Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/37 E. 2021/624 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/37 Esas
KARAR NO: 2021/624
DAVA: Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 13/02/2020
KARAR TARİHİ: 21/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin — olduğu —-tarihli karar ile kayyum atanmasına karar verildiğini, —- sayılı kararı ile — atandığını, iş bu tarihten itibaren doğan ve yine şirket hesaplarında yapılacak inceleme sonucunda belirlenecek temettü alacağının, her dönem için ayrı ayrı muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik —- müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, Müvekkili —- hissedarı olup —– kayyım olarak atandığını, İş bu karar da herhangi bir hisse ayrımı yapılmaması sebebi ile müvekkilinin ciddi mağduriyet yaşamakta olduğunu, hatırı sayılır hisse sahibi olduğu ve aynı zamanda hileli biçimde çıkartılana kadar yönetim kurulunda bulunduğu—– nasıl yönetildiğinden ne kadar ciro yapıp ne kadar kar elde ettiğinden/ ne miktarda yatırım yapılıp ne kadar personel istihdam edildiğinden —— hiçbir şekilde haberdar edilmediğini, şirket kayıtları incelendiğinde müvekkilin hiçbir yönetim kurulu toplantısına davet edilmediğini, —– imzasının bulunmadığını, oy kullanmadığını, vekaleten birini görevlendirmediğini, aslen yada vekaleten müvekkil adına hiçbir imzanın bulunmadığını tespit edilebileceğini, —– hukuki ve mali durumunun, haklarında —- soruşturma yürütülen ve halen bu nedenle yurt dışında oldukları anlaşılan diğer hisse sahiplerinin durumundan farklı değerlendirilmesi gerekmekte olduğunu, şirket hakkında yönetim kayyumu atanmadan önce diğer hissedarlar tarafından; yönetim kayyumu atandıktan sonra da bu görevi yürüten kişiler tarafından zarara uğratıldığını, Müvekkilinin ortaklık hak ve alacaklarının baki olduğunu, —– yılı aşkın süredir hiçbir genel kurula davet edilmediğini, yönetimden haberdar edilmediğini, hak ve alacağının denetimi için gerekli olan kayıt; bilgi; belge de müvekkilin denetimine açık tutulmadığını, Müvekkilinin mal varlığı müsadere edilmediğini, şirket Mülkiyetinin halen kendisine ait olmasına rağmen yönetimin tedbiren el değiştirdiğini, Tüm şirketlerdeki ortaklık payları malvarlığı/mülkiyet hakkı kapsamında olup —- kapsamında sadece bir tedbir olarak şirketlerin yönetiminin kayyım heyetine geçmiş olması bu durumu değiştirmeyeceğini, mülkiyet hakkı —–mutlak koruma altında olduğunu, kayyım atanmasına dair—– kararında iş bu dosyada mübrez kayıtlarda müvekkilin hissedarı olduğu şirketlere ilişkin olarak suç icrası ile elde edildiği yada suça konu olduğuna ilişkin hiçbir delil/olgu bulunmadığını, mülkiyet hakkının kime ait olduğu konusunda hiçbir tereddüt / tehdit yada kuşku bulunmadığını, Şirketler üzerinde tedbiren yönetim kayyımı atanması müvekkilin şirket malvarlığından yararlanamayacağı anlamına gelmediğini, aslen hukuk düzeni gereğince müvekkile temettü alacağının ödenmesi gerektiğini, TTK gereğince temettü ödemesinin yapılması gerekmekte olduğunu, ödenmesi zorunlu temettü miktarının belirlenmesi/denetlenmesi açısından gerekli olan bilgi;belge; kayıtlar incelemeden uzak tutulduğunu, —– olduğu —– tarihli karar ile kayyum atanmasına karar verildiğini, — sayılı kararı ile —- kayyım olarak atandığını, iş bu tarihten itibaren doğan ve şirket hesaplarında yapılacak inceleme sonucunda belirlenecek temettü alacağının, her dönem için ayrı ayrı muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik—- müvekkiline ödenmesini, Yargılama giderleri ile birlikte —– vekalet ücretinin hükmedilmesine karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete—– kapsamında kayyım atandığını, devamla kayyımların yetkisini —–devrettiğini, müvekkil şirket yönetimine, —- Soruşturması kapsamında,—- dosyasından verilen karar ile kayyım atanmasına karar verildiğini ve devamla —- yayımlandığını, Bu durumda müvekkil firmanın, ilgili —- ve kararlar ile fiilen kamulaştırılmış olduğunu, devam eden tüzel kişiliği —- tarafından atanan –eli ile devam ettiğini, müvekkil şirketin özel kanun hükümlerine tabi olduğunu, Müvekkil şirket yönetimine,—- soruşturması kapsamında, kayyım atandığını ve devamla kayyımların yetkisi sonlandırılarak, tüm yetkilerin —– görevini yürüttüğü şirketlerin genel kurullarının yetkileri, —- hükmünü getirildiğini, Müvekkil şirkete, —- darbe teşebbüsünden sonra kayyım atandığını, devamla kayyımların yetkisi —- kararlarıyla — atamalar yapıldığını,—- müvekkil şirkete kayyım atandığını ve devamla şirketlerin tüzel kişiliği korunarak — yönetilmeye başlanıldığını, özel kanun hükümleri kapsamında — kayyım olarak atandığı müvekkil şirket, —- aleyhe olan yahut kısıtlayıcı hükümleri uygulanmaksızın —yönetildiğini, davacı tarafın iddialarının tamamen mesnetsiz olduğunu, davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın temettü dağıtımı ve diğer taleplerinin, müvekkil şirketin tabi olduğu özel kanun hükümleri kapsamında reddi gerektiğinin, davacı tarafın müvekkil şirketi zarara uğrattığını, Müvekkil şirket yönetim kurulunun oluşum amacı, kayyım yetkisi ile kamu tarafından el konulan şirketin, — oluşturulan yönetim kurulunca yönetildiğini, Bu bağlamda müvekkil şirketin; olağan uygulamalar ve —kısıtlayıcı ve aleyhe hükümleri kapsamında değerlendirilemeyeceği açık olup, ——– müvekkil şirket yönetim kurulunun, şirketin yönetsel süreç ve kararlarında tam yetkili şekilde hareket serbestisine sahip olduğunu, Bu kapsamda müvekkil şirket yönetiminin temettü dağıtımına ilişkin bir kararı olmamakla birlikte şirketin mali durumu temettü dağıtımını gerektirecek yapıda da olmadığını, be nedenlerle davacı tarafın temettü alacağı ve diğer tüm talepleri haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davacının haksız ve mesnetsiz davasının reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve iddia etmiştir.
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;
Dava, temettü alacağının tahsili talebine ilişkindir.
Davacı vekili, —- kayyım olarak atandığını, iş bu tarihten itibaren doğan ve yine şirket hesaplarında yapılacak inceleme sonucunda belirlenecek temettü alacağının, her dönem için ayrı ayrı muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz ile birlikte ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik —– müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmekte, davalı vekili ise müvekkil şirket yönetiminin temettü dağıtımına ilişkin bir kararı olmamakla birlikte şirketin mali durumu temettü dağıtımını gerektirecek yapıda da olmadığını, be nedenlerle davacı tarafın temettü alacağı ve diğer tüm talepleri haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu savunmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki —- Öte taraftan —- dağıtımına karar verebilmesi için şu koşulların gerçekleşmiş olması gerekir:
a) Yıllık bilânçoya göre, kâr sağlanmış veya önceki yıl kârlarından bu gaye için kullanılabilecek yedek akçeler ayrılmış olmalıdır,
b) Şirket kârının dağıtılabilmesi için, kanunî ve isteğe bağlı yedeklerin net dönem kârından ayrılmış olması gerekir (TTK m. 523/1).
Yukarıda sayılan bu kalemler net dönem kârından ayrılmadıkça kâr payı dağıtılamaz Buna göre genel kurul, ilk olarak şirket kârının yirmide birini ödenmiş sermayenin beşte birini buluncaya kadar kanunî yedek akçe ayırmaya karar vermelidir (TTK m. 519/1). Ayrıca bu yedek akçeye şirket kazancının yirmide birinden fazla bir miktarın ayrılacağı veya bu ayırmayla ödenmiş sermayenin beşte birine ulaşılmış olsa dahi, yine devam edileceği esas sözleşmede öngörülmüşse (TTK m. 521), genel kurulun buna da uyma zorunluluğu vardır. Kısacası Kâr payının genel kurulca dağıtımına karar verilmedikçe, paysahipleri kendilerine isabet edecek kâr payının tespitini mahkemeden talep edemeyeceği gibi, şirketten kâr payı da isteyemezler. Aynı şekilde, genel kurulun kâr dağıtılmamasına ilişkin kararı kesinleşmişse, yönetim kurulu üyelerine dahi kâr payı dağıtılamaz—–
Bu kapsamda mahkememizce davalı şirket tarafından kar payı dağıtımına ilişkin herhangi bir genel kurul kararı alınıp alınmadığı konusunda mahkememize bilgi verilmesi için —–müzekkere yazılmıştır.
Gelen müzekkere cevabında , kayyum kararının verildiği tarihten dava tarihine kadar herhangi bir temmettü dağıtım kararının alınmadığı belirtilmiştir.
—- tarafından verilen yazı cevabı ile temettü dağıtımı için yukarıda belirtilen şartların gerçekleşmediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-DAVANIN REDDİNE,
2-Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 59,30 TL harcın HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafından yatırılan 1.707,75 TL peşin harcın, alınması gereken 59.30 TL harçtan mahsubu ile artan 1.648,45‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından tebligat, posta ve müzekkere gideri olarak sarf edilen 45,00 TL yargılama giderinin DAVACI ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,
5-Ret olunan dava yönünden Avukatlık Asgari Ücret tarifesine göre davalı lehine takdir olunan 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-Dosyada mevcut gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ————- Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/09/2021