Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/316 E. 2022/973 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/316 Esas
KARAR NO: 2022/973
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 05/08/2020
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: sigorta şirketine ——– tarihinde başvuruda bulunulduğunu, davalı sigorta şirketinin araçta meydana gelen değer kaybını —– olarak hesaplayarak —– tarihinde hesaba yatırdıklarını, yatırılan değer kaybının gerçekçi bulunmadığını ve —– tarihinde arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşmanın sağlanamadığını, —– tarihinde müvekkilinin kullandığı— plaka nolu araca ters şeritten gelen —— kullandığı bisiklete fren yapmış olmasına rağmen sol taraftan çarptığını, adından müvekkilin duran aracına arkadan alkollü olduğu sonradan anlaşılan —– kullanmış olduğu — plaka nolu — çarptığını, meydana gelen bu ikinci çarpma sonucunda müvekkilinin aracında büyük hasar oluştuğunu, Kaza ile ilgili——numaralı dosya açıldığını, alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin kusursuz bulunduğunu, bisiklet sürücüsü maktul —–tam ve asli kusurlu bulunduğunu, ikinci çarpmada müvekkilinin kusursuz bulunduğunu ve müvekkilinin aracına arkadan çarpan alkollü sürücü —— tam ve asli kusurlu bulduğunu, müvekkiline ait —- model aracın kaza öncesi herhangi bir kazası, boyası ve değişeninin olmadığını, kaza sonrası yetkili —- götürüldüğünü ve —- tamir masrafı çıkarılığını, bu tutarın müvekkili —-aynı zamanda da davalı —- kullandığı aracın—- tarafından ödendiğini, davalı —–yapılan başvuruda aracın değer kaybını—olarak hesaplamış ve —- tarihinde yatırdığını, hasarsız araçta yaklaşık —- masraf yapıldığı göz önünde alındığında hesaplanan tutarın gerçekçi olmadığını, ayrıca müvekkilinin aracı tamir süresince kullanamadığını iddia ederek; şimdilik —-değer kaybının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, şimdilik —– aracın kullanılmamasından doğan maddi kaybın sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:Davalı —- vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, dava konusu kazaya karışan —–plaka nolu aracın müvekkili şirket nezdinde trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunu, davacının yolda trafik kazası sebebiyle durduğunu ancak hiçbir şekilde uyarıcı işaret koymadığını, önlem almadığını, hesaplanan —— değer kaybının davacıya ödendiğini, iş bu ek talebin reddi gerektiğini, davacının kazanç kaybı/araç mahrumiyeti zararının gerçek/objektif olmadığını ve trafik poliçesi kapsamında olmadığını, müvekkilinin poliçe limitleri dahilinde sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının müddet iddiasının ispatla mükellef olduğunu, davacının zararını delillerle ispatlayamadığını, kazanç kaybı ve kar mahrumiyetinin teminat altına alınmadığını savunarak; davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
Davalı ——vekilinin cevap dilekçesinde, özetle, dava konusu kazada müvekkilinin işleten sıfatı ile sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin kazadan sorumluluğuna ilişkin illiyet bağının kesildiğini, ceza dosyasına alınan bilirkişi raporunda davacının kusursuz, davalı —– ise meydana gelen kazada tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ancak ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunun hukuk yargılamasında bağlayıcılığı olmadığını, davacı ile 3. kişinin yaptığı kaza neticesinde meydana gelen 2. kazadan ötürü müvekkili şirketin işleten sıfatı ile sorumluluğuna gidilmesi illiyet bağının kesilmesi nedeni ile söz konusu olmadığını, kaldı ki diğer davalı — alkollü olması ile zincirleme kazaya sebebiyet veren ilk kaza arasında hiçbir illiyet bağı bulunmadığını, müvekkilinin işleten sıfatı ile sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, diğer davalı —–tarafından davacı tarafa ödenen —— tazminat bedeli müvekkil şirkete rücu edildiğini, müvekkil şirket tarafından söz konusu bedel ödendiğini, davacının kusuru ile meydana gelen kaza neticesinde müvekkili şirkete ait araçta ciddi hasar oluştuğunu, aracın uzun süre kullanılamaması ve tamirat masrafları nedeni ile de müvekkili şirketin ekonomik anlamda büyük zarar gördüğünü savunarak; davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER:
—–Müdürlüğü’ne, —-Asliye Hukuk Mahkemesi’ne,——, —-,——- Mahkemesi’ne,——- yazılan müzekkerelere cevap verildiği görüldü.
——tarafından aldırılan raporda özetle;
“A)-Davalı sürücü —— %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğu,
B)-Davacı sürücü —- kusursuz olduğu” hususları tespit edilmiştir.
Mahkememiz tarafından alınan——- tarihli bilirkişi raporunda özetle;
” KUSUR YÖNÜNDEN
— Maktul bisiklet sürücüsü —- hasar ile neticelenen olayda %75 (Yüzde yetmiş beş) oranında kusurlu olduğu,
—- Davalı sürücü (—– plaka sayılı ——Marka araç sürücüsü) —– hasar ile neticelenen olayda %25 (Yüzde yirmi beş) oranında kusurlu olduğu,
— Dava konusu —- araç sürücüsü davacı ——— kusursuz olduğu
DEĞER KAYBI YÖNÜNDEN:
—- tarihinde meydana gelen olaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin, dava konusu——plakalı araçta meydana gelen maddi hasar ile Uyumlu olduğu,
(Değer Kaybı Hesaplamasında; Dava konusu—– plaka sayılı aracın modeli, yaşı, km’si, kullanılmışlık düzeyi, aracın hasar geçmişinin incelenmesinde dava konusu kazadan öncesine ait sisteme kayıtlı kaza kaydının bulunmadığı hususu, parça-malzeme-işçilik kalemlerinin niteliği, —- tarihli kazaya ait hasar fotoğraflarındaki hasarın şekli ve niteliği ve TRAMER hasar sorgusunda —- hasar tutarı bulunduğu hususları da dikkate alınarak —- doğrultusunda değerlendirilmiştir) (——— sayılı kararı)
KTK.m.90’da yer alan “ve genel şartlar”da ifades——- tarafından iptal edildiği de dikkate alınarak değer kaybı yönünden aşağıdaki yönteme göre sonuç belirlenmiş olup;
——- göre değerlendirmede;
Dava konusu —– araçta oluşan değer kaybı için davaya konu edilen ve davalı tarafın tazmin etmesi istenilen toplam değer kaybı tutarının— (——Aracın serbest piyasa koşullarında dava konusu kazadan önceki 2. el piyasa rayiç değeri ile dava konusu kazadan sonraki onarılmış haldeki 2. el piyasa rayiç değeri arasındaki fark) kaza tarihi itibariyle “ayrıntıları yukarıda açıklanan nedenlerle”; serbest piyasa koşullarında ——- olabileceği değerlendirilmiş olup, davalı sürücünün kusuruna isabet eden tutar dikkate alındığında;
(—- Değer Kaybı) x%25 kusur oranı) = —— olabileceği,
ARACI KULLANAMAMAK DOĞAN ZARAR YÖNÜNDEN:
Dava konusu aracın hasar-onarımı için gereken makul sürenin* 15 gün olabileceği, bu süre zarfında davacı tarafın aracını kullanamamaktan doğan net zararının kaza tarihi olan —— tarihi itibariyle serbest piyasa koşullarında —- olabileceği hesaplanmış olup, sürücünün kusuruna isabet eden tutarın;
(—– belirtilen makul onarım süresi hesaplanmıştır)
(— Zarar Tutarı x — Kusur oranı) ——- olabileceği,” hususları tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından tarihli ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki talebini
1-) —– (bakiye) değer kaybının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen,
2-) —-aracın kullanılmamasından doğan maddi kaybın (araçtan yararlanama nedeniyle meydana gelen zarar) sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen, temerrüt ve kaza tarihi olan — tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte tahsilini ” talep ettiği anlaşılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
A)Davacının tüm davalılara karşı değer kaybından kaynaklanan maddi tazminat davasına ilişkin;
Dava trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybından kaynaklı olarak kusurlu araç sürücüsüne, araç işletenine ve —- karşı açılan maddi tazminat davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1473/1 maddesi uyarınca “Sigortacı sorumluluk sigortası ile, sözleşmede aksine hüküm yoksa, sigortalının sözleşmede öngörülen ve zarar daha sonra doğsa bile, sigorta süresi içinde gerçekleşen bir olaydan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle zarar görene, sigorta sözleşmesinde öngörülen miktara kadar tazminat öder.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1478 maddesi uyarınca “(1) Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.”
Kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.”
Kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde ——— sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar.”
Kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesi uyarınca “(1)——– kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan par-çaları ile hasar tutarı dikkate alınarak, (…) Hesaplanır. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanunda ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
Kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi uyarınca “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi uyarınca “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. (…)”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. Maddesi uyarınca “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. Maddesi uyarınca “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.”
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davanın davalı —– karşı haksız fiilden kaynaklı, davalı—– karşı araç işleteni olmasından dolayı KTK 85 kaynaklı ve diğer davalı sigorta şirketi yönünden—- kaynaklı açılan trafik kazası nedeniyle değer kaybından oluşan maddi tazminat davası olduğu, davalı —— sorumluluğundan bahsedebilmek için olay anında —- plakalı aracı kullanan —– kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilinin bulunması, davacının zarara uğramış olması ve zarar ile fiil arasında nedensellik bağının bulunması gerektiği, yine davalı sigorta şirketinin de —-plakalı araç sürücüsü ——- kusuru oranında zarardan sorumluluğunun olacağı, yine davalıların sorumluluğunun tespit edilmesi halinde yukarıda atıf yapılan TBK 61 maddesi uyarınca müteselsil sorumluluklarının bulunduğu, bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, her ne kadar dosyada alınan bilirkişi kök ve ek ve —— raporları arasında belirlenen kusur oranı bakımından çelişkili değerlendirmeler yapılmış ise de, olayın gerçekleşme şekli bakımından raporlar arasında bir çelişki bulunmadığı, bu noktada kusurun değerlendirilmesinin hukuki bir değerlendirme olacağı, olayın bilirkişi raporları ile de tespit edilen gerçekleşme şekli dikkate alındığında davacının normal seyrinde devam ederken önüne çıkan dava dışı bisikletli şahsa çarpmakta kusurunun bulunmadığı, davacının zararının gerçekleşmesine ise davalı —- davacı ile aracı arasındaki güvenli seyir mesafesine uymayarak ve alkollü araç kullanarak sebebiyet verdiği, zararın sırf bu nedenle kaynaklandığı, zira davalı —– tarafından güvenli seyir mesafesine uyulsa idi zararın gerçekleşmeyeceğinin (önlenebilir olduğunun) somut olayda söylenebileceği, bu sebeple davalı —- tamamen kusurlu olduğu, yine değer kaybı hesaplanırken kaza nedeniyle oluşan hasarın nitelik ve niceliği, aracın modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi gibi hususlar gözönünde bulundurularak, kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki fark (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi) esasına uygun olarak hesaplama yapılması gerektiği, bilirkişi tarafından bu esasa göre hesaplanan —- değer kaybının mahkememizce uygun görüldüğü, zarar ile davalı —– hukuka aykırı ve kusurlu fiili arasında nedensellik bağının bulunduğu, zira zararın fiil neticesinde gerçekleştiği, zararın gerçekleşmesinde davalı ——– tamamen kusurlu olması nedeniyle davalıların yukarıda açıklanan esaslar ve hukuki sebepler nedeniyle müteselsilen sorumlu olacakları, davalılar—–yönünden temerrütün TBK 117/2 maddesi uyarınca olay tarihi olan — tarihinde gerçekleştiği, sigorta şirketi yönünden ise temerrütün KTK 99 maddesi uyarınca başvuru tarihinden —– itibaren sekiz iş gününün geçmesiyle —– tarihinde gerçekleştiği kanaatine varılmış, değer kaybına ilişkin maddi tazminat davası yönünden tüm bu gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
B)Davacının davalılar —— aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi tazminat talebi yönünden;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca “(1)Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. (2)Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”
Zarar bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmadır. Malvarlığının zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durumla fiil sonucu aldığı durum arasındaki fark, zararı oluşturur. Zarar doğrudan olabileceği gibi dolaylı da olabilir. Dolaylı zarar, hukuka aykırı fiilin mağdura verdiği doğrudan zarara bağlı olarak eklenen bir sebeple mağdurun uğradığı zarardır. Dolaylı zararlardan hangilerinin tazmin edileceği uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığının araştırılmasını gerektirir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacının aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi tazminat talebinin yukarıda belirtildiği gibi dolaylı zarar niteliğinde olduğu, zira davalının kusurlu ve hukuka aykırı fiili ile davacının aracının serviste kalması nedeniyle belli bir süre kullanılamamasından kaynaklanan zararın talep edildiği, davacının bu süre içerisindeki zararının ne olduğu ve kapsamını ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, yine belirtildiği gibi dolaylı zararlardan hangilerinin tazmin edileceği hususunda uygun nedensellik bağının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, mahkememizce alınan bilirkişi ek raporunda aracın -uğradığı doğrudan zarar nedeniyle- serviste kalabileceği makul sürenin on gün olacağı tespitinin yapıldığı, zararın ise bu on günlük muadil araç kiralama bedeli üzerinden hesaplanarak ——- aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi zarar hesaplandığı, ancak hesaplanan zararın hakkaniyete—–uygun olmadığı, zira davacı tarafça aracın her gün hangi sebeple kullanıldığı, devamlı gidilmesi zorunlu olan bir yere——- gitmek için kullanılıp kullanılmadığı, aracın olağan bir günde ortalama kaç km mesafe kat ettiği gibi hususlarda herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi, bu hususlarda dosyada herhangi bir delil de bulunmadığı, bu sebeple davacının somut olayda ortalama bir insan olarak ve bunun özelliklerine sahip olduğunun kabul edilmesi gerektiği, ortalama bir insanın aracın serviste kaldığı süre içerisinde araç kiralamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ortalama bir insanın bu süreçte toplu taşıma hizmeti kullanarak bu süreci atlatmasının kendisinden beklenebileceği, bu esasa göre belirlenecek dolaylı maddi zarar hesaplanırken davacının aracını kullanması durumunda harcayacak olduğu yakıt masrafının da dikkate alınması gerektiği, buna göre malvarlığının eksilip ekilmediğinin değerlendirilmesinin yapılabileceği, zira doğrudan olsun dolaylı olsun maddi zararın -yukarıda belirtildiği gibi- malvarlığının zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durumla fiil sonucu aldığı durum arasındaki fark olduğu, somut olayda zarar verici fiil olmasa idi davacının ortalama bir insanın kullanması gereken ulaşım yöntemini kullanmayacağı ancak aracını on gün boyunca kullanıp yakıt masrafında bulunacağı ve bu sebeple malvarlığının zaten eksileceği, zarar verici fiilin sonunda davacının aracı kullanamamasından dolayı ortalama bir insanın kullanması gereken ulaşım yöntemini kullanacağı ancak yakıt masrafı yapamayacağı, bu zararın (var ise) miktarının tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmadığı, zira birçok değişkene bağlı olduğu, hakkaniyet gereği ise arada maddi zararın gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiği, varsa da davacının zararını ispatlayamadığı kanaatine varılmış, tüm bu gerekçelerle davacının davalılar——- aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere,
1-Davacının bakiye değer kaybına ilişkin maddi tazminat davasının KABULÜ ile, değer kaybına ilişkin —-maddi tazminatın;
——davalıla——yönünden —- tarihinden,
—-davalı —– tarihinden itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar —— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının davalılar —– aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi tazminat talebinin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen dava değeri (13.925,00 TL) üzerinden hesaplanan ve alınması gereken 951,21 TL karar ve ilam harcından dava açılırken peşin olarak alınan 54,40 TL peşin harç ve 346,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 550,81 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 116,60 TL dava açma masrafı, 346,00 TL ıslah harcı ve 1.441,30 TL bilirkişi/posta masrafından ibaret 1.903,90 TL (davalılar ——— kabul/ret oranına [13.925,00/20.375,00] göre 1.301,19 TL’si ile sınırlı sorumlu olmak üzere) yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansının HMK’nun 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgilisine iadesine,
6-Davacı yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen dava değeri (13.925,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı ——yapılan yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiğinden onun yönünden reddedilen dava değeri (6.450,00 TL) üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2 uyarınca hesaplanan 6.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——verilmesine,
8-6325 sayılı Yasa uyarınca genel bütçeden sarf edilen 1.320,00 TL (davalılar ——kabul/ret oranına [————–] göre 902,13 TL’si ile sınırlı sorumlu olmak üzere) arabuluculuk ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Dair, davacı vekilinin ve davalı —– ve davalı —— vekilinin yüzüne karşı, diğer davalının yokluğunda kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine sunulacak dilekçe ile——– Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 22/12/2022