Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/49 E. 2020/157 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/49 Esas
KARAR NO : 2020/157

DAVA : Öz Sermaye Tespiti
DAVA TARİHİ : 18/02/2020
KARAR TARİHİ : 24/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Öz Sermaye Tespiti davasında;
GEREĞİ GÖRÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı şirket, şirketin mevcut ortaklarının sahip olduğu hisseleri devir edeceğini, bu nedenle şirket hisselerinin gerçek ve nihai değerinin bilirkişiler vasıtasıyla tespitini talep etmiştir.
DAVANIN VE HUKUKİ YARAR DAVA ŞARTININ BULUNUP BULUNMADIĞININ TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, şirket hisselerinin değerinin tespiti istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114’üncü maddesinin (h) bendi uyarınca “Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması” dava şartları arasında düzenlenmiş olup, aynı Kanunun 115’inci maddesi gereği bu durum kamu düzeni ile ilgilidir ve davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Bu nedenle, işbu davaya konu istemle ilgili olarak, davacının hukuki yararı olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
Şirketlerle ilgili çekişmesiz yargı işi olarak değer tespitine Türk Ticaret Kanunu’nda sadece TTK’nin 342 ve 343. Maddelerinde yer verilmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nda bu maddelerdeki ayni sermaye değer tespiti dışında şirketlerle ilgili çekişmesiz yargı hasımsız olarak değer tespitine ilişkin hüküm bulunmamaktadır.
İşbu davada, davacının istemi, satmayı düşündüğü şirketin hisselerinin gerçek değerinin saptanmasına yöneliktir. Davacının genel hükümlere göre, mahkeme dışında şirket değerleme uzmanı kişi veya şirketlerden, talebine konu hisse değerini tespit imkanı bulunmaktadır.
Bu duruma göre, davacının talebinin Mahkemece karşılanması mümkün değildir. Davacı, illa ki “şirketin değerinin tespitini mahkeme yapsın” diyorsa şirketin fesih ve tasfiyesi veya şirket ortaklığından çıkma davası açması gerekecek olup, dava dilekçesine göre, davacının böyle bir talebi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davanın hukuki yarar bulunmadığından, usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Yasada açıkça dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden araştırılacağı düzenlendiğinden tensip aşamasında dahi dava şartı yokluğu halinde usulden red kararı verilebilir. HMK 137, 138 ve 140. maddedeki ön inceleme aşamasında dava şartlarının inceleneceğine dair düzenlemeler, henüz incelenmemiş ise tahkikata geçilmeden önce dava şartlarının incelenmesi zorunluluğunu belirtmektedir. Bu hükümler her aşamada dava şartlarının incelenebileceğine dair 115. madde düzenlemesine inceleme zamanı bakımından en erken zaman olarak sınır çizen bir düzenleme olmayıp incelemenin en geç ne zaman yapılması gerektiğini göstermektedir.
HMK. nun 30. Maddesine göre Hakim lüzumsuz masraf yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.
Tüm bu nedenlerle davacının işbu davayı açmakta güncel hukuki yararı bulunmadığından HMK’nin 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının işbu davayı açmakta güncel hukuki yararı bulunmadığından HMK’nın 114/1-h ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2- Harçlar yasasına göre alınması gerekli harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3- Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.