Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/280 E. 2020/661 K. 02.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2020/280 Esas
KARAR NO: 2020/661
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 17.07.2020
KARAR TARİHİ: 02.12.2020
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacılar vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirketin kurucu ortakları olduklarını, müvekkilleri dışında —— kurucu ortağın daha bulunduğunu, şirketin diğer ortaklarının şirket kasasından ve paylarından kendilerine hukuken düşmeyen bir şekilde haksız kazanç elde ettiklerini, hileli satış yaptıklarını ve davacıları zarara uğrattıklarını, diğer ortaklar tarafından şirketin gidişiyle ilgili davacılara hiçbir bilgi verilmediğini, diğer ortakların şirketin bazı müşterileri ile anlaşmalar yaparak hileli satışlar yaptıklarına dair kuvvetli şüphelerinin bulunduğunu, şirketin tüm iş ve işlemlerini dava dışı ————- yönlendirildiğini, diğer ortakların davalı şirketin içini tamamen boşaltarak yeni kurulmuş olan dava dışı şirkette iş ve işlemlerine devam ettiklerini, böylece müvekkillerinin sermayesinin zayi olduğunu, limited şirket ortakları arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle şirket organlarının iş göremez hale gelmesi, şirketin organsız kalması durumlarında mahkemelerden şirket için kayyım atanmasının gerektiğini, zira şirketin bir tüzel kişi olarak ticari hayatının devamı ve gerekli idari ve yönetimsel işlemlerin icra edilmesi şirketin organları vasıtasıyla mümkün olmakta, bu organların görev yapamaz hale gelmesi halinde ise TMK’nin 427/4. maddesi uyarınca yönetim kayyımı atanması yoluna gidildiğini, ayrıca ———— haklı sebeplerle açılan fesih davasında, taraflardan birisinin istemi üzerine hakimin gerekli önlemleri alma yetkisi içerisinde yönetim kayyımı atanması da yer aldığını beyanla, dava sonuçlanıncaya kadar davalı şirkete kayyım atanmasına, talepleri davalı şirketin feshine ilişkin olduğundan ve taraflar arasında anlaşmazlık bulunduğundan şirketin içinin boşaltılmaması ve tarafların geri dönülemez bizimde mağdur olmamaları için davalı şirketin menkul, gayrimenkul hak ve alacakları başta olmak üzer her türlü malvarlığı ile hakları üzerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine,sonuç olarak da davalı şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, şirketin yönetiminde iş bölümü yapıldığını, davalı —pazarlama ve saha çalışmalarını yaptığını, davacılar —– şirketin diğer işleriyle ilgilendiklerini, hatta bir ara davacıların muhasebe işlerini yaptıklarını, davacı———— ——– arasında şirketin finans sorumlusu olarak görev yaptığını, ancak davacıların şirketi zarara uğratacak işlemler yaptıklarını, davacıların, diğer ortaklara sormadan ——– para tahsilatı yapılmadığı halde bugünkü ——– ortaklara borç olarak kaydettiklerini, yine davacılar tarafınadn 13.7 tarihindeki toplantıda siparişlerin iptal edildiğini, yine toplantıdan sonra müşterilere mail atılarak şirketin ve davacıların ticari itibarlarının zedelendiğini, bu suretle ortaklar arasında çıkan uyuşmazlığın giderilemeyeceği anlaşıldığından diğer ortaklar ————— şirketin haklı sebeplerin varlığı nedeniyle feshine karar verilmesini talep ettiklerini, ortaklar arasında da şirketin feshi görüşmelerinin devam ettiğini, bu nedenlerle davanın reddine, ancak davalı şirketin feshine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVANIN TESPİTİ, İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava; limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili,————– gönderdiği dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davadan feragat HMK’nin 307, 309 ve 311. maddeleri hükümleri gereğince uyuşmazlığı ve dolayısıyla davayı sona erdiren, davalı tarafın kabulünü gerektirmeyen ve kesin mahkeme hükmünün hukuksal sonuçlarını oluşturan bir taraf işlemidir.
HMK’nin 310. Maddesine göre feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir.
Davacı vekilinin vekaletnamesi incelenmiş, davadan feragate yetkili olduğu saptanmıştır.
Feragat bildirimi de HMK’nin 154. maddesi hükmüne uygun olarak mahkemece tespit olunmuştur.
Bu nedenlerle davanın feragat sebebiyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK’nin 307. maddesi uyarınca “feragat” nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar kanununa göre alınması gerekli harç peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK’nin 333. Maddesi uyarınca bakiye gider ve delil avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde —————– Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkca okunup usulen anlatıldı. 02.12.2020