Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/478 E. 2023/731 K. 07.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/478
KARAR NO : 2023/731

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/10/2020
KARAR TARİHİ : 06/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.04.2019 tarihinde, davalı —– Belediye Başkanlığı’nca istihdam edilen sürücü davalı —– içinde yolcu olarak, 20 kişiden oluşan futbol takımı ile birlikte, —- plaka sayılı, —— marka yolcu otobüsü ile—–gitmek üzere hareket ettiğini, davalının sevk ve idaresindeki araç, seyir halinde iken —– Karayolunun 40.km sinde, sürücünün dikkatsiz ve tedbirlirsizliği nedeniyle, tek taraflı ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiğini, sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile, otobüsün, yan yatarak devrilmesiyle yolun gidiş istikametinin sağ tarafında bulunanan kayalara çarpması sonucu 3 kişinin öldüğü, 18 kişininin yaralandığı tek taraflı ölümlü ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, ölümlü ve yaralamalı işbu trafik kazası neticesinde yolculardan davacı müvekkili —– ağır yaralandığını, davacının kaza sonucu yakınlarının yardımına muhtaç, engelli hale geldiğini, hala tedavisinin devam ettiğini, kazanın etkisiyle, vücüt bütünlüğünün bozulmasına, çektiği acıların psikolojik travma yaşamasına sebebiyet verdiğini, kaza nedeniyle; —– ailesinin, yakınları davacıların da; vakıanın ağırlığı ve vehameti karşısında psikolojik yönden ve maddi – manevi yönden büyük üzüntü ve ızdırap yaşadıklarını, Kaza günü davacının —– Hastanesinde tedavisine başlandığını, daha sonra tedavisinin devamı için —- getirilen davacı —– uzun tedavi süreci içerisinde ruhsal ve fizksel acı çektiğini, kalıcı şekilde engelli hale gelmesinin ailede büyük üzüntü ve ruhsal çöküntüye sebebiyet verdiğini, davacının sürekli maluliyet halinde olduğunu, bir başkasının bakımına muhtaç durumda olduğunu, davacının maluliyet oranının %80 olarak belirlendiğini, bu nedenle davacının artık çalışamayacak durumda olduğunu, sürekli olarak bir başkasının yardımına muhtaç durumda olduğunu, davalı sürücü —–hakkında;—- Cumhuriyet Başsavcılığı’nın—– numaralı soruşturmasında, kamu davası açılmış olduğunu, yargılaması devam ettiğini, olayın oluşumunda sürücünün ağır kusurlu olduğunu diğer davalıların kusursuz sorumluluk ilkesi gereği sorumlu olduklarını, otobüsün maliki ve işleteninin davalı—— olduğunu, kaza yapan —– plaka sayılı—- marka yolcu otobüsü, davalı —– tarafından, Poliçe No: —– ile Zorunlu Karayolları Yolcu Taşımacılık Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davalılar aleyhine, trafik kazası sonucu cismani zarardan kaynanklanan ve maddi ve manevi tazminat talebini içeren, hukuki uyuşmazlığın arabuluculuk yolu ile çözümlenmesi amacıyla, —– Arabuluculuk Bürosunun 17.0.2020 tarih, —– başvuru numarası ile arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, toplantıda; davalı —–.ve —– Beldiye Başkanlığı katılmadığını, —– nolu anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, davacının maluliyetinin yüksek derecede olduğunu, davanın, Hastane raporları, keşif, tanık, bilirkişi incelemesi v.s. delillerle kanıtlanacağını, bu nedenlerle davacının vücut bütünlüğünün bozulmasından dolayı, cismani zarar, maddi tazminat davası olarak belirlenebilir olduğu zamana kadar; sunulan nedenlerle, davalıların kusuru ile, tedbir ve dikkatsizlik nedeniyle oluşan trafik kazası sonucu davacı —– ağır yaralanmasına, engelli hale gelmesine sebebiyet vermelerinden, davacıların büyük üzüntü ve psikolojik çöküntü yaşamalarına sebebiyet verdiklerinden, uğranılan cismani zarar nedeniyle, maddi taminat olarak; fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydı ile bilirkişi tarafından tespit edilecek gerçek zarar ortaya çıkıncaya kadar çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar için; fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davası kapsamında, 1.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek resekont faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak, sigorta şirketli yönünden teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tahsili ile davacı —–ödenmesini, Refakatçi, Tedavi ve iyileşme masrafları için (gelecekte ve bugüne kadar); Fazlaya dair haklar saklı kalamak kaydıyla, belirsiz alacak davası kapsamında, 1.000,00 TL’sinin kaza tarihinden itibaren işleyecek resekont faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak, sigorta şirketi yönünden teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tahsili ile, davacı —– ödenmesini, Kazanç kaybı için; fazlaya dair haklarımız saklı kalamak kaydıyla, belirsiz alacak davası kapsamında, şimdilik, 1.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek resekont faizi ile birkikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak, sigorta şirketi yönünden teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tahsili ile, davacı —– ödenmesini, Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar için; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, belirsiz alacak davası kapsamında, 1.000,00 TL’sinin kaza tarihinden itibaren işleyecek resekont faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak, sigorta şirketi yönünden teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tahsili ile davacı—– ödenmesine karar verilmesini, Manevi Tazminat Olarak; Fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla,—– için, 200.000,00 TL, —-için 40.000,00 TL, —-için 20.000,00 TL,—–için; 20.000,00 TL, —-için; 20.000,00 TL, —-için; 20.000,00 TL, —- için; 20.000,00 TL, —-için; 20.000,00TL olmak üzere, toplam 360.000,00 TL manevi tazminat olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılar; —-Belediye Başkanlığı, —–müşterek müteselsil olarak tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı——Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; 16.04.2019 tarihli Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağından, davaya konu kazanın —–Karayolunun 40. km. de havanın yağmur yağışlı, zeminin ıslak olması sebebi ile sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikametine doğru tabelaya aracın ön kısmı ile çarpması ve bu çarpmanın etkisi ile aracın yoldan çıkıp yan kısıma devrilmesi sonucu gerçekleştiğinin anlaşıldığını, buradan hareketle, uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, Karayolları Trafik Kanınu 85 vd. maddelerinde düzenlenen işletenin hukuki sorumluluğuna değil; dava dışı idare (Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü) tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği yani yürütülen kamu hizmetinin kusurlu işletildiği meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunmasından kaynaklandığından uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğunun aşikar olduğunu, aksi kabul anlamına gelmemekle birlikte, Sayın Mahkeme adli yargının görevli olduğuna kanaat getirdiği takdirde; bilimsel görüşlerde, trafik kazası ölümle veya bedensel zararla sonuçlanmış ise, davalı ister işleten veya sürücü olsun, ister tek başına sigorta şirketi dava edilsin, her zaman ve her durumda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, çünkü, ölüm sonucu destekten yoksun kalma veya bedensel zararlar nedeniyle tazminat davalarının yasal dayanağı, Ticaret Kanunu değil, Borçlar Kanunu hükümleri olduğunu, belirtilen Yargıtay kararı da gözetilerek, davanın görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesini, dava dışı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği yani yürütülen kamu hizmetinin kusurlu işletildiği; meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunması nedeniyle dava dışı ulaştırma ve altyapı bakanlığı karayolları genel müdürlüğünün davaya davalı olarak dahil edilmesi veyahut davanın ihbar olunması gerektiğini, belirtildiği üzere, 16.04.2019 tarihli Maddi Hasarlı Trafik Kazası Tespit Tutanağından, davaya konu kazanın —–Karayolunun 40. km.’de havanın yağmur yağışlı, zeminin ıslak olması sebebi ile sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş istikametine doğru tabelaya aracın ön kısmı ile çarpması ve bu çarpmanın etkisi ile aracın yoldan çıkıp yan kısıma devrilmesi sonucu gerçekleştiği anlaşıldığını, buradan hareketle, uyuşmazlığın Karayolları Trafik Kanunu 85.maddelerinde düzenlenen işletenin hukuki sorumluluğuna mı; yoksa dava dışı idare (Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğü) tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği yani yürütülen kamu hizmetinin kusurlu işletildiği meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunmasından mı kaynaklandığı hususunun önem arz ettiğini, Şöyle ki, idare hukukunda idarenin iki tür sorumluluğu kabul edilmediğini, biri idarenin özel hukuk ilkeleri doğrultusunda yaptığı sözleşmelerden kaynaklanan özel hukuk sorumluluğu; diğerinin ise, idarenin idare hukuku ilkeleri doğrultusunda yapmış olduğu sözleşmeler ve idarenin her türlü işlem ve eyleminden kaynaklanan kamu hukuku ilkeleri doğrultusunda oluşmuş idare hukukuna özgü sorumluluk türüdür. İdarenin kişilere verdiği zararları tazmin yükümlülüğü, idarenin “hizmet kusuruna (kusurlu sorumluluk)” ve “kusursuz sorumluluğuna” dayanmaktadır. İdarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada “hizmet kusuru” kavramı ile anlatıldığını, hizmet kusurunun tam ve kapsamlı bir tanımını yapmak zor olmakla birlikte genel olarak doktrinde hizmet kusuru; idarenin ifa ile mükellef olduğu herhangi bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenmesinde veya teşkilatında, bünyesinde, personelinde yahut işleyişinde bir takım aksaklık, hukuka aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik, sakatlık veya ihmalin ortaya çıkması, şeklinde tanımlandığını, hizmet kusurunun üç durumda varlığı hem yargı içtihatları hem de öğreti tarafından kabul edildiğini, bu üç durumun; hizmetin hiç işlememesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesidir. Buna göre idare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmeti ile nedensellik bağı kurulabilen zararlarının tazminle yükümlü olduğunu, davacı tarafça açılan iş bu davanın, belirsiz alacak davası olmayıp; kısmi dava olduğunu, dolayısıyla iş bu davanın, kısmi davaya ilişkin hükümlere tabi olduğunu, kaldı ki, davacı tarafın dava dilekçesinde iş bu davanın belirsiz alacak davası olduğuna ilişkin beyanlarının yine aynı dava dilekçesi ile çelişki arz ettiğini, zira, belirsiz alacak davası kavramının 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. Maddesi ile getirildiğini, müvekkil idarenin tazminat sorumluluğu bulunmadığını, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1.Maddesinde, sigortacının poliçede belirtilen aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu zorunlu sigorta limitlerine kadar temin edeceğinin düzenleneceğini, davacının tazminat taleplerini diğer davalı —– ve dava dışı ——sigorta şirketinden talep etmesi gerektiğini, davalıya ait sigorta poliçesi incelendiğinde, araç “bedeni ve maddi zararların” sigorta teminatı kapsamında yer aldığının görüleceğini, bu kapsamda davacının davaya konu alacağını da sigortadan talep etmesi gerektiğini, Kazaya sebebiyet veren aracın yoldan çıkmasına sebep olan olayın, maddi vakıanın, çözüme kavuşması gerektiğini, şoförün kusurundan mı yoksa yoldan kaynaklanan bir sebepten mi aracın yoldan çıktığını, bu hususta gerek ceza mahkemesindeki yargılama bekletici mesele yapılmalı gerekse —– bu konuda rapor tesis edilmelidir. Kaldı ki, sorumluların ortaya çıkması durumunda dava dışı kurum ya da şirketlerin de davaya dahil edilmesi gerektiğini, davacı tarafından, şimdilik 4.000,00-TL maddi, 360.000,00-TL manevi tazminat talep edildiğini, talep edilen tazminat miktarları haksız ve fahiş olduğunu, talep edilen maddi tazminat miktarının dayanakları da açıklanmış olmadığını, davacı, talep ettiği tazminat miktarının açıkça belirlediği halde dayanaklarını dilekçesinde açıklanmadığını, maddi tazminat talebinin bu nedenle reddi gerektiğini, davacı taraf müvekkil idareye başvuru yapmadığından temerrüt durumu gerçekleşmediğini, Yargıtay’ın pek çok emsal kararında belirtildiği üzere borçlunun, alacaklı tarafından temerrüde düşürülmediği durumlarda faiz başlangıcı dava tarihi olacağını, bu nedenle davacı tarafın faiz başlangıcı olarak belirlediği tarihe de itiraz ettiklerini, arz ve izah olunan nedenlerle, Görevsizlik nedeniyle davanın reddini ve dava dosyasının görevli İdare Mahkemesine / Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, Dava dışı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünün ve dava dışı —– Sigorta Şirketinin davaya davalı olarak dahil edilmesini, aksi durumda davanın belirtilen kişilere ihbar olunmasını, Usule ilişkin itirazlarımız nedeniyle davanın usul yönünden reddini, haksız ve yersiz davanın esastan reddini, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin maliki bulunduğu —– plakalı araç müvekkil şirket tarafından Diğer davalı —–Belediye Başkanlığı’na uzun süreli olarak kiralandığını, uzun süreli araç kiralaması sebebiyle müvekkil şirketin araç üzerinde zilyetlik ve istifade hakkı ortadan kalktığını, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere uzun süre kavramı belirli bir gün sayısı ile sınırlamak doğru olmadığını, kiralamanın mahiyeti dikkate alındığında müvekkil şirketle —- Belediyesi arasındaki kiralamanın uzun süreli kiralama olduğunun açık olduğunu, bu hususta Yargıtay —– HD. —- sayılı kararında uzun süre kavramı incelendiğini, Kararda; “Uzun süre” kavramını belirli bir gün sayısıyla sınırlamak, zarar görenleri korumak için getirilmiş olan tehlike sorumluluğunun amacına ters düşeceğini, bu yüzden “uzun süre” kavramı, her olayın özelliğine göre belirlenmesi gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasası’nın 3. maddesinde işleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya “aracı uzun süreli kiralama” ariyet veya rehin gibi hallerde “kiracı” ariyet veya rehin alan kişi olarak tanımlandığını, Karayolları Trafik Yasası’nın 85/1 maddesine göre sorumlu olacak işletenin belirlenebilmesi “uzun süre kavramı”nın açıklığa kavuşturulmasıyla mümkün olduğunu, motorlu araçların kiralanmasında “uzun süre” kavramını belirli bir gün sayısıyla sınırlamak, zarar görenleri korumak için getirilmiş olan tehlike sorumluluğunun amacına ters düşeceğini, bu yüzden “uzun süre” kavramı, her olayın özelliğine göre belirlenmesi gerektiğini, davacıların zarar görmesine yol açan,—– Şirketi adına kayıtlı aracın 6 ay süre ile diğer davalı —– Şirketi’ne kiraya verilerek teslim edildiği açıklandığını ve buna ilişkin araç kira sözleşmesi dosyaya sunulduğunu, —-Şirketi’nin de bu aracı davalılardan —– kiraladığı,—– direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yoldan çıkarak devrilen araçta bulunan davacıların desteğinin öldüğü anlaşıldığını, davacıların desteklerinin ölümüne neden olan eylem, kira süresi içerisinde meydana geldiğini, Bu olgular karşısında adı geçen davalılar arasındaki kiralama işlemini uzun süreli olarak kabul etmek gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının hükümleri uyarınca bir araç üzerinde iki işleten bulunamayacağına göre, yine aynı Yasanın 3. maddesinin tanımlar kısmının işleten başlığı altında belirtildiği üzere, kazaya neden olan aracın —– Şirketi tarafından uzun süreli olarak kiralandığı ve kısa süreli olarak başkası tarafından kullanıldığı sırada zarar yol açan eylemin gerçekleştiği anlaşıldığına göre davalı —– işleten ya da malik olarak sorumlu tutulamayacağını, adı geçen davalı hakkındaki davanın husumet yönünden reddedilmesi gerekirken onun da sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerektiğini, yine, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesinde araç sahibi olan ve mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görünen veya aracın uzun süreli kiralama,ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişinin işleten sayılacağı açık olduğunu, bu nedenle müvekkil şirketin dava konusu kazaya karışan —– plakalı araç ile ilgili olarak işleten sıfatı bulunmadığını, sözleşme konusu olan malın mülkiyet hakkı ile ekonomik işe yararlılığını birbirinden ayırmak amacının güdüldüğü böylece, malın mülkiyeti kiralayanda kalmış olmasına karşın, kullanım ve ekonomik işe yararlılığının kiracıya devredildiği anlaşıldığını, diğer bir anlatımla,kira konusu malın kullanımı ve getireceği yararlar, kiracıya devredilmiş bulunduğunu, kaldı ki, kazaya sebebiyet veren aracın mülkiyeti müvekkil şirket üzerinde olmasına rağmen uzun süreli araç kiralama sözleşmesi ile kullanımının ve tasarrufunun diğer davalı —- Belediyesi’nde olduğunun açık olduğunu, kazada aracı kullanan—- diğer davalılardan —–Belediye Başkanlığı nın çalışanı olduğunu, bu nedenle işleten sıfatının —– Belediyesi’nde olduğunun ortada olduğunu, üçüncü kişilere kiraladığı, aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilemediği için işleten sıfatını taşımadığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olduğuna göre, dosyadaki delil ve belgeler de gözetilerek, davanın husumet yönünden reddi gerekirken,işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerektiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik kanununun 3. maddesine göre aracın uzun süreli kiralama, ariyet ve rehin gibi hallerde kiracı, işleten sayılır hükmü ve aynı kanunun 85. maddesi uyarınca işletenin ağırlaştırılmış sorumluluk kurallarına göre zarardan sorumlu olacağı kabul edilmiş bulunduğunu, benzer bir olayla ilgili açılan ve —–. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülen davada mahkemece kazaya karışan aracın maliki olan şirketi de tazminattan sorumlu tutmuş ancak Yargıtay —-. Hukuk Dairesi’nin —Sayılı ilamında; somut olayda, mahkemece kazaya karışan aracın, maliki olan —-Şirketi tarafından diğer davalı —– kiralandığı belirtildiğini, Mahkemece kararın gerekçesinde isabetli bir şekilde aracın uzun süreli kiralanma sebebi ile işletenliğin—-geçtiği kabul edilmiş ise de diğer davalı olan araç maliki —– şirketinin hangi hukuksal nedene dayalı olarak sorumlu tutulduğuna dair hiç bir gerekçeye yer verilmediğini, bir olayda araç işletenliğinin hem kiralayanda hem de kiracıda bulunması olanaklı olmayıp mahkemenin de kabulünde olan uzun süreli kira sözleşmesine göre davalı —– işletenlik sıfatı sona ermiş olup aleyhine açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığını, müvekkil şirketin huzurda bulunan hukuki uyuşmazlığa konu ölümlü trafik kazasında bir sorumluluğu bulunmadığını, Yüksek yargı kararları ile de ortaya koyduğumuz üzere, aracın işleteni sıfatına diğer davalı belediyenin sahip olduğunu, bu doğrultuda müvekkil şirket yönünden davanın reddine karar verilmesini, —– plakalı araç diğer davalı —– nezdinde Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ve genişletilmiş Kasko Sigorta poliçe ile teminat altına alındığını, bu itibarla ortada tazmin edilmesi gereken bir tazminatın bulunması halinde dahi, muhatabın müvekkil şirket değil, diğer davalı sigorta şirketi olması gerektiği aşikardır. Bu bağlamda da davanın müvekkil şirket yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, Hiçbir surette davacı iddialarını kabul manasına gelmemek ve dilekçemizin bir ve iki numaralı kısımlarında bulunduğumuz itirazlarımızı yenilediğimizi belirtmek kaydıyla, müvekkilin, bahsi geçen kazadan sorumluluğu, kusuru ispatlanabildiği takdirde kusura isabet eden oran ile sınırlı olduğunu, dolayısıyla, müvekkilin sorumluluğunu etkileyecek herhangi bir neden olup olmadığı yahut müvekkilin sorumluluğunu kaldırabilecek bir durumunun olup olmadığı dava dilekçesindeki bilgilerden anlaşılmadığını, bu nedenlerle davacı delilerinin tarafımıza tebliğine karar verilmesi gerektiğini, özellikle destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılar ile miras bırakanlar arasında trafik kazası öncesinde nasıl destek olunduğunu gösterir bilgi ve belgelerin, yine bu iddiada bulunanlar ile miras bırakanların aynı ikametgâhta ikamet edip-etmediklerinin gösterir bilgi ve belgelerin dava dosyasına sunulması gerektiğini, aksi takdirde bu talepte bulunanlar haksız olarak zenginleşmiş olacaklarını, bilindiği üzere sigorta poliçelerinden yapılacak ödemeler kişilerin zenginleşmesi değil geçekten meydana gelen bir zararı telafi etmek amacıyla kurulan işletmeler olduğunu, davacı tarafın 360,000,00-TL manevi tazminat talebinde bulunduğunu, Her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde ilgili talebini diğer davalı sigorta şirketine yönelttiğini açıkça beyan ve ikrar etmiş olsa da, iş bu hukuki uyuşmazlıkta davalı sıfatına sahip müvekkil adına hak kaybına uğramamak adına cevap vermek zorunluluğunun hasıl olduğunu, öncelikle Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre manevi tazminat sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullanılacağını, bu itibarla davacının talep ettiği manevi tazminat tutarı fahiş olup reddi gerekmediğini, ek olarak, müvekkil şirketin davacıların manevi haklarını haleldar edici ve davacıları üzecek hiçbir tutum ve davranışta bulunmadığı şüpheden vareset olduğunu, manevi tazminat talebinin de müvekkil şirket yönünden reddi gerektiğini, Temerrüdü söz konusu olmayan, dolayısıyla davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkil şirketin faiz, muhakeme masrafları ve ücreti vekâletten de sorumlu tutulması mümkün olmadığını, açıklanan ve resen nazara alınacak nedenler ile davacının haksız ve dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan—- Sigorta Şirketi vekili beyan dilekçesinde özetle; Mahkememiz nezdinde görülen, işbu dosya kapsamında—– plakalı araç için müvekkilimiz şirket nezdinde yapılan araştırma mevcut bir poliçe tespit edilemediğini, Poliçe numarasının bildirilmesini talep ettiklerini, cevap haklarının saklı tutulduğunu, Her durumda konu talepler poliçe teminat dışında olduğunu, zamanaşımına uğradığını, Müvekkil şirketin işbu poliçe ile işletenin sorumluluğunu teminat altına almış olup davalının işveren sıfatıyla doğacak olan sorumluluğunun müvekkil şirkete yüklenemeyeceğini, Poliçe teminatının süre ve içerik bakımından dava konusu olayı kapsayıp kapsamadığının değerlendirilebilmesi için dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin tarafımıza tebliği, bu süre zarfında esasa cevap hakkımızın saklı tutulmasını talep ettiklerini, ayrıca HMK md. 63 anlamında ihbar olunan olarak davayı takip edeceğimizi beyan ettiklerini, İhbar olunan sıfatı ile davayı takip imkânımızın sağlanabilmesi için öncelikle ihbar olunan vekili olarak UYAP’a işlenerek davayı takip imkanımızın sağlanmasını talep ettiklerini, zira müvekkil şirketin uyuşmazlık konusu hadisenin poliçe şartları içerisinde yer alıp almadığının değerlendirebilmesi için işbu dava ile ilgili olarak dosya münderecatı kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi gerektiğini, öncelikle ihbar olunan vekili olarak UYAP’a işlenmemize, ilgili belgelerin tarafımıza tebliğine, esasa ve sigorta teminatına ilişkin cevap hakkımızın saklı tutulmasını, ihbar olunan olarak davayı takip edeceğimizden aleyhimize hüküm kurulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişiler Dr. Öğretim Üyesi Yüksek Mühendisi —-, Öğretim Görevlisi Yüksek Dr. Yüksek Mühendisi —- ve Dr. Yüksek Mühendisi —– tarafından sunulan 20/05/2021 tarihli kusur raporda özetle; Dava dosyası içindeki tüm belge, bilgi ve ifadelerin incelenerek olayın cereyan tarzı ışığında irdelenmesi sonucunda, kaza tarzı ve şiddetinden de açık olduğu üzere, davalı sürücü —-anılan yolda, yolun eğimli ve sürekli virajlı kesiminde yağışlı hava ve ıslak yol yüzeyi koşullarında, içinde 20 yolcu bulunan küçük otobüsle, mevcut trafik işaretlerinden de tembihlenmeyerek, olay yeri şartlarına güre yüksek seviyede olduğu anlaşılan bir hızla ve kontrolsüz bir şekilde seyrettiği, seyri sırasında gerektiği ölçüde dikkatli ve tedbirli davranmadığı, yüksek hızda iken vijrajda ani fren yapması ile yönetimindeki taşıtın kayarak kontrolden çıkmasına, yol içindeki normal seyir yörüngesini terkederek gidişine göre, yolun sağ kenarındaki bilgi levhasına çarptıktan sonra, sağdan yol dışı olup devrilmesine, sebebiyet verdiği açıklık kazandığını, davalı sürücü —-tedbirsiz dikkatsiz trafik düzeni ve güvenliği ile ilgili üzen yükümlülüklerine, trafik işaretlerine uyma ve taşıtın hızının mevcut şartlara uygunluğunu sağlama zorunluluğuna aykırı şekilde seyrettiği, sürüş güvenliği bakımından hatalı bu sevk ve idaresinin, kazanım meydana gelişine yol açan yegane etken olduğu ve kazanın meydana gelinesinde birimci (asli) derecede ve tam etkili bulunduğu mütalaa olunduğunu, davacı —–davlı taraf otobüsünde yolcu olup kazanın meydana gelmesinde etkili herhangi bir kural ihlali ve batılı davranışı olmadığını, Kaza akabinde düzenlenen 16/04/2019 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile 17/06/2019 tarihli Trafik Bilirkişi Raporunda da belirtilen kanaat ile örtüşen görüşler yer aldığını, davalı —- Belediye Başkanlığı’nın sorumluluğu hususunun heyetin teknik içerikli uzmanlık alanı dışında kaldığı mülala olunduğunu, bu meydanda başkaca kişi veya kurumların kazanın meydana gelmesinde etkili hatalı davranışlarının veya ihmali bulunduğuna dair bir delil sabit olmadığını, hukuki ve nihai karar tamamen Mahkemenize ait olmak üzere: iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı üzerinde yapmış olunan inceleme sonucunda, arz ve izah edilen hususlar doğrultusunda, dava konusu kazanın meydana gelmesinde, heyetçe —-numaralı davalı taraf otobüsünün sürücüsü davalı —- hatalı sevk ve idaresinin birinci (asli) derecede ve tam %100 oranında etkili olduğu, davacı yolcu —–etkili herhangi bir kural ihlalinin ve hatalı davranışının bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı mahkememiz takdirine arz olunmuştur.
—-Kurumu Başkanlığının 06.12.2021 tarihli—– raporunda özetle;—–oğlu, 03.09.1974 doğumlu —-16.04.2019 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, 03.08.2013 tarih, —- sayılı —– yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri yönetmenliği ile bu yönetmenlik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve —- sayılı —– yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında yapılan değerlendirme ile meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak; Gr 1 I (7C—–65)A %100, E cetveline göre:%100 (yüzdeyüz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,30.03.2013 tarih, —-sayılı —- yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Kas-İskelet Sistemi, Santral ve Periferik Sinir Sistemi Hastalıklarına Bağlı Bozukluklar, yardım, mekanik destek ve veya bir yardımcı cihaz olmaksızın ayağa kalkamama, ağır engellilik, Tablo 4.1’e göre %80, Anorektal Sistem Nörolojik Bozuklukları, anorektal refleks regülasyonu veya istemli kontrolünün olmaması Tablo 4.3’e göre engel oranı %50, Üriner Sistem/Mesane Fonksiyon Bozukluğu, mesanenin refleks veya istemli kontrolünün olmaması, Tablo 4.3’e göre engel oranı %60, Cinsel Fonksiyon Bozukluğu, cinsel fonksiyonun olmaması, Tablo 4.3’e göre engel oranı %60, Balthazard formülü ile %(80+50+60+25)=%97 olduğu, Kişinin tüm vücut engellilik oranının %97(yüzdedoksanyedi) olduğu, Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 18 (onsekiz) aya kadar uzayabileceği, bir başkasının sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu oy birliği ile mütalaa olunmuştur.
Dosyanın yeniden —- tevdi ile Yargıtay —-. HD’nin —– sayılı ilamı gereği, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun davacının sürekli, geçici ve iş göremezliğinin oranı ve geçici/sürekli iş göremezlik döneminde bakıma muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise ne kadar zaman muhtaç olduğu hususunda rapor tanzim edilmesi istenilmiştir.
—–Kurumu Başkanlığının 01.07.2022 tarihli —- maluliyet raporunda özetle;—– oğlu 1974 doğumlu —–16.04.2019 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının;03.08.2013 tarih, —-sayılı—- yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri yönetmenliği ile bu yönetmenlik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için, 11/10/2008 tarih ve —-sayılı—– yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında yapılan değerlendirme ile meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak; Gr 1 I (7C…….65) %100, E cetveline göre: %100 (yüzdeyüz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı,30.03.2013 tarih, —-sayılı —– yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Kas-İskelet Sistemi, Santral ve Periferik Sinir Sistemi Hastalıklarına Bağlı Bozukluklar, yardım, mekanik destek ve veya bir yardımcı cihaz olmaksızın ayağa kalkamama, ağır engellilik, Tablo 4.1’e göre %80, Anorektal Sistem Nörolojik Bozuklukları, anorektal refleks regülasyonu veya istemli kontrolünün olmaması Tablo 4.3’e göre engel oranı %50, Üriner Sistem/Mesane Fonksiyon Bozukluğu, mesanenin refleks veya istemli kontrolünün olmaması, Tablo 4.3’e göre engel oranı %60, Cinsel Fonksiyon Bozukluğu, cinsel fonksiyonun olmaması, Tablo 4.3’e göre engel oranı %25, Balthazard formülü ile %(80+50+60+25)=%97 olduğu, Kişinin tüm vücut engellilik oranının % 97 (yüzdedoksanyedi) olduğu,20.02.2019 tarihli —– sayılı —– Yayınlanan Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkındaki Yönetmeliğe göre değerlendirildiğinde; Kas-İskelet Sistemi, Santral ve Periferik Sinir Sistemi Hastalıklarına Bağlı Bozukluklar, yardım, mekanik destek ve veya bir yardımcı cihaz olmaksızın ayağa kalkamama, ağır engellilik, Tablo 4.1’e göre %80, Anorektal Sistem Nörolojik Bozuklukları, anorektal refleks regülasyonu veya istemli kontrolünün olmaması Tablo 4.3’e göre engel oranı %50, Üriner Sistem/Mesane Fonksiyon Bozukluğu, mesanenin refleks veya istemli kontrolünün olmaması, Tablo 4.3’e göre engel oranı %60, Cinsel Fonksiyon Bozukluğu, cinsel fonksiyonun olmaması, Tablo 4.3’e göre engel oranı %60, Balthazard formülü ile %(80+50+60+25)=%97 olduğu, 1.Kişinin tüm vücut engellilik oranının %97 (yüzdedoksanyedi) olduğu, Engellilik-Özürlülük kavramlarıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği, bir başkasının sürekli bakımına muhtaç durumda olduğu oy birliği ile mütalaa olunmuştur.
Kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen 01.07.2022 tarihli —- maluliyet raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, dosyanın resen seçilecek nitelikli hesaplamalar alanında uzman sigorta aktüer bilirkişi ve SUT uzmanı bilirkişilere tevdi edilerek; Sigorta poliçesine ilişkin dönem ve teminatın belirlenmesi, davacının sürekli iş göremezlik tazminatı, geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri tazminatı ve tedavi masraflarının miktarının belirlenmesi, davalıların talep edilen kalemlerden sorumluluk miktarları ve talep edilen faizin türü ve başlangıcının tespiti istenilmiştir.
Bilirkişiler Dr.—- ve —– tarafından sunulan 06/02/2023 tarihli aktüerya raporunda özetle; 16/04/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu % 100 oranında veya % 97 oranında malul kalan davacı —–tarafından davalılar aleyhine olarak açılan iş bu davada: Davacı —–%100 Oranındaki Maluliyeti ve Ömür Boyu Bakıcı gideri sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının = 2.711.821,81 TL, Davacı—–Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı = 3.206.270,40TL, Davacı —-Tarafından karşılanmayan Tedavi Gideri Sebebiyle Maddi Zararı + 4.500,00TL, Davacı —- % 100 Maluliyeti ve Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı İle —— Tarafından Karşılanmayan Tedavi Giderleri Toplamının = 5.922.592,21 TL, davacı —– % 97 Oranındaki Maluliyeti Ve Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Maddi zararı toplamı; Davacı —- % 97 Maluliyeti Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararının = 2.630.467,16 TL, Davacı —- ömür boyu bakıcı gideri sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararı = 3.206.270,40 TL, Davacı —- tarafından karşılanmayan tedavi gideri sebebiyle maddi zararı + 4.500,00 TL, davacı —– %97 Maluliyeti ve ömür boyu bakıcı gideri sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararı ile —- tarafından karşılanmayan Tedavi giderleri toplamının = 5.841.237,56 TL, Davalı —–ZMMS Poliçesi kapsamında, Sakatlık ve sağlık gideri klozu teminat limit sorumluluğunun; ZMMS poliçesi sakatlık klozu davacı ——%100 veya %997 oranındaki maluliyeti sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının= 360.000,00 TL, ZMMS Poliçesi sağlık gideri klozu davacı —–ömür boyu bakıcı gideri sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının= 360.000,00 TL, Davacı —- maluliyeti ve ömür boyu bakıcı gideri sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararlarının = 720.000,00 TL, Davalı —–kasko poliçesi ihtiyari amil mesuliyet sigortası teminat limit sorumluluğuna göre; davacı —- %100 veya %97 oranındaki maluliyet sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının =50.000,00 TL, Davalı —– Kasko poliçesi koltuk ferdi kaza sigortası teminat limit sorumluluğuna göre; davacı——%100 veya %97 oranındaki maluliyeti sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararının = 10.000,00 TL olarak tespit edildiği sonuç ve kanaatine varılarak taraflarından tanzim olunan işbu bilirkişi heyet raporunu mahkememize sunulmuştur.
Davacı vekili 05/05/2023 tarihli talep artırım dilekçesiyle özetle; 16.04.2019 tarihinde, davalı —- Belediye Başkanlığı’nca istihdam edilen sürücü davalı —– içinde yolcu olarak, 20 kişiden oluşan futbol takımı ile birlikte, —- plaka sayılı, —–marka yolcu otobüsü ile seyir halinde iken;—–Karayolunun 40.km sinde, sürücünün dikkatsiz ve tedbirlirsizliği nedeniyle, tek taraflı ölümlü ve yaralamalı trafik kazasında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ile, otobüsün, yan yatarak devrilmesiyle yolun gidiş istikametinin sağ tarafında bulunanan kayalara çarpması sonucu 3 kişinin öldüğü, 18 kişininin yaralandığı tek taraflı ölümlü ve yaralamalı trafik kazası kazası neticesinde yolculardan davacı müvekkili —- ağır yaralan yakınlarının yardımına muhtaç, engelli hale gelmesi nedeni ile açtıkları yargılamaya konu davanın, belirsiz alacak davası olarak açıldığından, bilirkişi raporları doğrultusunda dava değerini, artırarak harcını tamamlama zorunluluğu doğduğunu, bilirkişi raporunda; davacı Müvekkilinin % 100 Oranındaki Maluliyeti Ve Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Maddi Zararı Toplamının, Davacı Müvekkilinin % 100 Maluliyeti Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı=2.711.821,81 TL, Davacı Müvekkilinin Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı =3.206.270,40 TL, Davacı Müvekkilinin —- tarafından Karşılanmayan Tedavi Gideri Sebebiyle Maddi Zararı+4.500,00 TL olmak üzere Davacı Müvekkilinin —-tarafından Karşılanmayan Tedavi Gideri Sebebiyle Maddi Zararı= 4.500,00 TL olmak üzere; Davacı Müvekkilinin % 100 Maluliyeti Ve Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı İle —-Tarafından Karşılanmayan Tedavi Giderleri Toplamı = 5.922.592,21 TL olarak belirlendiğini, huzurdaki davada belirsiz alacak şeklinde Çalışma Gücünün Azalmasından veya yitirilmesinden Doğan kayıplar için, 1.000,00 TL, Bakım (Refakatçi) ve Tedavi giderleri için, 1.000,00 TL, Kazanç kaybı için, 1.000,00 TL ve Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar için; 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL istenmiş olup; müvekkilinin % 100 Maluliyeti Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı = 2.711.821,81 TL ye; Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı =3.206.270,40 TL ve —– tarafından Karşılanmayan Tedavi Gideri Sebebiyle Maddi Zararı+4.500,00 TL’ye olmak üzere bilirkişi tarafından saptanan müvekkilinin % 100 Maluliyeti Ve Ömür Boyu Bakıcı Gideri Sebebiyle Nihai ve Gerçek Maddi Zararı ile —-tarafından Karşılanmayan Tedavi Giderleri alacağının Toplam 5.922.592,21 TL ye artırarak sigorta şirketi dışında kalan davalılar için kaza tarihinden sigorta şirketi açısından ise başvuru tarihi olan 12.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek resekont faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsil olarak, sigorta şirketli yönünden teminat limiti ile sınırlı olmak üzere tahsili ile davacı —–ödenmesini talep etmiştir.—- Belediye Başkanlığı’ndan —– plakalı aracın kiralanmasıyla ilgili tüm bilgi ve belgeler getirtilmiş, aracın 01.05.2018 – 30.09.2019 tarihleri arasında kiralandığı görülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.16/04/2019 günü saat 08:45 sıralarında —- ili, —- ilçesi, —- mahallesi mevkiinde, davalı sürücü —–sevk ve idaresindeki, davalı—–Şirketi adına kayıtlı, davalı—– Belediye Başkanlığı tarafından kiralanan ve diğer davalı —— Şirketi’ne Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası ve –Sigortası poliçeleri ile sigortalı —– plaka numaralı —-marka, —- model küçük otobüsün virajda seyir hakimiyetini kaybederek yolun sağında bulunan bir bilgi levhasına otobüsün ön kısmı ile çarptıktan sonra sağ taraftan yol dışına çıkan otobüsün sol yanı üzerine devrilmesi sonucu tek taraflı ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü —–tedbirsiz, dikkatsiz, trafik düzeni ve güvenliği ile ilgili özen yükümlülüklerine, trafik işaretlerine uyma ve taşıtın hızını mevcut şartlara uygunluğunu sağlama zorunluluğuna aykırı şekilde hareket etmesinin sebep olduğu ve davalı sürücü —– birinci (asli) derecede ve tam %100 kusurlu olduğu, davacı —-ve diğer yolcuların bir kusurunun bulunmadığı, davacı —- yaralanması sonucu kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre —- alınan 01/07/2022 tarihli maluliyet raporu doğrultusunda tüm vücut engellilik oranının %97 (yüzdedoksanyedi) olduğu ve bir başkasının sürekli bakımına muhtaç durumda olduğunun tespit edildiği, 06/02/2023 tarihli aktüerya bilirkişi raporuna göre davacının %97 maluliyeti sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararı 2.630.467,16 TL, davacının bakıcı gideri sebebiyle nihai ve gerçek maddi zararı 3.206.270,40 TL ve—- tarafından karşılanmayan tedavi gideri sebebiyle maddi zararının 4.500,00 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Olayda uyuşmazlık, haksız fiilden kaynaklanmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Sorumluluk Genel olarak başlıklı 49 ncu maddesi “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmünü düzenlemiştir. Haksız fiil faili davalı sürücü —-olup TBK 49 ve devamı maddeleri uyarınca başkasına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Davalı sürücü —– kural olarak bilirkişi tarafından tespit olunan maddi zararların tümünden sorumludur. TBK’nın Özen sorumluluğu Adam çalıştıranın sorumluluğu başlıklı 66 ncı maddesi “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.” hükmünü düzenlemiştir. Davalı —– Belediye Başkanlığı davalı sürücü —–çalıştırması sebebiyle sürücünün verdiği tüm zarardan kural olarak sorumludur. Davalı —–Şirketi de kazaya karışan—–plakalı aracın Zorunlu Mali Mesuliyet, İhtiyari Mali Mesuliyet ve Koltuk Ferdi Kaza Sigortacısı olduğundan araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitlerinde meydana gelen zarardan sorumludur. Sigorta şirketi için temerrüt ihtarı bulunmadığından temerrüt tarihi dava tarihi, diğer davalılar —-ve —- Belediye Başkanlığı yönünden ise kaza tarihidir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu başlıklı 85 nci maddesi “(Değişik birinci fıkra: 17/10/1996-4199/28 md.) Bir motorlu aracın işle-tilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tara-fından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü düzenlediği, bu hükme göre davalı —– Şirketi’nin de kural olarak araç maliki sıfatıyla haksız fiil failiyle birlikte verilen zarardan sorumludur. KTK’nun Tanımlar başlıklı 3 ncü maddesinin “İşleten : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” hükmünü düzenlediği, davalı —– Şirketi’nin —-plakalı aracı 30.04.2018 tarih ve —– ihale kayıt numaralı sözleşmeyle 01/05/2018 – 30/09/2019 tarihleri arasında davalı —–Belediye Başkanlığına uzun dönemli kiraladığı, bu savunmayı ispatlayan kiralama sözleşmesi, şehir dışı araç görev emri ve ilgili belgelerin dosyaya celp edildiği anlaşıldığından davalı —-Şirketi’nin —–plakalı araç için işleten sıfatı bulunmadığından sorumluluğu cihetine gidilemeyeceği anlaşıldığından davalı —-Şirketi yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Davacı —– araç içerisinde emniyet kemeri takmadığı için müterafik kusurlu bulunmuş ve aktüerya bilirkişisi tarafından tespit olunan tüm maddi zararlar ile bakıcı giderinden %20 oranında indirim yapılmış olup nihai miktarlar üzerinden dava kısmen kabul edilmiştir.TBK’nun Manevi tazminat başlıklı 56 ncı maddesi “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmünü düzenlemiştir. Maddeye göre hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Bu para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1976 günlü ve —-sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Yukarıda anlatılan ölçütler göz önüne alınarak davacının duyduğu acı ve elem, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş şekli, davacının maluliyet oranı, davalı sürücünün % 100 kusurlu olması ve davacı —-ömür boyu bakıma muhtaç olması gözönünde tutularak olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun olarak, davacıların manevi tazminat taleplerinin tümden kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜ K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-a) 2.104.373,73-TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalılar — —– Belediye Başkanlığı ve—- Şirketi’nden (davalı —- Şirketi tazminatın 420.000,00-TL’sinden sorumlu) davalılar —- ve—- Belediye Başkanlığı yönünden kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, davalı —–Şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 21/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı—– verilmesine,
b) 2.565.016,32-TL bakıcı gideri ve 3.600,00-TL —- tarafından karşılanmayan tedavi gideri toplamı 2.568.616,32-TL’nin davalılar —- Belediye Başkanlığı ve —- Şirketi’nden (davalı —– Şirketi tazminatın 360.000,00-TL’sinden sorumlu) davalılar—-ve —- Belediye Başkanlığı yönünden kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz, davalı —– Şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 21/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı—– verilmesine,
c) Davalı —-Şirketi yönünden davanın husumet yokluğundan REDDİNE,
ç) Davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,
d) Harçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat talebi yönünden alınması gerekli 319.211,95 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.243,25 TL harç ile dava esnasında yatırılan 20.268,00 TL tamamlama harcı toplamından mahsubu ile arta kalan 297.700,7‬0 TL harcın davalılar—-, —- Belediye Başkanlığı ve ——(sigorta şirketi %16,69’undan sorumlu)’nden tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
e) Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 1.243,25 TL harç ile dava esnasında yatırılan 20.268,00 TL tamamlama harcı toplamı olan 21.511,25‬ TL harcın davalılar —– Belediye Başkanlığı ve —– Şirketi(sigorta şirketi %16,69’undan sorumlu)’nden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
f) Davacı vekili maddi tazminat talebi yönünden lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 281.459,80 TL vekalet ücretinin davalılar —-, —-Belediye Başkanlığı ve —–Şirketi(sigorta şirketi %16,69’undan sorumlu)’nden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
g) Davalı —– Şirketi yönünden dava husumet yokluğundan reddedildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı —–Şirketi’ne ödenmesine,
h) Davalı —- Belediye Başkanlığı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 147.968,17 TL nispi vekalet ücretinin davacı taraftan tahsili ile davalı —– Belediye Başkanlığı’na ödenmesine,
2- a) 200.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —- ve —- Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —– verilmesine,
b) 40.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar—- ve —- Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —- verilmesine,
c) 20.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar—-ve —-Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —–verilmesine,
ç) 20.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar—- ve —– Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
d) 20.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —- ve —-Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
e) 20.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar—- ve —– Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —– verilmesine,
f) 20.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar —-ve —-Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
g) 20.000,00-TL manevi tazminatının kaza tarihi olan 16/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar—-ve —–Belediye Başkanlığı’ndan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı —-verilmesine,
ğ) Harçlar Kanunu uyarınca manevi tazminat talebi yönünden alınması gerekli 24.591,6‬0 TL harcın davalılar —- ve —– Belediye Başkanlığı tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
h) Davacı vekili manevi tazminat talebi yönünden lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 53.400,00 TL vekalet ücretinin davalılar —- ve—– Belediye Başkanlığından tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
3-Maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden davacı tarafça yapılan 5.403,85 TL yargılama giderinin maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul – kısmen red oranına göre hesaplanan 4.263,70 TL’sinin davalılar —-Belediye Başkanlığı ve—– Şirketi(sigorta şirketi %16,69’undan sorumlu)’nden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine,
4-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin, davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 1.041,49 TL’sinin davalılar —- Belediye Başkanlığı ve—- Şirketi(sigorta şirketi %16,69’undan sorumlu)’nden, arta kalan 262,55‬ TL’sinin davacı taraftan alınarak Hazineye gelir kaydına,
5-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili, davalı ——- vekili ve —— Belediye Başkanlığı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.