Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/474 E. 2022/762 K. 25.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/474 Esas
KARAR NO:2022/762

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:07/10/2020
KARAR TARİHİ:25/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkili ile davalı şirket arasında ticari ilişki kapsamında—satışı yapıldığını davalı tarafa— tarihlerinde satışı yapılan ürün bedellerinin davalı tarafça ödenmediğini, ürünlerin davalı tarafa teslim edildiğini, davalının yasal süresi içinde fatura içeriğine itirazda bulunmadığını, buna rağmen davalı tarafça icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak anlaşmanın sağlanamadığını iddia ederek; davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, alacağın— az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı vekilinin cevap dilekçesinde, özetle,– adet faturaya konu ürünlerin teslim edilmediğini, ürünlerin teslim ediliğine dair bir belge sunulmadığını, müvekkilinin — tarihinde —-keşide numarasıyla, kira sözleşmesinde belirtilen ve taraflarca kanuni tebligat adresi olarak kabul edilen adrese davacı tarafından kesilen faturaların iade edildiğini, davacının teslim etmediği ürünlere ilişkin fatura keşide edip müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacının ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğini savunarak; davanın reddini,—-az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
—-yazılan müzekkereye cevap verildi.
Mahkememiz tarafından alınan—tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“-Dosya kapsamında ve tarafların dava konusu uyuşmazlığa ilişkin tarihleri kapsayan tüm yıllara ait ticari defter ve belgeleri üzerinde davacı ve davalı arasında, yazılı bir sözleşmenin mevcut olmadığı, Alıcı ile satıcı arasındaki sözleşmenin yazılı olabileceği gibi Kanunun 21/3 maddesinde belirtildiği şekilde Telefonla, telgrafla, herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle veya sözlü de olabilmesinin olağan olduğu gerçektir. Şurası muhakkaktır ki, satıcı tarafından bir faturanın düzenlenmiş olmasını, satıcı ile alıcı arasında Kanunun 21/3 maddesinde yazıldığı şekilde bir anlaşmanın bulunduğunun göstergesi olarak kabul edilmesi gerektiği,
– Davalı — tarihinde kurulmuş olduğu (—tarihli—nolu faturadan itibaren ticari mal alım satım işleminin başlamış olduğu ve aynı ay içerisinde — tarihinde—–kiralama faturasının olduğu ve bu tarihten sonra ticari ilişkinin devamlılık gösterdiği, bu nedenden dolayı akti ilişkinin var olduğunun kabul edilebileceği,
– Hukuki durumun değerlendirilmesi ve delillerin taktiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, yukarıda hesap ve tespite göre,—Esas sayılı dosyasına, davalı tarafından yapılan borca itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiği,—- Toplam alacak üzerinden icra takibinin devamı gerektiği” hususları tespit edilmiştir.
Bilirkişiden alınan—tarihli ek raporda özetle;
“- —- kararında akdi ilişkinin ispat edilmesi gerektiği denilmiş, Ticari ilişkinin varlığı somut bir şekilde belli olmakla birlikte, düzenlenmiş hiçbir faturada herhangi bir irsaliye düzenlenmemiş ve teslim edildiğine dair bir imza alınmamış bu neden ile teslim belgesinin olmaması doğal bir durum olarak görülmektedir yani irsaliyenin olmaması teslim alan ve teslim eden bilgilerin olmaması dava konusu faturalardaki ürünlerin teslim edilmediği yönünde net bir kanıya varılamadığı, faturaya süresi içerisinde itiraz edilmemiş, —-bildiriminde bulunulmamış bunun sebebi zaten o tarihte faturaların kabul edilmediği bildirilmiş, defter kayıtlarına makine kiralamaları dahi alınmamıştır, makinalar hala— uhdesinde olduğu halde makina kiralama faturalarına da itiraz edildiği görülmektedir. Bu durumda makina kiralamasının yüksek tutarlı olduğu yönünde farkına varılmasından sonra uzlaşmazlığın olduğu vazıhtır.
– Davacı Vekili —-ve şirket muhasebecisi — ile dava konusu uyuşmazlığa ilişkin yapılan görüşme ve defter ve belgeler üzerinde kök raporda da belirtildiği gibi, Davacı —-kredi kartı çekimlerine ait kayıt olmadığı tespit edilmiştir. Kayıtlar olmadığı gibi bu kredi kartı çekimleri ile ilgili herhangi bir belgenin olmadığı da tespit edilmiştir. Kredi kartlarına ait kayıtların neden olmadığı ve —- cari hesabına girilmediği sorulduğunda şirket muhasebecisi — muhasebeye bilgi ve makbuz verilmediğinden banka hesabına geçen tutar pos hesabına kayıt yapılmış olduğu —- bir cari hesabın olmadığı ve herhangi bir fatura vb. Belgenin bulunmadığı beyan edilmiştir. Bu nedenden dolayı —kredi kartlarından tahsil edilen paraların—-cari hesabına çekilmiş olduğu şüpheye mahal vermeyecek derecede vazıhtır.Davacı —-ait ticari defter ve belgeleri incelemesi sonucu davacı ve davalıya ait ticari defterleri arasında farklılıkların olması, kredi kartı ile yapılan ödemelerin her iki firma tarafından süresinde kayıtlara alınmaması veya hiç alınmaması,—- ticari defter kayıtlarda hataların olması dava konusu faturaların davalı kayıtlarında olmaması gibi nedenlerden ötürü — ayrı hesaplama yapılmıştır.
– Birinci Hesaplama—-olduğu gibidir. — hesaplamada — Kredi Kartları ödemeleri, ticari defter kayıtlarındaki tüm ödemeler ve düzenlenmiş olan tüm faturaların dahil ederek yapılan hesaplama sonucu —-borçlu olduğu hesap ile tespit edilmiştir.
– İkinci hesaplama — olduğu gibidir. — hesaplamaya göre,—- Defter Kayıtlarında Bulunan Faturalara ve Ödemelere göre yapılan Hesaplama sonucunda kredi kartları ödemeleri dahil edilmemiş, defter kayıtlarındaki ödemeler ve düzenlenmiş olan tüm faturalar dahil edilerek yapılan hesaplama sonucu—-borçlu olduğu hesap ile tespit edilmiştir.—— yapılan — defter kayıtlarına göre hatalı kayıtlar çıkarılarak,—- tarafından ödenen kredi kartları ödemeleri dahil edilerek ve dava konusu faturalar ile makine kiralama faturaları dahil edilmeden yapılan hesaplama sonucu sadece —- borçlu olduğu,
—yapılan hesaplama sonucu,—-Kredi Kartları ödemeleri, ticari defter kayıtlarındaki tüm ödemeler ve düzenlenmiş olan tüm faturaların dâhil edilerek yapılan hesaplama sonucu —- borçlu olduğu” hususlarının tespit edildiği görüldü.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE:
Dava fatura alacağına dayalı itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 83. Maddesi uyarınca “(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. (2)Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan hükümleri ticari işlerde de uygulanır.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.”Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın belirtildiği gibi fatura alacağına dayalı itirazın iptali davası olduğu, davacı alacaklının hukuki ilişkiyi ve alacağın varlığını, davalı borçlunun ise borcun ifa veya sair sebeple bulunmadığını ispatlamakla mükellef olduğu, davacının hukuki ilişkinin ve alacağın varlığı hususunda tanık deliline, faturaya ve ticari defterlere dayandığı, davalının savunmasının taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi inkar etmemekle birlikte takip ve dava konusu faturalara ilişkin ürünlerin teslim edilmediği noktasında toplandığı, ticari defterlerin yukarıda atıf yapılan yasa hükümleri uyarınca mahkememizce resen de incelenebileceği, bu doğrultuda taraflara verilen kesin süre içerisinde her iki tarafın da ticari defterlerini ibraz ettiği, tarafların ticari defterlerinin takip ve dava konusu faturalar yönünden uyumlu olmadığı, bu sebeple davacının ticari defterlerinin kendisi lehine kesin delil olarak nitelendirilemeyeceği, yine faturaların değerinin—- bildirilme zorunluluğunun bulunmadığı, ancak taraflar arasında tedarik ilişkisinin bulunduğu hususunun her iki tarafın ticari defterleri ile sabit olduğu, dava tarihi itibariyle dava değerinin senetle ispat zorunluluğu (kesin delille ispat zorunluluğu) altında kalması nedeniyle davacının taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi, alacağını ve teslim olgusunu tanıkla da ispatlayabileceği, bu kapsamda mahkememize dinlenen tanık beyanları (tanık beyanlarının ayrıntılı ve takip konusu alacağa uygun olarak somut veriler içermesi, yine taraflar arasındaki hukuki ilişkinin başlangıç ve bitiş tarihlerine ilişkin tarafların ticari defterleri ile de tespit edilen doğru bilgiler içermesi ve yine takip ve dava konusu faturaların içeriğine ilişkin somut ve doğru veriler içermesi nedeniyle tanık beyanları mahkememizce takdiren hükme esas alınmıştır) dikkate alındığında davacının dava ve takip konusu faturalara konu ürünleri teslim ettiğini ve dolayısıyla faturalardan kaynaklı olarak alacaklı olduğunu ispatladığı, davalının borcu ödediğine ilişkin herhangi bir savunması bulunmadığı gibi bu hususta herhangi bir delil de ileri sürmediği, bu sebeple davalının itirazının iptaline karar verilmesi gerektiği, dava konusu alacağın faturaya dayanması ve likit olması, alacaklının talebinin bulunması ve davalının itirazında haksız çıkması nedeniyle borçlunun icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davanın KABULÜ ile, davalı borçlunun — Esas sayılı takibine yaptığı itirazın İPTALİNE, takibin DEVAMINA,
2- Takip konusu alacağın — karşılık gelen—icra ve inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri —üzerinden hesaplanan ve alınması gereken — karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan — peşin harcın mahsubu ile bakiye —- harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan— dava açma masrafı ve — bilirkişi/posta masrafından ibaret — yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan —-yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
7-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri — üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT — uyarınca hesaplanan —-vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen —-arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.