Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/419 E. 2021/62 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/419 Esas
KARAR NO : 2021/62

DAVA :Tazminat(Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 28/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; Davacı ….———- ile davalı …; davalının müşterilerine——————–hizmeti sunulması konusunda ———- yazışmaları yoluyla anlaştığını böylece davacılar ile davalı arasında eser sözleşmesi kurulduğunu Bu sözleşme ile; davalının müşterilerine———- sürecinin belirli bir kısmının Müvekkillerim tarafından tamamlanması karşılığında, davalının müşterilerden elde edilen kazançtan her bir müvekkilime %25 oranında (toplamda %50) pay verileceği konusunda taraflar anlaştığını anlaşma uyarınca; davalının öncelikle müşterilerden tahsilatı gerçekleştireceğini ve davacılarında gerçekleştirilen toplam tahsilatın %50’si oranında faturayı davalıya keserek tahsilatını yapacağını ancak sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, davacıların yükümlülüklerini yerine getirdiğini belirterek haksız fesihten kaynaklanan maddi zararların tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı-karşı davalılar ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde görüleceği üzere, sözleşmenin 9. Maddesinde “işbu sözleşmenin uygulamasından doğabilecek her türlü uyuşmazlıklar için ——- yetkili kılınmıştır”. düzenlemesi mevcut olduğunu tarafların tacir olup, aralarında yetki sözleşmesi yaptığını dolayısıyla huzurdaki dava yetkisiz mahkemede açılmış olup, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili —————- Ticaret Mahkemeleri’ne gönderilmesi gerektiğini belirtmiş ve ayrıca davacı-karşı davalılar ile davalı karşı davacı arasındaki sözleşme, davacı-karşı davalıların sözleşme ile üstlendikleri işi gereği gibi yerine getirmemesinden dolayı haklı nedenle feshedildiğini karşı davacı şirketin zararlarının tazmini olarak şimdilik her bir davacı-karşı davalıdan ———–alınarak karşı davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl dava dosyasında da öncelikli olarak dava şartlarının ve ilk itirazların incelenmesinin yasal zorunluluk arz ettiği anlaşıldığından asıl dava da dava şartlarının tamam olduğu ancak davalı vekilinin yetki itirazının incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Asıl dava ——————– karşı ikame edildiği dava dilekçesinin ve tensip zaptının davalıya 01/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalının süre uzatım talebinde bulunduğu, davalıya talebi gereğince cevap süresinin bitiminden itibaren başlamak üzere ek 2 hafta süre verildiği, davaya karşı cevapların 29/10/2020 tarihinde sunulduğu ayrıca karşı davanın ikame edildiği, karşı dava dilekçesinin davacı vekiline tebliğ edilmediği ancak davacı vekili tarafından 06/01/2021 tarihinde karşı davaya cevapların sunulduğu bu şekilde dilekçeler aşamasının basit yargılamaya tabi davada tamamlandığı anlaşılmıştır.
Yetki sözleşmesinin yer aldığı HMK 17.Maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabileceği ve taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen mahkemede açılabileceği düzenlenmiş olup bu yetki münhasır yetki niteliğindedir ve artık davalının yerleşim yeri olan mahkememizin yetkisi taraflar arasında akdedilen yetki sözleşmesi ile ortadan kalkmıştır.
Somut olayda da tarafların tacir olduğu noktasında çekişmenin bulunmadığı davalı tarafından cevap dilekçesinde yetkili mahkemenin gösterilmesi sureti ile yetki itirazının ileri sürüldüğü, taraflar arasında akdedilen bila tarihli “İşbirliği sözleşmesi”başlıklı sözleşmenin akdedildiği, sözleşmenin uyuşmazlık başlıklı 9.1.Maddesinde münhasır yetkili Mahkeme olarak ——- Mahkemelerinin belirlendiği bu nedenle mahkememizin uyuşmazlığı çözümleme de yetkisiz olduğu anlaşılarak, mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiş ve asıl davanın yetkili —-Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesinde ayrıca davacılar ———- aleyhine karşı dava ikame edilmitir.
HMK’nun 115/1. Maddesinde “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilir” hükmü amirdir.
19/12/2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7155 sayılı kanunun 20. Maddesiyle 6102 sayılı TTK 5. Maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/A maddesinde; dava şartı olarak arabuluculuk getirildiği, söz konusu düzenleme ile ” Bu kanunun 4. Maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklindedir.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A/2 maddesinde; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmünü amirdir.
Dava dosyasının yapılan incelemesinde karşı davacı tarafça, arabuluculuk faaliyetine başvurulduğunun belirtilmediği, buna ilişkin olarak arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin sunulmadığı karşı davacının ara buluculuğa başvurmadan doğrudan karşı dava olarak dava açtığı açıkça anlaşıldığından; açılan davanın Arabulucuk Kanununun 18/A-2. Maddesi ile HMK’nun 115/2. maddesi hükmü gereğince, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve neticeten aşağıdaki şekilde karar tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-)Asıl davanın;
A1-Taraflar arasında akdedilen işbirliği sözleşmesinin 9.maddesinde münhasır yetkili mahkeme olarak ————–yetkili mahkeme olarak belirlendiğinden HMK 17 gereğince açılan davada Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
A2- Dosyanın yetkisizlik kararı karar kesinleştiğinde yasal iki haftalık süre içerisinde talep halinde yetkili ve görevli ——————- Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
A3-Harç ve Yargılama giderlerinin 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi uyarınca görevli ve yetkili Mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
A4-Taraflardan birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde gönderme talebinde bulunmaması halinde, Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek, aynı karar ile yargılama giderlerinin 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca HÜKÜM ALTINA ALINMASINA,
B-) Karşı davanın;
B1-)Zorunlu arabuluculuk alternatif çözüm yöntemine başvurulmaksızın ikame edildiği anlaşılmakla arabulucuk Kanununun 18/A-2. Maddesi yollaması ile HMK 114/2 ve 115/1 maddeleri gereğince usulden REDDİNE,
B2-)Karşı davada yapılan yargılama giderlerinin karşı davacı uhdesinde BIRAKILMASINA,
B3-)Karşı davada karşı- davalı vekil ile temsil edildiğinden karşı davalı lehine (ön inceleme öncesi davanın usulden reddine karar verilmekle)750.00 TL vekalet ücretinin karşı davacıdan tahsili ile karşı davalıya VERİLMESİNE,
B4-)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL Karar ve İlam Harcının karşı davacı tarafından yatırılan 54.40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,9 TL karar ve ilam harcının karşı davacıdan tahsili ile hazineye gelir olarak KAYDEDİLMESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ———— Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı ve karşı davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.