Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/468 E. 2021/78 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/468 Esas
KARAR NO : 2021/78
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2020
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bankaya kredi başvurusunda bulunmak için çalıştığı iş yeri olan—— almasına rağmen sigortaya asgari ücret bildirildiği için davalı şirket yetkilisi müvekkiline “ihtiyacın olan parayı biz verelim her ay maaşından keselim” teklifinde bulunmaları üzerine müvekkil bu teklifi kabul ettiğini, davalı şirket yetkilisinin vermiş olduğu borca karşılık müvekkiline —- bedelli senet aldığını, davalı işveren çalıştığı süre içinde müvekkillinin maaşını elden ödenen kısmından kesinti yapmak suretiyle borcun büyük bir bölümünü tahsil ettiğini, davalı şirketin — tarihinde müvekkilinin işine son verdiğini daha sonra —- bedelli senedi bakiye — alacak için —– tarihinde icraya koyduğunu, müvekkilinin borcu ödeyerek senedi icradan teslim aldığını müvekkilinin ise işçilik alacaklarının tahsili için —— tarihinde davalı hakkında dava açtığını, davalı alacaklının bu kez müvekkilden herhangi bir alacağı kalmadığı halde müvekkile zarar vermek kastıyla daha önceden icraya konulan aynı senedine dayanarak bu kez —-alacağın tahsili için —- Dosyası ile müvekkili hakkında ikici kez icra takibi yaptığını bu takibin kesinleştiğini, haksız yere başlatılan takibin durdurulmasını,—– dosyası ile yapılan takipten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile ücreti vekaletin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davaya konu edilen dosya—– dosyası olduğunu, bu dosya “kambiyo senetlerine mahsus takip yolu” ile açılmış bir dosya olmadığını, söz konusu dosyanı ilamsız takip yoluyla açıldığını, bu nedenle davacının kambiyo senedinden bahisle ticaret mahkemesinde dava açmasının mümkün olmadığını, davacının taraf işçilik alacaklarından bahis ile—–dosyası ile dava açtığını ve dava dosyasının da halen derdest olduğunu, davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesini ve yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava;İşçinin işvereni aleyhine ikame eylediği bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
Tarafların karşılıklı olarak sunduğu dilekçeler ile de dilekçeler aşaması son bulmuş ve artık iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı başlamıştır.
Bir dava da mahkememizin görevli olabilmesi için davanın ticari dava bulunması gerekir. Ticari davalar da, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. İcra İflas Kanunu’nun 89’ncu maddesindeki haciz ihbarnamesi nedeniyle açılan menfi tespit davalarının, tarafları tacir olsa bile ticari işletmelerinden kaynaklanmamaktadır —–
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Yukarıda değinilen taraf iddia ve savunmaları ile yapılan kanuni açıklama nezdinde somut olaya baktığımızda; davacının davalı nezdinde hizmet döküm sözleşmesi ile anlaşıldığı üzere işçi olarak çalıştığı,davalının da bir dönem işçisi bulunan davacı aleyhine—- keşide tarihli —- bedelli bonoya istinaden icra takibine giriştiği davacının söz konusu bonodan ötürü borçlu olmadığının tespiti istemi ile eldeki davayı mahkememize ikame ettiği anlaşılmıştır.
4857 sayılı Kanunu’nun 1.maddesinde kanunun kapsamı belirtilerek, “Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir. Bu kanun, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.” denilmektedir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1.maddesinde ise “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi görevinin iş mahkemelerine ait olduğu” belirtilmiştir.
Bu şekilde senedin tanzim tarihinde taraflar arasında işçi/işveren ilişkisi bulunmakta olup, bu nedenle davaya bakma görevi iş mahkemesinde olduğundan Mahkememizce görev dava şartının bulunmadığı anlaşılarak aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
KARAR : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nin 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin İŞ MAHKEMESİ OLDUĞUNA,
HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli——İş Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK 20.maddesi uyarınca süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak karar kesinleşmişse kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde taraflardan birinin Mahkememize başvurarak dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesini talep etmesi aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
4-HMK 323/1-a, ğ madde ve bentleri uyarınca yargılama giderinden olan karar ve ilam harcı, vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin HMK 331/2 maddesi uyarınca görevsizlik kararından sonra davaya devam edecek olan—— İş Mahkemesince hükmedilmesine, görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmez ise talep halinde yargılama giderleri hakkında Mahkememizce karar verilmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —–Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı. 04/02/2021