Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/173 E. 2021/660 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 4. ASLİYE TİCARET
ESAS NO: 2020/173 Esas
KARAR NO: 2021/660
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 14/05/2020
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ, DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili, dava dilekçesinde; davalılardan —- imzaladığını ve krediler kullandığını, diğer davalılar;—- ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını ve kredi borcundan aynı derecede sorumlu hale geldiğini, ancak davalıların borçlarını gereği gibi ödemediğinden, kredi hesapları kat edilerek, kredi borcunun ödenmesi talebiyle, —– yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin keşide edilerek, müvekkili banka alacağının ödenmesi, aksi halde haklarında yasal işlem başlatılacağının tebliğ edildiğini ve davalı borçluların temerrüde düşürüldüğünü, ancak davalı borçluların ihtarnameyi tebliğ almalarına rağmen borçlarını ödememiş oldukları için haklarında, —- dosyasından icra takibinin başlatıldığını, bu arada davalılar vekilinin—-gelerek verdiği dilekçe ile — borca, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına” itiraz ettiğinden takibin durduğunu, bunun üzerine —– numarası ile başvuruda bulunulduğunu, arabuluculuk sürecinde, —- salgını sebebi ile taraflarca bir araya gelinemediğinden davalı borçlular ile anlaşma sağlanamadığını, davalıların itirazlarının yasaya aykırı, haksız ve mesnetsiz olduğunu, borcu ödediklerine dair herhangi bir yazılı delil sunmadıklarını, itirazlarının herhangi bir kesin delile dayanmayan, soyut ve mücerret olduğunu, zira krediyi kullanan davalıların ödemelerini gereği gibi yapmadıklarını ve müvekkili bankaca kendilerine hesap kat ihtarnamesi keşide edilerek temerrüde düşürüldüklerini, müvekkili banka ile davalılar arasında imzalanan —- bankanın defter ve kayıtlarının delil olacağına ilişkin maddeleri uyarınca, müvekkili banka kayıtlarının kesin delil sözleşmesi niteliğinde olduğunu, davalı borçluların borca, faize, faiz oranına ve borcun tüm ferilerine itirazlarının haksız ve mesnetsiz ve takibi sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, davalı borçlular ile imzalanan —- temerrüt faiz oranının kredilere uygulanan akdi faiz oranının — katı olarak belirlendiğini, bu kapsamda talep edilen faiz ve faiz oranları imzalanan sözleşmeye uygun olduğundan yapılan itirazın yerinde olmadığını iddia ederek, davalıların —– dosyasına yaptıkları itirazlarının iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, asıl alacak tutarlarına, her bir kredi için takip taleplerinde belirtilen tarihler arasında ve takip taleplerindeki oranlar üzerinden akdi faiz ve temerrüt faizi işletilmelerine ve asıl alacaklar ile birlikte tahsillerine, müvekkili banka alacağı likit olup, davalı borçlular aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalılar vekili, cevap dilekçesinde; müvekkili şirketinin adresine göre yetkili icra dairesinin —–olduğunu, bu sebeple icra dosyasına yetki itirazında bulunduklarını, dosyaya sunulan kredi sözleşmesinde yetkiye ilişkin herhangi bir şartın bulunmadığını, bu nedenle davanın öncelikle yetki yönünden reddinin gerektiğini, bunun yanı sıra müvekkillerine gönderilen hesap kat ihtarı usulüne uygun tebliğ edilmediğinden temerrüdün oluşmadığını, yapılan icra takibine bu nedenle de itirazlarının bulunduğunu, ayrıca takip tutarındaki anapara ile gerçekte olan borcun birbirinden farklı olduğunu, ülkemizde yaşanan pandemi sebebiyle ticari hayatın durma seviyesine geldiği dikkate alındığında davacı banka tarafından talep edilen faizin fahiş olduğunu, buna ilişkin her ne kadar arabuluculuk toplantısında müvekkillerince davalı bankadan faiz indirimi ve yapılandırma talep edilmiş ise de bu taleplerinin kabul edilmediğini, savunarak, öncelikle yetki itirazlarının kabulü ile davanın yetki yönünden reddine, bu talepleri kabul edilmediğinde davanın esastan reddine, ayrıca usulüne uygun tebliğ edilmeyen hesap kat ihtarı nedeni ile temerrüt oluşmayacağından ve gerçek borç miktarı ile icra takibindeki tutar farklı olduğundan bu hususların yapılacak hesaplamada dikkate alınmasına, alacak likit olmadığından davacının % 20’den aşağı olmamak kaydı ile talep etmiş olduğu icra inkar tazminatının reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
YETKİ İTİRAZININ İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ: Davalılar vekili, icra takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 114/1. maddesinde dava şartları sırasıyla sayılmıştır.
HMK.’nun 114/1-ç maddesi gereğince kesin yetki kuralı dava şartıdır. HMK.’nun 115. maddesi gereğince dava şartlarının mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. İtirazın iptali davaları, icra takibine sıkı sıkıya bağlı olup, İtirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde yapılmış bir icra takibi, dava şartıdır.
İcra takibinde yetki kurallarının düzenlendiği 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre “Para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.”
Somut olayda, davacı banka tarafından, —- kaynaklı alacaklarının tahsili için icra takibi başlatılmış olup takip borçluları vekili tarafından kanuni süresi içerisinde yetkiye ve borca itiraz edilmesi sebebiyle takip durdurulmuştur.
İtirazın iptali davalarında, yetkiye itiraz olması durumunda mahkemece ilk önce bu hususun değerlendirilmesi gerekmektedir.
— tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki —— hükmünü ,“yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi ise “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.
Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü ihtiva etmektedir.
HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.
Somut uyuşmazlıkta, dava dilekçesinde yazılı olduğu gibi davacı ile davalılar arasında düzenlenen sözleşmenin —- icra daireleri ve mahkemeleri yetkili kılındığından ve yetki sözleşmesindeki boşluğa —-yazıldığının davalı tarafça yazılı delille ispat edilmesi gerektiği halde davalı tarafça sözleşmenin —- sonradan doldurulduğuna dair yazılı delil sunulmadığından davalılar vekilinin icra dairesinin yetkisine itirazının reddine karar vermek gerekmiş, karar — tarihli duruşmada açıklanmıştır.
DAVANIN VE ÇEKİŞMELİ KONULARIN TESPİTİ, DELİLLER, DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ NEDENLER VE SONUÇ:
1-Davanın ve uyuşmazlık noktalarının tespiti: Dava, —– kaynaklanan alacakların tahsili amacıyla asıl borçlu ve kefillere karşı başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Ön inceleme duruşmasında, davacı ile davalılar arasında —- sözleşmesinin gerçek olduğu, davalı şirketin krediyi kullandığı” hususunda uyuşmazlık bulunmadığı,
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın,
a-Hesap kat ihtarının borçlulara usulüne uygun tebliğ edilip edilmediği, borçlu davalıların temerrüde düşürülüp düşürülmediği,
b-Davalı borçlunun kredi sözleşmesinden bankaya olan faiz dışındaki borcunun gerçek miktarının ne kadar olduğu,
c-İcra takibindeki asıl borç dışında hesaplanan faiz miktarı, faiz oranları, işlemiş faiz ve buna ilişkin oranların doğru olup olup olmadığı,
ç-Sonuç olarak davalıların icra takibine konu borçla ilgili ne kadar borçlu oldukları,
d-İcra takibinde gösterilen işlemiş faizin, işleyecek faizin ve istemlerin doğru gösterilip gösterilmediği,
e-Davanın tam veya kısmen kabulü halinde alacağın likid olup olmadığı, yani davacının icra inkar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplandığı tespit olunmuştur.
2-İcra Dosyası: Davaya konu —– sayılı dava dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı — tarafından, davalı – asıl borçlu—- aleyhine —- maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmek kaydıyla, takip tarihinden tamamen tahsiline kadar, — — kaynaklanmış—- numaralı ticari kredili mevduat hesabı kredisinden kaynaklanmış — asıl alacağa ——- kaynaklanmış —- oranından, işleyecek temerrüt faizleri, temerrüt faizlerinin gider vergisi, avukatlık ücreti, icra harç ve masraflarıyla birlikte tahsili istemi ile—– icra takibi başlatılmış olduğu, icra ödeme emrinin borçluların tamamına —- tarihinde tebliğ olunduğu, borçlular vekili tarafından —- tarihinde, “icra dairesinin yetkisine, borca, faize ve faiz oranına ve ferilerine” itiraz etmesi ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
3-Deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hukuki nedenler ve sonuç: Yukarıda birinci bentte belirtilen uyuşmazlık konuları ile ilgili olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için gerekli deliller toplanıp, alanında uzman bankacı bilirkişi —–rapor alınmak suretiyle uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiştir.
3.a. Davaya —– Kullandırılmasının İncelenmesi: Taraflar arasında imzalanan dava konusu —- incelendiğinde, davacı —–akdedildiğini, ilgili sözleşmeyi davalılar—- imzaladıkları, taraflar arasında imzalanan —– tutarındaki — kullandırıldığı, davalı şirket adına —– numaralı—- açıldığı ve bu hesaptan da kredi kullandırıldığı, ayrıca — numaralı —- basılarak verildiği ve kullandırıldığı anlaşılmıştır.
3.b. İhtarnamelerin İncelenmesi: ——- kullandırılan, —– kredinin taksitlerinin ödeme planında yazılı vadelerinde, ticari kredili mevduat hesabı ve ticari kredi kartı ile ilgili dönem borçlarının ya da asgari tutarların hesap özetinde belirtilen son ödeme günlerine kadar ödenmemesi sebebiyle, adı geçenin —müşteri numarasına bağlı kredi hesapları, —- yevmiye sayılı ihtarnamesi ile, —– numaralı — kaynaklanan— mevduat hesabından kaynaklanmış —-numaralı ticari kredi kartından kaynaklanmış—- borcun, noter ihtarname masrafı ile birlikte—— gün içinde ödenmesi, aksi takdirde ihtarname tarihinden ödeme tarihine kadar geçecek günlere ait temerrüt faizi, ——- masrafları ile birlikte tahsilini teminen haklarında kanuni takibe geçileceği ve kredinin tüm teminatlarıyla ilgili kanuni işlemlerin başlatılacağı” hususlarının ihtar edildiği, ilgili ihtarnamelerin, muhatapların sözleşmede yazılı adreslerine gönderilmiş olduğu, —- gönderilen ihtarnamelerin; — tarihinde daimi çalışanına tebliğ edildiği,—- gönderilen ihtarnamenin; —- tarihinde iade edildiği anlaşılmıştır.
3.c.— yevmiye sayılı ihtarnamesini, — tarihinde tebliğ alan —— ödenmesi için —- verildiği, verilen yedi günlük ödeme süresi gözetildiğinde davalı – asıl borçlu ——- tarihinde temerrüde düştükleri, davalı – müteselsil kefil—- ihtarname usulüne uygun tebliğ edilmediğinden, davalı – müteselsil kefil —– tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili davalı müteselsil —- İİk’nin 150/ı maddesi uyarınca kredi sözleşmesindeki adresine çıkarılan tebligat iade edilse bile, adrese ulaştığı tarihte tebliğ edilmiş sayılacağını, davalınının imzaladığı genel kredi sözleşmesinde davalının adresinin hesap kat ihtarnamesindeki adresle aynı olduğunu, taraflar arasında imzalanan —— uyarınca da yapılan tebligatın geçerli olduğunu iddia etmiş ise de, —- emsal nitelikli ilâmı ve —— sayılı ilâmından da anlaşılacağı üzere davalı gerçek kişi dava dışı kredi borçlusunun kefili konumundadır. Kefilin sorumluluğu kendi temerrütü ile sınırlıdır. Kefil temerrüte düşürülmediği sürece temerrüt faizlerinden sorumlu tutulamaz. Temerrüt için hesap kat ihtarının kefile tebliği şarttır. Asıl borçlu yönünden sözleşmede belirlenen adrese tebligat çıkartılması ve tebliğ edilememesi halinde asıl borçlunun temerrütün gerçekleşeceğine ilişkin İİK’nın 68/b maddesinin kefil yönünden uygulanması mümkün değildir. Bu husus —— kararında şöyle ifade edilmiştir:— maddesi sadece sözleşmedeki asıl borçlu yönünden uygulanabilir, davalı kefil yönünden uygulanamaz. Bu nedenle davalıya gönderilen hesap kat ihtarının iade edildiği tarihe göre temerrüt tarihinin tespiti yerinde değildir. Davalıya davacının hesap kat ihtarı usulüne uygun olarak tebliğ edilemediğinden davalının temerrüdünün icra takip tarihi itibariyle oluştuğunun kabul edilerek borç miktarının hesaplanması gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru —-
Bu hukuki açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde; davalı kefile çıkarılan hesap kat ihtarının tebliğ edilmediği sabit olup, davalı kefilin icra takibinden önceki temerrüt faizlerinden sorumlu tutulması mümkün olmadığından, davacı vekilinin itirazı kabul edilmemiştir.
3.d. Davacı— Numaralı Taksitli — tarihi itibariyle, — numaralı —— alacağının olduğu anlaşılmıştır.
3.d.2. —– numaralı — anapara,—- işlemiş akdi ve gecikme faizinin — —– kartından kaynaklanmış, — akdi ve gecikme faizi— işlemiş akdi ve gecikme faizinin —-alacağının olduğu anlaşılmıştır.
3.e.—- —- ödememesi veya borcun sözleşme kapsamında muaccel hale gelmesi halinde; alacağın muaccel hale geldiği tarihten Müşteri’ye yapılacak ihtarda belirtilen sürenin hitamına kadar geçecek süreye kadar muacceliyet tarihindeki borç miktarına,—- uygulanan cari en yüksek ticari işlek kredi faiz oranının uygulanmasını ve bulunacak bu faiz üzerinden — tahakkuk ettireceğini kabul ve beyan eder—- temerrüdün doğduğu tarihten itibaren borcun tamamen tasfiye edildiği tarihe kadar,——-kullandırdığı nakdi kredi türlerine, kredinin kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre içinde —-krediler için uygulanan en yüksek kredi faiz oranının —-, temerrüt tarihi itibariyle temerrüt faizi hesaplanmasına; esas alınacak nakdi kredi riskinin bulunmaması halinde ise —- kullandırıldığı tarih ile temerrüt tarihi arasındaki süre içinde— nakdi ticari kredilere uyguladığı en yüksek kredi faiz oranının — katı tutarında temerrüt faizi oranı uygulamasını kabul eder.” hükümleri yer almaktadır.
Davacı Banka’nın, davalı —-kullandırdığı, —— olarak belirlenmiştir.
3.e.2. —— tarihinden geçerli olmak —- kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranları hakkında, bireysel kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranlarının uygulanması hüküm altına alınmıştır. —- tebliğinde bir değişiklik yapılarak, kredili mevduat hesaplarına uygulanacak akdi ve gecikme faiz oranlarının kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi ve gecikme faiz oranlarını geçemeyeceği şeklinde bir düzenleme yapılmış ve söz konusu düzenleme —- tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Bu nedenle, —— maddesi gereğince uygulanacak akdi ve temerrüt faiz oranları,—-tarafından belirlenen azami faiz oranlarını geçememektedir.
Davacı —- dosyasından borçlulara gönderdiği ödeme emrinde yazılı temerrüt faizi talebi, —- numaralı ticari kredi kartından kaynaklanan alacağı için; yıllık —- takip tarihine kadar olan süre için, akdi ve temerrüt faizi hesaplamasında; —– tarafından belirlenen azami oranları geçmemek üzere, davacı bankanın, ilgili dönemler itibariyle uyguladığı akdi ve temerrüt faiz oranları dikkate alınmıştır.
—–
3.f.) Davacı —- Davalı— Yönünden:
3.f.—- anapara tutarı üzerinden, davacı banka kayıtlarında, davalılar lehine uygulandığı gibi; — tarihine kadar olan — günlük süre için, davacı bankanın, işbu —numaralı — oranından hesaplanmış, — tarihleri arasında yapılan toplam — tahsilat, anapara, faiz ve gider vergisine mahsup edilmek suretiyle kalan,— asıl alacak tutarı üzerinden, —- günlük süre için, davacı bankanın, işbu —- esas sayılı takip tarihi itibariyle, davalı – asıl borçlu —– numaralı— alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
3.f.—-anapara tutarı üzerinden, davacı banka kayıtlarında, davalılar lehine uygulandığı gibi; —- günlük süre için, davacı bankanın,— numaralı ticari kredili mevduat hesabı kredisine uyguladığı akdi faiz oranlarından hesaplanmış, —– tarihleri arasında yapılan toplam — faiz ve gider vergisine mahsup edilmek suretiyle kalan, — alacak tutarı üzerinden,—- süre için, davacı bankanın, işbu — numaralı —- kredisine uyguladığı temerrüt faiz oranlarından hesaplanmış —- alacak olmak üzere; davacı bankanın,—- sayılı takip tarihi itibariyle, davalı – asıl borçlu —- numaralı ticari kredili mevduat hesabı kredisinden kaynaklananmış, toplam — alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
3.f.—- anapara tutarı üzerinden, davacı banka kayıtlarında, davalılar lehine uygulandığı gibi;— süre için, davacı bankanın, işbu—- numaralı ticari kredi kartı borcuna uyguladığı akdi faiz oranlarından hesaplanmış —- tarihleri arasında yapılan toplam —- tahsilat, — edilmek suretiyle kalan, — asıl alacak tutarı üzerinden, — süre için, davacı bankanın, işbu — kredi kartı borcuna uyguladığı temerrüt faiz oranlarından hesaplanmış, — temerrüt faizinin—- asıl alacak olmak üzere; davacının, takip tarihi itibariyle, davalı – asıl borçlu —- numaralı — alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
3.f.2. Davalı—– üzerinden, davacı banka kayıtlarında, davalılar lehine uygulandığı gibi; —günlük süre için, davacı bankanın,— numaralı —-oranından hesaplanmış —- tarihleri arasında yapılan toplam —tahsilat, anapara, —anapara tutarı üzerinden, — tarihinden — tarihine kadar olan —-numaralı taksitli ticari krediye uyguladığı yıllık —- esas sayılı takip tarihi itibariyle, davalı – müteselsil kefil — taksitli ticari krediden kaynaklananmış, toplam — alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
3.f.— üzerinden, davacı banka kayıtlarında, davalılar lehine uygulandığı gibi; — süre için, davacı bankanın, işbu—- numaralı — hesabı kredisine uyguladığı akdi faiz oranlarından hesaplanmış —- tarihleri arasında yapılan toplam —— mahsup edilmek suretiyle kalan, — anapara tutarı üzerinden, —- süre için, davacı bankanın, işbu — numaralı — hesabı kredisine uyguladığı akdi faiz oranlarından hesaplanmış —- asıl alacak olmak üzere; davacı bankanın, — sayılı takip tarihi itibariyle, davalı – müteselsil kefil —- kaynaklananmış, toplam — alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
3.f.——- anapara tutarı üzerinden, davacı banka kayıtlarında, davalılar lehine uygulandığı gibi; — süre için, davacı bankanın, işbu—- kredi kartı borcuna uyguladığı akdi faiz oranlarından hesaplanmış —– tahsilat, anapara, faiz ve gider vergisine mahsup edilmek suretiyle kalan, —- tarihine kadar olan —– numaralı ticari kredi kartı borcuna uyguladığı akdi faiz oranlarından hesaplanmış, —– ihtarname masrafı ve — asıl alacak olmak üzere; davacı bankanın, — sayılı takip tarihi itibariyle, davalı – müteselsil kefil ——numaralı ticari kredi kartının kullanımından kaynaklananmış, toplam —- alacağının bulunduğu hesaplanmıştır.
4. İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden İnceleme ve Değerlendirme: Davacı taraf, davalılardan icra-inkar tazminatı istemiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2. Fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir.
Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacının alacaklı olduğu miktar sözleşme ile kararlaştırılmış olup kabulüne karar verilen kısmı likit olduğundan ve davalıların ödeme yapmadıkları gibi icra takibine yaptığı itirazları haksız bulunduğundan daha fazla takdir edilmesine ilişkin neden bulunmamakla, likit ve muayyen nitelikte bulunan asıl alacak,— üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmektedir.
Buna göre, birbirleriyle tahsilde tekerrür olmamak üzere — icra inkâr tazminatının davalılar — tazminatının davalı—- alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Ancak kısa kararda davalı— icra inkâr tazminat miktarı yazılırken —- olarak eksik yazıldığı görülmüştür.
Mahkeme hükümlerinin tashihi ve tavzihine ilişkin yasal düzenlemeler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304., 305, 305/A ve 306. maddelerinde yer almaktadır.
“Hükmün tashihi” başlıklı 6100 sayılı 304. maddesi “(1) Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. Hüküm tebliğ edilmişse hâkim, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemez. Davet üzerine taraflar gelmezse, dosya üzerinde inceleme yapılarak karar verilebilir.
(2) Tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili karar, mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kâğıda yazılır, imzalanır ve mühürlenir.” hükmünü haizdir.
Buna göre, kısa kararda yapılan yanlışlığın yazı hatası olduğu anlaşılmıştır.
Gerekçeli karardan da anlaşıldığı üzere, para miktarı yazılırken —- şeklinde yüzler hanesinin bulunmadığı bir yazım şeklinin olmadığı, yapılan yanlışın yazı hatası açıkça bellidir. Yine kısa kararda icra inkâr tazminatının hangi alacak kalemleri üzerinden hangi kalemler üzerinden hesaplandığı yazılı olup, davalı —- — asıl alacak, —- — ticari krediden kaynaklanmış —– tutmaktadır.
Tüm bu nedenlerle, —- gerekçeli karar yazılırken re’sen farkedilen rakam hatasının, Mahkememiz kararı taraflara tebliğ olunmadığından HMK’nin 304. Maddesi uyarınca maddi hatanın taraflar dinlenmeden düzeltilmesi mümkün görülmüş ve duruşma açılmaksızın hükmün tashihi yoluna gidilerek, hüküm fıkrasının — hükmedilen icra inkâr tazminatı miktarının yüzler hanesine — yazılmak suretiyle— toplamı üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan —icra inkâr tazminatının diğer davalılar —- yapılacak tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine” olarak tashihine karar vermek gerekmiştir.
5. Sonuç: Yukarıda açıklandığı üzere, davacı bankanın —- düzenlendiği,—-sözleşmede müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak — tutarında kefalet limiti ile sorumlu olmak kaydıyle kefalet imzasının bulunduğu, borçlu şirket ile birlikte davalı kefile atfen atılı imzaları haiz olduğu, söz konusu sözleşmeye/sözleşmelere istinaden davalı asıl borçlu şirkete —- kullandırıldığı, şirket adına ticari kredili mevduat hesabı açıldığı ve bu hesaptan da kredi kullandırıldığı,— adına ticari kredi kartı bastırılarak kredi kullandırıldığı ve bu suretle dava konusu borcun doğduğu, davalılara kullandırılan taksitli ticari kredi kartı ile ilgili dönem borçlarının yada asgari tutarlarının hesap özetinde belirtilen son ödeme günlerine kadar ödenmemesi sebebiyle davalılara hesap kat ihtarnamesi gönderildiği, ilgili ihtarnamenin davalılar—- tebliğ olunduğu, davalı —- çekilen ihtarnamenin usulüne uygun olarak tebliğ olunmadığı, dolayısıyla davalılar—-tarihinde temerrüde düştüğü, —– itibariyle temerrüde düştüğü, bankacı bilirkişi tarafından Mahkememizin talimatları doğrultusunda yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda; davacı bankanın alacağı;
Davalılar ——— olarak hesaplandığı,
Davalı——- numaralı— numaralı —olmak üzere toplam —- olarak hesaplandığı,
Yapılan bu teknik hesaplamanın sonuç olarak dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve yeterli bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin bir kısım temerrüt faizinin düşük hesaplandığına ilişkin itirazlarının reddi ile davalı – borçluların —- sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile; davalılar —- üzerinden icra takibine yaptıkları itirazlarının iptali ile diğer davalı —– yapılacak tahsilde tekerrür olmamak, TBK’nin 100. Maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemeler öncelikle faiz ve borcun ferilerine mahsup edilmek kaydıyla, icra takip tarihinden itibaren, asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar, — numaralı taksitli ticari krediden kaynaklanmış — asıl alacağa yıllık—-numaralı ticari kredili mevduat hesabı kredisinden kaynaklanan —- numaralı ticari kredi kartından kaynaklanan —–asıl alacağa yıllık—- ve kredi kartlarına uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranlarının belirlenmesi görevi verilen —- dönemler itibariyle kamuoyuna duyurduğu azami gecikme faiz oranlarını geçmemek üzere, davacı bankanın —- hesabı borçlarına/ticari karedi kartı borçlarına uyguladığı gecikme faiz oranları üzerinden temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve —- üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan — icra inkar tazminatının davalılar —- davacıya verilmesine, davalı—- üzerinden icra takibine yaptığı itirazının iptali ile diğer davalılar —- yapılacak tahsilde tekerrür olmamak, TBK’nin 100. Maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemeler öncelikle faiz ve borcun ferilerine mahsup edilmek kaydıyla, icra takip tarihinden itibaren, asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar, — numaralı taksitli ticari krediden kaynaklanmış —-numaralı ticari kredili mevduat hesabı kredisinden kaynaklanan —–numaralı ticari kredi kartından kaynaklanan —- kartlarına uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranlarının belirlenmesi görevi verilen —- dönemler itibariyle kamuoyuna duyurduğu azami gecikme faiz oranlarını geçmemek üzere, davacı bankanın ticari kredili mevduat hesabı borçlarına/ticari karedi kartı borçlarına uyguladığı gecikme faiz oranları üzerinden temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve —-üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan—icra inkâr tazminatının diğer davalılar—- yapılacak tahsilde tekerrür olmamak üzere davalı—- davacıya verilmesine
karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
—- sayılı dosyası ile yapılan takipte,
A)Davalılar—-
a-1)——,
a-2)— masrafı olmak üzere toplam —
a-3)—- numaralı taksitli ticari krediden kaynaklanmış — asıl alacak, —- olmak üzere toplam — borçları olduğu belirlenmekle,
a-4)Davalıların —-üzerinden icra takibine yaptıkları itirazlarının iptali ile diğer davalı —- yapılacak tahsilde tekerrür olmamak, — Maddesi uyarınca yapılacak kısmi ödemeler öncelikle faiz ve borcun ferilerine mahsup edilmek kaydıyla, icra takip tarihinden itibaren, asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar, — asıl alacağa yıllık — mevduat hesabı kredisinden kaynaklanan —-numaralı —- kartlarına uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranlarının belirlenmesi görevi verilen—– dönemler itibariyle kamuoyuna duyurduğu azami gecikme faiz oranlarını geçmemek üzere, davacı bankanın ticari kredili mevduat hesabı borçlarına/ticari karedi kartı borçlarına uyguladığı gecikme faiz oranları üzerinden temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
a-5)Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
a-6)Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve — icra inkar tazminatı tutarı olan — icra inkâr tazminatının diğer davalı —- yapılacak tahsilde tekerrür olmamak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
B)Davalı —
b-1)—
b-2)—-
b-3) —— borcu olduğu belirlenmekle,
b-4)Davalıların —üzerinden icra takibine yaptığı itirazının iptali ile diğer davalılar —- yapılacak tahsilde tekerrür olmamak, —- yapılacak kısmi ödemeler öncelikle faiz ve borcun ferilerine mahsup edilmek kaydıyla, icra takip tarihinden itibaren, asıl alacağın tamamen ödendiği tarihe kadar, — numaralı taksitli ticari krediden kaynaklanmış—- numaralı ticari kredili mevduat hesabı kredisinden kaynaklanan —- numaralı ticari kredi kartından kaynaklanan —- kartlarına uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranlarının belirlenmesi görevi verilen —— dönemler itibariyle kamuoyuna duyurduğu azami gecikme faiz oranlarını geçmemek üzere, davacı bankanın ticari kredili mevduat hesabı borçlarına/ticari karedi kartı borçlarına uyguladığı gecikme faiz oranları üzerinden temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
b-5)Fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
b-6)Likit ve muayyen nitelikte kabul edilen asıl alacak, işlemiş faiz ve — icra inkar tazminatı tutarı olan — icra inkâr tazminatının diğer davalılar —- yapılacak tahsilde tekerrür olmamak üzere davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 64.029,91.-TL harcın davacı tarafından dava açılırken yatırılan 11.351,53.-TL peşin harç ile 4.699,45.-TL icra dosyasına yatırılan peşin harç olmak üzere toplam 16.050,98 TL harçtan mahsubu ile bakiye 47.978,93.-TL‘nin tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 44.484,63 TL’sinden tüm davalılar, 47.978,93 TL’sinden davalılar —– olmak üzere davalılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 11.351,53.-TL peşin harç ile 4.699,45.-TL icra dosyasına yatırılan peşin harç olmak üzere toplam 16.050,98 TL harcın tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 14.881,99 TL’sinden tüm davalılar, 16.050,98 TL’sinden davalılar —– olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen 1.558,00 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 1.553,78 TL’nin tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 1.440,61 TL’sinden tüm davalılar, 1.553,78 TL’sinden davalılar —- olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine, geriye kalan 4,22 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı vekili kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 63.917,16 TL vekalet ücretinin tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 59.262,08 TL’sinden tüm davalılar, 63.917,16 TL’sinden davalılar —- olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-(13) maddesi ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliğinin 26/2 maddeleri ile Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca —— bütçesinden ödenen 1.360-TL arabuluculuk ücretinin davanın kısmen kabul kısmen ret oranına göre hesaplanan 1.356,31 TL’sinin tarafların sorumluluk oranına göre hesaplanan 1.257,53 TL’sinden tüm davalılar, 1.356,31 TL’sinden davalılar —– davalılardan, geriye kalan 3,69 TL’sinin de davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
7-HMK’nin 333. Maddesi gereğice bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde ——– ilgili Hukuk Dairesine istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/09/2021