortası ile sigortalı için ödenen tedavi masraflarının araçların ——- rücuan tazminini talep etmektedir. Bu durumda uyuşmazlık, davalı sigorta şirketleri açısından sigorta poliçesindeki miktar ile sınırlı olarak ödeme yapılmasına ilişkin olup, zorunlu sigortanın 6102 sayılı TTK’da düzenlenmesine ve aynı Kanunun 4. maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunun kabul edilmesine ayrıca davacının da sigorta şirketi olmasına göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. ——– Açıklanan nedenlerle, bu davaya bakmaya Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğu halde, hukuki ilişkinin ve maddi olayın tespitinde yanılgıya düşülerek, İş Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, HMK 353/1a.3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kesin olarak kaldırılmasına, dosyanın usulünce delillerin toplanarak yargılama yapılması ve karar verilmesi için mahkemesine iadesine karar verilmiştir.” gerekçesi ile Mahkememizin —– tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmiş, dosya Mahkememizin işbu — esas sırasına kaydedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
7-Davalı —- özel dava şartı yokluğu iddialarının incelenmesi: Davalı —sayılı kanunun 7.maddesi ve 5510 sayılı kanunun 93/1.maddesi uyarınca —–, davalı —-vekilinin davalı sigorta şirketine başvuru yapılmaması nedeniyle —— yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
7-a)Davalı — iddiasının incelenmesi ve gerekçe: Davalı —vekilinin dilekçesinde geçen—– kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle ——sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce —— başvurulması zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan başvuruya altmış gün içinde —- verilmezse talep reddedilmiş sayılır. —– karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. —başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
(2) Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle—-tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava ——– resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan —- yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. —- yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.” hükmünü haizdir.
5510 sayılı kanunun 93/1. Maddesi “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir.” hükmünü haizdir.
—– maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin —– güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın—- Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin——karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve —–yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür.
——– sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı —– göre işletene düşen hukuki sorumluluğu —- edeceği düzenlenmiştir. —— yaptırmak zorunludur.
Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri —– olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, —– düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. ——- tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı—– geçtiğinde kuşku yoktur. Buna karşın belgesiz tedavi giderlerinden sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün sorumlulukları devam etmektedir.
Buna göre, işbu dava —- sayılı —– ve davaya bakmakla görevli mahkeme — olarak tespit olunduğundan davacının — başvurma zorunluluğunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle davalı —vekilinin—— yokluğundan reddi talebinin reddine karar verilmiş, verilen karar — tarihli ön inceleme duruşmasında açıklanmıştır.
7-b) Davalı— vekilinin iddiasının incelenmesi: Davalı —— davacının davalı sigorta şirketine eksik belgelerle başvurması nedeniyle davanın özel dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
İstemin dayanağı —– söz konusu maddede, zarar görenin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir.Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri —— karşı artık doğrudan dava açamayacak olup söz konusu yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir.Dava şartları davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Somut olayda, davacı, davalı—– başvurmuş olup, davalı sigorta şirketi başvurunun eksik belgelerle yapıldığını, bu nedenle davalı sigorta şirketinin sorumluğu ile davalı — sorumlu olduğu kısımların ayrıştırılamadığını, bu nedenlerle başvurunun geçerli olmadığını savunmaktadır.
Buna göre, davalı — sorumlu olduğu kısmın tespiti yargılama gerektirdiğinden ve davacıdan dava açmadan önce — sorumlu olduğu kısmın tespiti beklenemeyeceğinden, davalı —- Vekilinin sigortaya başvuru özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi talebinin reddine karar verilmiş, verilen karar —–tarihli ön inceleme duruşmasında açıklanmıştır.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
8-Davanın tespiti: Dava, davacı sigorta şirketinin trafik kazasından kaynaklanan sağlık sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına cismani zarar nedeniyle ödediği tedavi giderinin rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Müsnet davada, davacı —şirketi, sigortalısının — başka araçla çarpışma sonucu gerçekleşen trafik kazası nedeniyle sigortalısına ödediği tedavi giderlerini davalı — kaza yapan araçların—davalı sigorta şirketlerinden tahsilini talep etmektedir.
9-Taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan hususlar: Davalı— davaya cevap vermediğinden, davacı ile davalı —- uyuştukları husus bulunmamaktadır.
Ön inceleme duruşmasında davacı ile davalılar —tarihinde davalı —plakalı araçta yolcu olarak seyahat halinde iken, davalı——- plakalı aracın çarpışması sonucu davacının sigortalısının yaralandığı” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı tespit olunmuştur.
10-Tarafların anlaşamadıkları hususlar: Ön inceleme duruşmasında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Dava zamanaşımı süresinin geçip geçmediği,
b-Davacının sigortalısı—- tedavi masraflarının ne kadar tuttuğu,
c-Davacının, sigortalısı —– için ne kadar tedavi gideri ödediği,
ç-Davalılarının sigortalı araç sürücülerinin kusur oranlarının ne olduğu,
d-Davalıların tedavi masraflarının hangilerinden ve ne oranda sorumlu oldukları, bu kapsamda belgesiz tedavi giderlerinin ne kadar olduğu, bu belgesiz tedavi giderlerinden ne kadarından davalı —–, ne kadarından davalı —- sorumlu olduğu noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
11-Zamanaşımı defii ile ilgili inceleme ve değerlendirme: Davalı — defiiyle ilgili olarak, kaza tarihini—- olduğu, işbu davanın ise— tarihinde açıldığı,ancak davacı tarafın arabuluculuk başvurusunu —-tarihinde yaptığı buna göre arabuluculuğa başvurunun —— yıldan önce yapıldığı, ancak davacının sigortalısına ödemeyi hangi tarihte yaptığının tahkikat aşamasında belli olacağı, davalıların sorumluluğuyla ilgili — esas sayılı dosyasının —- bozulduğuna göre, iki yıllık zamanaşımı süresinin de henüz başlamamış bulunduğu anlaşılmakla, davanın niteliğine, zamanaşımı süresinin başlangıcına esas tarihi ve dava tarihine nazaran davalıların yerinde görülmeyen zamanaşımı defiinin reddine karar vermek gerekmiş, karar — tarihli duruşmada açıklanmıştır.
Davalı —-tarihli dilekçesi ile tekrar zamanaşımı defiinde bulunmuş olup, — tarihli duruşmada davalı — zamanaşımı defi ile ilgili olarak;— tarihli duruşmanın- numaralı ara kararı ile zamanaşımı defiinin reddine karar verildiği, davalı— yeni bir belge sunulmayıp aynı nedenlerle zamanaşımı defiinde bulunulduğu anlaşılmakla, kaza tarihinin—olduğu, işbu davanın ise — tarihinde açıldığı, ancak davacı tarafın arabuluculuk başvurusunu —- tarihinde yaptığı buna göre arabuluculuğa başvurunun – yıllık zamanaşımı süresinin dolmadan yapıldığı hususunun tartışmasız olduğu, davalı —- vekilinin zamanaşımı defiine konu iki yıllık zamanaşımı süresinin ise ——- isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı, davalıların sorumluluğuyla ilgili —– bozulduğuna göre, davacının sigortalısına ödeme yaptığı tarihin değil, davacının zararı ve sorumluları öğrendiği tarihin önemli olduğu, buna göre davacı tarafça arabulucuya başvurulduğu tarihte iki yıllık zamanaşımı süresinin de henüz başlamamış olduğu anlaşılmakla davalının yerinde görülmeyen zamanaşımı defiinin reddine karar verilmiştir.
—-sayılı dosyası: — dosyasında, mağdur—- karar sayılı ilâmla, sanık —- ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
—-esas sayılı dosyasında sanık hakkında —- verilmiş olup, bu karar cezalandırılma niteliğinde bulunmadığından ve mahkemece yapılan tespitler mahkememizi bağlamayacağından ve ayrıca aşağıda belirtildiği üzere Mahkememizdeki davada; davacı, dava konusu rücuen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edilmiş olması nedeniyle, davaya konu trafik kazasındaki sürücülerin kusur oranlarının belirlenmesi sonuca etkili olmadığından —– kararının kesinleşip kesinleşmediği, itiraz edilmeksizin kesinleşmişse, sonrasında sanığın tekrar suç işlemesi nedeniyle dosyanın tekrar ele alınıp alınmadığı, hükmün açıklanıp açıklanmadığı hususları mahkemesine sorulmuş ise de, bu sorulara cevap verilmemiş, Mahkememizdeki davada sonuca etkili olmadığından bu hususta —-cevabı da beklenmemiştir.
—- esas sayılı dosyası:— dosyasında; davacılar — tarafından davalılar—-karşı, ihbar olunan — katıldığı dava sonucunda,— ilâmla, davanın kısmen kabulü ile davacılar —- maddi tazminata, davacıların tümü için manevi tazminata hükmedildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine —- sayılı ilamındaki “Dosya kapsamından; davacıların, dava dilekçesinde davalı olarak—-gösterdiği, karar başlığında ise davalının ticaret ünvanının —- olarak yazıldığı, ——- farklı şirketler olduğunun bildirildiği, gerçek davalının kim olduğunun dosya kapsamıyla tespit edilemediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK 297/1-b maddesi uyarınca hükümde; “tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile—- kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri” yazılmalıdır. Bu husus, kamu düzenine ilişkindir.
Şu durumda, mahkemece, yukarıda anılan bu düzenlemeye aykırı olarak davalının isminin tam ve doğru şekilde yazılmayarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmasına karar verildiği, Mahkemenin — sayılı dosya üzerinden yaptığı yargılama sırasında davacı —- tarihli dilekçesinde davalı taraf ile maddi tazminat yönünden sulh olduklarını, maddi tazminat yönünden davanın konusuz kaldığını, maddi tazminat yönünden vekalet ücreti talebi olmadığını bildirdiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda— karar sayılı ilâmı ile davacı vekilinin —- tarihli dilekçesi ile maddi tazminat taleplerinden vazgeçtiği görülerek bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı—- manevi tazminat verilmesine, diğer davacılar için de manevi tazminata hükmedilmesine karar verildiği, Mahkememizce verilen kararın ve sonrasındaki ek kararın istinaf edilmemesi üzerine —– tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
14—– bilirkişi raporu:—- tarihli bilirkişi raporunda; — kaldırıldığı, — tarihli —- raporunda sağ göz altında —- çıkış tarihli —– anlaşıldığı üzere; —– tarihinde—- tarihinde hastanın ameliyata alındığı, daha önceki hastanede konulan—- sağlık kurulu raporunda %47 nispetinde özürlülük tespit edildiği, —– hareketlerinin tam olduğu, —-adına düzenlenen —- nolu cevabi yazıda —- tespit edilemediği için işlem yapılamadığı bilgisinin olduğu,
— tarafından —- faturaların bilirkişi raporunun — — gösterildiği,—- Trafik kazaları sebebiyle—– bütün—— bedelleri, kazazedenin —–güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde —– Ancak, —– bu kapsama girenler yönünden —— sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez.” Hükmüne, —– Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri —– tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu —-maddesine göre belirlenen tutarın % 20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve —-yükümlülükleri sona erer. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ——–Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer —— kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin ——güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde— tarafından karşılanır.”hükmüne amirdir.
—- yılında geçirdiği trafik kazası ile ilgili —- gördüğü tedaviler ile ilişikli herhangi bir faturanın dava dosyasında olmadığı, Trafik kazası neticesi kamu hastanesinde, özel hastanede yapılan ve yukarıda özetlenen tedavisi ile ilgili herhangi bir tedavi gideri ödemesi yapmayacağı, harcamaların —-yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı açıktır.
Haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan kişi, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ileride yapacağı tüm masraflarını isteyebilir. Bunun tıbbi tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tüm masraflara “iyileşme veya bakım giderleri” denilmektedir.
— yıllarında —-yatarak m tedavi görmüş ve——- ameliyatı geçirmiştir. — geçirdiği ameliyatlar ve tedavi ile– yılında geçirdiği trafik kazası arasında kesin illiyet bağı mevcuttur. —- bakım gideri, geri kalan —- kısmı ise tedavi gideridir.
Kaza sonrası oluşan yaralanma ile yapılan tedaviler uyumlu olup, tedavi giderleri — yapılan tedaviye göre makuldür. Söz konusu ödemelerin—–sorumluluğundadır.
Her ne kadar —- olarak niteleyip yurt dışı tedavi giderlerinin karşılanamayacağı geri gönüşünde bulunmuşsa da durumunun yeniden değerlendirme yapılıp, —- tarihinde imzalanan ve — tarihinde — edilen, —– değişikliği— tarihinde yürürlüğe giren—–kapsamına girip girmediği yönünden de incelenmesinin uygun olacağı düşününülmüştür.
SONUÇ :
1-Kaza sonrası oluşan yaralanma ile yapılan tedaviler uyumlu olup, tedavi giderleri Almanya’da yapılan tedaviye göre makuldür. Söz konusu ödemelerin —- sorumluluğundadır.
2— durumunun —— Sözleşmesi kapsamına girip girmediğinin sorgulanmasının da uygun olacağı” yönünde kanaat bildirdiği anlaşılmıştır.
15-Kusur oranı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Her ne kadar davacı, dava konusu rücuen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin talep edilmiş olması nedeniyle, davaya konu trafik kazasındaki sürücülerin kusur oranlarının belirlenmesi sonuca etkili değil ise de, kararın istinaf edilmesi halinde—- tarafından yeniden hüküm kurulabileceğinden Mahkememizce bu hususta inceleme yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir.
Buna göre, yukarıda açıklanan —- tarihinde yapılan keşif sonucu trafik bilirkişisi —-tarafından düzenlenen — oranında kusurlu olduğu,—– oranında kusurlu olduğunu bildirmiştir.
—- sayılı dosyası üzerinden talimatla ifadesi alınan tanık —- mahkemesindeki ifadesinde “Ben tarafları tanımam. Olay günü olay mahallinde bulunuyordum. — marka araç oldukça hızlı bir şekilde gelerek —- arabasına çarptı. —- yeni hareket etmeye başlamıştı. Seyir halinde değildi. — çarpınca araç devrildi. Bende —— arayarak durumu haber verdim. Yaralılara yardım etmeye çalıştım. Hatta bir kadın araçta sıkışmıştı. Olay sonrasında taraflar ile görüşmedim . Bildiğim kadarıyla herhangi bir ödüm olayı olmadı” şeklinde beyanda bulunmuştur.
—- esas sayılı dosyanda dinlenen davalı tanığı — duruşmadaki ifadesinde; “Ben davalılardan—-köyümüzden—oplaması sebebiyle tanırım, diğer tarafları tanımıyorum, kaza tarihinde ben —– yolu üzerinde ve kaza —- mesafedeki isimsiz lokanta önünde —- bekliyordum, davalı —-kullandığı —– geçti, arkasından kamyon geçti, onun da arkasından süratli bir şekilde — marka araç geçti, ardından çarpışma sesini duyduk, kaza anını görmedim ancak çarpışma sesi üzerine kaza mahalline gittiğimde—- devrilmiş,—- şarampole düşmüştü, davalı —toplama işini yapar, gelirinin ne kadar olduğunu bilmiyorum, maddi durumunun da nasıl olduğunu bilemem, ölen tarafı da tanımam, kaza mahalline vardığımda —-sürücüsü araçtan çıkmıştı, onu görmedim, bir de bayan vardı, bayanın durumu iyiydi, konuşuyordu, kazadan sonra yaralılara araçtan çıkarttıktan sonra kaza mahallinden ayrıldım,——-da ifade vermedim, ceza mahkemesinde de şahitlik yapmadım, nedenini bilmiyorum”şeklinde beyanda bulunmuştur.
—- esas sayılı dosyasında dinlenen davalı tanığı — tanırım, kaza günü —-gitmek üzere yolun kenarında dolmuş bekliyordum, yanımda —- isimlerini hatırlayamadığım — vardı, bucak yolundan davalı—- doğru önce bir —- ardından da süratle gelen —– geçti, ardından fren ve çarpma gürültüsü duyduk, dolmuşu beklediğimiz noktadan kaza yeri görünmüyordu, görmek için yola çıkmamız gerekirdi, gürültü üzerine kaza mahallinde koştuk, — devrilmiş, yola sütler akmıştı, hızlı gelen —araçta ters istikamete dönmüştü, — içerisinde sadece erkek şoför vardı, başka kimse yoktu, onun durumu da pek iyi değil gibiydi, —– —yanındaki kişinin durumu ağırdı, ortalık kalabalıklaştı, dolmuş da gelince biz oradan ayrıldık, bu nedenle—— ifade vermedim, ceza mahkemesinde de şahitlik yapmadım, zira bana haber gelmedi, kaza anında — durumu da pek iyi değildi, bilincini kaybetmişti, —asgari ücret karşılığı çalışır, maddi durumu normaldir, diğer tarafları tanımam, maddi durumlarını bilmem, davacıları tanımam. Davalılardan — toplardı, sahibi —- tanırım, kazadan sonra —içine düşmüştü, biz de bu telefonla — arayarak kazayı haber vermiştik, bu nedenle bu davada şahit olarak gösterilmiş olabilirim.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
—-esas sayılı dosyası üzerinden dosyanın gönderildiği —- sayılı raporda; davalı sürücü —- %80 oranıda kusurlu olduğu, davacı sürücü —–%20 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilindiği üzere, davalının kusurlu olup olmadığına karar vermek yetkisi Mahkememize aittir. Bu nedenle, kazanın oluşumu, kusur oranıyla ilgili olarak —- tarihli raporu, aynı dosyadaki tanık beyanları gözönüne alınarak, kazada, sürücü— asli derecede %80 oranında sorumlu olduğu, —- %20 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
16-Aktüerya bilirkişisi raporu: Aktüerya bilirkişisi —–davalı sigorta şirketleri, davacı şirkete karşı müteselsilen sorumludurlar. Ancak bu hususta takdir mahkemeye ait olduğundan kusur oranlarına göre sorumlu olduklarına hükmedilmesi ihtimaline göre — bakım gideri yönünden davalı — sigortalısının kusuruna isabet eden miktar — olup faiz başlangıç tarihi —. Davalı —-olup faiz başlangıç tarihi —-
Davalı —sorumluluğu kanundan kaynaklanmakta olup davacının başvurusu üzerine temerrüt gerçekleşmiştir. —-tarihli yazıların hangi tarihte tebliğ edildiklerini gösteren bir belgeye rastlanmamıştır. Fakat —- tarihli cevabi yazısında; davacı şirketin talebinin,—- tarihli yazısı ile kendilerine iletildiği belirtilmiştir. O halde davalı —- tarihinde davacının başvurusunu aldığı ve bu tarihte temerrüde düştüğü kabul edilmelidir. Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda davalı —- sorumlu olduğu miktar —başlangıç tarihi dava dilekçesinde talep edildiği şekilde — belirlenmiştir.” şeklinde görüş bildirilmiştir.
17-Delillerin tartışılması ve ——- ilâmı çerçevesinde değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Davacı şirketin, —– kapsamında dava dışı —-sigortalayan yurtdışı sigorta şirketi olduğu, sigortalının geçirdiği trafik kazası sonrası, yaşadığı —- — gördüğü tedavilere ilişkin giderlerin davacı tarafından karşılandığı, şimdi ise sigortalısı için ödediği tedavi giderlerinin kazaya karışan araçları– kapsamında sigortalayan davalı sigorta şirketleri ile — gereğince trafik kazalarında tedavi giderlerinden sorumlu olan davalı—- tahsiline karar verilmesini talep etmektedir.
Dava dışı—- plaka sayılı araç ile — plaka sayılı aracın çarpışması sonucu —— yaralandığı,—- tarafından düzenlenen rapor ve bu mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre sigortacısı davalı —-%20 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak yukarıda belirtildiği üzere davacının talebi rücuen tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili olduğundan kusur oranına ilişkin belirlemenin bu davada Mahkememizce verilen karar açısından sonuca etkisi bulunmamaktadır.
Davacının talebine konu Mahkememizce atanan uzman hekim bilirkişi tarafından düzenlenen —- tarihli raporda; davacı şirketin dava dışı sigortalısı için karşıladığı toplam tedavi giderinin——- kısmının bakım gideri olduğu tespit edilmiştir. Mahkememizce uzman hekim bilirkişi tarafından düzenlenen rapor, dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunmakla hükme esas alınmıştır.
TTK’nin 1472/1 maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Sigortacının halefiyeti, zarar sigortaları için benimsenmiş olup can sigortalarında sigortacının halefiyet hakkı yoktur. Can sigortaları, meblağ sigortası niteliği taşıdığından sigortacı, sigorta ettirene/sigortalıya uğradığı reel zararı değil de poliçede öngörülen belirli bir tutarı ödeme borcu altındadır. Bu itibarla can sigortalarında, sigortalının, sigortacıdan tazminat aldıktan sonra, zarar veren üçüncü kişilerden ikinci bir tazminat talep etmesi de hukuken mümkündür.
Öte yandan, hastalık sigortası da ilaç, hastane ve tedavi masrafları niteliği itibariyle zarar sigortası sayılır ve bu durumlarda, sigortacının ödediği tazminat oranında sigortalının haklarına halef olacağı ve zarardan sorumluluğu bulunan üçüncü kişilere başvuru hakkını elde edeceği kabul edilmiştir. Hastalık Sigortası Genel Şartları’nda da bu yönde hükümler bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir can sigortası türü olduğu halde, hastalık sigortalarında yukarıda belirtilen ilaç ve hastane gibi tedavi masrafları, niteliği itibariyle zarar sigortaları sayıldıkları için bu ihtimalde sigortacının sözleşmeden doğan bir halefiyet hakkının mevcut olduğu kabul edilir. Bu husus 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1519/2. maddesinde yer alan; “Sigortalının uğradığı hastalık, ilaç ve tedavi giderleri için harcama yapılması gibi gerçek zararların sigortacı tarafından karşılanması öngörülen sağlık sigortalarında ise, genel hükümler dışında, zarar sigortalarına ilişkin hükümler ile 1500 ila 1502’nci madde hükümleri sağlık sigortası hakkında da uygulanır.” şeklindeki düzenleme ile de açıkça ortaya koyulmuştur. Davacı şirketin sigortalısı için ödeme yaptığı giderlere yönelik en son fatura tarihi—— Bu tarihten itibaren zararının giderilmesi için davalılara başvurma hakkı olduğu kabul edilmelidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve ——, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceği düzenlenmiştir. Karayolları Trafik Kanunu’na göre zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorunludur.
Davacı sigorta şirketinin sigortalısının uğradığı zarar trafik kazasından kaynaklanmaktadır. 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile KTK 98. maddesinde yapılan değişiklik ve geçici 1. maddesi gereği, trafik kazasından kaynaklanan tedavi giderlerinden —— sorumludur. Ancak ——-değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle —— kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin ——–güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın —— tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin —- tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20 ‘sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve — yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. —- tedavi giderlerinden —- Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Bu nedenle—değerlendirmeye gidilmesi mümkün değildir. Mahkememizce yapılacak iş tedavi giderlerine ilişkin faturaların hizmet ile uyumlu ve gerekli olup olmadığı konusunda — kapsamında bir değerlendirme yapılmaksızın kaza ile illiyet bağı bulunan ve —–sorumlu olacağına karar vermek şeklinde olmalıdır.
Bu nedenle mahkememizce yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda uzman hekim bilirkişiden rapor alınmıştır. Uzman hekim bilirkişi tarafından düzenlenen — tarihli raporda davacı şirketin karşıladığı giderlerden —— sorumluluğunda olan tedavi gideri, geri kalan —- kısmının bakım gideri olduğu tespit edilmiştir. Uzman hekim bilirkişi tarafından düzenlenen rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli görülmekle hükme esas alınmasına karar verilmiştir.
Buna göre; davacı şirketin karşıladığı giderlerden — kısmına ilişkin sorumluluğun davalı —ait olduğu ancak —- bakım gideri yönünden kazaya karışan araçların sigortacıları olan davalı sigorta şirketlerinin sorumluluklarının devam ettiği kanaatine varılmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 88. maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir. Yine 6098 sayılı TBK’nın 61. maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” demekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır ——-Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğü şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır. Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur—-
Davalı sigorta şirketlerinin dava dışı — karşı sorumlulukları KTK’nin 88. maddesi kapsamında olduğundan, halefiyet ilkesi gereğince davacı sigorta şirketine karşı da müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmelidir. Davalı —sorumluluğu ise kanundan kaynaklanan bir sorumluluk olup diğer davalılarla teselsül ilişkisi söz konusu değildir.
Her ne kadar, haksız eylem sorumlularına karşı açılan tazminat davalarında, maddi ve manevi tazminatlara, zararların oluştuğu tarih olan “olay” tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte ise de; KTK’nin 99’ncu maddesinde yer alan “Sigortacılar, hak sahibinin —— genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde ———–sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.” düzenlemesi uyarınca, zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi gereğince ödenmesi gereken maddi tazminatın, daha önce sigorta şirketine başvurulmuş ise başvuru tarihinden itibaren “8 işgünü sonraki” tarihten itibaren, sigorta şirketine başvurulmamış ise dava ya da takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsili gerekmektedir.
Davacı şirketin davalı—- tarihinde başvuruda bulunduğu görülmüştür. Dava dilekçesinde de bu davalı yönünden temerrüt tarihinin —- olarak ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu yazının davalı şirkete hangi tarihte tebliğ edildiği tespit edilememiştir. Bununla birlikte dava şartı arabuluculuk başvurusunun — tarihinde yapıldığı ve tarafların anlaşamadıklarına ilişkin — tarihli arabuluculuk son tutanağının düzenlendiği sabittir. Bu durumda en azından davacı şirketin —tarihinde dava konusu talebe yönelik olarak davalı—- bildirimde bulunduğu ve bu tarihten itibaren — işgünü sonraki tarih olan— tarihinin temerrüt tarihi olarak kabul edilebileceği kanaatine varılmıştır.
Davacı şirketin, davalı —- tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihten itibaren 8 işgünü sonraki tarih olan —- tarihinin, bu davalı yönünden temerrüt tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği varılmıştır.
Davalı —sorumluluğu kanundan kaynaklanmakta olup davacının başvurusu üzerine temerrüt gerçekleşmiştir. — tarihli yazıların hangi tarihte tebliğ edildiklerini gösteren bir belgeye rastlanmamıştır. Fakat —- tarihli cevabi yazısında; davacı şirketin talebinin,—- kendilerine iletildiği belirtilmiştir.—- tarihinde davacının başvurusunu aldığı ve bu tarihte temerrüde düştüğü kabul edilmelidir. Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda davalı —- ve faiz başlangıç tarihi dava dilekçesinde talep edildiği şekilde —–olarak belirlenmiştir.
Sonuç olarak, yukarıda açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile—– tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek — suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki —- tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre, —- olarak açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki —– karşılığı eklenmek suretiyle müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının; faizin başlangıcı ve rücuen tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemlerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1—–tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre, —- açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki —-alınarak davacıya verilmesine,
2—- rücuen tazminatın davalı — tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre, —-açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek temerrüt faizi oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacak fiili ödeme günündeki —- karşılığı eklenmek suretiyle müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacının; faizin başlangıcı ve rücuen tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemlerinin reddine,
4-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 27.068,02 TL harcın, davacı tarafından dava açılırken yatırılan 6.767,01 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 20.301,01 TL’nin 18.317,60 TL’sinin davalı —alınması gerekmekte ise de, —– harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 1.983,41 TL’sinin davalı —- müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 6.767.01 TL harcın, davalı —- müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarf edilen 1.756,15 TL yargılama giderinin 1.584,57 TL’sinin davalı —-müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı —- tarafından sarf edilen 32,50 TL yargılama giderinin davalı SGK üzerinde bırakılmasına,
8-Kabul edilen dava yönünden karar tarihinde davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13/1.maddesi uyarınca 36.187,69.-TL vekalet ücretinin 32.652,15 TL’sinden davalı —-davalı — olmak kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
9-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı —vekilinin yüzlerine karşı, davalı — yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——- Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.29/12/2021