Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/438 E. 2021/630 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/438 Esas
KARAR NO: 2021/630
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2020
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı aleyhine muhtelif fatura/faturalardan kaynaklı cari hesap alacağına istinaden, —— icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin — davalıya tebliğ edildiğini, Davalının borca, faiz ve fer ‘ilerine,—— tarihinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, tüm bu hususların yanı sıra, “alacağın rehinle de teminat altına alınmadığı ve davalının kaçma riskinin” bulunduğunu, İ.İ.K. m. 257 şartlarının da gerçekleştiği bu nedenle davalı aleyhine ihtiyati haciz kararı talep etme hususunda da ayrıca zaruret hasıl oluştuğunu, açıklanan ve re ‘sen öngörülecek nedenlerden dolayı; Fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydı ile davanın kabulüne; takip mahiyeti borca faiz ve fer ‘ilerine yapılan itirazın iptaline ve takibin aynı şartlar ile devamına; Davalının itirazı kötü niyetli ve alacak hakkımızı sürüncemede bırakmak astı taşıdığından, aleyhine ” 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine; Alacağın karşılığında teminat altına alınmamış olan alacağın için İİK’nun 257. maddesinin aradığı şartlar gerçekleşmiş olduğundan, alacağın karşılığında davalının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, Yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi vekaleten talep etmiştir.
Davalı taraf davaya karşı cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava,taraflar arasında akdedilen ticari hizmet sözleşmesine dayalı kurulan açık hesap ilişkisinde muhtelif tarihli faturalar nedeni ile itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Bu noktada icra takip dosyası irdelendiğinde davacı tarafından davalı aleyhine genel haciz yolu ile icra takibine girişildiği,davalı borçluya—– tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, 7 günlük itiraz süresi içersinde —–tarihinde davalı borca itirazı üzerine takibin durmasına karar verilmesi nedeni ile davacı tarafından eldeki davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi irdelendiğinde davalının borcu bulunmadığından bahisle itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir.—
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. —–
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu açık hesabın konusu teşkil eden faturalardaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi —– Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.”
TTK’nun “Defter tutma yükümlülüğü” başlıklı 64/1 maddesi gereğince de;
a)Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.
b)Ticari defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulmalıdır.
c)İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi ticari defterlerden izlenebilmelidir.”
Yasal düzenlemeleri ile bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi yani tacir ticari işletmesinin gerektirdiği ticari defterleri 6102 Sayılı TTK’nun 65 ve devamı maddelerine göre tutmak zorundadır.
6102 sayılı TTK 83. Maddesine göre “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” düzenlemeleri ile hem TTK hem de HMK düzenlemelere göre ticari davalarda uyuşmazlığın çözümü için tarafların talebi ile yada mahkemenin kendiliğinden ticari defterlerin incelenmesi amacı ile mahkemeye ibrazına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunun —— maddesi “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Şeklindedir.
Tarafların tacir olması nedeni ile ticari defter ve kayıtlar kesin delil teşkil ettiğinden taraf ticari defter ve kayıtlarının mali müşavir bilirkişiden hizmetin verilip verilmediği hususunun tespiti noktasında rapor tanzimi istenilmiştir.
Bu noktada belirlenen inceleme günü davacı veekiline davacı ve davalı vekiline ayrı ayrı bildirilmiş ise de davalı tarafından ticari defter ve kayıtlar HMK 222.Madde ihtarına rağmen Mahkememize tevdi edilmemiştir.
Mali Müşavir bilirkişinin raporu ile de taraflar arasında açık hesap ilişkisi bulunduğu, davacı ticari defterlerinde davalı adına açılmış muavin defterde davalı kayıtlarının tutulduğu, davacı ticari defterlerinde davacının takip tarihi itibari ile davalıdan ——-alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Yine davalı şirketin dosya kapsamına alınan —– için bildirildiği görülmüş, bu şekilde fatura konusu malların davalıya teslim edildiği anlaşılarak davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜNE,
1-Davalının —-sayılı takip dosyasında borca itirazın İPTALİ ile takibin– —– alacak üzerinden DEVAMINA,
2-Takipte taraflar arasında uyuşmazlığın ticari satış sözleşmesinden doğması nedeniyle avans faizi İŞLETİLMESİNE,
3-Takip konusu asıl alacak tutarının %20 si nispetinde —- inkar tazminatının davalı borçludan tahsili ile davacı alacaklıya ÖDENMESİNE,
4-Karar tarihinde alınması gerekli 4.072,39 TL harcın davacı tarafça peşin olarak yatırılan 809,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 3.262,77 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davacı tarafından yargılama gideri olarak sarf edilen toplam 911,50 TL’nin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 809,62 TL harç olmak üzere toplam 1.721,12 TL nin davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ÖDENMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli 2021 yılı A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 8.550,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca——– Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.23/09/2021