Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/453 E. 2021/330 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/453 Esas
KARAR NO: 2021/330
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 29/09/2020
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili—— numaralı işyeri———– tarihinde hırsızlık olayının meydana geldiğini, meydana gelen bu hırsızlık olayında ekspertiz raporunda ayrıntısı belirtilen cins ve miktarda kablo çalınmış olup müvekkili şirket tarafından sigortalısına bu nedenle uğradığı zarara karşılık —- tazminat ödendiğini, müvekkili şirketçe sigortalısına ödenen tazminatın rücuen tazmini için davalı aleyhine——- dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davalının itirazı haksız ve dayanaksız olduğunu, davalı tarafın hırsızlığın meydana geldiği işyerinin bulunduğu sanayi sitesinin yöneticisi olup ayrıca alanın güvenliği için —– istihdam ederek sanayi sitenin güvenliğini sağladığını, bu nedenle davalının meydana gelen hırsızlık olayı sonucunda oluşan zararlardan sorumlu olduğunu, anlaşmazlığı çözümü için arabuluculuk yoluna gidildiğini ancak bu süreç içerisinde anlaşma sağlanamadığını belirterek, davalının tüm itirazlarının iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili kooperatif davacı şirketin sigortalısının dükkanının güvenlik personeli olmadığı gibi site sakinlerinin dükkanlarında meydana gelecek muhtemel hırsızlık eylemlerine karşı personel istihdam etmediğini, davacı yanın sigortalısı—– o dönemde alınan aylık aidat yalnızca ———dava dışı şirketin iş yerinin hırsızlığa karşı korunmasının vaad edildiğini iddia etmek hayatın olağan akışına uygun değildir. Üstelik bu aidat içerisinde bir çok genel gidier kalemleri de dahil olduğunu, site içerisinde bulunan güvenlik kamareları canlı izlenerek hırsızlık önleme maksatlı değil delil tespiti maksatlı yani meydana gelmiş olayları geçmiş tarihli izleyerek hukuka aykırı olan olayların faillerini tespit maksatlı olarak kurulduğunu, ayrıca hukuka aykırı eylem yapmak isteyen kişilere karşı kamera varlığının caydırıcı özelliği de amaçlandığını, müvekkili kooperatifçe inşa edilen sitede —- uygulanmakta olup mevcut tapuda da mübrez yönetim planına göre müvekkilin dava dışı site sakinlerinin dükkanlarını hırsızlıktan koruma gibi bir yükümlülüğünün olmadığını, olayın — gelmiş olup hırsızlığın meydana geldiği sanayi sitesinde iş yerleri—– çalışabildiğini, hırsızlık bir —— meydana gelmiş olmadığını, özel sektörde —- olduğunun iddia edilemeyeceğini,—— görüntülerine giren ticari aracın dava dışı ——- kendisine ait olup olmadığının belli olmadığını, bu aracın pek tabi olayın meydana geldiği gün personelce —-ait olduğu düşünülebileceğini, bu düşünceden de kimsenin sorumlu tutulamayacağını, dava dışı —kendi iş yerinin güvenliğini kendisi sağlamakla mükellef olduğunu, alarmının ve kepenginin olmadığını, kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini, davacı şirketin poliçe yapmadan önce müvekkil kooperatifle görüşmediğini, hırsızlığa karşı güvenlik hizmeti verilip verilmediğinin de sorulmadığını, site sakinlerinin %90’ının alarm sisteminin mevcut olduğunu, bunun da herkesin kendi güvenliğini sağlamanın önlemini almakla mükellef olduğunu, davacının ve sigortalısının kendi kusurlarından faydalanarak kazanç elde etme gayesinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava davacı sigorta şirketi nezdinde —- işyerinde — tarihinde meydana gelen hırsızlık nedeniyle ödenen tazminatın rücuen tazmini için davalı aleyhine ———–ile yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali ile icra inkar tazminatı talebine ilişkindir.
Sigorta rücu davaları 6102 sayılı TTK nun 1472. maddesi hükmünden kaynaklanmaktadır.Davanın TTK 1472. maddeden kaynaklanmış olması nedeniyle halefiyet ilkesi dikkate alındığında , davada görevli mahkemenin sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki dava, ticari dava niteliğinde ise davaya Ticaret Mahkemesinde bakılacak, böyle değilse yani esas uyuşmazlık ticari nitelikte değilse böyle bir dava da Ticaret Mahkemesi görevli olmayacaktır.Somut olayda dava dışı sigortalı tacirdir. Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir.Bu nedenle , halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz .Bu dava , aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir.Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusudur.
Davalı ——–Davalı kooperatiften sitede toplu yönetime geçilip geçilmediği sorulmuş cevap yazısında,
Kooperatifin tasfiye edilip ayrı bir site yönetimine geçilmediğinin bildirildiği anlaşılmıştır.
Mahkemelerin görevi, 6100 Sayılı HMK.nun 1.maddesinde belirtildiği üzere ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir. Aynı yasanın 114/1-c bendinde mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmıştır. Dava şartlarının ise mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağı dava şartı noksanlığının tespiti halinde ise davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddedileceği de yine aynı yasanın 115.maddesinde düzenlenmiştir. Mahkemenin görevi ile ilgili düzenlenmeler niteliği itibariyle taraflar yönünden usulü kazanılmış hak oluşturmaz.
Açıklanan nedenlerle, esas uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığı değerlendirilerek mahkememizin görevsiz olduğu ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsiz olması nedeni ile HMK 114/1-c delaletiyle 115/2 maddeleri gereğince davanın usulden REDDİNE
2-HMK 20.Maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra 2 haftalık süre içerisinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi hususunda mahkememizden talep edilmesi halinde dosyanın görevli —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, bu süre içerisinde müracat edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, (ihtarat yapıldı.)
3-Yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde——— Adliye Mahkemesi nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/04/2021