Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/405 E. 2020/684 K. 08.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/405 Esas
KARAR NO : 2020/684

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili —– arasında Kredi sözleşmesi imzalandığını ve buna istinaden adı geçen firmaya ticari kredi açıldığını ve kullandırıldığını, davalı …— müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, davalı kredilerin kullandırıldığı tarihte aynı zamanda şirket ortağı ve yöneticisi konumunda olduğunu, söz konusu sözleşme hükümlerine riayet etmeyen borçluların sözleşmesi feshedilerek, Kartal —Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile söz konusu borç borçlulara bildirildiğini, dolaşımda bulunan 25 adet çekin ilgili şubeye iade edilmesi veya iadesinin mümkün olmadığı durumda banka sorumluluk bedelinin bankalarındaki bir hesapta depo edilmesi talep edildiğini, fakat buna rağmen borcun ödenmediğini, dolaşımda bulunan çeklerin bankaya iade edilmediğini ve sorumluluk bedelleri banka hesabına depo edilmediğini, bu nedenle borçlular hakkında İstanbul Anadolu —. İcra Müdürlüğü — Sayılı dosyadan takibe geçildiğini, dolaşımda bulunan 25 adet çekin sorumluluk tutarı bu takibe dahil edilmediğini, sonrasında davalının takibe itiraz ettiğini ve taraflarınca İstanbul Anadolu — Aslive Ticaret Mahkemesi ——- Sayılı dosyadan itirazın iptali talepli dava açıldığını, müteakiben dolaşımda bulunan ———-tutarlı çekin bankalarına ibraz edildiğini, çekin karşılıksız çıkması sebebiyle sorumluluk tutarı olan 1.600,00-TL ibraz edene ödendiğini, ödenen tutarın borçlulardan tahsili için İstanbul Anadolu –.İcra Müdürlüğümün —–. sayılı dosyası ile İlamsız İcra yolu ile İcra takibine başlanıldığını, davalı haksız bir şekilde bu takibe de itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, huzurdaki dava ile İstanbul Anadolu — Asliye Ticaret Mahkemesi ——sayılı dosyanın tarafı ve konusu aynı olduğundan, yargılamanın tek elden yürümesi açısından açılan davanın bu esas numaralı dosya ile birleştirilmesine karar verilmesini, davalı borçlunun haksız itirazının iptal edilerek takibin devamına ve davalı borçlu tarafından takip konusu alacağın % 20’sindan az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurda görülen davanın süresinde açılmadığını, dosyaya sunulan sözleşmenin altında davacı tarafın Genel Müdürlüğünün kaşesi oolduğunu, Genel Müdürlük adresinin —– olduğunun sözleşmeden anlaşıldığını, nitekim huzurda görülen davanın davacı bankanın —- tarafından ikame edilmediğini, Genel Müdürlük tarafından ikame edildiğini, bu sebeple yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, dava konusu sözleşmenin ve sözleşmeye konu kredinin ticari olduğuna yönelik bir kayıt olmadığını, bu sebeple huzurda görülen davanın görev yönünden reddi gerektiğini, dava konusu sözleşmenin — tarafından gerçekleştirildiğinin ortada olduğunu, bu sebeple huzurda görülen davanın aktif husumet yokluğundan reddini talep ettiklerini, keza asıl kredi borçlusuna icra takibi başlatılıp, dava açılmadan müvekkiline husumet yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu sebeple davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, geçerli bir icra takibinin varlığının dava şartı olduğunu, dayanak icra takibinin geçersiz bir icra takibi olduğunu, huzurda görülen davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, TBK 584. Madde de belirtildiği üzere kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için müvekkilin eşinin açık rızasının alınması gerektiğini, müvekkilinin, temerrüde düşürülmediğini, faiz isteminin başlangıç tarihine itiraz ettiklerini, ayrıca, davacı tarafın talep ettiği faizin sözleşmesel ve yasal bir dayanağı bulunmadığını, davacı tarafın fahiş miktardaki faiz istemine açıkça itiraz ettiklerini, kredi sözleşme hükümleri müzakere edilerek kararlaştırılmadığını, bu hükümler bankanın müşterilerine imzalatmak üzere matbu olarak hazılamış olduğu sözleşme hükümleri olduğunu, TBK 21.maddesinde “Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.” Hükmü uyarınca müvekkili aleyhine tüm hükümler hakkında müvekkilinin aydınlatılmamış, aydınlatıldığına dair bir bilgi, belgede sözleşmede yer almadığını, iş bu sebeple söz konusu hükümlerin bir ehemmiyeti olmayıp, davacı bankanın tek taraflı olarak belirlediği faiz oranından müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, faiz oranının usul ve yasaya aykırı olarak talep edildiğini, dava konusu alacağın likit bir alacak olmayıp, yargılamayı gerektirmediğini, bu nedenle %20 icra inkar tazminatı talebine itiraz ettiklerini bu nedenlerle Zamanaşımı, Yetki, Görev, Husumet itirazlarının kabulüne, davanın reddine, davacı tarafın, dava konusu alacak iddiasının % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ ve GEREKÇE:
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Davacı vekili, dava dosyasını İstanbul Anadolu — Asliye Ticaret Mahkemesi — Esas sayılı dosyası ile aralarında bağlantı bulunması ve usul ekonomisi de dikkate alınarak HMK. 166.maddesi uyarınca birleştirlmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İstanbul Anadolu —Asliye Ticaret Mahkemesi — Esas sayılı dosyası ile mahkememiz esasına kayıtlı dosyanın taraflarının ve ihtilaf konularının aynı olduğu anlaşılmış olup, dosyalar hakkında verilecek hükümler arasında çelişki oluşmaması, ödenmesi gerektiği iddia edilen alacak miktarlarının kabul veya ret durumuna göre tekerrüre sebebiyet vermemesi gerektiği değerlendirilmekle, her iki dava arasında bağlantı bulunması sebebiyle HMK 166. maddeye göre birleştirilmesine karar vermek gerekmiş olup mahkememizce aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-HMK 166 maddeye göre her iki dosya arasında bağlantı olması sebebiyle Mahkememiz —– Esas sayılı dava dosyasının, İstanbul Anadolu –.Asliye Ticaret Mahkemesinin — Esas sayılı sayılı dosyası ile BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Davanın İstanbul Anadolu —–.Asliye Ticaret Mahkemesinin—– Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine,
Esasımızın bu şekilde kapatılmasına,
3-HMK 331 maddesine göre Harç, masraf ve vekalet ücreti konusunda ilgili birleşen dosya üzerinden karar verilmesine,
4-Birleştirme kararının derhal birleşen mahkeme dosyası içine alınmasına,
HMK nun 168 maddeye göre esas hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.