Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/520 E. 2023/314 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/520 Esas
KARAR NO : 2023/314

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/10/2020
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davacı tarafından, davalıya ait bazı makinelerin tamir, bakım, yedek parça vs. onarımları nedeniyle doğan alacağın tahsili amacıyla, —– İcra Müdürlüğünün ——Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, İcra takip dayanağı olarak bazı faturalara yer verilmiş ise de “Taraflar arasındaki cari hesap ilişkisine dayanak faturaların davalı yana kargo ile gönderilerek teslim edildiğini ve davalı tarafından süresinde itiraz edilmediğini” esasında taraflar arasındaki ilişkiden kaynaklı alacağın 13.246,43 TL asıl alacak, işlemiş faizi 1.146,45 TL olmak üzere takip tarihi itibariyle toplam 14.392,88 TL olduğunu, Davalı tarafından icra takibine haksız ve kötü niyetli şekilde itiraz edildiğini, Söz konusu faturaların davalı yana teslim edildiğini, Cari hesap kayıtları incelediğinde de görüleceği üzere davalı yan tarafından, cüzi ödemelerin söz konusu olduğunu, davalı tarafından her ne kadar icra dosyasına yetki itirazında bulunuldu ise de alacağın para borcuna ilişkin olduğundan ve para borcu götürülecek borçlardan olduğundan davacının yerleşim yeri itbariyle sayın mahkemenin yetkili ve görevli olduğunu, açıklanan nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı yanın—— İcra Müdürlüğünün —–Sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan 9020’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahküm edilmesine, ücreti vekâlet ile yargılama giderlerinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, Davacının, yurt dışında çalıştığını ve ülkede ikamet etmediğini, tesadüfen süreçten haberdar olduğunu ve bu şekilde dosyaya beyanda bulunma imkânı yakaladıklarını, “201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 18. maddeleri, HMUK’unun 73, 81, 82, 83 Avukatlık Kanunu 41.maddeleri uyarınca; vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olup, asile yapılan tebligat hüküm ifade etmez.” Şeklinde olduğunu, Davacının süreçte vekil olarak taraf olduğumuzu bildiği halde, davalı Müvekkilin mağduriyetine sebebiyet verebilecek şekil hareket ettiğini, Davanın usul yönünden hatalı olduğunu, öncelikle bu yönüyle davaya itiraz edip ve davanın reddini talep ettiklerini; Davacının, 03.05.2019 tarihinde Beykoz İcra Dairesinden 2019/2145 Esas ve 2019/2146 Esas sayılı takip dosyaları ile davalı aleyhine iki adet İlamsız İcra takibi başlattığını, 2019/2145 Esas sayılı takip dosyasının dayanağı olarak 19.11.2018 tarihli 13.246,43 TL tutarlı faturayı gösterdiğini, Tebligatın “adreste tanınmadığı belirtilerek TK 21. Md uyarınca” yapıldığını, İş butakibe dayanak yapılan faturanın tarihinin 19.11.2018 olduğunu, Ancak o tarihten önce yani 2018 yılı HAZİRAN ayında davalının iş yerini kapattığını, Dolayısıyla davacının (takip alacaklısı) yan ile bu şekil bir alışverişinin olmasının mümkün olmadığını, Ayrıca davacının iddiasını ve faturasını kabul etmediklerini, davalının o dönemde iş yeri olmadığı sebebiyle bu şekil bir alış verişi gerektirir bir durumun olmadığını, Dolayısıyla faturanın uygun olmadığını, davalının, davacıya bu şekil bir borcunun olmadığını, Faturanın davalıya gönderilmesi, davalının bu faturaya itiraz etmemesi gibi durumunda mümkün olmadığını, “Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğu üzere fatura yanında irsaliye ve teslime ilişkin ispatta gerekmektedir.” Şeklinde olduğunu, dolayısıyla sadece davacının kestiği faturanın bu çeşit bir alışverişin varlığına ve borca delil olamayacağını, açıklanan nedenlerle; Öncelikle davanın, dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE, Sayın Mahkemenin aksi kanaatte ise davalı hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının ESASTAN REDDİNE, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahküm edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—-Vergi Dairesi, —– İl Müdürlüğü’ne, —— İcra Dairesi’ne müzekkere yazıldığı anlaşıldı.
Mahkememizce alınan 08/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Sayın Mahkeme’nin kararı doğrultusunda, davacının ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde
Davacının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin tasdiklerinin yasal süresi içinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğu, faturalarla kayıtları uyumlu olan davacı ticari defterlerinin sahipleri lehine delil olma özelliğini haiz olduğu,Taraflar arasında açık hesap ilişkisi olduğu , Takibe konu olan davacı alacağının ticari defterlerde kayıtlarının davalı adına tutulan muavin defter kaydında 13.246,43 TL borç bakiyesi ile kayıtlı olduğu, davacının alacağının takip tarihi itibari ile ticari defter kayıtlarında görüldüğü,
Dava konusu faturaların davalıya teslim edildiğine dair imza, belge tespit edilmediği, kargo firmasından teslim alanın kimlik ve imzasına havi belgenin celp edilmesi teslim alanın(davalı çalışanı veya yakını) davalı adına hareket edip etmediği hususunun araştırılması gerektiği, Dava konusu faturanın aylık 5.000,00 TL ‘nin üzerinde olması sebebi ile davalının Haziran 2018’de işyerini kapattığı beyanının ve davalının BA formunda dava konusu faturanın bildirilip bildirilmediği hususunun vergi dairesinden araştırılması gerektiği
Davacının dava konusu alacağa hak kazandığının kabulü halinde ,taraflar arasında ödeme tarihleri ve temerrüt ile ilgili bir sözleşme veya davacı tarafından davalıya gönderilmiş herhangi bir borç ihtarnamesi bulunmadığından, temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğu, tarafların tacir olması ve davacının talebi gözetilerek davacının davalıdan – takip tarihinden itibaren REESKONT AVANS FAİZİ talep edebileceği” hususları tespit edilmiştir.
Talimat mahkemesi tarafından aldırılan 23/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
” A-) —– İşletme Hesabı usulu defter tuttuğu (2.sınıf) VUK nuna göre defter beyan sistemine tabi olduğu. TTKnuna tabi değil.*28.07.2020 Tarihinde Yürürlüğe Giren 7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 23. maddesi ile 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesinin 3. fıkrasına hem bir değişiklik hem de bir yenilik getirilmiştir.
Önceden kanunun aradığı şartlardan biri diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinde ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması iken, 28.07.2020 tarihinde getirilen değişiklik kapsamında artık bu koşul yerine; diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemiş olması aranmaktadır.
28.07.2020 Tarihli kanun kapsamında aynı zamanda şartlara uygun olarak tutulan ticari defterin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı şeklinde bir yenilik de getirildi.
Bu durumda, 7251 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik ve yenilik dâhilinde ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılabilmesi için aranan yeni şartlar;
a) İki taraftan en az biri tacir olmalı,
b) Uyuşmazlık konusu iki taraftan birinin ticari işletmesi ile ilgili bir hukuki işlem olmalı,
c) Sahibi lehine delil sayılacak defterler ticari defter olmalı,
d) Ticari defterler kanuna uygun olarak tutulmuş olmalı,
e) Bir tacirin tuttuğu bütün defterler birbirini doğrulamalı,
f) Karşı taraf ticari defterlerini hiç ibraz etmemiş olmalı veya karşı tarafın ticari defterleri bu defterlere aykırı olmamalı,
g) Ticari defterine lehe delil olarak dayanan tarafın ticari defterinde de ilgili hususta kayıt bulunmalı şeklinde sıralanabilir.
Ticari işlemin yokluğunun ispatı konusunda var olmayan ilişkinin kaydının da tutulmayacağından bahisle ispat yükünün ağırlığı nedeniyle değişiklik getirilmiştir. Bu itibarla tek bir tarafın ticari defterinde bulunan kayıt ile karşı taraf aleyhine karar verilmesinden vazgeçilmiş ve ilgili maddenin lafzı, ticari defterini ibraz etmeyerek aslında ispat yükünü yerine getirmeyen taraf aleyhine sonuç doğuracağı şeklinde değiştirilmiştir.
B-) Tarafların aralarında ticari ilişkiye dayalı alış veriş olduğu bakiye kalan ihtilaflı —— nolu 17.700,00 TL Fatura ——tarafından 28.05.2018 tarihinde düzenlenmiş ve —— sıra no ile işletme defterine gelir kaydedildiği,EK:1
C-) Davacı—– Bahsi geçen ——nolu 17.700,00 TL faturayı defter kayıtlarına aldığı Bilirkişi Raporunda detaylandırılan faturanın tekrar —– iade faturası kesildiği ve kargoyla malın iade edildiğinden söz edilinen —– tarafından düzenlenen 09.11.2018 Tarih ve—–nolu İADE FATURASI ——işletme defterlerinde kayıt edilmemiştir.İşletme defteri olduğundan cari kaydı mümkün değildir.EK:3 Y GV Beyan.
D-) … Şahıs İşletmesi Olup 2.sınıf İŞLETME Defter Tutmakta Olup Ba-bs Formu Verme Yükümlülüğüne Tabi Değildir.
E-) … İşletme defteri kayıtları gelirler 29.05.2018 tarihi ve giderler 08.06.2018 tarihi itibariyle kayıtları sona ermiştir.
F-) 02.07.2021 tarih ve —- sayılı —–Vergi Dairesi Müdürlüğü Yazısın da (Esas no: —– dosya içeriğinde mevcut) —— vergi nolu —— 08.06.2018 tarihi itibariyle mükellefliği sona erdirdiği bildirilmiştir.
III) SONUÇ : Yukarıda tespitler bölümün de belirtildiği üzere Davalı ve Davacı arasında ticari ilişki mevcut olup ihtilaf konusu bakiye 13.246,43 TL yi doğuran 09.11.2018 Tarih ve —— nolu İADE FATURASI (17.700,00 TL KDV Dahil ) …—-kayıtlarında görülmemiş olup … —– kayıtları 08.06.2018 itibariye kapatılmıştır.” hususları tespit edilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava açık hesap ilişkisine dayalı itirazın iptali davasıdır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi açık hesap ilişkisine dayalı itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davanın hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda faturaya ve ticari defterlere dayandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın da ticari defterlerini ibraz ettiği, her iki tarafın ticari defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, bu sebeple davacının usule ve kanuna uygun tutulmuş açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve birbirini doğrulamış defter kayıtlarının kendisi lehine kesin delil teşkil ettiği, bilirkişi raporu ile de tespit edildiği ve yukarıda açıklandığı üzere kesin delil niteliğindeki davacı (ve davalı) defterlerinde takibe konu alacağın varlığının görüldüğü, bu sebeple davacının alacağını ispatladığı, her ne kadar davalı tarafından hizmetin yapılmadığına ve malların teslim edilmediğine ve iddia edilen ilişkinin gerçekleştiği tarihte davalının aktif vergi kaydının bulunmadığı ve işyerini terk ettiğine dair savunma ileri sürülmüş ise de, somut olayda mahkememizce davacı tarafından alacağa konu hizmetin yerine getirildiği kanaatine varıldığı, vergi kaydının bulunmamasının taraflar arasında hukuki ilişki olmayacağı anlamına gelmeyeceği, bu sebeple davalının açık hesap ilişkisinden kaynaklanan borcunu ödemek yükümlülüğü altında olduğu, yine dosya kapsamında davalının dava konusu alacak nedeniyle temerrüte düşürüldüğüne ilişkin herhangi bir iddia ve delil ileri sürülmediğinden takip tarihinden önce temerrüt gerçekleşmediği ve takipte temerrüt faizi talep edilemeyeceği, dava konusu alacağın açık hesap ilişkisine dayanması ve likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, davalı borçlunun—–İcra Dairesi’nin —— Esas sayılı takibine yaptığı itirazın 13.246,43 TL asıl alacak yönünden İPTALİNE, takibin takip tarihi itibariyle 13.246,43 TL asıl alacak yönünden DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-Kabul edilen alacağın (13.246,43 TL) yüzde 20’sine karşılık gelen 2.649,28 TL icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (13.246,43 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 904,86 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 245,80 TL peşin harcın harcının mahsubu ile bakiye 659,06 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 308,00 TL dava açma masrafı, 11,50 TL vekalet harcı, 1.581,50 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.901,00 TL yargılama giderinin kabul/dava değeri oranına (13.246,43/14.392,88) göre 1.749,57 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (13.246,43 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen dava değeri (1.146,45 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 1.146,45 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul/dava değeri oranına (13.246,43/14.392,88) göre 1.214,85 TL’sinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, bakiye 105,15 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.