Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/33 E. 2020/231 K. 21.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/33
KARAR NO: 2020/231
DAVA: MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 05/04/2017
KARAR TARİHİ: 21/04/2020
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile dosya alacaklısı olarak gözüken————- arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkil şirketin ticari kayıtlarında bunun açıkça görüldüğünü, aralarında işçi işveren ilişkisinin söz konusu olduğunu, ancak söz konusu iş ilişkisine ———– tarihinde son verildiğini, takip dosyası sebebiyle müvekkil şirkete dosya alacaklısının talebi üzerine haciz ihbarnamelerinin gönderildiğini, müvekkil şirkete 1. ve 2. haciz ihbarnamelerinin ulaşmadığını bu nedenle haciz ihbarnamelerine gereken itirazların yapılamadığını, müvekkil şirketin eski çalışanı ————-maaşı dışında müvekkil şirketten herhangi bir hak ve alacağının olmadığını, davalı alacaklının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacının davasının konusuz kaldığını, görevsizlik verilmesini ve davanın kabulü veya reddi halinde yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
—— Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ——— Karar sayılı dosyasında yapılan yargılamada———- tarihinde davanın görev yönünden reddine karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Dava, İcra İflas Kanunu’nun 89’ncu maddesindeki haciz ihbarnamesi nedeniyle açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. İcra İflas Kanunu’nun 89’ncu maddesindeki haciz ihbarnamesi nedeniyle açılan menfi tespit davalarının, tarafları tacir olsa bile ticari işletmelerinden kaynaklanmamaktadır ——————-
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır.
Somut olayda taraflar arasındaki ilişki veya uyuşmazlığın bahsi geçen üç grup içerisinde yer almadığı ve bu nedenle de taraflar arasında ticaret mahkemelerinin görev alanına giren bir uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemeleri tarafından görülüp, sonuçlandırılması gerektiği anlaşıldığından davanın görev yönünden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir ———–
Ayrıca davacı, davalı ———– kendileri nezdinde iş akdi ile çalıştığını, iş akdinin sona erdiğini, davalı ——————kendilerinden hiç bir alacağı kalmadığını beyan ederek menfi tespit talebinde bulunmuştur. Her ne kadar bu talep yönünden iş mahkemelerinin görev olduğu düşünülebilirse de, davacının, üçüncü kişi konumunda bulunan davalı şirkete karşı açtığı dava karşısında, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, ayrıca davalı alacaklı üçüncü şahısla birlikte davacının eski işçisi olan kişiye karşı birlikte İİK 89 haciz ihbarnamelerine karşı açılan menfi tespit davalarında asliye hukuk mahkemelerince karara bağlanan dosyaların Yargıtay tarafından görev yönünden bozulmadığı—————- anlaşıldığından her iki davalı yönünden de davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davanın GÖREV NEDENİYLE dava şartı yokluğundan HMK 114/1-c, 115/2 ye göre usulden REDDİNE,
2-HMK 20 md.ye göre kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haflatık süre içinde başvuru halinde dava dosyasının görevli ve yetkili ———— ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-HMK.’nun 331/2 maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece DEĞERLENDİRİLMESİNE,
4-Mahkememizin iş bu kararı ile ————- Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın ———– Adliye Mahkemesi’nin ilgili dairesine GÖNDERİLMESİNE,
Dair, HMK 345/1. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde ——— Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 21/04/2020