Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/247 E. 2021/197 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/247 Esas
KARAR NO: 2021/197
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2020
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı şirketten olan cari hesap alacağına ilişkin olarak ——- tarihinde icra takibi başlatıldığını, söz konusu icra takibi kapsamında davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafından, icra dairesinin yetkisine, borca ve tüm fer’ilerine itiraz edildiğini, icra takibinin durdurulmasına sebebiyet verildiğini, her ne kadar davalı taraf davacı şirkete borcu olmadığını beyanla icra takibine konu borca itiraz etmiş ise de söz konusu itiraz tamamen kötü niyetli, takibi durdurmaya, alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik bir itiraz —— olduğunu, İcra takibinin dayanağı olan cari hesap ekstresine konu faturanın davalı tarafa tebliğ edildiğini, ve herhangi bir itiraza uğramaksızın davalı tarafın ticari defterlerine de kaydedildiğini, İcra takibine konu alacağın tarafların ticari defterlerine kayıtlı, taraflar arasındaki alım-satım ilişkisine dayalı bir alacak olduğunu, davalının, davacı şirkete olan icra takibine konu borcunu ödemediğini, davalı tarafla icra takibi öncesinde yapılan görüşmelerde davalı şirket yetkililerinin davacı şirket yetkililerine satın aldıkları ürünlere ilişkin olarak —- başvuru yaptıklarını, ——- ödeme geleceğini söyleyerek davacı şirketi aylarca oyaladıklarını, ancak ödeme yapmadıklarını, davacı tarafından zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmış ise de arabuluculuk sürecinde davalı tarafla anlaşmaya varılamadığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere davanın kabulü ile; Davalının———– sayılı icra takibi dosyasındaki itirazının iptaline ve takibin devamına, Davalının haksız olarak itiraz ettiği borcun %20’si oranında icra inkar tazminatı ödemesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrar etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacının, davayı yetkisiz Mahkemede açtığını, İş bu davaya yetkili Mahkemenin —–olduğunu, Davacının —– İcra dairesinde başlatmış olduğu takibe ilişkin yetki itirazı sunduklarını, aynı şekilde —– Mahkemelerinde açmış olduğu iş bu davaya da yetki itirazlarını açıkça sunduklarını, davacının, davalı şirketten hiçbir alacağının bulunmadığını, davalı şirket tarafından satın alınan ürünlerin bedelinin toplamda—- olduğunu, buna karşılık bu bedel üzerinden davalı şirketin ödeyeceği miktarın—- olduğu, Bu bedelin tam ve eksiksiz olarak davacıya ödendiğini, Kalan bakiye ise yapılan anlaşma ve alınan onaylar gereği —– tarafından ödeneceğini, davalı şirket ile davacının bu hususlarda tam olarak anlaştıklarının ve davacı ürünlerin yapımına bu anlaşmaya istinaden başladığını, hatta davalı şirket henüz ürünlerin yapımına başlanmadan davacıya ——- tarafından ödenecek bedelin davalı şirket üzerinden değil de direk davalı şirketin hesaplarına ödenmesi için gerekli belgeleri teslim ettiğini, davacının, davalı tarafından ödenmeyecek olan ve —— tarafından ödenecek olan bedele ilişkin olarak davalı şirkete icra takibi başlattığını, davacının söz konusu borcu davalıdan istemesinin haksız bir talep olduğunu, Davacı tarafından davalı şirkete dava konusu ürünlere ilişkin kesilen fatura içeriğinde yapılan ürün —— gözüktüğünü, fakat —kayıtlarına bakıldığında davalı ile davacının —- desteğine konu ürünün —–olarak gözüktüğünü, davacının —- alınan ürünle fatura içeriğinde yer alan ürünü farklı şekilde gösterdiğini, dolayısıyla —— destek programı tespit tutanağı ve proje başvuru formunda yer alan onaylanmış ürünler ile fatura içeriğinde belirtilen ürünlerin farklı olduğunu, davalı şirketten davacıdan faturaya konu ürünler harici başka bir ticareti ve anlaşması da bulunmadığını, açıklanan nedenlerle, gerçeğe aykırı sebeplerle açılan ve iş bu sebeple yasal unsurları oluşmayan davanın reddine, davacının takibe konu edilen asıl alacak kaleminin %20 sinden aşağı olmamak üzere icra tazminatına hükmedilmesine, tüm yargılama giderlerinin ve dava vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava; faturaya dayalı girişilen icra takibinde bakiye alacağın tahsili amacı ile itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.Bu noktada ;davacı tarafından davalı aleyhine—— takip dosyası ile icra takibine girişildiği icra takip dosyasının tetkikinde; davacının davalı aleyhine faturaların konusu teşkil eden açık hesap ilişkisinden ötürü genel haciz yolu ile icra takibine giriştiği,davalıya ödeme emrinin —-tarihinde tebliğ edildiği,—– tarihinde davalı borçlunun takibe karşı itirazlarını ileri sürdüğü ve davacıya itirazın tebliğ edilmediği,takibin durdurulması nedeni ile eldeki davanın mahkememize ikame edildiği anlaşılmıştır.
Davada taraflar arasında uyuşmazlık noktasının, cari hesap sözleşmesinin bulunup bulunmadığı, bulunmuyor ise açık hesap ilişisinin olup olmadığı,açık hesap ilişkisi bulunuyor ise davacının davalıdan açık hesap ilişki kapsamında tanzim eylediği faturalardan dolayı alacaklı bulunup bulunmadığı yönlerinde çekişmenin toparlandığı anlaşımıştır.
Davalı tarafından ibraz edile cevap dilekçesi irdelendiğinde faturalar konusu teşkil eden malların tesliminin inkar edilmediği davacınını tertip ederek uyuşmazlığa konu ettiği fatura bakiye bedelinin——tarafından davacıya ödeneceğinin kararlaştırıldığı,taraflar bu şekilde anlaştığı,davacının haksız olarak bu bedel için davalı aleyhine icra takibine giriştiği öne sürülmektedir.
Türk Medeni Kanunun 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 190. maddesinde ise bu düzenlemeye paralel hüküm ihdas edilmiştir. Anılan maddede “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” denilmiştir.
Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil Olması başlıklı 6100 sayılı HMK.’nın 222. Maddesi dava ve inceleme tarihi itibari ile;
“(1)Mahkeme; ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2)Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3)İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4)Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5)Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır,” hükmü düzenlenmiştir.
Değinilen yasal düzenlemelere göre somut olayda taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığı uyuşmazlığın — tarihli ——bedelli faturanın bedelinin ödenmeyen bakiyesinden kaynaklandığı tespit edildiğinden ve taraf defterlerinde kendi adlarına açılmış muavin defterlerde kayıtlarının muhasebeleştirildiği ticari defterlerinde dava konusu fatura ve ödemeler tespit edilmiş taraf kayıtlarının birbirini teyit ettiği ve aynı bakiye ile uyuşmazlığa konu faturanın kayıtlı olduğu mali müşavir bilir kişi raporunun denetimi ile anlaşılmıştır.
Davalının zaten davaya karşı cevaplarının irdelenmesi ile dava konusu fatura içeriği mallın teslim edilmediği noktasında bir itirazı bulunmamaktadır.
Davalının bakiye borçtan sorumlu olmadğı bakiye borcun —-tahsil edilmesi gerektiği itirazı bulunmakta olduğundan mahkememizce davalı savunuşu gereğince —- tarihli yazıya göre de davalının dava konusu——-kapsamında ödeme yapılacağı ancak davalının —- olduğu için belirlenen sürede yapılandırma yazısı göndermediğinden ödeme olurunun iptal edildiği tespit edildiğinden davalı savunuşunun bir an için doğru olduğu kabul edilse dahi ödemenin—— davalıya yapılacağı bunun da davalının kusurlu eylemsizliği nedeni ile yapılamadığından davalı savunmalarına itibar edilemeyeceği anlaşılmış ve davacı tarafından ikame edilen davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile;
1-)Davalının ——- sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin —– asıl alacak üzerinden DEVAMINA,
2-)Takipte, taraflar arasında uyuşmazlığın ticari satım sözleşmesinden doğması nedeni ile 3095 sayılı yasa 2/2.maddesi gereğince takip tarihinden tahsil tarihine değin değişen oranlarda avans faizi UYGULANMASINA,
3-)Kabule Konu asıl alacağın mevcutiyeti ve miktarı evvelde davalı tarafından bilinip,belirlenebilir nitelikte olmakla İİK 68/2 gereğince asıl alacak likit bulunduğundan asıl alacağın %20’si 8.381,23 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
4a-Karar tarihi itibari ile alınması gerekli 2.862,61 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 506,13 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.356,48 TL’nin davalılardan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4b-Davacı tarafından yatırılan 506,13 TL harcın davalıdan alınarak DAVACIYA ÖDENMESİNE,
5-Davacı tarafça sarf edilmiş, toplam 899,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca 6.247,80 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak DAVACI TARAFA VERİLMESİNE,
7-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.320.00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye Gelir Kaydına,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana İADESİNE,
Dair, HMK 345 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğ edildiği tarihten başlayarak iki hafta içinde HMK 342 maddesi gereğince düzenlenmiş dilekçe ile HMK 343 maddesi uyarınca mahkememize veya başka bir mahkemeye yapılacak başvuru ile HMK 341/1 maddesi uyarınca ———–Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olarak davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18/03/2021