Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/203 E. 2021/754 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/203 Esas
KARAR NO: 2021/754
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16.06.2020
KARAR TARİHİ: 17.11.2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
1-İddia: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle, davacı banka —- arasında kredi sözleşmeleri yapıldığını, davalıların bu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, borcun ödenmemesi üzerine hesap kat ihtarnamesi ile borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine —– dosyasında icra takibine başlandığını, borçluların itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenle davalıların itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, davalı —- açısından davalının müteselsil kefil olması nedeniyle İİK’nin 51. Maddesi uyarınca asıl borçlu hakkında takip muamelesi yapılamayacağını, ancak davalılar hakkında takip yapabileceklerini, asıl borçlu ve müteselsil kefiller arasındaki ilişkini ihtiyari dava arkadaşlığı olduğunu, davacı tarafından asıl borçlu ile birlikte davalı kefillere ihtarname yollandığını ve bu suretle yükümlülüklerinin yerine getirildiğini, davalı —– açısından, arabuluculuk görüşmelerinin usulüne uygun olduğu, yine davacı tarafından asıl borçlu ile birlikte davalı kefillere ihtarname yollandığını ve bu suretle yükümlülüklerinin yerine getirildiğini, müteselsil kefil için icra takibi başlatılması için ihtar çekme şartı bulunmadığını, bu hususun sadece temerrütle ilgili olduğunu, ayrıca gayrinakit riskin icra takibinde talep edildiği, davalı kefillerin sözleşmenin ilgili yerlerine el yazıları ve imzalarını attıklarını, sözleşmenin neredeyse her sayfasının kefiller tarafından imzalandığını, bu nedenle davalının genel işlem şartlarına itirazyarının yersiz olduğunu, asıl borçlunun konkordato ilân etmesi ile ilgili İİK’de özel hüküm olduğunu, İİK’nin 303’üncü maddesinde alacaklının haklarının açıklandığını, bu nedenle TBK’nin 594. Maddesinin uygulanamayacağını, tüm bu nedenlerle davalıların cevap dilekçelerindeki iddialarını kabul etmediklerini beyan etmiştir.
2-Savunma: Davalı —- vekili, cevap dilekçesinde özetle, arabuluculuk süresinin tamamlanmadığını, arabuluculuk tutanağını imzalamadıklarını, bu nedenle arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddini talep ettiği, davacının gönderdiği ihtarname ve ekindeki belgelerden davalının borcunun belirlenemez nitelikte olduğu, gayrinakdi alacak isteminin icra takibine dahil edilmediğini, bu nedenle dava değerinin doğru olmadığını, kefalet sözleşmesinin hukuka aykırı olduğunu, kefalet sözleşmesinin genel işlem şartlarına aykırı olduğunu, davacının —- önce asıl borçlu hakkında konkordato işlemlerini yapmak zorunda olduğunu, asıl borçlu hakkındaki davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı —- tarihli ikinci cevap dilekçesinde, cevap dilekçesindeki savunmalarını tekrarlayarak davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesindeki iddialarına da yönelik savunmada bulunmuş, —-tarihli duruşmada da sözleşmedeki yazı ve imzanın davalıya ait olduğunu ancak şekil şartına ilişkin itirazlarının devam ettiğini beyan etmiştir.
Davalı —- vekili, cevap dilekçesinde özetle, asıl borçlunun davaya dahil edilmesi gerektiğini, sonradan dahil edilmesine muvafakatlarının olmadığını, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesini, alacağın usulüne uygun kat edilmediğini, fahiş oranda faiz işletildiğini, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının borç miktarını bildiği halde fahiş istemde bulunduğunu, bu nedenle kötü niyet tazminatı talebinde bulunduklarını beyan etmiştir. Davalı—– vekili, ikinci cevap dilekçesinde, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesindeki iddialarına cevap vermiştir.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
3-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, —-kaynaklanan alacakların tahsili amacıyla kefiller hakkında yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
4-Taraflar arasında çekişmesiz olan hususlar: Ön inceleme duruşmasına kadar, davacı ile davalılar arasında “davacı banka ile dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların da bu sözleşmeye müteselsil kefil olarak imza attıkları” hususunun çekişmesiz olduğu tespit edilmiştir.
5-Taraflar arasında çekişmeli olan hususlar: Ön inceleme duruşmasına kadar taraflar arasında çekişme konusu olan hususlar şunlardır:
a-Davacının gönderdiği ihtarname ve ekindeki belgelerden davalı —-borcunun belirlenemez nitelikte olup olmadığı,
b—– alacak isteminin icra takibine dahil edilip edilmediği, buna göre davacının işbu itirazın iptali davasında varsa gayrinakdi alacaklarını isteme hakkı olup olmadığı,
c-Kefalet sözleşmesinin hukuka aykırı olup olmadığı, kefalet sözleşmesinin genel işlem şartlarına aykırı olup olmadığı,
ç-Davacının, davalı kefillere icra takibine başlamadan önce TBK’nin 594. Maddesi uyarınca önce asıl borçlu hakkında konkordato işlemlerini yapmak zorunda olup olmadığı,
d-Asıl borçlu hakkındaki konkordato davanın bekletici mesele yapılması gerekip gerekmediği,
e-Asıl borçlu ile davalı kefiller arasında işbu dava açısından zorunlu dava arkadaşlığı bulunup bulunmadığı, asıl borçlu davalı olmadan işbu davanın görülüp görülemeyeceği, yani işbu davada davalıların tek başına pasif husumet ehliyetine sahip olup olmadıkları,
f-Davaya konu alacağın usulüne uygun şekilde kat edilip edilmediği,
g-İcra takibinde istenen faiz oranının fahiş olup olmadığı,
ğ-Davacı bankanın asıl borçlu şirket ve davalılardan icra takip tarihi itibariyle ne kadar alacaklı olduğu,
h-İcra takibindeki asıl borç dışında hesaplanan faiz miktarı, faiz oranları, gelir vergisi, işlemiş faiz ve buna ilişkin oranların doğru olup olup olmadığı,
ı-Davacı bankanın, davalılardan isteyebileceği toplam alacak miktarının ne kadar olduğu,
i-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı,
j-Davanın kısmen veya tamamen reddi halinde, davalı—— kötüniyet tazminatı isteyip isteyemeyecekleri, bu bakımdan alacaklı-davacının, icra takibinde haksız ve aynı zamanda kötü niyetli olarak alacak miktarını bildiği halde fahiş istemde bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
Her ne kadar davalılar arabuluculuk dava şartı yokluğundan davanın reddini talep etmiş iseler de, davacı tarafça sunulan arabuluculuk tutanağı geçerli olduğundan davalı tarafın arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediğine ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.
6-İcra dosyası: Davaya konu —- sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı banka tarafından — tarihinde borçlular —-aleyhine İlamsız Takiplerde — ile;
—- asıl alacak,
— muacceliyetten takip tarihine kadar işlemiş %48,6 temerrüt faizi,
—- gider vergisi,
— ihtarname masrafı olmak üzere toplam;
— üzerinden —-uyarınca kısmi ödeme öncelikle faize mahsup edilerek hesaplanacak —— masraflarıyla birlikte ve ilaveten —- tarihli ve halen mer’i bulunan teminat mektubu bedeli —-kredi sözleşmesi hükümleri uyarınca depo edilmesini, iade edilmeyen çek yapraklarından dolayı—- sorumluluk bedelinin deposu gerektiği, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları ile kısmi ödemelerin öncelikle TBK’nun 100/1 maddesi gereğince faiz ve masraflara, TBK’nun 100/2 maddesi gereğince güvencesi daha kötü alacak kısmına mahsup etme hakkımız saklı kalmak kaydıyla” açıklaması ile takip talebinde bulunulduğu, ödeme emrinin davalı borçlu— tarihinde, davalı borçlu —- tarihinde tebliğ olunduğu, davalı/borçlu — dilekçe ile asıl alacağa, faize, faiz oranına ve tüm ferilerine, davalı—– tarihinde borca ve tüm verilerine itiraz ettiği ve davalılar yönünden takibin durması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
7-Akdi ilişkinin tespiti ve davacı banka alacağının oluşumu:
a-Sözleşmesel ilişki: Taraflar arasında imzalanan —- tetkikinden; davacı banka ile dava dışı borçlu —– düzenlendiği, borçlu şirket ile birlikte davalıların da; sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak toplam —- tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyla kefalet imzalarının bulunduğu, kefil olunan tutarın, kefalet türü ve tarihinin el yazısı ile doldurulduğu, dava dışı borçlu şirket ile birlikte davalı—- atfen atılı imzaları haiz olduğu görülmüştür.
b-Davacı banka alacağının oluşumu: Davacı banka tarafından dava dışı borçlu — lehine, taraflar arasında düzenlenen—-olarak geri ödenmek üzere —- kullandırılmak suretiyle borcun doğduğu, hesap kat tarihi itibariyle —— teminat mektubunun meriyette bulunduğu ve —- adet çek yaprağının iade edilmeyerek borçlu şirket nezdinde kaldığı görülmüştür.
8-Sözleşme hükümlerinin irdelenmesi: Davaya konu —– incelenmesinde;
“9.18. —-başlıklı maddesinde; “Müşteri, bu sözleşme ile kullanacağı kredinin tamamının veya bir bölümünün kredi limiti dahilinde —- olarak kullanılması durumunda; aşağıdaki hükümlerin tatbik edileceğini kabul eder.” hükmünün bulunduğu,
“9.19. ——başlıklı maddesinde; “Müşteri, bu kredinin mutabık kalınacak vade ve tutarlarda (anapara, faiz, komisyon ve tüm diğer masrafları içerecek şekilde ödenmek üzere düzenlenecek bir geri ödeme planı çerçevesinde geri ödeneceğini kabul eder
Geri ödeme planlarında belirtilen anapara ve/veya faiz vb taksitlerinden oluşan herhangi birisinin vadesinde ödenmediği veya geri ödeme planındaki taksitler müşteri tarafından ihlal edilmeden ödeniyor olsa dahi bu sözleşme yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmemesi halinde ya da varsa diğer kredilerinden herhangi birinin kat edilmesi (kapatılması) halinde başkaca bir ihbar veya merasime gerek olmaksızın işbu kredi borcunun tamamının kendiliğinden muaccel olacağını ve bu nedenle bakiye borcunun tamamını derhal ve nakden ödemekle yükümlü olduğunu kabul ve beyan eder.” hükmünün bulunduğu,
“9.21—– başlıklı maddesinde; “Bankanın Kredi Limiti dahilinde bu sözleşme ile açtığı kredinin tamamını veya bir bölümünü çek karnesi verilmesine bağlı gayri nakdi kredi olarak kullandırması halinde taraflar, aşağıdaki hükümlerin uygulanmasını kabul ederler.” hükmünün bulunduğu,
—— Kredinin Müteselsil Kefalet Karşılığı Kullandırılması ve Müteselsil Kefillerin sorumluluğu” başlıklı maddesinde; “Müteselsil kefiller, Bankanın merkez ve tüm şubelerinde Müşteri lehine açılmış veya açılacak her türlü krediler ile bu kredilere ilişkin olarak doğmuş ve doğacak tüm borç ve taahhütlerinden, mevzuattan kaynaklanan çek garanti tutarlarından —— ve gerek yalnız olarak, gerekse diğer kişilerle birlikte asaleten ve veya müteselsil kefil sıfatıyla, krediler sebebiyle doğmuş ve doğacak bütün borçlarından, BANKA’YA karşı aşağıda her bir MÜTESELSİL KEFİL’in el yazısı ile belirtmiş oldukları kefalet limitlerine kadar; Limit artırımı halinde ise ilgili limit artırım sayfalarında yazılı tutarlar dahil olmak üzere hesaplanacak toplam tutara kadar, müteselsil kefil sıfatıyla imza tarihinden itibaren —- süreli olarak sorumlu olduklarını, sorumlu oldukları azami miktarı ve kefalet tarihlerini kendi el yazılarıyla belirtmek suretiyle ve imzalarıyla, —–ilgili hükümlerine uygun olarak aşağıda kabul etmişlerdir. MÜTESELSİL KEFİLLER, BANKA’CA açılan kredilerden dolayı BANKA’NIN riskini karşılamak üzere MÜŞTERİ tarafından verilecek ipotekler ile diğer ayni ve şahsi teminatların gerektirdiği bütün vergi, resim ve harçlar ile dava ve takip giderleri ve avukatlık ücretinin vesair masraflarının da kefalet kapsamında olduğunu kabul, beyan ederler.
MÜTESELSİL KEFİLLER, Kefalet limitinin anaparadan başka ayrıca akdi faizlerini, komisyonlarını, gider vergilerini, ve her türlü masraflarını, vekalet ücretlerini, temerrüt faizlerini de TBK’nın 589.maddesinde belirtilen sürelerle sınırlı olmaksızın kapsadığını kabul ve beyan ederler. Akdi faiz ve temerrüt faizinin hesaplanma usulü, ilgili sözleşme maddelerinde kayıtlıdır. “
MÜTESELSİL KEFİLLER, kredinin kefaletlerine dayalı olarak teminat mektubu , dahili veya harici garanti, dahili veya harici kontrgaranti, kabul veya aval kredisi olarak kullandırılması halinde, —– dilediği veya muhatap tarafından talep edilecek metni aynen vermeye veya muhatabın talep edeceği bütün şartların kendilerinin muvafakatı aranmaksızın teminat mektubu, dahili veya harici garanti, dahili veya harici kontrgaranti, kabul veya aval metinlerine devretmeye yetkili olduğunu kabul ve beyan ederler.
—– Sözleşmeyi, Müzakere etmek suretiyle menfaatime/mize aykırı olabilecek düzenlemeleri ve sonuçlarını bilerek ve anlayarak kabul ettiğimizi, bu suretle müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girdiğimizi, Ticari Kararımızın bu yönde olduğunu kabul ve beyan ederiz.” hükmünün bulunduğu,
“TEMERRÜT- Başlıklı 11. Maddesinin Bendinde” başlıklı maddesinde; —-temerrüt halinde, belli vadeli borçlarda bu vade tarihinden; hesap kapatma —- muaccel hale gelen hesaplarda hesap kapatma tarihinden; bu sözleşmedeki özel hükümler gereği ihbarsız —- muaccel hale gelen borçlarda ise bu borcun kendiliğinden muaccel hale geldiği tarihten itibaren, Bunları —— bu sözleşme koşullarında tamamen geri ödeyeceği tarihlere kadar geçecek günler için, kullanmış olduğu tüm kredilerde—–uygulanan kredi faiz oranlarından muacceli yet tarihi itibariyle en yüksek olan kredi faiz oranına, bu oranın % 50 ilavesi ile bulunacak oranda temerrüt faizi tatbik edileceğini, ve bu temerrüt faizi ile —- ayrıca bir ihtar ve merasime hacet kalmaksızın ödeyeceğini kabul, beyan ve taahhüt eder. Temerrüt faiz oranının tespitinde,— borç için, Müşterinin —- Kredilerine uygulanan kredi faiz oranlarının en yüksek olanın —- fazlası ve —– döviz kredilerine uygulanan kredi faiz oranlarının en yüksek oranın —- dikkate alınacaktır.” hükmünün bulunduğu görülmüştür.
47 Sayfasında Bu Maddeyi ve Sözleşmeyi Müzakere etmek suretiyle, menfaatimize aykırı olabilecek düzenlemeleri ve sonuçlarını bilerek ve anlayarak kabul ettiğimizi, bu suretle müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girdiğimizi, Ticari Kararımızın bu yönde olduğunu ve imzalanan sözleşmenin bir nüshasını teslim aldıklarını beyan etmişlerdir. . “
Borçlu Şirket ile birlikte davalıların—— Planlarını imzalamış oldukları görülmüştür.—– içerdiği hükümler ile ilgili bilgi verildiği, ön bilgi formuyla birlikte Sözleşmenin bir suretinin davalılara verildiği anlaşılmıştır.
9-Davacı bankanın hesap kat tarihi itibariyle alacak tutarının tespiti: Dosya içeriğinde bulunan banka kayıtları üzerinde bilirkişi heyetince yapılan incelemede, davalıların kullanmış bulundukları aşağıda belirtilen kredi hesaplarının Hesap Kat (Hesap kesim) Tarihi itibariyle bakiyeleri aşağıdaki tabloda gösterildiği şekildedir:
Hesap kat tarihi itibariyle davacı bankanın nakdi alacağı —- olarak hesaplanmıştır.
10-Hesap kat ihtarnamesi ile ihtarnamenin tebliğine ilişkin tebliğ mazbatalarının incelenmesi: Davacı bankanın, muhatapları olan dava dışı asıl borçlu şirket ile birlikte davalılara; —– ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarnamede özetle; “Bankaları ile imzalamış olduğunuz sözleşmeler uyarınca —-diğerlerinin kefaletiyle açılmış bulunan; —- açılarak kullandırıldığı, Muhatapların imzalamış oldukları — planında gösterilen vadesinde ödenmediği, bu şekilde — uyarınca bütün borçların muaccel hale geldiği ve bu kredi hesabından dolayı — alacaklarının bulunduğu,
Diğer alacaklardan dolayı da —- saat içinde bankaları veznesine ödenmesi, iade edilmeyen çek yapraklarından dolayı—- çek sorumluluk bedelinin deposu gerektiği, mer’i bulunan ve işbu ihtarname ile —- teminat mektubu bedelinin —- bankaları veznesine depo edilmesi, aksi halde aleyhlerine yasal yollara başvurularak tahsili yoluna gidileceği, masraf ve vekalet ücretinin muhataplara ait olacağı” ihtarında bulunduğu görülmüştür.
Söz konusu ihtarnamenin tebliğine ilişkin noterlik şerhinde “Borçlu şirket ile birlikte müteselsil kefil —- muhatap dağıtım saatlerinde bulunmadığından işyerinde yetkili evrak kayıt memuru —– mazbatasından anlaşıldı.” denilmekte olduğu görülmüş olup, dava dışı borçlu ile birlikte davalı —- ertesi günün hafta sonu resmi tatil olduğu dikkate alınarak, verilen bir günlük mehil süresinin hitamı olan —- tarihinde temerrüde düştükleri kanaatine varılmıştır.
Davalı — ise tebliğ imkansızlığı nedeniyle iade —- itibariyle iade kaydını taşıdığı görülmüş olup müteselsil kefil —— yönünden temerrüdün ihtarla oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Ancak kredinin belirlenmiş bir vade ve tutara bağlı taksitli ticari kredi olduğu ve vadesinde ödenmeyen taksit tutarlarına gecikme faizi yürütülebileceği düşünüldüğünde temerrüdün ihtarla oluşup oluşmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
11-Temerrüt faiz oranının irdelenmesi: ——bankaların mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını vade ve türlerine göre serbestçe tespit etmeleri ve bu faiz oranlarını Bankamıza bildirmeleri esası getirilmiştir.” şeklindedir.
Öte yandan; Türk Ticaret Kanununun 8. maddesinde,—- işlerde faiz miktarı serbestçe tâyin olunabilir” hükmüne yer verilmiş olmakla, sözleşme ile serbestçe faiz oranı belirlenmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
—- göre; davacı bankanın alacağının hesaplanması için bankanın “hesap kat tarihindeki alacağına temerrüt tarihine kadar akdi faiz ve faizin banka sigorta muamele vergisi uygulanıp kapitalize edilerek oluşan alacağa temerrüt tarihinden takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanmak suretiyle” takip tarihi itibariyle davacı banka alacağının tespit edilmesi gerekir.
——bildirilen faizin değil krediye fiilen uygulanan akdi faize, sözleşmede kararlaştırılan artırım oranının uygulanması suretiyle temerrüt faizi istenebileceği kabul edilmektedir. —– sayılı ilâmı da bu yöndedir. Buna göre, temerrüt faizi olarak, taksitli ticari kredinin ödeme planında fiilen uygulanan akdi faiz oranı—- belirlenmekle, taraflar arasındaki sözleşmenin yukarıya alıntılanan hükümleri ve mevzuat hükümleri gereğince fiilen krediye uygulanmakta olan akdi faiz oranı olan — faiz oranının uygulanabileceği ve davacı bankanın temerrüt faizi talebinin yıllık —- oranı üzerinden yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
12-Davacı bankanın takip tarihi —- itibariyle alacak tutarının tespiti: Dosya içeriğinde bulunan banka kayıtları üzerinde bilirkişi heyetince yapılan incelemede, davacı bankanın borçlu şirkete kullandırdığı nakdi kredinin hesap kat tarihi itibariyle asıl alacak tutarına takip tarihine kadar temerrüt faiz tahakkuk ettirilmek suretiyle —- üzerinden hesaplanan borç bakiyesi aşağıdaki şekildedir.
Buna göre, bankacı bilirkişi tarafından — tarihli ek raporda; davacı Bankanın, — icra takip tarihi itibariyle, nakdi kredi yönünden davalılardan olan alacağı; —- olarak hesaplanmış olup, rapor teknik yönden dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli olduğundan hükme esas alınmıştır.
13—— tarihinden itibaren bankaların süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için karşılığının bulunmaması halinde ödemekle yükümlü oldukları tutar—- yükseltilmiş olup, çek raporu ve davacı banka kayıtlarına göre—–olduğu tespit edilmiştir.
Davacı bankanın sunduğu cari hesap ekstreleri, çek raporu ve sözleşmeye göre borçlu şirkete çek kredisi tahsis ettiği görülmüştür. Sözleşmenin yukarıya alıntılanan —— devamındaki hükümleri ve mevzuat hükümleri gereğince iade edilmeyen çek yaprakları için davacı bankanın çek başına ödemekle yükümlü olduğu tutarın —— olduğu, açıkta kalan üç adet çek yaprağı için —- yasal sorumluluk tutarını davalılardan talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
14-Teminat mektubu depo talebi yönünden inceleme: Davacı banka tarafından dava dışı borçlu şirket lehine——-kesin teminat mektubu düzenleyerek verilmiştir. Söz konusu teminat mektubunun takip tarihi itibariyle meriyette olduğu anlaşılmaktadır.
—– sözleşmesinin imzalanmasından sonra dava dışı asıl borçlu lehine davalı banka tarafından gayrinakdi kredi olarak —–bedelli iki ayrı teminat mektubu verilmiştir. Davacı tarafından ——- müteselsil kefil olunduğundan bu sözleşme gereğince asıl borçlu lehine verilen teminat mektubu da kefalet kapsamında bulunmaktadır.
Bununla birlikte banka ile asıl borçlu müşterisi arasında imzalanan genel nakdi ve —– bankaca istenildiği zaman asıl borçlu tarafından teminat mektubu meblağlarının bankaya depo edileceği taahhüt edilmiştir.—— kefil hakkında da aynen uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak kural olarak kefil, asıl borçlunun bankaya karşı tüm yükümlülüklerini değil fakat bankanın teminat mektubu bedelini muhataba tazmin etmesi hâlinde bu bedeli ödemeyi borçlanmaktadır. Zira henüz tazmin edilmeyen mektup bedelinin depo edilmesinin borçlusu kefil değil lehine teminat mektubu verilen asıl kredi borçlusudur ——
Buna karşılık kefil olunan —– asıl borçlunun yükümlülüklerinin kefilin kendi hakkında da uygulanacağını genel bir ifade ile kabul etmesinin, kefili, teminat mektubu bedelini depo etme yükümlülüğü altına soktuğunu da iddia etmek, kanun koyucunun kefili koruma amacı ile çelişmektedir. Zira kefaletin kendisi tıpkı depo gibi bir teminat olduğundan ve kefil açıkça teminat mektubunun bedelini ayrı bir garanti sözleşmesi ile garanti etmedikçe kefilin iradesinin dar olarak yorumlanması uygun olacaktır. Bu durumda davacının müteselsil kefil olarak imzaladığı sözleşmede açıkça teminat mektubunun bedelini depo etme yükümlülüğü bulunmadığından depo talebinden kefilin sorumlu olmadığının kabulü gerekmektedir.
Öte yandan asıl borçlu tarafından kullanılan nakdi krediler nedeniyle asıl borçlunun ticari aracı üzerindeki rehin, asıl borçlu lehine verilen —- üzerine bloke konulmuştur. Ayrıca asıl borçlu tarafından —- depo edilmesine rağmen aynı teminat mektuplarının riski nedeniyle kefalet sözleşmesi kapsamında davacının —- de bloke konulmuştur. Bununla birlikte davalı bankaya asıl borçlu tarafından yapılan ödemeleri dilediği alacağına mahsup etme hakkı tanıyan dava konusu — —gereğince davalı banka tarafından asıl borçlunun —- blokesi çözülerek, kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan kredi kartı borçları nedeniyle asıl borçlunun kredi kartı borçlarına mahsup edilmiş ve böylece kefilin borcu ödemesi hâlinde alacaklı banka tarafından kefile devredilmesi gereken teminat elden çıkarılmıştır. Gerçekten davalı banka ile asıl borçlu arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesi dava konusu genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesinden ayrı bir sözleşme olup, davacının kredi kartı sözleşmesine kefaleti bulunmamaktadır. Bu hususun aksi davalı banka tarafından da iddia ve ispat edilmemiştir.
Davalı bankanın teminat mektubunun riski nedeniyle asıl borçlunun —üzerine koyduğu blokeyi kaldırarak—- maddesi gereğince teminatın kefilin zararına tenkisi niteliğindedir ve kefilin sorumluluğu da buna uygun düşen miktarda azalacaktır. Başka bir deyişle—- maddesi karşısında, dava konusu sözleşmenin 72. maddesinin davacı kefil yönünden bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
O hâlde genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesine kefaletin —— olduğu tarihte düzenlenmesi karşısında sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle 6098 sayılı TBK yürürlükte olmadığından genel işlem koşullarıyla ilgili hükümlerin somut olaya uygulanması mümkün değildir. Ayrıca bu hükümlerin—— gereğince kamu düzeni ve genel ahlâka ilişkin bir kural niteliğinde de bulunmaması nedeniyle geçmişe etkili şekilde uygulanamayacağı gözetildiğinde mahkemenin——kapsamında yazılmamış sayılması gerektiği yönündeki gerekçesi de yerinde değildir. Bununla birlikte yukarıda bahsedildiği üzere tazmin edilmeyen teminat mektubunun bedelinin depo edilmesinin borçlusunun kefil değil lehine teminat mektubu verilen asıl kredi borçlusu olduğu, ayrıca —– karşısında genel nakdi ve gayrinakdi kredi —–maddesinin davacı kefil yönünden bir bağlayıcılığı bulunmadığı gözetildiğinde davacının hesabına konulan blokenin kaldırılması bu değişik gerekçelerle yerindedir.” şeklinde değerlendirmeye yer verildiği görülmüştür.
Davacı banka, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri gereği — tutarındaki teminat mektubunun deposunu talep etmekle birlikte yukarıya alıntılanan yüksek —– kararı gereği söz konusu tutarları davalı müteselsil kefillerden talep edemeyeceği kanaatine varılmıştır.
15-Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle, asıl alacak yönünden, davanın kısmen kabulü ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçlular ——– uygulanmak suretiyle devamına karar vermek gerekmiştir.
—- alacaklar yönünden ise, —- alacak yönünden davanın kabulü ile davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafça depo edilmesine, Depoya esas —- teminat mektubu bedelinin depo edilmesi talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
16-İcra-inkar tazminatı ile ilgili inceleme ve gerekçe: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu nakdi alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup likit olduğundan, borçlularca icra takibine yapılan itirazda, takipte belirtilen şekliyle borçluların alacaklıya bir borcunun bulunmadığı belirtilmekte ise de, dosyaya ek yapılan kayıtlarda, hesap katında istenen kredi tutarlarının yer aldığı, başkaca bir tahsilat yapılmadığı göz önüne alındığında borca ilişkin yapılan ödemelerden, davacı bankaca dikkate alınmayan tahsilatlardan vs. somut bir bilgi ya da delilden söz edilmesi gerektiği, bu bağlamda borçlu tarafça yapılan itirazın soyut olduğu kanaatine varıldığından, daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmadığından likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacak, işlemiş faiz ve—– daha fazla verilmesini gerektirir neden bulunmadığından %20 oranında icra inkar tazminatı olan —- davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı-borçlular —– sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİ ile; takibin,
a) Ticari krediler yönünden;—–masraf alacağı olmak üzere toplam — alacak ile işleyecek faiz yönünden —–oranında temerrüt faizi ve faizin —— uygulanmak suretiyle DEVAMINA,
b) Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve —toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı —- icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c) Depoya esas —- adet çek bedelinden kaynaklanan 6.090 TL gayrinakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafça depo edilmesine,
d)Depoya esas ——- teminat mektubu bedelinin depo edilmesi talebinin reddine,
2-Nakdi Alacak yönünden Harçlar kanununa göre alınması gerekli 69.470,56 TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 17.509,95 TL harç ve icra dosyasına yatırılan 5.084,95 TL harç olmak üzere toplam 22.594,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 46.875,66 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Gayrinakdi alacak yönünden Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 59,30 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından peşin yatırılan 17.509,95 TL harç ve icra dosyasına yatırılan 5.084,95 TL harç olmak üzere toplam 22.594,90 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 1.096,50 TL yargılama giderinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 847,87 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiye tutarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca nakdi alacak istemi yönünden davacı lehine takdir olunan 67.899,49 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Kabul edilen gayrinakdi alacak istemi yönünden; yüksek ——— emsal nitelikli ilâmı da göz önüne alınarak, davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca çek bedelinden kaynaklanan gayrinakdi alacak davası yönünden davacı lehine takdir olunan 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddolunan gayrinakdi alacak yönünden;——– karar sayılı emsal nitelikli ilâmı da göz önüne alınarak, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 4.080 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar —–verilmesine,
9-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —- bütçesinden ödenen 1.320 TL arabuluculuk ücretinin, davanın kabul ret oranına göre hesaplanan 1.020,70 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen, kalan 299,30 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
10-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde——— Adliye Mahkemesi’nin ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar okundu, ana hatlarıyla anlatıldı.17/11/2021