Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/258 E. 2021/202 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/258 Esas
KARAR NO: 2021/202
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davacı ile davalı arasında ticari ilişki kurulduğunu davalıya irsaliyeli faturalar gönderildiğini, davalının faturalara itiraz etmediğini icra takibi ile davalının temerrüde düşürüldüğünü,ancak davalının icra takibine ve faize haksız olarak itiraz ettiğinden takibin durmasına karar verildiğini davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemi ile eldeki davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Dava dilekçesindeki tüm iddiaları reddetiklerini,yetkili ve görevli mahkemenin tüketici mahkemesi bulunduğunu belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, açık hesap ilişkisi nedeni ile bakiye alacağın tahsili amacı ile girişilen icra takibinde itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır.
Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Bu noktada ;davacı tarafından davalı aleyhine —— sayılı takip dosyası ile icra takibine girişildiği icra takip dosyasının tetkikinde; davacının davalı aleyhine faturaların konusu teşkil eden açık hesap ilişkisinden ötürü genel haciz yolu ile icra takibine giriştiği,davalıya ödeme emrinin —-tarihinde tebliğ edildiği,—– tarihinde davalı borçlunun takibe karşı itirazlarını ileri sürdüğü ve davacıya itirazın tebliğ edilmediği,takibin durdurulması nedeni ile eldeki davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Açık hesap ilişkisi; önceki borçlar tahsil edilmemesine rağmen, taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam etmesi durumudur. Açık hesap ilişkisinde, taraflar tek taraflı ya da karşılıklı olarak alacaklarını hesaba kaydedip belirli hesap dönemlerine bağlı kalmaksızın hesaplaşma yaptıklarından, bu ilişkiye TTK.’ndaki cari hesaba ilişkin hükümleri uygulanamaz.
Davalı tarafından ibraz edilen borca itiraz dilekçesi ve cevap dilekçesi irdelendiğinde faturalar konusu teşkil eden malların tesliminden ötürü davalıya borçlu olmadığının belirtildiği, yine rapora itiraz dilekçesi ile de anlaşıldığı üzere malların teslim edildiği hususunun inkar edildiği anlaşılmıştır.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Doktrinde de fatura; satılan emtia ve yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı tutarı göstermek üzere emtiayı satan veya iş yapan tacir tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır, tek başına mal veya hizmet verildiğini ispatlamaya yeterli değildir. Nitekim “bir akdin icra safhasına taalluk eden fatura, mutlaka mevcut ve evvelce tamamlanmış bir anlaşmaya dayalı olması gerektiğinden, bir icap bile değildir. Kaldı ki icabı reddetmemek kabul niteliğinde de değildir. (BK.m3-5).
Yine fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. ——-
Davacının iddiaları ve davalının savunmaları bu esaslarda incelendiğinde takibe konu açık hesabın konusu teşkil eden faturadaki isteminin haklılığını davacının davalıdan sadır irsaliye ve teslim fişi ile vb. somut yazılı belgelerle veya tarafların ticari defter ve kayıtları gibi kesin deliller ile ispat yükünü yerine getirmesi gerektiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi “Tacir, … bu Kanun hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da yükümlüdür.” yine TTK’nun “Defter tutma yükümlülüğü” başlıklı 64/1 maddesi;
a)Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır.
b)Ticari defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulmalıdır.
c)İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi ticari defterlerden izlenebilmelidir.”
Yasal düzenlemeleri ile bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişi yani tacir ticari işletmesinin gerektirdiği ticari defterleri 6102 Sayılı TTK’nun 65 ve devamı maddelerine göre tutmak zorundadır.
6102 sayılı TTK 83. Maddesine göre “Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir.”
6100 sayılı HMK 222. maddesinin birinci fıkrasında “Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.” düzenlemeleri ile hem TTK hem de HMK düzenlemelere göre ticari davalarda uyuşmazlığın çözümü için tarafların talebi ile yada mahkemenin kendiliğinden ticari defterlerin incelenmesi amacı ile mahkemeye ibrazına karar verebileceği düzenlenmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunun (Değişik 22.07.2020-7251-23) 222/3 maddesi “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. Şeklindedir.
Görüldüğü üzere HMK 222. Maddesinin üçüncü bendinde “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere “Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.” Cümlesi eklenmiştir.
Mahkememizce de taraf ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi cihetine gidilerek bu noktada oluşturulan ara karar davacı vekiline davalı şirkete ayrı ayrı tebliğ edilmiş tebliğ edilen ara karara rağmen mahkememize sadece davacı tarafından ticari defter ve kayıtlar ibraz edilmiştir.
Davacının Mali Müşavir tarafından incelenen kayıtları ile de defterlerinin ticari defterler kanuna uygun eksiksiz tutulduğu, ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yapıldığı,uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak defterlere geçirilen tüm kayıtların birbirini doğruladığı anlaşıldığına göre davalının ticari defterlerini ibraz etmemesine göre tarafların tacir olduğu davada davacı kayıt ve defterlerinin kesin delil teşkil edeceği anlaşılmıştır.
Somut olayda yukarıda değinilen yasal düzenlemelere göre dava dosyasının tevdi edildiği mali müşavir bilirkişiler tarafından tertip edilen raporun denetimi ile de; Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıya açık hesap ilişkisi devamında —- bedelli fatura düzenlediği, bu faturalara karşılık —- davalı tarafından ödendiği ve davacının davalıdan — bakiye alacağının bulunduğu anlaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalının —–icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin —— asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-)Takipte, taraflar arasında uyuşmazlığın ticari satım sözleşmesinden doğması nedeni ile 3095 sayılı yasa 2/2.maddesi gereğince takip tarihinden tahsil tarihine değin değişen oranlarda avans faizi UYGULANMASINA,
3-)Kabule Konu asıl alacağın mevcutiyeti ve miktarı evvelde davalı tarafından bilinip,belirlenebilir nitelikte olmakla İİK 68/2 gereğince asıl alacak likit bulunduğundan asıl alacağın %20’si 2.939,33 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4A-)Karar tarihi itibari ile alınması gerekli 1.003,96 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak ödenen 250,99 TL’den mahsubu ile bakiye harç tutarı 752,97 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR OLARAK KAYDEDİLMESİNE,
4B-)Davacı tarafından ödenen peşin nispi harç tutarı 250,99 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
5-)Davacı taraf dava da vekil ile temsil olduğundan 2021 yılı AAUT gereğince belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekil ile temsil olunan davacıya ÖDENMESİNE,
6-)Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——— bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ——- bütçesinden ödenen 1.320-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
7-)Davacı tarafından davada sarf edilen 874,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
8-)Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca —— Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/03/2021