Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/399 E. 2021/5 K. 12.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2016/605 Esas
KARAR NO: 2020/636
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/05/2016
KARŞI DAVA TARİHİ: 30/06/2016
KARAR TARİHİ: 25/11/2020
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin beyaz eşya, küçük ev aletleri vb satışı yapan bir firma olduğunu, ——adresinde bulunan daha önce de davalıya ait dükkanın müvekkile kiralanmasına yönelik — başlangıç tarihli aylık—— —–bedelli ve 5 artı 5 yıl süreli bir kira sözleşmesi yapılmış olduğunu, dükkanın müvekkiline kiralanmasının yanı sıra dükkanda bulunan ve davalı eski kiracıya ait elektrikli ev aletleri, beyaz eşya vb malların devri konusunda anlaşma yapmış olduklarını, müvekkilinin satın alınan mallar için davalının —- numaralı hesabına — tarihinde —-yaptığını, — tarihinde — tarihinde — tarihinde — tarihinde — tarihinde — tarihinde —-tarihinde — tarihinde de —– değerinde çekleri verdiğini, taraflar arasındaki anlaşmaya göre müvekkilinin üzerine düşen edimi gerçekleştirdiğini, ancak davacının ticarete konu malların bedelini davalıya ödemiş olmasına rağmen davalı tarafın ürünleri müvekkiline göndermediğini, sadece kira sözleşmesi esnasında halihazırda mağazada bulunan ürünlerin devredildiğini ve bunun dışında da başkaca ürün verilmemiş olduğunu, göndermediği ürünler hakkında faturalar düzenlediğini ve müvekkiline faturaları göndermiş olduğunu iddia ederek; davanın kabulü ile davalı tarafından teslim edilmemiş mallar için müvekkili tarafından ödenmiş şimdilik ——– dava tarihinden itibaren bankalara uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep etmiştir.
SAVUNMA-KARŞI DAVA: Davalılar vekili cevap-karşı dava dilekçesinde özetle; davacının müvekkillerden alacaklı olduğunu iddia edip, alacak tutarını dava dilekçesinde kalem kalem belirterek —- bedelin iadesini talep etmesine rağmen dava değerini —– olarak göstermiş olduğunu, davacı alacaklı olduğunu iddia ettiği tutarı bilmekte olduğundan davasını kısmi dava şeklinde——- açmasının hukuken mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi ve/veya davacının harcı tamamlaması gerekmekte olduğunu, davacının müvekkilerden hiçbir hak ve alacağı bulunmamakta ise de herhangi bir hak kaybına sebebiyet vermemesi açısından zamanaşımı definde bulunduklarını, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların külliyen asılsız ve gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirketin——-adresinde bulunan dükkanda, — bayiliği yapmakta iken, — tarihinde davacı firma yetkilisi—– gelerek, müvekkil firmadan —-tutarında ürün almış olduğunu, ilgili ürünleri teslim alan dava dışı—-bu bedeli kredi kartı ile ödediğini, davacının dilekçesinde belirttiği —– tutarlı ödemelerin, davacı tarafından dosyaya sunulu —— fişleri gereği de sabit olduğu üzere iş bu alışveriş karşılığı yapılan ödemeler olduğunu, söz konusu ödemelerin davacı firma ile bir ilgisinin bulunmadığını, iş bu ödemelerden kaynaklı alacak iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacı firma yetkilisi —- ile müvekkili firma arasında yapılan —— tarihli satış esnasında, müvekkilinin —–marka ürünlerin bayiliğini bırakacağını ve eskisi gibi —- şeklinde dükkanı işleteceğini —söylemiş olduğunu, bunun üzerine,—-“yetkilisi olduğu firmanın —-yapmakta olduğundan ürünlerin kendisine satışını” talep ettiğini, yapılan görüşmede müvekkil firma ile davacı firmanın söz konusu dükkanda bulunan ürünlerin davacıya satışı hususunda anlaşmış olduklarını, ancak, davacı ——“ürünlerin bir süreliğine müvekkil firmanın işyerinde tüketmek istediğini, bu kadar ürünün nakliyesinin çok zor olacağını, bu sebeple müvekkil firmanın kendisine süre vermesini” talep ettiğini, müvekkilinin dükkanda çok fazla ürün olması sebebiyle —– ayları arası 5 aylık sürede davacının dükkanı işleterek malların satışını yapmasını kabul etmiş olduğunu, tarafların “dükkanın 5 aylık işletme bedeli olarak —-dükkanda mevcut mallar için ise faturası sonradan düzenlenmek ve fazla çıkarsa bakiyesi davacı tarafından ödenmek kaydıyla asgari —- bedel belirlemiş olduklarını”, bu anlaşma üzerine — tarihinde davacı—- aylık işletme bedeli olan —- hesaba eft yaparak, dükkanda teslim aldığı mal bedellerine ilişkin olarak ise, fatura bedeli karşılığı fazlasını/fiyat farkını daha sonra ödemek kaydıyla toplam —— çekleri (5 adet çek) müvekkili firma adına keşide etmiş olduğunu, davacı dükkanın 5 aylık işletmesini —-bedelle, dükkanda mevcut malları ise faturası sonradan düzenlenmek ve fazla çıkarsa bakiyesini ödemek kaydıyla—– bedelle, 5 adet çek karşılığı satın almış olup, aynı gün dükkanı ve mevcut malları teslim alarak dükkanı işletmeye başlamış olduklarını, davacı taraf dilekçesinde mağazada bulunan ürünlerin kendisine devredildiğini beyan ederek dükkandaki malları/ürünleri teslim aldığını kabul etmekte olduğunu, dükkandaki ürünler/mallar dışında davacı tarafa teslim edilecek başkaca ürün/mal bulunmamakta olduğunu, müvekkili dükkanda mevcut olan ve külliyen dükkanla birlikte davacıya teslim edilen malların faturalarını —-tarihinde düzenleyerek toplam—- tutarlı faturaları davacıya gönderdiğini, davacı firmanın, anlaşma gereği —- tarihinde dükkanı boş olarak müvekkiline teslim edeceği taahhüdüne uymadığı gibi bakiye —– borcunu da ödemeyerek müvekkilini mağdur ettiğini, müvekkil tarafından defaten dükkanın boşaltılması ve bakiye alacağının ödenmesi talep edilmişse de, bu kez davacının, müvekkilini tehdit etmeye başladığını, bunun üzerine müvekkili tarafından, —– başvurularak, 3091 sayılı Kanun gereği davacının haksız işgalci olması sebebiyle tahliyesi talep edildiğini, fakat Kaymakamlık tarafından davacı ile dava dışı mal sahibi —– tarihli kira sözleşmesi bulunması nedeniyle talebin reddedildiğini, bu şekilde davacı ile mal sahibi arasında geriye doğru kira sözleşmesi düzenlendiğinin anlaşılmış olduğunu, davacı ile mal sahibi arasında geriye yönelik olarak düzenlendiği anlaşılan kira sözleşmesine konu bedelin —- olduğunu, müvekkili kiracı iken aylık kira bedelinin ise —- olduğunu, davacının mal sahibi ile anlaşarak müvekkil firma ile yaptığı anlaşmaya aykırı hareket ettiğinin sabit olduğunu, davacının, 5 aylık süreyle dükkanın kullanımı ve içindeki malların satışına ilişkin yapılan güvene dayalı sözlü anlaşmayı ihlal ederek, ——– cepheli dükkana bu şekilde sahip olduğunu ve mal sahibi ile birlikte müvekkilini zarara uğratmış olduğunu, davacı tarafın müvekkil firmaya —– borçlu olmasına rağmen davacının bu bedeli ödemeği gibi tamamen kötüniyetli olarak iş bu haksız davayı ikame ederek borçlu olduğu tutarı ödemekten kaçınmaya çalışmakta olduğunu, davacının, söz konusu işletmenin 5 aylık kullanımı ve içindeki malların satışı için müvekkiline toplamda —-ödemiş olmasına rağmen, dava dilekçesinde ——ödediğini iddia etmekte olup bu beyanın tamamen gerçek dışı ve ispata muhtaç olduğunu, davacının dava dilekçesinde dükkandaki malları teslim aldığını ancak başkaca mal teslim edilmediğini iddia etmekte olduğunu, ancak malların adedini, niteliğini, miktarını ve ne kadarlık malı teslim aldığını açıklamadığını, faturalara konu tüm malların dükkanda mevcut olduğunu, müvekkilinin dükkanı ve içindeki mallarının tamamını davacıya teslim etmiş olduğunu, bu durumun davacının da kabulünde olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde dükkandaki malları teslim aldığını beyan etmekte olduğunu, her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde mağazadaki ürünlerin dışında diğer ürünlerin teslim edilmediğini iddia etmekte ise de bu iddianın gerçek dışı ve ispata muhtaç olduğunu, tarafların anlaşmasının sadece mağazadaki ürünlerle sınırlı olduğunu, bu ürünlerde dükkanın teslimiyle birlikte davacıya teslim edilmiş olduğunu, dükkanda bulunan ürünler dışında ayrıca ürün/mal bulunmadığını, davacının, dükkandaki ürünleri teslim aldığını kabul ettiğini, davacının iddialarının hayatın olağan akışına ve ticari teamüllere de açıkça aykırı olduğunu, davacı tarafın dükkanı ve dükkandaki ürünleri teslim aldığını iddia ve kabul etmekte ancak başkaca ürün olduğunu ileri sürüp alacak talep etmekte olduğunu, söz konusu malların menkul hükmünde olduğunu ve dükkanın işletmesinin devri ve teslimiyle birlikte davacıya teslim edilmiş olduğunu, davacı dükkanı ve malları teslim almış ve akabinde dükkanın 5 aylık işletme bedeli ile teslim aldığı malların bir kısım bedelini de ödemiş olduğunu, dükkandaki malların menkul hükmünde olduğu nazara alındığında bu malların zilyetliği ve mülkiyetinin dükkan devri ile birlikte davacıya geçtiğinde tereddüt bulunmamakta olduğunu, davacı tarafın malların satış bedelinden bakiye bedeli ödememek için iş bu haksız davayı ikame etmiş olduğunu, —-tarafından yapılan —-sayılı idari tahkikat raporunda da belirtildiği üzere, davacının —–dosyasına verdiği beyanda “müvekkiline yaptığı ödemeleri dükkanın kullanımı karşılığı yaptığını” açıkça ifade etmiş olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini,
Davalı-karşı davacı—–vekilinin karşı dava olarak da; davacı-karşı davalının müvekkil firmaya —borçlu bulunduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla karşı davalının, müvekkili —- borcunun işleyecek ticari faizi ile birlikte tespiti ve tahsilini talep etmiştir.
ISLAH: Asıl dava davacısı vekili —- tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini —-yükselterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
ÇEKİŞMELİ VAKIALAR HAKKINDA TOPLANAN DELİLLER :
1-Davacı ve Davalı —- Kayıtları,
2-Davacı şirket—-kayıtları,
3—– sayılı dava dosyası,
4-Taraf Ticari Defter ve Kayıtları,
5-Bilirkişi Raporu.
DAVANIN VE UYUŞMAZLIK KONULARININ TESPİTİ, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
Asıl dava; avans olarak davacıya ödenen tutarın davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Karşı dava; davacı/karşı davalıya teslim edilen ürünlerden bakiye kalan ——– tahsil istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Değinilen yasal düzenlemelere göre somut olayda asıl davada davacı tarafından yapılan ödemenin avans ödemesi olduğu sözleşme konusu malların teslim edilmediği ileri sürüldüğünden ispat yükünün bu noktada asıl dava da davacı üzerinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Birleşen dava da ise ;
Fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir.
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir.———–
Birleşen dava davacısının iddiaları ve davalının savunmaları, bu esaslarda faturalar yönünden incelendiğinde; takibe konu faturalardaki istemin haklılığını davacının, davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava ve inceleme tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda da tarafların tacir bulunması nedeni ile taraf ticari defter ve kayıtların HMK 222 kapsamında şartların oluşması halinde kesin delil teşkil edeceğinden tarafların ticari defter ve kayıtlarının SMM bilirkişi marifeti ile incelenmesi cihetine gidilmiştir.
Mahkememiz dava dosyası içerisine çekişmeli vakıalar hakkında toparlanan deliller sonrası bilirkişi —- tarafından ibraz edilen raporun denetimi ve — celse; davalı vekilinin,—- firmanın yetkilisi olduğu, ancak resmi yetkilisinin kardeşi olduğu, kendisinin resmiyet dışı firma yetkilisi olduğu,—-şirket müdürü olduğunun sanıldığını öne sürmüş, davacının bu beyanı kabul etmeyişi sonrası dosya arasına alınan ——- tarihli duruşmada —- kendisinin,— sahibi — kardeşi olduğunu, —- karşılıklı görüşmelerinde kendisinin — bayisi olduğunu, artık iş yapamadığından devir etmek istediğini bildirdiğini, kendilerinin de — bayisini devir almaya karar verdiklerini, — havale parası-dekorasyon adı altında ödemeyi davacıya banka yoluyla yaptıklarını, daha sonra da dükkandaki malları saydıklarını, malların bedelinin de —– içinde olduğunu, tanık ——–ifadesinde; kendisinin dava dışı —- anlamda danışmanlık yaptığını,. — sahibinin kardeşi olan — gelerek —bayisini devir alacaklarını söylediğini, kendilerinin de bayiye giderek malları saydıklarını, kendisinin sayım ekibinin başında olduğunu, bu işlemi yaparken davacı —– de orada bulunduğunu beyan ettikleri anlaşılmıştır.
Davacı/karşı davalı vekili — tarihli dilekçesi ekinde müvekkil ———- ait —- çalışanlar listesini ve ayrıca —– listesini dosyaya sunmuş ve— davacı/karşı davalı şirketin ——-ayına kadar sigortalı çalışanı olduğu,———- listelerinde isminin yer almadığı, görülmüştür.
——— tarihli yazıda,— ortaklarının, —— olduğu ve münferiden şirketi temsil ve ilzama yetkili bulunduğu görülmektedir.
Bu şekilde —- tanık olarak—- sayılı dosyasına ilişkin — tarihli duruşmada verdiği yukarıdaki ifadesinde; kendisinin,—-sahibi — kardeşi olduğunu, —- davacı şirket yetkilisi —- görüşmelerinde kendisinin —- bayisi olduğunu, artık iş yapamadığından devir etmek istediğini bildirdiğini, kendilerinin de—- bayisini devir almaya karar verdiklerini,—–havale parası-dekorasyon adı altında ödemeyi davacıya banka yoluyla yaptıklarını, daha sonra da dükkandaki malları saydıklarını, malların bedelinin de ——- içinde olduğunu beyan etmiş bulunmaktadır.
Yine davalının aleyhine HMK 222. maddesi gereğince kesin delil teşkil eden kayıtlarına göre davalı vekilinin—— bedelli fatura içeriğinde malları defterindeki avans ödemesi tarihinde davacıya teslim ettiğini kesin deliller ile ispat edememesi, — mal tesliminin asıl dava da mahsup edilmesi, davacı tarafından yapılan—– ödemenin avans ödemesi olarak yer alışı artık bu aleyhe kaydın davalıyı bağlayacağı hususları tahkikat yargılaması hitamında anlaşılarak, karşı davacının kayıtlarının hatalı bulunduğu yönündeki beyanlarının ve ikame eylediği karşı davanın dinlenilebilir bulunmadığı anlaşılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkememizce davacı şirket sahibinin kardeşi olan ve davacı şirket bordrolu çalışanı olan tanık —– beyanları ile davalı şirketin gönderdiği malın sayılması neticesinde —-utarında malların değerinin olduğunu ve bu tutarda havale gönderildiğinin sabit olmasına göre —– malın alındığı anlaşıldığından ve asıl davada, davacının davalıya yaptığı bu ödemenin mahsubu ile davacının bakiye avans ödemesi tutarı bulunan —- davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Nihai olarak; davacı tarafından her ne kadar davalı—- karşı da dava ikame edilmiş ise de; davacının —–herhangi bir ödeme yaptığı hususunu doğrular bir delili tahkikatın sonlanması aşamasına değin ibraz edemediği gibi davacının bu davalıya karşı ileri sürebileceği hakkının da bulunmadığının anlaşılmasına göre, davacı tarafından davalı —– ikame edilen davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilerek neticeten aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada;
a)Davalı —- aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
b)Davalı——- karşı açılan asıl davanın KISMEN KABULÜ ile,
b-1)—— davanın açıldığı — ıslahın yapıldığı —– tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek (taleple bağlı kalınarak) yasal faizi geçmemek üzere bankalara uygulanan en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b-2)Fazlaya ilişkin talebin ve faizin türüne ilişkin istemin REDDİNE,
2-Karşı davanın esastan REDDİNE,
3-Asıl dava yönünden; harçlar yasasına göre alınması gerekli 11.134,53 TL harcın, dava açılırken davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç ve 5.209,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 5.379,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 5.754,75 TL harcın davalı ——— tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Asıl dava yönünden; dava açılırken davacı tarafından yatırılan 170,78 TL peşin harç ve 5.209,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 5.379,78 TL’nin davalı ———- alınarak davacıya verilmesine,
5-Karşı dava yönünden; harçlar yasasına göre alınması gerekli 54,40 TL harcın, dava açılırken karşı davacı tarafından yatırılan 2.101,00 TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 2.046,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde karşı davacıya iadesine,
6-Davalı—- sarf edilen 2.830,00 TL yargılama giderinin asıl dava davacısından alınarak davalı —–verilmesine,
7-Asıl dava davacısı tarafından sarf edilen 605 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 313,06 TL’nin asıl dava davalısı —– alınarak asıl dava davacısına verilmesine, geriye kalan 291,94 TL’nin asıl dava davacısı üzerinde bırakılmasına,
8-Asıl dava davalısı —– tarafından sarf edilen 350 TL yargılama giderinin 181,11 TL’nin asıl dava davacısından alınarak—- verilmesine, geriye kalan 168,89 TL’nin asıl dava davalısı ——–üzerinde bırakılmasına,
9-Asıl dava yönünden; davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 19.435,00 TL vekalet ücretinin asıl dava davalısı ——alınarak davacıya verilmesine,
10-Asıl dava yönünden; davalı ——– vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 18.390,00 TL vekalet ücretinin asıl dava davacısından alınarak asıl dava davalısı——- verilmesine,
11-Asıl dava yönünden; davalı —– vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin asıl dava davacısından alınarak davalı —- verilmesine,
12-Karşı dava yönünden; karşı davalı —– Kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 15.635,00 TL vekalet ücretinin karşı davacıdan alınarak karşı davalı———verilmesine,
13- Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı-karşı davalı vekili —-ve davalı-karşı davacı —— yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde———- Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.25/11/2020