Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/448 E. 2021/698 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2020/448 Esas
KARAR NO: 2021/698
DAVA : Konkordatonun Feshi
DAVA TARİHİ: 23.09.2020
KARAR TARİHİ: 20.10.2021
Mahkememizde görülmekte olan Konkordatonun Feshi davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, müvekkili — olduğunu, müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine—- üzerinden icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe davalı şirket tarafından itiraz edildiğini, müvekkilinin itiraz üzerine duran takibi harekete geçirmek amacıyla —- üzerinden itirazın iptali yoluna başvurduğunu, itirazın iptali davasına —- tarafından müvekkilinin davalı şirketten alacaklı olduğunun belirlendiğini, ilgili karara göre — temerrüt tarihi olan — tarihinden itibaren— açılmış — —- ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte fiili ödeme günündeki karşılığının müvekkiline ödenmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından ilgili kararın icra takibine konulduğunu, davalı şirketin borçlarından kurtulmak maksadıyla önce doğrudan doğruya iflas talebinde, akabinde ise — bulunduğunu, davalı firmanın—– gerekçe göstererek müvekkiline olan borcunu ödemediğini, söz konusu kararın hüküm fıkrasında açık bir şekilde icra takibi konusunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verildiğini, ilgili karara göre müvekkili şirketin alacağının saklı tutulduğunu, müvekkili şirketin davalı şirkete karşı takibe devam etmesine engel bir durumun mevcut olmadığını, davalı tarafından müvekkiline—– kararına uygun bir ödeme yapılmadığını, davalı tarafından yapılan ödemelerin müvekkili şirketin faiz alacağını dahi karşılamadığını, davalı şirket hakkında verilen konkordatonun tasdiki kararında davalı şirketin ödeme projesine yer verilmediğini, konkordatonun kabulü yönünde vekaleten oy kullanan kişilerin konkordato oylamasına katılması için özel yetkileri bulunmadığını, davalı firmanın nisabı tutturmak için gerçek olmayan bir kısım alacaklar oluşturduğunu, somut olayda hukuka uygun ve bağlayıcı nitelikte bir konkordato tasdik kararı bulunmadığını belirterek davalı şirketin tasdik olunan konkordatosunun feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle, —- kesinleştiğini, davacı şirketin ilgili kararın kesinleşmesinin üzerinden—–geçtikten sonra dava ikame ettiğini, davacının ikame etmiş olduğu işbu davanın reddedilmesi gerektiğini, davacının yalnızca iki durumda konkordatonun feshini talep edebileceğini, söz konusu hususların kanunda açık bir şekilde düzenlendiğini, müvekkili şirketin konkordatosunun feshedilmesini gerektiren herhangi bir sebebin mevcut olmadığını, konkordatonun feshi için aranan koşullar mevcut olmamasına rağmen davacı şirket tarafından işbu davanın ikame edildiğini, davacı şirkete konkordato projesine uygun olarak ödemeler yapıldığını, söz konusu ödemelere ilişkin dekontların dava dosyasına sunulduğunu, müvekkili şirket tarafından tüm alacaklılara konkordato projesi çerçevesinde ödemeler yapıldığını, nisabın sağlanması için alacak oluşturulduğuna yönelik iddianın yerinde olmadığını, konkordatonun tasdikine karar verilmeden önce bu alanda uzman bilirkişilerce inceleme yapıldığını, davacı şirketin söz konusu iddiasının iftira niteliğinde olduğunu, davacı şirket tarafından herhangi bir delil ileri sürülmediğini, davacı tarafın hakkı olmayan bir parayı tahsil etmeye çalıştığını, davacı tarafından başlatılan icra takibine müvekkili tarafından itiraz edildiğini, itiraz edilen takibi harekete geçirmek amacıyla ikame edilen itirazın iptali davasının müvekkili firma lehine sonuçlandığını, davacı şirketin başlatmış olduğu takibin iptaline karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından davacı şirkete konkordato projesi çerçevesinde tam ve eksiksiz ödeme yapılmasına rağmen davacı şirketin alacağını konkordato projesi dışında tahsil etmeye çalıştığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN AŞAMALARI: Davanın tevzi olunduğu—— “Dava, konkordatonun feshi ile avukatlık ücreti ve yargılama giderinin tahsili talebine ilişkindir.
Konkordatonun kısmen feshini düzenleyen —— ifada bulunulmayan her alacaklı konkordato uyarınca kazanmış olduğu yeni hakları muhafaza etmekle birlikte konkordatoyu tasdik eden mahkemeye başvurarak kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.—- sakatlanmış konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilir.” hükmünü haizdir.
Feshi istenilen konkordatonun tasdikine ilişkin verilen kararın—– sayılı dosyası üzerinden verildiği anlaşılmakla mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla dosyanın esasının kapatılarak—– tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İstem hakkında karar verme görevinin —-ait olduğu mahkememizin görevsiz olduğu dikkate alınarak dosyanın —— tevzi edilmek üzere hukuk mahkemeleri tevzi bürosuna gönderilmesine,” şeklindeki görevsizlik kararı ile dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, kötü niyetle sakatlanmış konkordatonun feshi istemine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında, HMK’nin 31. Maddesi kapsamında, davacı vekilinden, isteminin İİK’nin 308/e maddesindeki “konkordato projesi uyarınca kendisine ifada bulunulmadığı için kendisi yönünden mi fesih istediği, yoksa —– nedeniyle mi feshini istediği sorulmuş, davacı vekili “konkordatonun tamamen feshini” talep ettiklerini bildirmiştir.
Aynı duruşmada, yine HMK’nin 31.maddesi kapsamında davacı vekilinden “davacının konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini mi iddia ettiği” sorulmuş, davacı vekili “Evet, biz davacı tarafın konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini iddia ediyoruz.” şeklinde cevap vermiştir.
Buna göre ön inceleme duruşmasında, davanın dayanağının ——- olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın “Davacının konkordato tasdiki davasında kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle kendi lehine konkordato projesini tasdik ettirip ettirmediği” noktasında toplandığı tespit olunmuş ve bu talep yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
2-Talebe konu konkordatonu feshi dosyasının incelenmesi: Davacı taraf dava dilekçesinin netice-i talep bölümünde,—– sayılı dosyasından tasdik olunan konkordatonun feshine karar verilmesini talep etmiştir.
Talep konu — sayılı dava dosyası incelendiğinde, Müflis —- tarihinde —- ilişkin dava açıldığı, Mahkemece alınan bilirkişi raporları doğrultusunda ——gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği, tarafların yasal süresinde temyiz talebinde bulunmaması sonucunda Mahkeme kararının —- tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
3—— sayılı dosyasının incelenmesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine ——– üzerinden icra takibi başlatıldığını, söz konusu takibe davalı şirket tarafından itiraz edildiğini, müvekkilinin itiraz üzerine duran takibi harekete geçirmek amacıyla ——-üzerinden itirazın iptali yoluna başvurduğunu, itirazın iptali davasına bakan mahkeme tarafından müvekkilinin davalı şirketten alacaklı olduğunun belirlendiğini beyanla, tasdik olunan konkordatonun feshine karar verilmesini talep etmiştir.
—— incelendiğinde,—- olmak üzere toplam
— üzerinden icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya —- tebliğ olunduğu, borçlu—– itiraz dilekçesi borcun tamamına, faize ve faiz oranına itiraz etmesi üzerine —— tarihli karar ile takibin durdurulduğu anlaşılmıştır.
—-dava dosyası incelendiğinde, —- dosyasına yapılan itirazın iptali istemli dava açıldığı, Mahkemece —— yıl vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle fiili ödeme günündeki —- davalıdan tahsil ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” karar verildiği anlaşılmıştır.
4-Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda açıklandığı üzere, davacı, “davalının konkordato tasdiki davasını kötü niyetli olarak hile yapmak suretiyle konkordato projesini kendi lehine tasdik ettirdiğini” iddia ederek İİK’nin 308/f maddesi uyarınca kötü niyetle sakatlanmış konkordatonun feshini talep etmektedir.
Bilindiği üzere, —- ilişkin hükümlerde değişiklik yapılmıştır. —– yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflâsın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.” denilmek suretiyle, —– önce yapılan konkordato başvurularında eski hükümlerin, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan konkordato başvurularında ise yeni hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Dosya kapsamı incelendiğinde, müflisin—– tarihli dilekçe ile konkordato talebinde bulunduğu görülmektedir. Yani somut olayda konkordato talebi, —- önce gerçekleştirilmiştir.—– —- değişiklikten önceki halinin uygulanması gerekmektedir.
Bu nedenle, Mahkememizce —– feshinin koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmesi gereklidir.
Konkordatonun tamamen feshini düzenleyen ve somut olayda uygulanması gereken —- “Her alacaklı suiniyetle muallel bulunan bir konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden isteyebilir.” hükmü bulunmaktadır. Bu maddeye göre, her alacaklı, kötüniyetle sakatlanmış konkordatonun tamamen feshini isteyebilir.
—– öngördüğü dürüst olmayan tutum ve davranışlar içerisine hileli muameleler ile borçlunun dürüst olmayan her türlü tutum ve davranışları girebilmektedir. Konkordatonun tamamen feshine yol açabilen—– halindeki hile kavramına, özellikle borçlunun konkordato şartları haricinde alacaklılardan birine menfaat temin etmiş veya vaatte bulunmuş olması en tipik örneği teşkil etmektedir. Öte yandan, hile kavramı dışında kalan ve konkordatoda dürüstlük ilkesiyle bağdaşmayan her türlü tutum ve davranışlar da konkordatonun tamamen feshi sonucunu doğurabilmektedir. Bu bağlamda, dürüstlük ilkesiyle bağdaşmayan muamele kapsamına borçlunun gerçeğe aykırı bilanço ibraz etmesi, alacaklı çoğunluğunu sağlamak amacıyla hayali alacaklar üreterek pasifini kabartması, ayrıntılı bilançosunda borçlarının tümünü göstermemesi, aktifini doğru olarak yansıtmaması, kendisine veya işletmesine ait malvarlığını gizlemesi, kaçırması veya bunlara teşebbüs etmesi gibi tutum ve davranışlar girebilmektedir.
Somut olayda tamamen feshi istenen konkordato, Mahkememizin—— tarihli kesinleşme şerhinden, Mahkememizce verilen tasdik kararının —- tarihinde kesinleştiği saptanmıştır. Yani somut olayda kesinleşmiş bir tasdik kararı bulunmaktadır.
Davacı taraf ilk olarak, Mahkememizce verilen tasdik kararında “icra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilâma bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına” rağmen, ——kararıyla hükme bağlanan döviz alacağının tam olarak ödenmediğini öne sürmüştür. Yani davacı taraf tasdik kararında geçen “İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına” şeklindeki ifadeden hareketle, alacağının konkordatodan bağımsız bir şekilde ödenmesi gerektiğini iddia etmektedir. Mahkememizce verilen tasdik kararı incelendiğinde, kararda, —- maddesine göre alacakları itiraza uğramış alacaklılara dava açmak için tefhim-tebliğden itibaren —- verilmesine, bu süre içinde dava açılmadığı takdirde teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme haklarının düşeceğine, İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına” ifadelerine yer verildiği görülmektedir. Söz konusu kararda geçen bu ifadeler, somut olayda uygulanması gereken —— alıntılanmıştır. ——-konkordatonun tasdiki kararında alacakları itiraza uğramış olan alacaklılara, dava açmak için, konkordatonun tasdiki kararının yüze karşı verilmesi halinde tefhim, aksi takdirde tebliğ tarihinden itibaren başlamak üzere on günlük bir müddet tayin eder. Bu müddet içerisinde dava açmayanların teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme hakları düşer. İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin haklar saklıdır.” şeklindedir. Mahkememizin tasdik kararında ——uğramış alacaklılara dava açmak için tefhim-tebliğden itibaren—– verilmesine, bu süre içinde dava açılmadığı takdirde teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme haklarının düşeceğine” denildikten sonra “İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin hakların saklı tutulmasına” denilerek, alacakları borçlu tarafından itiraza uğramış olmakla birlikte, alacağı icra takibi sonucunda kesinleşmiş veyahut ilama bağlanmış alacaklıların ——- açmamış olsalar bile, teminattan yararlanma veyahut konkordatoyu feshettirme hakkına sahip oldukları hükme bağlanmıştır. Yani davacı vekilinin iddia ettiği gibi, Mahkememizce verilen tasdik kararında, icra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklar konkordatonun tasdikinin sonuçlarından ayrık tutulmamıştır. Somut olayda; davacının alacağının, —– kararına dayandığı, bu kararın yabancı para cinsinden olan alacağı konu ettiği anlaşılmaktadır. Davacının alacağının, iflas tarihindeki —- tasdik edilen konkordato ödeme planı çerçevesinde ödenmesi gerekmektedir. Şayet bu ödemeler gerçekleşmez ise, davacının —–konkordatonun kısmen feshini isteme hakkı doğacaktır. Somut olayda davacı —– tamamen feshini istediğinden yani somut olayda konkordato projesine göre ödemelerin gerçekleştirilmemesi nedeniyle —- —- konkordatonun kısmen feshi istenmediğinden, davalının konkordato projesine göre ödemeleri gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin incelenmesine gerek görülmemiştir.
Davacı taraf ayrıca, Mahkememizce verilen tasdik kararında, tasdik edilen projedeki borçların ne şekilde ve hangi vadelerde ödeneceğinin belirtilmediğini, bu nedenle de ortada alacaklıları bağlayıcı bir konkordato kararından söz edilemeyeceğini öne sürmüştür. Davacı tarafın da işaret ettiği gibi, —- göre konkordatonun tasdiki kararında, alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını hangi takvim çerçevesinde ödeyeceği açıkça yazılmalıdır. Ancak Mahkememizin—- —- fakat borçların ne şekilde ödeneceği hüküm altına alınmamıştır. Mahkememizce verilen kararın bu yönüyle hatalı olduğu düşünülebilirse de, bu husus temyiz sebebi yapılmadığından ve işbu davada konkordatonun tamamen feshi istendiği için ve bu sebeple araştırılan husus ——yönelik olduğundan, tasdik kararının hüküm fıkrasındaki eksikliğin işbu davada tartışılmasına imkân bulunmadığı gibi gerek de yoktur.
Davacı taraf ayrıca, vekilleri aracılığıyla konkordatonun kabulü yönünde oy kullanan alacaklıların vekillerinin vekaletnamelerinde —-bulunması gereken özel yetkinin bulunmadığını öne sürmüştür. Hemen belirtelim ki, konkordatoya özgü usul kurallarının eksikliğine dair bu tip hususların konkordatonun feshi sebebi yapılması mümkün değildir. Bütün bu eksiklikler ancak temyiz sebebi yapılabilir.
Öte yandan davacı taraf, tasdik kararında, tasdik edilen konkordatonun icrasını sağlamak üzere gerekli gözetim ve yönetim tedbirlerini almakla görevli bir kayyım, komiser veya——–tayin edilmediğini öne sürmüştür. Somut olaya uygulanması gereken mülga İİK m.303 hükmüne göre tasdik kararıyla birlikte, komiser veya uzman bir kişi, tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak ve gerekli gözetim, denetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebilir. Yani mülga İİK m.303 hükmünde, tasdik kararıyla birlikte komiser veya uzman bir kişinin görevlendirilmesi mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Bu nedenle, Mahkememizin tasdik kararında, gözetim ve yönetim tedbirlerini almakla görevli komiser veya uzman görevlendirilmemesinin Kanuna aykırı bir yönü bulunmamaktadır. Kaldı ki Kanuna göre tasdikten sonra böyle bir görevlendirme yapılma zorunluluğu bulunsaydı dahi, bu durum temyiz nedeni yapılmadığından işbu davada incelenmesi sonuca etkili değildir.
Davacı tarafın diğer bir iddiası, borçlu tarafından gerçek olmayan bir kısım alacaklar üretilerek nisabın sağlandığı yönündedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, borçlunun alacaklı çoğunluğunu sağlamak amacıyla hayali alacaklar ürettiğinin saptanması konkordatonun tamamen feshi sebebidir. Bu anlamda davacının ileri sürdüğü fesih istemlerinden konkordatonun tamamen feshi bağlamında değerlendirilebilecek tek fesih sebebi budur.
Dosyada mevcut —- tarihli ikinci alacaklılar toplantısına ait tutanak incelendiğinde, —— sırasındaki alacaklar için oy kullandığı anlaşılmaktadır. Bu toplantı tutanağı ile sıra cetvelindeki alacaklılar listesi birlikte ele alındığında,—-davalı şirketten olan alacaklarının,—- tarafından temlik alındığı anlaşılmaktadır.—- tarihli rapordan, konkordato nisabına esas alacak toplamının —, konkordato talebini kabul eden alacaklıların alacakları toplamının ise —- olduğu tespit edilmiştir. Bu kabul oylarından —- kabul oyu sayesinde kabul edilmiştir. —- alacaklarının, kabul oyu kullanan alacaklıların alacakları toplamının içerisindeki payı —– denetime tabi finans kurumlarının alacakları olduğundan, davalının bu finans kurumlarıyla anlaşmalı olarak hayali alacaklar üretmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim davacı tarafça aksi yönde herhangi bir delil de sunulmamıştır.
Tüm bu nedenlerle, sonuç olarak davacı tarafça, davalının yapay alacaklar oluşturarak konkordatonun tasdikini sağladığı ispatlanamadığından —– tamamen feshine karar verilmesi talepli davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm ihdas edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 59,30.-TL. maktu karar harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——– istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/10/2021